Prostat kanseri, dünya genelinde erkekler arasında en sık görülen kanser türlerinden biridir ve Gleason skoru, prostat kanseri vakalarının teşhisi ve tedavisi için hayati bir rol oynamaktadır. Ancak, Gleason skoru 6 olan bir prostat kanseri vakasının ne derecede tehlikeli olduğu ve ne şekilde müdahale edilmesi gerektiği konusu, tıp camiası içerisinde ciddi tartışmalara neden olmuştur.

Bu makalede, konuyla ilgili tartışmaları, çeşitli uzman görüşlerini ve Gleason skoru 6 olan prostat kanseri vakalarının değerlendirilmesi ve yönetilmesi konusunda mevcut bilimsel görüşleri ele alacağız. Bu tartışmanın, Gleason skoru 6 olan prostat kanseri vakalarıyla mücadele eden hastalar, bu konuda rehberlik sağlamaya çalışan sağlık profesyonelleri ve konu hakkında bilgi edinmek isteyen genel okuyucu kitlesi için faydalı olmasını umuyoruz.

Aşağıdaki yazı, tüm dünyada onkoloji profesyonelleri tarafından sıkı takip edilen ve Amerikan Klinik Onkoloji Derneği'ne ait olan web sitesi "ascopost.com"un en çok okunan makalesidir.

Prostat kanserinin teşhisi ve tedavisi uzun süredir onkoloji profesyonelleri arasında, siyasi alanda ve hastalar tarafından oluşturulan sivil toplum gruplarında uyuşmazlıklara sebep olmuştur. Bu alanda yaşanan en önemli tartışmalardan biri, bir erkeğin prostat bezinden biyopsi yapmanın, ağırlıklı olarak hastanın PSA (prostat spesifik antijen) test sonuçlarına bağlı olmasıdır; fakat uzun süredir PSA testinin veya diğer prostat kanseri biyolojik belirteçlerinin kliniksel değeri ve isabetliliği tartışılmaktadır ve hala bir fikir birliği sağlanmamıştır. Prostat kanseriyle ilgili tartışmaya açık yeni bir soru daha ortaya çıkmıştır: Gleason skoru 6 olan bir tümör ölümcül mü veya müdahale edilmeli midir? Sadece ABD'de yılda yaklaşık 180,000 erkeğe prostat kanser teşhisi koyulmaktadır ve klinisyenlerin bu önemli soru ile ilgili yönlendirmeye ihtiyaçları vardır.

Gleason Skoru 6 Olan Bir Tümör, Kanser midir?

1966’da Dr. Donald F. Gleason tarafından oluşturulan bu skorlama sisteminin amacı prostat kanserlerini derecelendirmek ve klinisyenlere malignitenin agresifliği ile ilgili fikir sağlamaktır. 1966’daki başlangıcından bu yana gleason skoru birkaç değişikliğe uğramıştır; en son yapılan değişiklik 2014’te Uluslararası Üroloji ve Patoloji Toplulu'ğun yaptığı değişikliktir.

Kısaca Gleason skoru: patoloji uzmanı, mikroskop altında prostattan biyopsi işlemi ile alınan doku örneğinde Gleason paternlerini inceler. Gleason paternleri 1’den 5’e kadar rakamlarla ifade edilir. Mikroskop altında 1. paternde kanserli prostat hücreleri normal prostat salgı bezleri görüntüsünde iken, 5. paternde normal salgı bezi görüntüsü ya çok nadir gözlenir ya da hiç gözlenmez. Puan ne kadar büyükse o paternde yer alan kanserli hücrelerin o kadar agresif biyolojide olduğu düşünülür.

Patoloji uzmanı daha sonra tümör örneğinde ağırlıklı olarak gözlemlediği paternleri belirler. Baskın olan paterne birincil patern denir (tüm gözlenen paternlerin %50’sinden fazlası olmalı). Daha sonra sıklıklarına göre ikincil (%5’ten fazla fakat %50’den az) ve üçüncül paternleri belirler. Örnek olarak birincil patern skoru 3, ikincil patern skoru 4 ise, Gleason skoru 3+4=7'dir.

Onkoloji dünyası şu an Gleason 6 tümörü yüzünden parçalanmış bir haldedir.

New York Üniversitesi Langone Merkezinin Üroloji başkanı prostat kanseri uzamanı Dr. Herbert Lepor, ASCO'ya (American Society of Clinical Oncology) şunları söylemektedir:

"Gleason 6 prostat kanserinin metastatik potansiyeli, oldukça ilgi çekici ve tartışmaya açık bir konudur. Sorun şöyledir, eskiden prostat biyopsileri prostatı ultrason taramasıyla gerçekleşiyordu. Biyopside gleason 6 olarak tanımlanan prostatların yarısı ameliyat ile alınan numunelerde gleason 7’ye yükseldi, bu da yetersiz numunelendirmeden dolayıdır. Aynı zamanda özellikle gleason 6 olan erkeklerin prostateknomi numunesinde 10 yıl sonra metastatik hastalık durumu görülmedi, bu da gleason 6 kanserlerinde metastaz gerçekleşmediği düşüncesini uyandırdı."

"Belirli olmayan durum ise gleason 6 kanserlerin genetik istikrarsızlığından dolayı daha üst seviye bir gleason tümörüne gelişebilmesi ve metastaz olabilmesi. Yani eğer prostatta yalnızca gleason 6 tümörü bulunduğu zaman ve bu zamanla değişmez ise gleason 6 metastaza uğramaz ve bu da tanım olarak kanser olmaz. Ne yazık ki bu durum bu kadar basit değildir." diye devam etti.

Tucson’daki Arizona Üniversitesi Tıp Fakültesi'nin patoloji departmanında prostat kanserini 50 yıla yakın araştıran Richard J. Ablin ASCO'ya: "Gleason 6 ile mücadele eden ilk kişilerden uluslararası olarak tanınan patolog Jonathan Oppenheimer’dır ve Gleason 6 için yeni bir ismin belirlenmesi taraftarıdır çünkü Gleason 6 bir neoplazmadır, kanser değildir.

Gleason 6 bir prostat tümörüne kanser demeyi bırakırsak, erkeklerin korkuya dayalı kararlar vermesi azalır." diye belirtti.

Dr. Ablin: “Mesele Gleason 6 ya hitap şekli değil de kanserin gerçekten ilerleme potansiyeli barındırıp barındırmadığıdır. Bununla birlikte biyopsi ile yetersiz örnek alınması sonucu tümörü de gerçek skorunun altında skorlayabilme ihtimalini göz önünde bulundurmalıyız. Prostat kanseri heterojen bir hastalıktır. İki tümör mikroskop altında aynı görünebilir ve aynı gleason skoruna sahip olabilir, ancak farklı moleküler profile sahip olabilir ve farklı kliniksel davranışlar gösterebilir. Araştırmacılar şu an tehlikeli olmayan gleason 6 ile ilerleyip gleason 7 veya daha yükseğe çıkabilecek ve metastaz olabilecek gleasonların genetik belirtilerini incelemektedir. Emeğimizi bu alanda harcamalıyız." diye belirtti.

Bu meseleyi daha fazla ışık tutmak için ASCO Post ekibi, Rotterdam Hollanda'daki Erasmus Tıp merkezindeki ürogenital patolog olan Dr. Geert J.L.H van Leenders ile konuştu:

"Bir patologun bakış açısından gleason skoru 6 ise kanserdir. Anormal prostat kanserine özgü mikroskopik özellikler Gleason skoru ≥ 7 ile sürekli artmaktadır. Gleason 6 olanların sadece %5’i prostat dışında büyümekte ve biyokimyasal tekrarlama göstermektedir.”

Dr. Van Leenders: "Kliniksel bir bakış açısından bir tümörün potansiyel agresifliğini teşhis biyopsilerinde hesaplamak daha doğrudur. Şu anki tek sorun biyopsi ile yalnızca Gleason 6’ya sahip olan erkekleri saptamak değildir, aynı zamanda çok yavaş seyirli Gleason 7’li erkekleri saptamak da önemlidir. Yakın dönemde invasif kribriformsuz ve intraduktal tümör büyümesi göstermeyen Gleason 7 tümörlerin hastalık sonuçlarının da çok iyi olduğu gözlenmiştir, bu da Gleason 6 prostat tümörlerini anımsatmaktadır.” diye devam etti.

Daha doğru hasta seçimi nasıl yapılır diye sorulduğunda, Dr. Van Leenders: "Manyetik rezonans görüntüleme ile beraber bu tuhaf patolojik değişkenleri gözlemleyerek ve numune boyutunu azaltarak prostat kanseri tedavisi gerektirmeyen kişileri seçme olasılığı artmaktadır." diye belirtti.

Keskin Anlaşmazlıklar

Genitoüriner cerrah olan Dr. Bert Vorstman’e göre Gleason 6 olan bir tümör, yaşam kaybına neden olma potansiyeli barındırmamaktadır. "Kimse bu sözde kanserden ölmemiştir. Gleason 6 bir prostat tümöründe, normalde kanser gibi davranan hücrelerde bulunan moleküler biyolojik mekanizmalar bulunmamaktadır. Normal bir kanser hücresinin aksine bu hücrelerin çok uzun bir çoğalma süreci var. Boyut olarak yaklaşık 1 cm büyümesi neredeyse 40 yıl sürmektedir ve yaygın olarak yaşlanma sürecinin bir parçası olarak bilinmektedir." dedi.

Dr. Vorstman’ın görüşüne göre PSA taraması gereksiz teşhis ve tedavileri tetiklemiştir, bunların çoğu da olumsuz yan etkiler ile sonuçlanmıştır. "Prostat kanserinde PSA ile taramalar genellikle iyi huylu-benign tümörleri ve Gleason 6 hastalığını farkettirmektedir, bu da radikal prostatektomi gibi gereksiz tedavilere neden oluyor. Bu da PSA testinin, tanı amacıyla kullanıldığında, zararlarının yararlarından daha fazla olduğunu düşündürmüştür." diye belirtti.

Dr. Vorstman "Prostat kanserlerinin yalnızca %15’i ölümcül olabilme potansiyeline sahiptir ve tedavi gerektirmektedir. Gleason 6’nın kanserin temel özelliklerini taşımadığından bir psödokanserdir (yalancı kanser) ve sağlık açısından tehdit unsuru değildir, ilerleyip sağlık riski olmamaktadır, teşhise gerek yoktur ve tedaviye ihtiyaç duymamaktadır.” dedi.

Son sözler

ABD'de her yıl 185,000 erkeğe prostat kanser teşhisi koyulur ve PSA taraması yaptıranların biyopsilerinde en çok rastlanan derece Gleason 6’dır. Gleason 6 tümörünün tedavi edilmesi gerekli mi yoksa öylece bırakılmalı mı konusunda bir fikir birliğine varmak zordur. Bazıları da Gleason 6 tümörleri tanımlamanın imkansız olduğunu söylemektedir, çünkü birçok incelemede Gleason 6 olarak tanımlanan tümörlerin, Gleason 6 gibi davranan Gleason 7 çıktığını vurgulamaktadır. Bazılarına göre de gerçekten Gleason 6 olan tümörler, hiçbir zaman metastaz eğilimi göstermemektedir.

Bu tartışmanın bir uyarı da barındırması gerekiyor: Erkek prostat bezi tarih boyunca gereksiz biyopsi ve ameliyatlarla zarar görmüştür; bu da sayısız erkek için çok ciddi ve olumsuz klinik sonuçlar ile neticelenmiştir. Gleason 6’yı potansiyel metastaz özelliğine sahip bir tümörden ayırt edebilecek bir genetik ve biyobelirteç üretimi için araştırmalar sürmektedir. Ancak bu bulunana kadar tedirgin olan Gleason 6’ya sahip olan erkeklerin bu rakamların tam olarak ne anlama geldiğini anlamak arzusu bulunmaktadır. Artan sayıda patolog ve klinisyen, Gleason 6’yı, kanser değil de neoplazm gibi bir isim ile adlandırılması taraftarıdır, bu da erkeklerin korkup ani kararlar vermesini önlemek içindir. Belkide patologlar ve klinisyenler bu konuda uzlaşabilir.

Hastaların çoğunun gereksiz ve potansiyel olarak zararlı tedavilere maruz kalmaktan kaçınmak için bu durumla nasıl başa çıkacaklarına dair bir rehberliğe ihtiyaçları var. Bu bağlamda, kararlarını en iyi şekilde verebilmeleri için her hasta, kanserli tümörlerin genellikle genetik olarak istikrarsız olduğunu ve zamanla ilerleme eğiliminde olduğunu bilerek Gleason 6 prostat kanseri teşhisini alan hastaların risklerini, faydalarını ve alternatiflerini ayrıntılı bir şekilde tartışmalıdırlar.

Bununla birlikte, Gleason 6 prostat kanserinin gerçekten kanser olup olmadığı konusundaki görüş ayrılıklarına rağmen, tüm sağlık profesyonelleri Gleason 6 tümörlerin tipik olarak yavaş büyüdüğü ve düşük metastaz potansiyeli taşıdığı konusunda hemfikir. Bu, genellikle düşük riskli hastalar için aktif izlem stratejisinin önerilmesine yol açmaktadır, ancak kişinin sağlık durumu, yaşam beklentisi ve kişisel tercihleri dikkate alınmalıdır.

Sonuç olarak, Gleason 6 prostat kanseri tedavisinde genel bir yaklaşım sağlamak için daha fazla genetik ve biyobelirteç çalışması gerekmektedir. Ancak bu gerçekleşene kadar, bu tip kanserle tanışan her erkek, potansiyel tedavi seçeneklerini ve bunların risklerini, yan etkilerini ve maliyetlerini doktorlarıyla birlikte dikkatlice değerlendirmeli ve kendi sağlık hedeflerine ve yaşam kalitesi beklentilerine en uygun olan kararı vermeli.