Eylül ayında yayımlanan ve İtalya'dan çıkan bir çalışmada araştırmacılar, bilinmeyen nedenlerden dolayı, COVID-19 nedeniyle hastaneye yatan ve taburcu olan yaklaşık 6 kişiden birinin, en az 2 hafta sonra PCR testinin pozitifleştiğini buldu.

Boğaz ağrısı ve rinit (burun iltihabı), testin tekrar pozitifleşmesi ile ilişkili tek belirtilerdi. Çalışmanın başyazarı Dr. Francesco Landi "Özellikle solunum belirtileri göstermeye devam eden hastaların yeni bir pozitif test sonucuna sahip olma olasılığı daha yüksekti" dedi.

COVID-19 sonrası devam eden solunum belirtileri hafife alınmamalı

Bu araştırmanın çoğu kişiye şaşırtıcı gelen sonuçları, solunum belirtilerinin kalıcılığının hafife alınmaması ve COVID-19'dan iyileştiği düşünülen tüm hastaların yeterince değerlendirilmesi gerektiğini gösteriyor. Şu an dünya genelinde pratik uygulama, COVID-19 tanısı aldıktan sonra kişilerin ağırlaşmazlasa 14 gün içinde iyileştikleri kabul ediliyor ve hastalık sonu PCR testi yapılmıyor (kimi yerlerde yüksek riskli çalışanlarda yapılır; örneğin sağlık çalışanları).

Taburcu olduktan sonra PCR testi ile virüsün RNA'sının tespitiyle ilgili başka raporlar da var, ancak bu çalışma birçok belirtiden yalnızca ikisinin - boğaz ağrısı ve rinit - PCR pozitif durumu olanlarda daha yüksek olduğunu buldu.

Bu çalışma 18 Eylül'de American Journal of Preventive Medicine adlı dergide yayımlandı.

Bulgular, COVID-19'u atlattığı halde bazı solunum belirtileri taşımaya devam eden insanlar için önemli çıkarımlar taşıyabilir. İtalya, Roma'daki Sacred Heart Katolik Üniversitesi'nde iç hastalıkları doçenti olan Dr. Francesco Landi, "İyileştikten sonra da dikkatli olmaya devam etmek ve başkalarıyla maskesiz yakın temastan kaçınmak ve muhtemelen ek bir PCR testi ile nazofaringeal sürüntü aldırmak mantıklıdır" dedi.

Bu bulgularla birlikte iyileştikten sonra PCR testi pozitif olsa bile, burada saptanan koronavirüs RNA sinyalinin mutlaka bulaşıcı virüsün mevcut olduğu anlamına gelmez. Bu soruyu cevaplamak için yeni kapsamlı viral RNA analizlerine ihtiyaç vardır.

COVID-19 sonrası test pozitifliği oranını belirleme çalışmasının detayları

Klinik risk faktörlerini ve COVID-19 sonrası pozitif test etme olasılığını belirlemek için araştırmacılar, hastaneden taburcu olduktan sonra 131 kişiyi değerlendirdi.

Tüm katılımcılar, en az 24 saat arayla iki negatif test sonucu dahil olmak üzere Dünya Sağlık Örgütü'nün izolasyondan serbest bırakılma kriterlerini karşıladı ve 21 Nisan ile 21 Mayıs arasında incelendi.

  • Hastaların ortalama yaşı 56 idi ve %39'u kadındı. Testi negatif olanların ortalama vücut kitle indeksi 25.9 kg/m2'ye karşılık pozitif grupta 27.6 kg/m2'lik sadece biraz daha yüksek idi.
  • COVID-19 sonrası hastaneden taburcu olanların; %51'i yorgunluk, %44'ü nefes darlığı ve %17'si öksürük bildirmesine rağmen oranlar gruplar arasında anlamlı farklılık göstermedi.
  • Bunun tersine, taburculuk sonrası testi pozitif kalanların %18'i ve negatif kalanların %4'ü boğaz ağrısına sahipti; ve sırasıyla %27'ye karşı %12 rinit bildirdi.

İnsanlar ikinci negatif burun-boğaz sürüntü testinden ortalama 17 gün sonra takip ziyaretleri için geri döndüler.

Belirtisiz COVID-19 taşıyıcıları?

Araştırmacılar, "Bu bulgular, COVID-19'dan iyileşmiş hastaların dikkate değer bir oranının hala virüsün belirtisiz taşıyıcıları olabileceğini düşündürüyor. Bu duruma özgü belirli yönergelerin yokluğunda bile, COVID-19 için pozitif çıkan 22 hastanın ikinci kez karantinaya alınması önerildi."

Testi sonradan pozitif saptanan kişilerin hiçbir aile üyesi veya yakın temasında SARS-CoV-2 enfeksiyonu bildirilmedi.

Araştırmacılar, tüm hastalar maske takmaya ve sosyal mesafe tavsiyelerini dikkat etmeye devam etti, bu da "bu hastaların gerçekten bulaşıcı olup olmadığını doğrulamayı çok zor" hale getiriyor.

Atılması gereken sonraki adımlar

Yazarlar, "COVID-19'dan kurtulanlardan tekrar pozitif olanları belirlemek için tümünü test etmek, hem COVID-19'un doğal geçmişinin hem de viral yayılmanın halk sağlığı etkilerinin daha iyi anlaşılmasına çok önemli bir katkı olacaktır" diye belirtiyor.

Bu çalışmanın en zayıf tarafı, PCR testinin COVID-19'a özgü genetik dizileri ortaya çıkarmasıdır, ama bu virüsün canlı veya çoğalıp bulaşabilir olup olmadığını göstermez.

Bu açıdan, COVID-19 için uzun süreli PCR testi pozitifliği, gerçekten potansiyel bir bulaşıcılıkla ilişkili olup olmadığını daha iyi anlaşılması için ek çalışmalara ihtiyaç var.

Landi ve meslektaşları, bulgularının ön çalışma olarak kabul edilmesi gerektiğini ve sonuçları doğrulamak için daha büyük veri örneklerine ihtiyaç duyulduğunu söylediler.

İyileşen COVID-19 hastalarında antikor koruyuculuğu ne kadar? İkinci kez enfeksiyon riski üzerine

Yukarıdaki çalışma, "COVID-19'un kronikleşme riski" hakkında idi, peki "ikinci kez enfeksiyonu geçirme riski" hakkında yapılan araştırmalar ne söylüyor?

Sonuçları 29 Ekim'de NEJM'de yayımlanan İzlanda çalışması, SARS-CoV-2 enfeksiyonundan, yani COVID-19'dan iyileşen 1215 kişiden 1107'sinin (%91.1), virüse karşı kanda ölçülebilir düzeyde antikor (IgG) oluşturduğunu, bu antikorların seviyesinin 2 ay boyunca yükselmeye devam ettiğini ve antikor yüksekliğinin en az 4 ay sürdüğünü gösterdi.

Virüse karşı IgG yapısında antikor geliştiren kişilerin, antikor düzeyleri yeterli olduğu sürece tekrar aynı virüsle enfekte olmaları beklenmez. 

koronaviruse karsi gelisen antikorlar igm igg sars cov 2

İzlanda çalışması sonuç olarak, SARS-CoV-2'ye karşı antiviral antikorların, hastaların %91'inde tanıdan sonraki 4 ay içinde azalmadığını göstermekte.

*

- İlginizi çekebilir: Koronavirüs hakkında son dakika haberler ve bilimsel gelişmeler

*