Son yıllarda kanser biliminde gelişmeler ve tedavilerdeki yenilikler baş döndürücü düzeydedir. Son yirmi yılda geliştirilen yeni kemoterapi ilaçları, hedefe yönelik akıllı ilaçlar, immünoterapi ve radyoterapi teknolojisindeki yenilikler sayesinde her 3 kanser hastasından ikisi hastalıklarından kurtulmaktadır. Tabi ki bu tedaviler bir takım yan etkiler içermekte ve bir grup hastamızda tedavilerin yetersiz kalmasından dolayı yaşamlarını kaybetmektedirler.

Son yıllarda kanser tedavi stratejisine bakışımızda bilimde yeniliklere paralel olarak değişti. Klasik tedavi ilkelerimiz kür sağlamak ve destek tedaviler verme hedefinden kanseri önlemek, erken tanı koymak, şifa elde etmek, yaşam süresini uzatmak, yaşam kalitesini artırmak gibi daha modern bir bakış kazanmıştır. Peki yaşam kalitesi nedir? Hasta ve yakınlarımız bundan ne anlamalı ve sağlık profesyonellerinden ne talep etmeli? Gelin birlikte inceleyelim.

Yaşam kalitesini tıpta ilk tanımlayan hekimlerden birisi Alexis Carrel’dir. 20. Yüz yılın ilk yarısına damgasını vuran ve vasküler (damar) cerrahinin dolayısı ile organ naklinin babası sayılan Nobel ödüllü Dr Carel (1873-1944) “Yaşam kalitesi yaşamın kendisinden de önemlidir” söylemi tıp dünyasında çok etki yaratmıştır.

Kanserli hastalarda Yaşam Kalitesinin tanımı nasıldır

Kanserli hastalarda Yaşam Kalitesi’nin tanımı nasıldır?

Yaşam kalitesi kavramı kişiye özel bir kavramdır. Bireylerin kendi kültürleri ve değerleri içinde kendi durumlarını algılayış biçimi gibi anlaşılması zor tanımlar yapılsa da aslında kanser hastaları için tanım daha anlaşılır ve sade olmalıdır.

Kanser hastaları için yaşam kalitesinin tanımı fiziksel, psikolojik ve sosyal iyilik halinin hasta tarafınca algısıdır. Ölçülmesi güç gibi görünen bu kavram yıllar içinde geliştirilen metodlar ile standart hale getirilmeye çalışılmıştır.

Hastaların yaşam kalitesi skorlanabilir ve ölçülebilir mi?

Fiziksel iyilik hali daha kolayca ve hekim tarafınca ölçülür. Karnofski ve ECOG performans ölçümleri olarak adlandırılan bu ölçümler klinik araştırmalarda son derece önemli olduğu gibi biz onkologlar günlük pratiğimizde de her hasta vizitinde hastayı ölçer ve dosyamıza not ederiz.

Yaşam kalite ölçeği ise uluslararası QLQ C30, FACD-G ölçekleri ile karmaşık bir şekilde ölçülebileceği gibi, vizüel anlog skalası adı verilen basit metodlar ile de ölçülebilir ve hastaya öğretilebilir. Hasta VAS skalası olarak adlandırdığımız bu ölçüm yolunu öğrenirse takiplerde hastalık ve tedavi süreci konusunda hekime yol gösterici olabilir. Aşağıda görüldüğü üzere son 1 haftada yaşam kalitenize kaç puan verirsiniz; 0 en kötü, 10 en iyi puanlar olmak üzere hastadan bir puanlama belirlemesi istenir. Bu yapılırken de hastaya fiziksel, ruhsal ve sosyal iyilik halini bütüncül gözetmesi istenir.

yaşam kalitesi ölçeği görsel analog skala visual analog

Kanser hastasında yaşam kalitesini neler etkiler?

Bireye henüz kanserin tanısı koyulmadan dahi yaşam kalitesi bozulmuş olabilir, kanserle ilişkili belirtiler kişinin yaşantısını olumsuz etkilemektedir ve kişi hekime başvurup kanser tanısı alır. Tanı ve tedavi süreci başlar. Bu süreçte neredeyse her hasta veya yakınının hastalığa bağlı ciddi düzeyde yakınması olmasa bile hem yaşam kaybı hem de acı çekme ile ilgili endişeleri çoktan başlamıştır

Kanser bir hastalık olarak yaşam kalitesini etkilediği gibi tedavi sürecinin de yaşam kalitesini bozan etkileri söz konusudur

Son yıllarda FDA (Amerikan İlaç Dairesi), ASCO (Amerika Tıbbi Onkoloji Derneği) kanser ilaç ve tedavi stratejisi geliştirme çalışmalarında tedavi edilen hastaların yaşam kalite ölçümlerini zorunlu tutmaktadır. Günümüzde bir ilacın sadece yaşam süresine katkısı bilimsel olarak yeterli bulunmamakta ve yaşamı uzatırken aynı zamanda yaşam kalitesine de olumlu katkı sağladığı ispat edilmelidir.

Bu nedenler ile biz hekimler hastalarımızın tedavisini planlarken sadece tedavinin etkinliğini değil yaşam kalitesine olan katkısını da göz önüne alırız.

Yaşam kalitesini etkileyen kanser ve kanser tedavisine bağlı faktörlere gelin birlikte göz ata

Yaşam kalitesini etkileyen kanser ve kanser tedavisine bağlı faktörlere gelin birlikte göz atalım

  1. Fiziksel sorunlar: Bunların başında ağrı gelir. Diğerleri iştahsızlık, kilo kaybı, vücutta ödem, halsizlik, bulantı kusma, kabızlık, uzuv veya organ düzeyinde fonksiyon kaybına bağlı sorunlar (gırtlak kanserinde cerrahi sonrası boğazda delik olması ve konuşma sorunları gibi) ve cinsel fonksiyon bozukluklarıdır. Cinsel sorunlar fiziksel olabileceği gibi psikolojik de olabilir ancak sağlık profesyonellerinin sıklıkla ihmal ettiği ve hasta ve ailesinin yaşam kalitesini bozabilecek durumlardan birisidir.
  2. Psikolojik sorunlar: Kanser tanısının konulduğu andan itibaren karşımıza çıkan ve kişiye göre türlü şekil boyutlarda olabilen sorunlardır. Kaygı (anksiyete) başta olmak üzere, hafif depresif bozukluk, kabullenememe, fazla kabullenme (nasıl olsa öleceğim), ağır depresif bozukluk gibi durumlar söz konusu olabilmektedir. Bunun yanında kanserin kendisi veya tedavisinin neden olduğu fiziksel sorunlar da ruhsal sorunlara neden olabilmektedir (saç dökülmesi, boğazda açılan delik ile yaşamak...)
  3. Sosyal sorunlar: Hayata keyif katan sosyal etkileşim ve eğlenceye erişimde yetersizlikle karşı karşıya kalınabilmektedir. Hastalık ve sonuçlarının yükü aile ve arkadaşlar ile üstlenilmesi yine bir sosyal sorun olabilmektedir. Bireyin yaşadığı fiziksel ve ruhsal sorunların mesleki, ekonomik, sosyal ve aile yaşantısını etkilemesi kaçınılmaz bir durumdur.

    Fiziksel ve ruhsal yetersizliklere bağlı sosyal yaşantının etkilenmesi mevcut ruhsal durumu daha da kötüleştirebilmektedir veya mesleki sorunların ortaya çıkması diğer yaşam kalitesi göstergelerine etki edebilir. Bu kısır döngü mutlaka bir yerden kırılmalıdır. Kanserde yaşam kalitesini etkileyen belirteçleri gözden geçirdiğimizde aslında hepsinin birbiriyle ilişkisi olduğunu da görmekteyiz. Bu da bize kanser hastasında iyi bir ekip gerektiren bütüncül bir yaklaşımın önemini hatırlatmaktadır.

Yaşam kalitesi yaşamın kendisinden de önemli olabilir mi?

Kanser dünyada birçok ülkede yaşam kayıplarının başta gelen nedenleri arasındadır. Ciddi oranda tedavi edilebilir ve önlenebilir bir hastalık olmasına rağmen ağır ve tedavisi güç bir hastalıktır. Böyle bir hastalığın yaşam kalitesini etkileme düzeyi, orantılı olarak elbette yüksektir. Kanser, yaşam kalitesi üzerine etkileri en fazla araştırılan hastalık gruplarından biridir. Hastalık sürecinden ve tedavi yan etkilerinden kaynaklanan rahatsızlıklar yaşam kalitesi üzerine olumsuz etkilere neden olmakta ve tedaviye uyumu zorlaştırmaktadır.

Hastalık halinde kişi öylesi sorunlarla savaşmaktadır ki, yaşam kalitesi öyle etkilenmiştir ki, yaşam yaşanmaz bir hale gelebilir, bu noktada şu çok net söylenebilir: kanser gibi ağır bir hastalıkta – her ne kadar hayatta kalma kaygısı her daim olsa da – yaşam kalitesi yaşamın kendisinden daha önemli hale gelebilmektedir.

Kanser tanısı almış hastada yaşam kalitesini artırabilmek için kanserin kendisine ait tedavi yaklaşımları kadar palyatif bakım ve evde bakım hizmetlerinin de gelişmesi, kanser hasta ve yakınının eğitimi ve bilinçlendirilmesi çok çok önemlidir.

Palyatif bakımın temeli kişinin kendini daha iyi hissetmesi sağlayan bir yaklaşımdır, hastalığı tedavi eden yaklaşımdan ayrılır. Amaç kişinin mevcut şartlarda yaşam kalitesini, yaşanabilirliği sağlamaktır ve yaşam kalitesini etkileyen tüm sorunlara dair bir yaklaşımı vardır. Palyatif bakım hizmetinin geliştiği ülkelerde bu sorumluluk konunun uzmanları tarafından omuzlanmaktadır, hatta hasta yakınının ihtiyaçları da göz önünde tutulur.

Kanser hastasının yaşam kalitesini artırmaya planı şu mantık üzerine kurulmalıdır

"Yaşama yıllar katmak değil, yıllara yaşam katmak". Bu aslında bir palyatif bakım sloganı olmuştur.

Kanser hastasında yaşamın kendisinden daha önemli hale gelen yaşam kalitesini yakalayabilmek için öncelikle hastanın yaşam kalitesini bozan sorunların çok iyi ortaya koyulması gerekir. Bu noktada sağlık ekibinin sorgulayıcı ve araştırıcı yönü çok önemli olduğu gibi, hasta ve hasta yakınlarının da kendi durumlarını yeterli ifade etmeleri büyük önem taşımaktadır.

Ülkemizde kanser ve diğer ağır hastalıklarda yaşam kalitesine verilen önem giderek artmaktadır. Olabildiğince sağlıklı ve kaliteli bir yaşam dileklerimizle.