Hastalar ve Onkologlar Arasındaki Güçlü Bağ – Neden Bu Kadar Özel?
Kanser tedavisi sürecinde onkologlar ve hastaları arasında gelişen bağ, genellikle bir tedavi ilişkisinden çok daha derin ve anlamlı bir boyuta ulaşır. Bu ilişki, yalnızca kanserin tedavisini veya bir hastalık sürecinin yönetimini değil, aynı zamanda yaşamın en karmaşık ve duygusal anlarını paylaşmayı da içerir. Bu yazıda, bu bağın neden bu kadar güçlü olduğunu ve hem hasta hem de onkologlar üzerindeki etkilerini inceleyeceğiz.
Bir Yaşam Mücadelesinin Hikâyesi
Rose Gerber, 39 yaşında, biri üçüncü sınıfa giden, diğeri anaokulunda olan iki çocuk annesiyken ileri evre HER2-pozitif meme kanseri tanısı aldı. Gerber, ilk randevularından birinde çocuklarının fotoğrafını onkoloğuna gösterdi ve şöyle dedi:
"Her şeyi yaparım. Sadece onların yanında olmak istiyorum."
Bugün, bu olayın üzerinden 21 yıl geçti. Gerber'in kanser durumu "hastalığın kanıtı yok" seviyesinde ve çocukları şimdi birer yetişkin: biri televizyon yapımcısı, diğeri bir mali müşavir. Bu süreçte Gerber’in hayatındaki en büyük sabit noktalardan biri, onkoloğu Dr. Kandhasamy Jagathambal, ya da diğer adıyla Dr. Jaga, oldu.
Dr. Jaga, Gerber’in tedavisinde yalnızca tıbbi bir rehber değil, aynı zamanda duygusal bir destekçi ve terapist de oldu. Gerber, onkolog-hasta bağını şu şekilde tanımlıyor:
"Bu bağ çok, ama çok özel."
Ortak Bir Travmanın Paylaşımı
Kanser tedavisi, başarılar, nüksler, belirsizlikler ve zor kararlarla dolu uzun bir yolculuktur. Bu süreçte, hasta ve doktor arasında gelişen insanî ve işbirlikçi bağ, her yeni engel ve kararla birlikte daha da güçlenir. Stanford Üniversitesi’nden Dr. Saad Khan, bu ilişkiyi şöyle tanımlıyor:
"Bu, ortak bir travmayı paylaşmak gibi. Sanki birlikte bir tünelde mahsur kalmışsınız ve sonra tünelden çıkıp zaferi kutluyorsunuz."
Araştırmalar, onkologlar ve hastalar arasındaki güçlü bir terapötik bağın yalnızca tedavi kalitesini artırmakla kalmayıp, hastaların yaşam kalitesini iyileştirdiğini, tedaviye bağlılığı artırdığını ve hatta intihar düşüncelerine karşı koruma sağladığını gösteriyor.
Dr. Khan’a göre, böyle bir bağın oluşması için hastalara güvenli ve kesintisiz bir ortam sağlamak çok önemlidir:
"Hastanın, tam güven duyabileceği bir onkolog bulması tedavinin en kritik kısmıdır."
Onkologların Yükü ve Stresi
Kanser hastalarının yaşadığı duygusal yük ve stres iyi bilinse de, onkologların üzerindeki baskı da oldukça yoğundur. Dr. Khan, hastalarının mücadelelerini kendi mücadelesi olarak gördüğünü belirtiyor.
2023 yılında ABD'de yapılan bir ankete göre, onkologlar haftada ortalama 68 hasta görmektedir ve bu sayı bazen günlük 20-30 hastaya kadar çıkabilir. Üstelik, diğer uzmanlık alanlarındaki hekimlere göre, onkologlar hastalarıyla iki kat daha fazla zaman geçirme eğilimindedir.
Ancak bu kadar yoğun bir tempoda çalışmanın yanında, kötü haber verme zorunluluğu da onkologların en zorlandığı alanlardan biridir. Özellikle genç hastalara yaşamın sonuna yaklaştıklarını söylemek, duygusal olarak büyük bir yük oluşturur.
Kişisel Bağların Gücü
Dr. Khan, onkologların sadece "kemoterapi satıcıları" olmadığını vurguluyor:
"Hastalarımızın sosyal destek ağlarını, onları kimlerin randevulara götürüp getirdiğini, tatil yerlerini, hatta kedilerinin isimlerini öğreniriz."
Bu tür kişisel bağlar, onkologların duygusal olarak motive kalmasına yardımcı olur. Maryland'deki The Center for Cancer and Blood Disorders’ın kurucusu Dr. Ralph Boccia, bu özel ilişkiyi şöyle açıklıyor:
"Hastalar ve aileleriyle çok özel bir ilişki kurarsınız. Bu, onların yolculuğunu birlikte tamamlamaktır."
Hayatta Kalma ve Umut Öyküleri
Dr. Boccia’nın uzun süreli bir hastası olan Joan Pinson, 25 yıl önce multiple myelom tanısı aldığında, bu hastalığın ortanca sağkalım süresi sadece 4 yıldı. Ancak Dr. Boccia’nın liderliğinde yapılan kök hücre nakli ve birçok klinik araştırma sayesinde Pinson, altı torun sahibi bir büyükanne olarak hayatına devam ediyor.
Pinson, her nüks ettiğinde Dr. Boccia’nın ona bir çözüm sunduğunu belirtiyor:
"Hiçbir zaman paniklemedim. Hep onun bana bakacağını biliyordum."
Hayatın Sonu ve Onkologlar İçin Duygusal Yük
Dr. Harsha Vyas, 29 yaşında, üç çocuk annesi bir hastasının yaşamını kaybetmeden önceki son isteğini unutamadığını anlatıyor:
"Çocuklarımın beni yaşamımı kaybetmiş olarak bulmasını istemiyorum. Bunun için ne yapabiliriz?"
Vyas ve hasta, tedaviyi durdurup evde hospis bakımı başlatmaya karar verdiler. Hasta yaşamını kaybettiğinde Vyas, onun ruhuna bir dua gönderdiğini ve bunun haberin yükünü hafifletmeye yardımcı olduğunu söylüyor. Ancak bu tür bağlar, onkologların hafızasında uzun süre yer etmeye devam ediyor:
"Bu tür bir bağ kurduğum hastaları unutamıyorum. Onlardan bir parça hâlâ benimle."
Sonuç
Onkologlar ve hastalar arasındaki bağ, yalnızca bir tedavi ilişkisi değildir. Bu bağ, yaşamın en zor anlarında güven, umut ve insanî destek sunar. Hastalar için bu bağ, tedaviye bağlılık ve duygusal iyileşme anlamına gelirken, onkologlar için işlerine devam edebilme gücü ve moral kaynağıdır.
Bu bağ, tıbbın yalnızca bilim değil, aynı zamanda bir sanat olduğunu da gösterir. Ve en önemlisi, yaşamın her anında insanî dokunuşun gücünü hatırlatır.
Inside the Patient-Oncologist Bond: Why It’s Often So Strong - Medscape - November 26, 2024.