Batılı toplumlarda 20 ila 49 yaş arası kadınlar arasında en sık teşhis edilen kanser türü meme kanseri olup, aynı zamanda bu yaş grubu arasında kanser kaynaklı yaşam kayıplarının başlıca sebebidir.

Genç kadınların, yaşlı kadınlara kıyasla daha agresif biyolojik özelliklere sahip meme kanserine yakalanma olasılığı daha yüksektir. Bu özellikler arasında daha büyük tümör boyutu, ileri tümör evresi, negatif hormon reseptörü durumu (östrojen reseptörü [ER] ve progesteron reseptörü [PR]), ve HER2 aşırı ifadesi bulunmaktadır; tüm bu faktörler genç kadın hastalarda daha olumsuz hastalık gidişatına katkıda bulunmaktadır. Ayrıca, yüksek riskli kadınlar hariç, 40 yaşın altındaki kadınlar için meme kanseri tarama programları mevcut değildir.

Son çalışmalar, genç kadınlar arasında meme kanseri görülme sıklığında artış olduğunu bulmuş, ancak az sayıda çalışma hormon reseptörleri, evreler ve ırklar bazında eğilim desenlerini kapsamlı bir şekilde tanımlamıştır.

Güncel Araştırma

26 Ocak 2024'te JAMA Network Open'da yayımlanan araştırmaya göre, ABD'de 20 ila 49 yaş arası kadınlar arasında meme kanseri görülme sıklığı 2000'den 2019'a kadar, özellikle 2016'dan sonra artmıştır.

ABD'de 20 ila 49 yaş arası kadınlar arasında meme kanseri görülme sıklığı, ırk ve hormon reseptör durumuna göre değişiklik göstermektedir.

Araştırmacılar, görülme sıklığındaki değişikliklerin ırk ve hormon reseptör durumuna göre değiştiğini buldu ve bu durum "genç kadınlar arasında özel meme kanseri risk faktörlerine ilişkin daha fazla araştırmaya ve risk altındaki gruplar için olası hedeflenmiş meme kanseri önleme stratejilerine olan ihtiyacı" vurguladı.

İlgili konu: 2022 Dünya Kanser İstatistikleri

Çalışma, meme kanseri olan 218 bin kadını kapsıyordu (Surveillance, Epidemiology, and End Results, SEER kayıtlarından). Hastalar 20 ila 49 yaş aralığındaydı. Çoğu (%58,3) Hispanik olmayan Beyaz, %17'si Hispanik, %12,4'ü Hispanik olmayan Siyah, %11,6'sı Asyalı veya Pasifik Adalı ve %0,7'si Amerikan Yerlisi veya Alaska Yerlisiydi. Hastaların çoğu (%61,5) östrojen reseptörü (ER) pozitif/progesteron reseptörü (PR) pozitif hastalığa sahipti.

2000'den 2019'a kadar, bu yaş grubunda meme kanseri görülme sıklığı oranları yılda %0,79 arttı. Araştırmacılara göre, görülme sıklığı 2000 ile 2016 arasında "kademeli" olarak (yıllık yüzde değişim [YYD], %0,24) ve 2016'dan sonra "dramatik" bir şekilde (YYD, %3,76) arttı.

2000 ile 2019 yılları arasında ABD genç kadınlar arasında yaÅŸa göre standartlaÅŸtırılmıÅ

Burada, 2000 ile 2019 yılları arasında ABD'de genç kadınlar arasında yaşa göre standartlaştırılmış meme kanseri görülme sıklığı gösterilmektedir. Gerçek veri noktaları ve YYD (Yıllık Yüzde Değişim) değerlerine dayalı trend çizgileri ile birlikte yıllara ve 100.000 kişi başına düşen görülme sıklığına ait değerler bulunmaktadır. Grafik, 2000'den 2016'ya kadar olan dönem için YYD %0.24 değerini ve 2016'dan 2019'a kadar olan dönem için YYD %3.76 değerini yansıtmaktadır.

En yüksek yaşa göre standartlaştırılmış görülme sıklığı oranları, Hispanik olmayan Siyah hastalarda (100.000 kişi başına 70,7 hasta) ve Hispanik olmayan Beyaz hastalarda (100.000 kişi başına 69,7) görüldü. Artış sıklığı Hispanik olmayan Amerikan Yerlisi veya Alaska Yerlisi hastalarda (100.000 kişi başına 52,6 hasta) ve Hispanik hastalarda (100.000 kişi başına 52,8) en düşük seviyedeydi.

En genç yaş gruplarında, artış sıklıkları 20 ila 29 yaşlarında görülme sıklığı oranı 1,53 ve 30 ila 39 yaşlarında 1,15 olan Hispanik olmayan Siyah hastalarda en yüksekti.

Çalışmanın süresi boyunca, östrojen reseptörü (ER) pozitif ve progesteron reseptörü (PR) pozitif olan meme kanseri vakalarının yaşa göre standartlaştırılmış görülme sıklığı oranlarında yıllık ortalama %2,72 oranında bir artış gözlemlenmiştir. Aynı şekilde, ER pozitif ancak PR negatif olan vakalar için de yaşa göre standartlaştırılmış görülme sıklığı oranlarında yıllık ortalama %1,43 oranında bir artış meydana gelmiştir. Ancak, ER negatif ve PR pozitif olan vakaların yaşa göre standartlaştırılmış görülme sıklığı oranları çalışma süresince yıllık ortalama %-3,25 oranında bir azalış göstermiştir. Bu, belirli hormon reseptör durumlarına sahip meme kanseri vakalarının görülme sıklığında zaman içinde farklı eğilimler olduğunu göstermektedir.

Özetle Çalışmanın Ana Bulguları

  • ABD'de son 20 yılda, genç kadınlar arasında meme kanseri vakalarında bir artış gözlemlenmiÅŸtir. Bu artış, farklı ırk ve yaÅŸ grupları arasında meydana gelmiÅŸtir.
  • ER+ tümörler 1. ve 4. evrelerde daha sık, 2. ve 3. evrelerde daha az görülüyor. ER- tümörler 1. ve 4. evrelerde daha az, 2. ve 3. evrelerde daha sık görülüyor.
  • 20-29 ve 30-39 yaÅŸ aralığındaki siyah olmayan Hispanik kadınlar, meme kanseri sıklığı en çok artanlar olmuÅŸtur. Bu artış özellikle ER+ tümörlerde gözlenirken, ER- tümörlerinde bir azalma görülmüştür.

Sonuç

Bu sonuçlar, genç kadınlar arasında meme kanserinin önlenmesi konusunda önemli bilgiler sunuyor. Farklı yaş gruplarında, ırk ve östrojen reseptörü (ER) pozitifliğine göre meme kanseri görülme sıklığında gözlemlenen çeşitli eğilimlerin altında yatan nedenleri anlamak, bu hastalığın önlenmesi için özel stratejiler geliştirilmesine yardımcı olabilir. Bu, araştırmacıların ve sağlık politika yapıcılarının, risk altındaki gruplara yönelik daha etkili önleme ve erken teşhis programları oluşturmasına olanak tanır. Dolayısıyla, ırk ve hormon reseptör durumunun meme kanseri riski üzerindeki etkisinin daha iyi anlaşılması, genç kadınlarda meme kanserini önlemeye yönelik çabaları güçlendirebilir.

*

Meme Kanserinin Genç Kadınlarda Artış Sebepleri Neler Olabilir?

Çalışmanın sonuçları ve mevcut literatür, bu artışın potansiyel nedenleri hakkında çeşitli hipotezler sunmaktadır:

1. Hormon Reseptör Durumu

  • Östrojen Reseptörü Pozitif (ER+) Tümörlerde Artış: Çalışma, ER+ tümörlerin sıklık oranlarında artış gözlemlemiÅŸtir. Bu tür tümörler, hormon seviyeleri ve hormonlara maruz kalma süresi gibi faktörlerle iliÅŸkilendirilmiÅŸtir.

2. Demografik ve Sosyoekonomik Faktörler

  • Irk ve Etnik Köken: Çalışma, siyah olmayan Hispanik genç kadınlar arasında yüksek sıklık oranları tespit etmiÅŸtir. Bu, genetik yatkınlık, yaÅŸam tarzı, sosyoekonomik faktörler ve saÄŸlık hizmetlerine eriÅŸim gibi çeÅŸitli faktörlerle iliÅŸkili olabilir.
  • Kohort ve Dönem Etkileri: YaÅŸ, dönem ve kohort analizi, meme kanseri sıklığındaki artışın belirli doÄŸum grupları ve zaman dönemleriyle iliÅŸkili olduÄŸunu göstermiÅŸtir. Bu, farklı nesiller arasındaki yaÅŸam tarzı deÄŸiÅŸikliklerini ve çevresel maruziyetleri yansıtabilir.

3. Yaşam Tarzı ve Çevresel Faktörler

  • Reprodüktif Faktörler: Geç yaÅŸta ilk doÄŸum yapmak, az sayıda çocuk sahibi olmak ve kısa süreli veya hiç emzirmemek gibi reprodüktif davranışlar, ER+ meme kanseri riskini artırabilir.
  • Obezite ve Fiziksel Aktivite: Obezitenin artması ve fiziksel aktivite eksikliÄŸi, özellikle genç kadınlarda meme kanseri riskini artırabilir.
  • Alkol Tüketimi ve Sigara İçimi: Alkol tüketiminin artması ve sigara içimi, meme kanseri riskini artırabilir.

Bu yaş grubu için meme kanseri riskindeki artışın en önemli iki sebebi obezite ve alkol olabilir.

4. Genetik ve Ailevi Risk Faktörleri

  • BRCA1 ve BRCA2 gibi Genetik Mutasyonlar: Yüksek riskli genetik mutasyonların varlığı, genç yaÅŸta meme kanseri riskini artırabilir.
  • Ailede Meme Kanseri Öyküsü: Ailede meme kanseri öyküsü olan kadınlar, genç yaÅŸlarda meme kanseri geliÅŸtirme riski daha yüksektir.

5. Tarama ve Tanı

  • Erken Tanı ve Tarama Tekniklerinin Ä°yileÅŸtirilmesi: GeliÅŸmiÅŸ tarama teknikleri sayesinde, daha erken aÅŸamalarda meme kanseri teÅŸhis edilebilir, bu da genç kadınlarda artan sıklık oranlarını açıklayabilir.

Meme kanseri sıklığındaki bu artış, karmaşık ve çok faktörlüdür. Bu nedenle, risk faktörlerinin ve koruyucu stratejilerin daha iyi anlaşılması için kapsamlı araştırmalar ve halk sağlığı önlemleri gereklidir. Özellikle genç kadınlarda meme kanseri riskini azaltmaya yönelik hedeflenmiş önleme ve erken tanı stratejilerinin geliştirilmesi önem taşımaktadır.