Kanserde İmmünoterapilerin Böbrek Yan Etkileri Nelerdir ve Nasıl Tedavi Edilir?

Kanserde İmmünoterapilerin Böbrek Yan Etkileri Nelerdir ve Nasıl Tedavi Edilir?

İmmünoterapiler, son yıllarda kanser tedavisinde devrim niteliğinde ilerlemeler sağlayan bir tedavi grubudur. İmmünoterapilerin en yaygın kullanılan türü, immün kontrol noktası inhibitörleridir. Yazının devamında bu tür ilaçları kısaca "immünoterapi" olarak adlandıracağız.

İlk FDA (ABD Gıda ve İlaç Dairesi) onayını 2011 yılında alan bu ilaçlar, bağışıklık sisteminin kanser hücrelerine karşı savaşmasını sağlamak için immün kontrol noktalarını hedef alarak çalışır. İmmün kontrol noktaları, bağışıklık sisteminin aşırı tepki vermesini engelleyen moleküler mekanizmalardır. Ancak, bu kontrol noktalarını baskılayan immünoterapiler kullanıldığında, bağışıklık sistemi aşırı aktif hale gelebilir ve vücudun kendi dokularına saldırabilir. Bu durum, çeşitli otoimmün reaksiyonlara neden olarak immünoterapilere özgü yan etkilere yol açabilir.

Her ne kadar immünoterapiler, kemoterapilere ve diğer hedefe yönelik akıllı ilaçlara kıyasla daha az yan etkilere yol açıyor diye bilinse de, bazen ciddi yan etkilere yol açabilir. Bu yan etkilerden biri de böbrek yan etkileridir.

Böbrek Yan Etkilerinin Önemi

İmmünoterapi kullanımı ile ilişkili böbrek yan etkileri, nadir olmasına rağmen, ciddi klinik sonuçlara yol açabilir. Böbreklerin zarar görmesi, hastaların yaşam kalitesini düşürebilir ve tedavi sürecini zorlaştırabilir. Bu nedenle, immünoterapi tedavisi gören hastalarda böbrek fonksiyonlarının yakından izlenmesi ve olası yan etkilerin erken tanınması büyük önem taşır. Bu derleme, immünoterapilerin böbrek yan etkilerinin mekanizmalarını, klinik bulgularını, tanı ve yönetim stratejilerini ele almayı amaçlamaktadır.

İmmünoterapi Kullanımında Böbrek Yan Etkisi Sıklığı Nedir?

İmmün kontrol noktası inhibitörleriyle ilişkili böbrek yan etkileri, genellikle düşük bir sıklığa sahiptir, ancak ciddi vakalar da görülebilir. 10 bin hastayı kapsayan bir meta-analize göre;

  • Herhangi bir derece böbrek toksisite görülme sıklığı %1,2
  • Düşük dereceli (Derece 1-2) böbrek toksisite oranı yaklaşık %0.7 ve
  • Yüksek dereceli (Derece 3-4) böbrek toksisite oranı yaklaşık %0.6 olarak bildirilmiştir​​.

Bununla birlikte, kombine immünoterapi kullanımda, altta yatan böbrek hastalığı veya ek hastalıklar durumlarıda, böbrek yan etkilerinin sıklığının %7'ye kadar çıktığını bildiren araştırmalar da mevcuttur.

Bu veriler, immünoterapilerin böbrek yan etkilerinin nadir olduğunu, ancak dikkatli izlenmesi gerektiğini vurgulamaktadır.

İmmün Kontrol Noktası İnhibitörleri ve Böbrek Yan Etkileri

1. İmmün Kontrol Noktası İnhibitörlerinin Çalışma Mekanizması

  • PD-1/PD-L1 Yolu
    • Programlanmış hücre ölümü protein 1 (PD-1) ve ligand 1 (PD-L1), bağışıklık yanıtını düzenleyen önemli kontrol noktalarıdır. PD-1/PD-L1 etkileşimi, T hücrelerinin aktivitesini baskılar ve böylece otoimmün yanıtları önler. Ancak, kanser hücreleri bu yolu kullanarak bağışıklık sisteminden kaçabilirler. PD-1 inhibitörleri (pembrolizumab, nivolumab) ve PD-L1 inhibitörleri (atezolizumab, durvalumab) bu etkileşimi engelleyerek T hücrelerinin kanser hücrelerine saldırmasını sağlar.
  • CTLA-4 Yolu
    • Sitotoksik T lenfosit antijen-4 (CTLA-4), T hücrelerinin aktivasyonunu inhibe eden bir diğer kontrol noktasıdır. CTLA-4 inhibitörleri (ipilimumab) bu yolu bloke ederek T hücre aktivasyonunu artırır ve antitümör yanıtı güçlendirir.

2. Böbrek Yan Etkilerinin Mekanizmaları

  • Otoimmün Yanıtlar
    • İmmün kontrol noktası inhibitörleri, otoimmün reaksiyonlara yol açabilir. Bu durum, bağışıklık sisteminin böbrek dokusunu hedef alması ve inflamasyona neden olması ile sonuçlanır.
  • Enflamatuvar Mekanizmalar
    • Böbreklerdeki inflamatuvar yanıtlar, interstisyel nefrit ve glomerülonefrit gibi durumlara yol açabilir. Bu mekanizmalar, immün hücrelerin böbrek dokusuna saldırması sonucu gelişir.
  • İmmün Kompleks Depozisyonu
    • İmmün komplekslerin böbrek glomerüllerinde birikmesi, glomerülonefritin bir nedeni olabilir. Bu kompleksler, antikor ve antijen birleşiminden oluşur ve inflamasyonu tetikler.

3. Klinik Belirtiler ve Tanı

Serum kreatinin ve BUN seviyelerinde artış, böbrek hasarını gösterebilir. Ayrıca, idrar testlerinde proteinüri ve hematüri önemli bulgulardır.

Hangi Patolojilere Yol Açar?

  • Akut İnterstisyel Nefrit (AIN)
    • Akut interstisyel nefrit, böbrek interstisyumunda inflamasyon ile karakterizedir. Sıklıkla, idrar testlerinde beyaz kan hücrelerinin varlığı ile teşhis edilir. İmmünoterapi yan etkisi olarak en sık bu patoloji gözükür. Hastada böbrek fonksiyonlarında bozulma, idrarda protein varlığı, idrarda lökositlerin varlığı, kanda eozinofil sayısında artış ve ateşle belirti verebilir.
  • Akut Tübüler Nekroz (ATN)
    • Akut tübüler nekroz, böbrek tübüllerinin hasar görmesi sonucu gelişir. Klinik olarak akut böbrek yetmezliği ile kendini gösterir.
  • Glomerülonefrit
    • Glomerülonefrit, glomerüllerde inflamasyon ve hasar ile karakterizedir. Klinik olarak proteinüri, hematüri ve böbrek fonksiyon bozukluğu ile kendini gösterir.

Görüntüleme ve Biyopsi

Böbrek biyopsisi, kesin tanı koymada önemli bir yöntemdir. Biyopsi sonuçları, interstisyel inflamasyon, tübüler hasar veya glomerüler hastalığı gösterebilir.

Böbrek Yan Etkileri Nasıl Tedavi Edilmeli?

Aşağıda, böbrek yan etkilerinin tedavisinde nasıl bir yaklaşım sergilenmesi gerektiği adım adım anlatılmaktadır (Böbrek Toksisitelerinin Yönetim Algoritması):

Adım Eylem
1. Başlangıç Değerlendirmesi Detaylı tıbbi öykü alın, fizik muayene yapın ve serum kreatinin, BUN, idrar tahlili ve böbrek fonksiyon testleri gibi başlangıç laboratuvar testlerini isteyin.
2. Şiddetin Derecelendirilmesi CTCAE kriterlerine göre böbrek toksisitesini derecelendirin:

Derece 1: Serum kreatinin artışı > ULN (normal üst sınır) ile 1.5x ULN arasında

Derece 2: Serum kreatinin artışı > 1.5-3.0x ULN

Derece 3: Serum kreatinin artışı > 3.0x ULN veya artış > 4.0 mg/dL

Derece 4: Hayatı tehdit eden sonuçlar; diyaliz gerekli
3. Hafif Toksisite (Derece 1) İmmünoterapiye devam edin ve yakından izleyin. Böbrek fonksiyon testlerinin sıklığını artırın. Hastayı, dikkat etmesi gereken belirti ve semptomlar konusunda bilgilendirin.
4. Orta Şiddette Toksisite (Derece 2) İmmünoterapiyi durdurun ve kortikosteroid tedavisine başlayın (örneğin, prednizon 0.5-1 mg/kg/gün). Böbrek fonksiyonlarını yakından izleyin. 1 hafta sonra iyileşme yoksa, steroid dozunu artırın ve ek immünosüpresanlar (örneğin, mikofenolat mofetil) düşünün.
5. Şiddetli Toksisite (Derece 3-4) İmmünoterapi tedavisini kalıcı olarak sonlandırın. Yüksek doz kortikosteroid tedavisine başlayın (örneğin, metilprednizolon 1-2 mg/kg/gün). Tanı belirsizse böbrek biyopsisi düşünün. Refrakter toksisite durumunda, diğer immünosüpresanlar (örneğin, mikofenolat mofetil, azatioprin, takrolimus) ekleyin.
6. Yeniden Başlama Düşüncesi Eğer toksisite hafif-orta ise, böbrek fonksiyonları normale dönerse ve hasta stabil hale gelirse, immünoterapiyi yeniden başlama düşünülebilir. Yeniden başlatma durumunda, düşük doz prednizon tedavisi ile birlikte immünoterapi kullanımı önerilebilir.

Risk Faktörlerinin Belirlenmesi ve İzleme

  • Hastalık Eğilimi Yaratan Faktörler
    • Önceden var olan böbrek hastalığı, ileri yaş ve birlikte kullanılan nefrotoksik ilaçlar gibi faktörler, immünoterapi tedavisi sırasında böbrek yan etkileri riskini artırabilir.
  • Hasta İzleme
    • İmmünoterapi tedavisi gören hastaların böbrek fonksiyonları düzenli olarak izlenmelidir. Serum kreatinin ve idrar testleri, tedavi süresince periyodik olarak yapılmalıdır.

Sonuç

Sonuç olarak, immünoterapilerin kanser tedavisindeki başarısı tartışılmaz olmakla birlikte, bu tedavilerin böbrekler üzerinde yaratabileceği yan etkiler dikkate alınmalıdır. İmmün kontrol noktası inhibitörlerinin neden olduğu böbrek yan etkileri, genellikle düşük bir sıklığa sahip olsa da, ciddi vakalar göz ardı edilmemelidir. İmmünoterapi tedavisi gören hastaların böbrek fonksiyonlarının düzenli olarak izlenmesi ve erken müdahale ile yan etkilerin yönetilmesi, tedavi sürecinin başarıyla devam etmesi açısından hayati önem taşımaktadır. Bu nedenle, onkologlar ve nefrologlar arasında etkili bir iş birliği, böbrek yan etkilerinin tanı ve tedavisinde kritik bir rol oynamaktadır.

1. Righini, M.; Mollica, V.; Rizzo, A.; La Manna, G.; Massari, F. Renal Toxicities in Cancer Patients Receiving Immune-Checkpoint Inhibitors: A Meta-Analysis. J. Clin. Med. 2022, 11, 4373. https://doi.org/10.3390/jcm11154373

2. Ping Zhou, Ying Gao, Zhijuan Kong, Junlin Wang, Shuxuan Si, Wei Han, Jie Li, Zhimei Lv, and Rong Wang, "Immune checkpoint inhibitors and acute kidney injury," Frontiers in Immunology, vol. 15, 23 February 2024, doi: 10.3389/fimmu.2024.1353339.

Sağlık ve Mutlulukla Kalın...

Sayfada yer alan yazılar sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Kanser tanısına sahip bir hasta için online muayene randevusu hakkında bilgi almak için aşağıdaki formu doldurabilirsiniz.


İlgili Haberleri


Zona (Herpes Zoster) Hastalığı, Aşısı ve Kanser Hastaları için Önemi Nedir?

Zona (Herpes Zoster) Hastalığı, Aşısı ve Kanser Hastaları için Önemi Nedir?

Zona Nedir? Nasıl Oluşur? Zona (Herpes Zoster), varicella zoster virüsünün yeniden aktivasyonu sonucu ortaya çıkan bir hastalıktır....

Prostat Kanseri Halsizlik ve Yorgunluk Yapar mı? Nedenleri ve Tedavisi

Prostat Kanseri Halsizlik ve Yorgunluk Yapar mı? Nedenleri ve Tedavisi

Prostat kanseri ve bu kanseri tedavi eden yöntemler, kişilerde yorgunluk hissi yaratabilir. Prostat kanseri yorgunluğu, ileri...

Kemoterapinin Sessiz Yan Etkisi – Sinir Hasarını Belirlemede Yeni Bir Biyobelirteç

Kemoterapinin Sessiz Yan Etkisi – Sinir Hasarını Belirlemede Yeni Bir Biyobelirteç

Kemoterapi, kanser tedavisinde kritik bir rol oynar; ancak, bu tedavinin getirdiği yan etkilerden biri de kemoterapiye...

Vajinal Östrojen, Meme Kanseri Geçiren Kadınlarda Güvenli mi?

Vajinal Östrojen, Meme Kanseri Geçiren Kadınlarda Güvenli mi?

Meme kanseri tedavisi gören kadınlar, tedavi sonrası dönemde yaşam kalitelerini olumsuz etkileyen birçok yan etki ile...

Hakkımda

Özgeçmişim, kanser tanı ve tedavisine dair çalışmalarım ve ilgi alanlarım için tıklayın.

Prof. Dr. Mustafa Özdoğan Hakkında