Fransa’da yürütülen, toplum bazlı gözlemsel bir çalışma olan Nutri-Sante’den elde edilen bulgulara göre, özellikle aspartam ve asesülfam gibi tatlandırıcıları normal ortalamaya göre daha fazla tüketen kişiler, bu tatlandırıcıları tüketmeyenlere göre 8 yılda %13 daha fazla genel kanser riski taşımaktadır. PLOS Medicine'da yayımlanan çalışmada, aspartamın aşırı tüketiminin hiç tüketilmeme durumuna kıyasla, %22 daha fazla genel kanser riski ve %15 daha fazla obezite bağlı kanser riski ile ilişkili olduğu bildirildi.

Fransa Ulusal Sağlık ve Tıbbi Araştırmalar Enstitüsü ve Sorbonne Paris Nord Üniversitesi’nden Charlotte Debras ve meslektaşları şunları yazdı: “Bulgularımız, yapay tatlandırıcıların yiyecek veya içeceklerde şeker için güvenli alternatifler olarak kullanımı desteklememektedir ve potansiyel olumsuz sağlık etkileri hakkında tartışmaları ele almak için önemli ve yeni bilgiler sağlamaktadır. Çeşitli in vivo/in vitro çalışmalar ile uyumlu olarak NutriNet-Sante kohort çalışmasından elde edilen sonuçlar, dünya çapında birçok yiyecek ve içecek markalarında bulunan yapay tatlandırıcıların artan kanser riski ile ilişkili olduğunu öne sürmektedir.”

Aston Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde öğretim görevlisi olan Diyetisyen Duane Mellor, Birleşik Krallık Bilim Medya Merkezi'ne yaptığı yorumda şöyle söyledi, “Bu çalışma, yapay tatlandırıcılar veya diyet içecekleri bırakıp şeker kullanımına geri dönmemiz gerektiğini kanıtlamıyor ve önermiyordur.” Ancak çalışma, yapay tatlandırıcıların şekerin yerini alacak kadar harika olmadıklarını ve şeker kadar kendi potansiyel riskleri de beraberinde getirdiklerini ileri sürmektedir. İdeal cevap, muhtemelen her ikisinden de uzak durmaktır, ancak bu biraz da olsa şekeri seven çoğu kişi için çekici gelmeyebilir. Bu yüzden su içmek / sıvı tüketmek için alternatifler ararken diyet gazlı içeceklere başvurmak sağlıklı bir yol olmayabilir.

Önemli Analiz, Dikkatli Değerlendirme

Kanada, Ontario Toronto Üniversitesi, Beslenme Bilimleri ve Tıp Bölümlerinden bir başka uzman Asistan Profesör John L. Sievepiper, “Bence bu önemli bir analizdir ancak sonuçların dikkatli bir şekilde değerlendirilmesi gerekmektedir. Obezite ile ilişkili kronik hastalıklarla düşük kalorili ve kalorisiz tatlandırıcılara maruz kalmayı değerlendiren bunun gibi geniş çaplı gözlemsel çalışmalar, ters nedensellik riski altındadır. Bu araştırmacılar arasında iyi tanınan bir uyarıdır. Ters nedensellik mümkün olabilir çünkü düşük kalorili veya kalorisiz tatlandırıcı (aspartam ve asesülfam-K en yaygın olanlarıdır) tüketen çoğu kişi, bu tatlandırıcıları kilo verme stratejisi olarak tüketmektedir. Bu nedenle, hali hazırda fazla kilolu kişiler çoğunlukla bu yapay tatlandırıcıları tercih etmektedir ve kanser riskini artıran şey aslında başlı başına fazla kilo ve obezite olabilir”

Sievenpiper’a göre, mevcut çalışma için kırmızı çizgi, düşük kalorili ve kalorisiz tatlandırıcıların sinyallerini obezitenin kendisinden ve bu analizdeki şeker ve kaloriler için olan sinyallerden ayırmanın zor olmasıdır. Alt analizler, bu endişelerin bazılarını ele almak için faydalı olacaktır.

Çelişkili Sonuçlar

Debras ve meslektaşları, yapay tatlandırıcılar ve kanser riski arasındaki muhtemel bağlantı hakkındaki son epidemiyolojik ve hayvan çalışmalarının çelişkili sonuçlar vermiş olduğunu ve yapay tatlandırıcıların belli türleri ve yapay olarak tatlandırılan yiyecek ve içeceklerin tüketimi ile ilgili bilginin bulunmadığını yazdı. Araştırmacılar, devam eden NutriNet-Sante çalışmasında yapay tatlandırıcıların alımı (total ve en yaygın olanlar aspartam, asesülfam-K ve sukraloz) ve kanser riski (genel risk ve en sık türleri – meme, prostat ve obezite ile ilişkili kanserler) arasındaki ilişkilerin araştırılmasını hedeflemişti.

“Obezite ile ilişkili kanserler, Dünya Kanser Araştırmaları Fonu tarafından tanımlandığı gibi (katılımcıların vücut kitle indeksinden – VKİ – bağımsız olarak) obezitenin risk (ya da koruyucu) faktörlerinden biri olarak nedeni olarak yer aldığı kanserlerdir: kolorektal, mide, karaciğer, ağız, gırtlak, yutak, yemek borusu, meme (menepoz öncesi ve sonrası karşıt ilişkiler ile), yumurtalık, rahim ve prostat kanserleri.”

Güncel çalışmaya göre, Sievenpiper, “obezite, menopoz sonrası kadınlarda meme kanseri riskini artırır ama aksine, menopoz öncesi kadınlarda koruyucu gibi gözükmektedir” dedi.

NutriNet-Sante Çalışmasının Detayları

Devam eden NutriNet-Sante çalışması, 2009’da Fransa halkında beslenme ve sağlık arasındaki ilişkilerin araştırılması için başlatıldı. Çalışmaya 2009-2011 yılları arasında 102.865 kişi kaydedildi. Yapay tatlandırıcıların tüketimi, yapay tatlandırıcıların marka isimlerini içeren ve tekrar eden 24 saatlik beslenme kayıtlarından belirlendi. Katılımcıların %79’u kadındı. Ortalama yaş 42 ve ortanca vücut kitle indeksi 24 kg/m2’idi.

Katılımcıların çoğu yapay tatlandırıcı tüketmiyordu (%63); kalanlar ise az (%18,5) ve çok (%18,5) tüketenler olarak sınıflandırıldı. 7,7 yıllık ortalama takip süresinde, katılımcılardan 3.358’i kanser tanısı aldı (982 meme, 403 prostat ve 2023 obezite ile ilişkili kanser). Kanser tanısı alanların ortanca yaşı 60’tı.

Yaş, cinsiyet, eğitim, fiziksel aktivite, sigara içme, VKİ, boy, takip sırasında alınan kilo, diyabet, ailede kanser öyküsü, 24 saatlik beslenme kaydı sayısı, temel kalori alımı ve alkol, sodyum, doymuş yağ asidi, lif, şeker, meyve ve sebze, tam tahıllı besinler ve günlük ürünlerin alımı ayarlandıktan sonra yapay tatlandırıcı tüketmeyenlere kıyasla, yüksek oranda yapay tatlandırıcı tüketenler, daha yüksek oranda genel kanser riskine sahipti. Tüm değişkenler ayarlandıktan sonra yüksek oranda aspartam ve asesülfam-K tüketen katılımcılar, tüketmeyenlere kıyasla artan genel kanser riskine sahipti. Yüksek oranda aspartam tüketenler, meme kanseri ve obezite ile ilişkili kanserler için tüketmeyenlere kıyasla daha yüksek risk taşımaktaydı.