İmmunoterapi ve ötesi: kanser aşısı
Bu yazımızda kanser tedavilerinde büyük umut vaat eden yeni tedavileri inceleyeceğiz. Kanserde yeni tedavi denince son yıllarda akla ilk gelen immunoterapidir. İmmünoterapiyi tek cümle ile anlatmak gerekirse, “bağışıklık sistemimizin kanseri tedavi etmek için kullanılmasıdır”. Kanserde immunoterapiyi 3 başlık altında toplayabiliriz. Bunlar, immün kontrol mekanizması inhibitörleri (checkpoint inhibitors), kanser aşıları ve adoptive (edinilmiş) T hücre tedavileridir.
Son 20 yıl kanserde hedefe yönelik akıllı moleküllerin keşfi, geliştirilmesi ve kullanımı ile geçti. Bu grup ilaçlar onkoloji pratiğinde çok şey değiştirdi ve milyonlarca hastanın yaşamına katkı sağladı ve sağlamaya devam etmektedir. Ne var ki bu alan gelişimini tamamladı ve elde edilen başarı grafiği yatay duruma geçti. Tam bu noktada yeni keşfedilen immün tedaviler hepimizi heyecanlandırdı. Daha da ötesi size önümüzdeki süreçte tanıtıyor olacağımız savunma sistemi hedefli tedavilerin gerek kendi aralarında kombinasyonu, gerekse hedefe yönelik tedaviler ile kombinasyonu kanser tedavi alanındaki başarıyı çok daha ileriye taşıyacağı kuşkusuzdur.
Gelin bu heyecan verici gelişmeleri hep birlikte gözden geçirelim.
İlk olarak Kanser aşılarını ve bu konudaki son gelişmeleri inceleyeceğiz.
Kanserde aşı tedavisi
Onkolitik virüs aşıları
Kansere bağlı yaşam kayıplarının temel nedeni kanser hücrelerinin başka doku ve organları “işgal” etmesidir. Bu duruma metastaz adı verilir. Son yapılan araştırmalara göre metastazın kanserden ölümlerin yüzde 90’ından sorumlu olduğu belirtilmiştir. Metastaz yapmış, yani dördüncü evre kanserlerde kullanılan tedavilerin başarısının arzu edilen düzeyde olmaması ve bir takım yan etkilere sebep olması araştırmacıları yeni kanser tedavileri geliştirmeye yöneltmiştir.
Son yıllarda kanser aşıları büyük popülerlik kazanmış ve birçok ilaç firması bu konuda araştırmalarını yoğunlaştırmıştır. Bu bağlamda kanser aşılarını iki grupta toplayabiliriz: Bunlar;
- Tedavi amaçlı olanlar ve
- Koruyucu kanser aşılarıdır.
Tedavi amaçlı geliştirilen kanser aşıları, kanser hücresine karşı güçlü bir bağışıklık oluşturarak ya da genetik tekniklerle manipüle edilmiş virüsler ile kanser hücresini öldürmeyi amaçlar. Koruyucu aşılar ise onkovirüs adı verilen kanser yapıcı virüslere karşı bağışıklık sağlar.
Tedavi amaçlı geliştirilen kanser aşılarının temel çalışma prensiplerinden birisi, “virüsler” kullanılarak kanser hücrelerinin ortadan kaldırılmasıdır. Bu aşıların geliştirilmesinde kullanılan virüsler onkolitik virüs olarak adlandırılır. “Onkolitik” kelimesinin anlamı tümör yok eden şeklindedir. Bu amaçla bu virüsler sadece kanser hücresini hedef alır ve onları yok eder. Genetik teknikler ile manipüle edilmiş virüs normal hücreye girdiğinde herhangi bir zarara neden olmamaktadır.
Ancak kanser hücrelerinde, hücrenin içine girerek çoğalmakta ve kanser hücresini patlatarak ölümüne neden olmaktadır. Son zamanlarda kanser tedavi alanında pek çok onkolitik virüs aşısı geliştirilmiştir. Bunlardan çoğu halen klinik araştırma düzeyinden rutin pratik uygulamamıza taşınamamıştır. Tüm kanser türleri için geliştirilmiş tek bir onkolitik virüs aşısı bulunmamaktadır. Aşağıda, halen klinik araştırmaları süren ancak yakın zamanda onay alması beklenen onkolitik virüs aşılarını inceleyebilirsiniz.
-Talimogene laherparepvec (T-VEC, OncoVEX): melanom cilt kanseri tedavisinde faz-3 çalışmaları devam etmekte.
-Reolysin:, baş ve boyun kanserleri tedavisinde faz-3 çalışmaları devam etmekte.
-dl1520 (ONYX-015): baş ve boyun kanserleri tedavisinde faz-3 çalışmaları devam etmekte.
Şuan için FDA (Amerikan İlaç ve Gıda Dairesi) onayı almış kanser alanında onkolitik virüs aşısı bulunmamaktır. Bu aşılar ile ilgili temel kaygılar aşıların uzun süreli etkilerinin henüz araştırılmamış olmasıdır. Ancak son yapılan çalışmalar umut vermektedir. Birçok araştırma bu aşıların kemoterapi veya radyoterapiyle birlikte uygulanmasının etkinliğini artırdığını göstermiştir.
2015 yılında American Okoloji Derneği (ASCO) kongresinde yayınlanan bir çalışma nüksetmiş glioblastoma (GBM, en agressif beyin kanseri türü) hastaları için umut verici bir sonuç ortaya koydu. Bu çalışmada polio virüsü manipüle edilerek GBM hücreleri hedef alınmıştır. Çalışma sonucunda nüksetmiş beyin kanseri hastalarında tümör hücrelerinin öldüğü gözlenmiş ve hastaların yüzde 24’ünde ortanca yaşam süresi, bu hastalık için oldukça iyi bir süre olan, 24 ay olarak gözlemlenmiştir. Araştırmayı detaylandıracak olursak, özellikle beyin tümör hücrelerinin yüzeyinde Nec5 adı verilen molekülün çok fazla bulunduğu tespit edilmiştir. Bu molekül halk arasında çocuk felcine neden olan polio virüs için bir reseptör (algaç) görevi yapar. Yani, polio virüs Nec5 molekülüne sahip hücreleri tanır. Bilim insanları Nec5 molekülünün sadece tümör hücrelerinde daha çok bulunmasının hedefe yönelik kanser tedavisinde kullanılabileceğini düşünmüşlerdir ve poliovirüsü kanser tedavisinde kullanmayı denemişlerdir. Ancak bu virüs merkezi sinir sistemi hücrelerini (beyin sinir hücrelerini) de hedef alarak zarar verebilmektedir. Bunun önüne geçmek için polio virüsün sinir sistemini etkilemesi genetik tekniklerle engellenebilir. Genetik yöntemlerle manipüle edilmiş polio virüs hastaya uygulanır. Bu tip araştırmalarda temel bir sorun da hastanın bağışıklık sisteminin virüse karşı tepki göstermesidir. Son yıllarda yapılan çalışmalar virüsleri daha zararsız hale getirerek hastanın tedavi edici bu virüslere karşı bağışıklığını azaltmaya yöneliktir.
İlginizi Çekebilir: İmmunoterapiler ve Kanser Aşısı
Nemunaitis, John (1999).
Oncolytic viruses
Investigational New Drugs 17(4): 375–86.
Russell SJ, Peng K-W, Bell JC.
Oncolytic virotherapy.
Nature biotechnology. 2012;30(7):10.1038/nbt.2287. doi:10.1038/nbt.2287.
Annick Desjardins
Oncolytic Polio/Rhino Virus Recombinant against Recurrent Glioblastoma:Optimal Dose Determination,2015,Duke Neuro Surgery,ASCO