Saygın tıp dergisi NEJM’de 19 Mayıs’ta yayımlanan bir yazı kanserin gidişatının ve algısının değişmekte olduğuna vurgu yapmaktadır. Bu kayda değer yazının dikkat çekici kısımlarını sizlere özetlemek istedik.

‘’Korunma ve erken tanıdan bahsediyoruz. Cevaplar bulabileceğimize ve oyunun kurallarını değiştirecek tedavilerle gelebileceğimize ve bunları ihtiyacı olan insanlara ulaştırabileceğimize inanıyorum. Gidişatı değiştirmek için şansımız var’’ ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden, 1 Ocak 2016.

Kanser yüzlerce hastalıktır. Biyomedikal araştırmalarla bunların bir kısmı (çocukluk çağı lösemilerinin ve Hodgkin lenfomaların çoğu) tamamen tedavi şansı bulmuştur ve geriye kalan kanserlerin tedavisi için önemli ilerlemeler kaydedilmiştir. Gerçekten de son çeyrek asırdan fazla zamandan beri sadece Amerika’daki kansere bağlı yaşam kaybı (mortalite) oranları 23% düşmüş, bulunan ilaçlar yaklaşık 1.7 milyon hayatı kurtarmış ve ölçülemeyecek kadar büyük acıları engellemiştir. Bu başarının birçoğu güçlü ve uzun süreli federal yatırımlarla ve bilimsel araştırmaların ilerlemesiyle sağlanmıştır. Yine de daha fazla ilerlemeye ihtiyaç vardır. Kanser Amerika’da ve çoğu gelişmiş ülkelerde ikinci yaşam kaybı sebebidir ve 2016’da yaklaşık 600.000 Amerikalı’nın kansere bağlı yaşamını yitirmesi beklenmektedir. Bu da her gün ortalama 1600 kişi demektir.

Yeni girişimler için Başkan Obama’nın çağrısı, Başkan Yardımcısı Biden’ın öncülüğüyle kanserle ilgili çabaların canlandırılması geniş kapsamlı kanser karşıtı kampanyaların ilki değildir. Aslında Başkan Richard Nixon 1971’de “kansere karşı savaş” açmıştır. Bu nedenle böyle bir girişimde neden şimdi bulunulduğu ve bugünün 45 yıl öncesinden ne farkı olduğu soruları ortaya çıkmıştır.

Yeni bilimsel anlayışın beraberliği, teknolojik yenilikler ve başarı beklentisi hiç olmadığı kadar çok olduğu için kansere karşı verilen bu mücadeleyi yeniden alevlendirmek için doğru zaman olduğuna inanıyoruz. Bilimsel ve teknolojik gelişmeler kanser anlayışımızda belirgin değişikliğe neden olmuştur. İnsan Genom Projesi’nden araç ve teknolojiler kullanılarak yapılan çalışma, Kanser Genom Atlasından elde edilen veriler ve diğer araştırmalar kanserin genetik (genlerle ilgili) bir hastalık olduğunu açıklamıştır. Var olan tümörde mutasyonu neyin yönlendirdiğini bilmenin, hangi organ sisteminden kaynaklandığını bilmekten daha önemli olduğu aşikardır. Bunun yanında her bir tümör moleküler olarak kendine özgü olsa da, genomik teknoloji belli yolların tekrar tekrar etkili olduğunu göstermiştir (bu yolları hedefleyen yeni “akıllı” ilaçların kullanımı bu bilgilerin ürünüdür).

Araştırmaların hızla gelişen başka bir alanı tümör hücrelerinin ötesinde tümör ilerlemesini sık sık etkileyen tümör mikro-ortamındaki stromal (destek doku) ve immun hücreler gibi başka faktörlere bakmaktadır. Yani tümörün artık çevre dokuyla yakın bir iletişim ve etkileşim içinde olduğu keşfedilmiştir. Ayrıca yeni güçlü biyoinformatik araçlar ve yöntemler, kanserin ilerlemesi ve tedavi yanıtıyla ilgili öngörü modelleri oluşturmak için gerekli olan karmaşık birçok moleküler ve klinik veri veya ‘’büyük veri’’ analizi ve yönetimine olanak sağlamaktadır.

Bu sırada onlarca yıllık mücadeleden sonra kanser hücrelerine saldıran immun sistemi hareketlendiren stratejiler çarpıcı başarılar elde etmiştir. Kontrol noktası inhibitörleri ve kimerik antijen reseptör T hücre tedavileri gibi bazı immunoterapiler, tedaviye direnç gösteren melanom, lösemi, lenfoma formlarında, ileri evre mezotelyom ve yumurtalık, akciğer, böbrek ve üçlü negatif meme kanser hastalarının hastalığını geriletmekte (remisyon) hatta tedavi etmektedir. Ancak birçok solid tümör bu yaklaşıma iyi yanıt vermekte başarısız olmakta ve başlangıçta alınan pozitif yanıt her zaman devam etmemektedir. Daha yapılacak çok iş vardır.

Şüphesiz, kanser biyolojisi anlayışımızdaki son ilerlemeler ve kanserden korunma, görüntüleme ve erken tanıda ilerleme kaydeden yeni tedavi yaklaşımlarının nasıl geliştirileceği ve uygulanacağı oldukça zorlu bir iştir. Yeni kanser araştırma girişimleri iki çok önemli önceliği göstererek tüm alanlarda fark yaratmayı hedeflemektedir. Bu öncelikler kanserle mücadele etmeye ve bu alanda faaliyet gösteren sivil toplum derneklerini birleştirmeye adanmış olan kaynakları artırmaktır. Bu çalışma ABD’de hükümet tarafından geliştirilmiş ve bizzat Başkan Yardımcısı tarafından yürütülmektedir.

ABD’nin öncülüğündeki yeni kanser programının önemli konu başlıkları arasında kanser aşısı geliştirme, erken tanı teknolojisi, tek hücreli genomik inceleme, immunoterapi, çocuk kanserlerine odaklanmak ve bilgi paylaşımını arttırmak da yer almaktadır.

Ayrıca kırsal bölgelerin kanserden korunmada, görüntülemede ve tedaviye ulaşmada dezavantajı olduğu ve bu dengesizliğin üstesinden gelmek için çalışmalar başlatılması bir diğer önemli konu olmuştur.

Bu girişimlerin bir diğer önemli amacı kanserle mücadele eden çeşitli grupların arasındaki bilgi paylaşımını ve işbirliğini engelleyen bariyerleri kaldırmaktır.

Tüm bunların halen çalışması devam ediyor olsa da, bu yeni girişimin bir amacı kesinlik kazanmıştır. O da: kanserle ilgili güncel bilgilerdeki sınırlamaya karşı gelmek için yeni nesil ve ileriyi gören kişilere ilham verecek olmasıdır. Güçlü ve sabit akışı olan kaynaklar sağlayarak bilim camiasının yeteneklerini serbest bırakmak, kanserle savaşta ilerlemeyi hızlandırmak için yapılan biyomedikal araştırmaları kolaylaştırmalıdır. Tüm kanser türlerinden korunma, tedavi ve iyileştirmenin gelişmesi adına alt yapının hazırlanması için çaba sarf edilmesini umut ediyoruz.