Kanser, modern çağın en dikkat çekici hastalığıdır; hem bireylerin yaşam kalitesini önemli ölçüde etkileyen hem de sağlık sistemleri üzerinde ağır bir yük oluşturan karmaşık bir hastalık. Kanserle ilgili istatistikler ve terimler çoğu zaman kafa karıştırıcı olabilir. Bu yazıya, kanser prevalansı ve insidansı arasındaki temel farkları ele alarak başlayacağız ve The Lancet Oncology dergisinde 30 Ocak 2024'te yayımlanan Avrupa'daki kanser prevalansının son detaylı analizinin önemini tartışacağız.

Prevalans ve İnsidans: Temel Farklar

  • Prevalans, belirli bir zaman diliminde, belirli bir hastalığa sahip bireylerin toplam sayısını ifade eder. Kısacası, bir hastalığın toplumda ne kadar yaygın olduğunu gösterir.
  • İnsidans ise, belirli bir zaman aralığında yeni teşhis edilen hastalık vakalarının sayısını belirtir. Örneğin, kanser insidansı söz konusu olduğunda, belirli bir ülkede her yıl yeni teşhis edilen hasta sayısı gibi.
  • İnsidans yerine "sıklık", prevalans yerine "yaygınlık" terimleri de kullanılmaktadır. Bununla birlikte sıklık ve yaygınlık, tam olarak bu iki terimi karşılamayabilir.
  • İnsidans, hastalığın ne kadar hızlı yayıldığını; prevalans ise toplumdaki genel yükünü yansıtır.

Avrupa'da Kanser Prevalansı Üzerine Derinlemesine Bir Bakış

2020 yılı itibarıyla, Avrupa'da yapılan en kapsamlı çalışma olan EUROCARE-6, kanser prevalansının derinlemesine bir analizini sunuyor. Bu çalışma, kanserle yaşayan insanların toplam sayısını ve özelliklerini 29 Avrupa ülkesinde detaylandırarak, 32 kanser türüne göre cinsiyet, yaş, hastalık süresi ve zaman dilimine göre kanser hayatta kalanlarının sayısını ve oranını tahmin ediyor.

Bu çalışmada Türkiye kanser verileri bulunmamaktadır.

2020 İtibarı ile Avrupa'da Kanser Prevalansı

Kanserle yaşamakta olan kişiler (yani kanser tanısı almış ve hayatta olan bireyler), farklı bakım ihtiyaçlarına sahip ve yeterince incelenmemiş bir nüfus grubudur. Bu ihtiyaçlar, hastalığın prognozuna ve tedavi sürecinin hangi aşamasında olunduğuna (ilk tedavi, takip, veya son dönem bakımı) bağlı olarak değişiklik gösterir. Zamanla değişen hastalık süresine göre kanser prevalansını doğru bir şekilde ölçebilmek, takip rehberleri geliştirmek, geç etkileri önlemek, eşitsizliklerin sebepleriyle mücadele etmek ve hastaların yaşam kalitesini artırmak için hayati öneme sahiptir.

Yaşlanan toplumlarımızda kanserle yaşamakta olan kişilerin sayısındaki hızlı artış, yenilikçi tedavilerin yüksek maliyetiyle birleşince, kamu sağlık sistemlerimizin sürdürülebilirliği için büyük bir zorluk oluşturmaktadır. Bu nedenle kanserle mücadele planlaması ve Sağlık Teknolojisi Değerlendirmesi için detaylı ve karşılaştırılabilir prevalans göstergelerine artan bir ihtiyaç bulunmaktadır.

Bir toplum içinde kanser prevalansı, belirli bir zamandaki (indeks tarihi itibariyle) kanser teşhisi sonrası yaşamaya devam eden kişilerin sayısını (veya oranını) gösterir. Bu tahmin, teşhisten ne kadar zaman geçtiğine veya kişinin hala tedavi altında olup olmadığına ya da iyileşip iyileşmediğine bakılmaksızın, kanser teşhisi konmuş tüm kişileri içerir. Kanser prevalansı, belirlenen tarih itibariyle hayatta olan vakaları sayarak, nüfusa dayalı kanser kayıtları tarafından toplanan insidans ve sağ kalım verilerinden ölçülebilir. Ancak, kayıt istatistiklerinden farklı olarak gözlemlenen prevalans tamamlanmamıştır çünkü kayıtların başlamasından önce teşhis konmuş yaşayan insanları içeremez. Neredeyse eksiksiz bir gözlemlenen prevalans, beş veya daha fazla on yıl çalışan kayıtlar tarafından sağlanır.

Genellikle, kayıt dönemleri beş on yıldan kısa olduğu için, teşhisten sonra herhangi bir zamandaki kanserle yaşamakta olanların sayısı sadece istatistiksel modeller kullanılarak tahmin edilebilir.

Kanser insidansı ve yaşam kaybı oranlarının projeksiyonlarına dayanarak, tanıdan sonraki ilk 5 yıla sınırlı olarak küresel olarak karşılaştırılabilir kanser prevalansı tahminleri, tüm Avrupa ülkeleri için Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı (IARC) tarafından sağlanmaktadır. Diğer yandan, bilgi potansiyeli olmasına rağmen, aktif nüfusa dayalı kayıtları bulunan tüm Avrupa ülkelerinde sistemli bir şekilde tam kanser prevalansı tahmin edilmemektedir.

Çalışmanın Tasarımı

Bu nüfusa dayalı çalışmada, 61 kanser kayıt merkezinden 1 Ocak 2013'e kadar olan insidans ve takip verileri kullanılarak, Avrupa'nın 29 ülkesi ve Avrupa Birliği'ndeki 27 ülke için (kayıt verisi sağlayan 22 üye ülke tarafından temsil edilen EU27), tam ve sınırlı süreli prevalans oranları kanser türüne, cinsiyete ve yaşa göre tamamlanmışlık indeksi yöntemi kullanılarak tahmin edilmiştir. Araştırma, Uluslararası Kanser için Hastalıkların Sınıflandırılması'nın (International Classification of Diseases for Oncology) üçüncü baskısına göre tanımlanan 32 malign kanser türüne odaklanmış ve prevalansı tahmin ederken yalnızca ilk primer tümör dikkate alınmıştır. Prevalans ölçümleri, prevalans vakalarının mutlak sayısı, ham prevalans oranı (yüzde veya 100.000 nüfusa düşen vaka sayısı olarak bildirilmiş) ve 2013 Avrupa Standart Nüfusu'na göre yaşa standardize edilmiş prevalans oranı şeklinde ifade edilmiştir. Araştırmacılar, 1 Ocak 2020'ye kadar olan kanser prevalans oranlarının projeksiyonlarını, lineer regresyon kullanarak yapmışlardır.

Çalışmanın Sonuçları

avrupada en yaygın kanser türleri istatistikleri

  1. 2020 itibarıyla Avrupa'da kanser teşhisi sonrası hayatta olan insanların sayısı yaklaşık 23.711.000 olarak tahmin edilmekte ve bu da nüfusun yaklaşık %5'ini temsil etmektedir.
  2. Avrupa Birliği (EU27) içinde ise bu sayının yaklaşık 22.347.000 olduğu tahmin edilmiştir.
  3. Kadınlar arasında, prevalansı en yüksek (en yaygın görülen) kanser türleri sırasıyla meme kanseri, kolorektal kanser, rahim kanseri, cilt melanoması ve tiroid kanseri olup, her birinin 100.000 nüfus başına görülme sıklığı meme kanseri için yaklaşık 2.270'den tiroid kanseri için 301'e kadar değişmektedir.
  4. Erkekler arasında ise en yaygın kanser türleri prostat kanseri, kolorektal kanser, üriner sistem kanseri, cilt melanoması ve böbrek kanseri olup, bu kanserlerin her birinin 100.000 nüfus başına görülme sıklığı prostat kanseri için yaklaşık 1.714'ten böbrek kanseri için 255'e kadar değişmektedir.
  5. Kanser teşhisi sonrasında 5 yıldan fazla hayatta olanların sayısı tahminen 14.850.000 olup, 10 yıldan fazla hayatta olanların sayısı 9.099.000 olarak tahmin edilmiştir.
  6. 2010 ile 2020 yılları arasında prevalans vakalarının sayısında yıllık ortalama %3.5 artış gözlemlenmiş ve bu dönemde toplamda %41'lik bir artış yaşanmıştır.
  7. Avrupa'daki ülkeler arasında kanser türlerine göre prevalans farkları 2020'de 2 ile 10 kat arasında değişmektedir.
  8. Kadın kanser hayatta kalanlarının sayısı, erkek hayatta kalanlardan fazla olup, özellikle meme kanseri, rahim kanseri, tiroit kanseri gibi bazı kanser türlerinde bu fark daha belirgindir.
  9. Erkeklerde en sık rastlanan kanser türleri arasında prostat kanseri, mesane kanseri ve böbrek kanseri bulunmaktadır.
  10. Kanser teşhisi sonrası hayatta olanların büyük bir kısmı teşhisten 5 yıl sonra hayattadır; bu oran kadınlarda %65.3, erkeklerde ise %59.5'tir.
  11. Özellikle rahim ağzı kanseri ve Hodgkin lenfoması gibi bazı kanser türlerinde 10 yıldan uzun süredir kanserle yaşayanların oranı daha yüksektir.
  12. Ülkeler arasındaki prevalans farklılıkları, kanser riski, tarama programlarının yaygınlığı ve sağlık hizmetlerine erişim gibi faktörlerle ilişkilendirilebilir.
  13. Kanser insidansı ve sağ kalım oranlarındaki değişikliklerin yanı sıra Avrupa'daki nüfusun yaşlanması da prevalansındaki artışta önemli bir rol oynamaktadır.
  14. Araştırmacılar, bulguların Avrupa'daki ülke bazında kanser hastalarının yaşam kalitesini, bakımını ve rehabilitasyonunu iyileştirmeye yönelik politikalar geliştirmede faydalı olabileceğini belirtmiştir.
  15. Gelecek çalışmaların, prevalan vakalarda teşhis anındaki evreye göre iyileşme süresini tahmin etmeyi içereceği öngörülmektedir.

Aşağıdaki grafik, 1 Ocak 2020 itibarıyla Avrupa'da çeşitli ülkelerde cinsiyete göre kanser prevalansını göstermektedir. Sol taraftaki grafik kadınlarda, sağ taraftaki ise erkeklerde en yüksek oranda görülen sekiz kanser türünün prevalansını (her 100.000 kişideki vaka sayısı) sunmaktadır. Grafikteki çubuklar, her ülkedeki kanser türlerinin dağılımını gösteriyor ve renkler farklı kanser türlerine karşılık geliyor. Örneğin, kadınlarda en çok görülen kanser türleri meme kanseri ve erkeklerde prostat kanseridir. Ülkelerin sıralaması, EUROCARE-6 veri setinde tüm kanserler için tam prevalans oranına göre yapılmıştır ve her ülkenin kanser prevalansı oranlarını karşılaştırmalı bir şekilde gösterir. Bu bilgiler, kanser türlerinin ülkeden ülkeye dağılımı ve sağlık politikaları için önemli veriler sağlar.

Avrupada ülkelere kanser türlerine göre prevalans 2020

Akciğer Kanseri Neden En Yaygın 5 Kanser Türünden Biri Değil?

Dünya genelinde her yıl 2.5 milyon yeni vaka ile akciğer kanseri, en yüksek insidansa sahip kanser türüdür. Bununla birlikte akciğer kanseri, sıklıkla ileri evrelerde teşhis edilir ve bu durumda olumsuz bir hastalık gidişatına sahiptir. Bu durum, akciğer kanserine bağlı yaşam kaybı oranlarının yüksek olmasıyla sonuçlanır. Dolayısıyla, diğer bazı kanser türlerine göre akciğer kanseri teşhisi sonrası uzun süre hayatta kalanların oranı daha düşük olabilir.

Akciğer kanserinin en önemli risk faktörü sigara kullanımıdır. Avrupa'da sigara kullanımının azaltılması için yapılan kampanyalar ve halk sağlığı çabaları, bazı ülkelerde akciğer kanseri insidansını ve dolayısıyla prevalansını azaltmış olabilir.

Avrupa'da meme kanseri, prostat kanseri ve kolorektal kanser gibi diğer kanser türlerinin yüksek prevalansı, akciğer kanserinin en yaygın görülen kanserler arasında sıralamada daha altta yer almasına neden olabilir. Bu kanser türlerinde genellikle daha iyi hastalık gidişatı ve daha uzun sağ kalım süreleri gözlemlenmektedir.

Neden Önemli?

Bu çalışma, kanserle ilgili sağlık hizmeti ihtiyaçlarının karmaşıklığını ve çeşitliliğini anlamamıza yardımcı olur. Özellikle, 5 yıldan uzun süre kanserle yaşayanların sayısının artması, sağlık sistemleri için yeni ve farklı ihtiyaçların ortaya çıkması anlamına gelir. Bu durum, psikolojik, bilişsel, sosyal, cinsel ve beslenme ile ilgili semptomların ele alınmasını gerektiren bütüncül bir onkolojik rehabilitasyon yaklaşımını zorunlu kılar.

Çalışmanın Getirdikleri

EUROCARE-6 çalışması, kanser prevalansının ülkeler arasında büyük farklılıklar gösterdiğini ve kanser türlerine göre prevalans zaman trendlerinin demografik yaşlanmanın etkisiyle değişiklik gösterdiğini ortaya koyar. Bu farklılıklar, müdahale önceliklerinin belirlenmesinde ve sağlık teknolojisi değerlendirmelerinde önemli bir rol oynar.