Genomumuzun yarısından fazlasını mobil genler oluşturur. Zıplayan genler olarak da bilinen bu genlerin nörolojik hastalıklar ve kanserle ilişkili olduğuna dair kanıtlar bulunmaktaydı. Temmuz 2018'de Genome Biology'de yayımlanan çalışmaya göre kansere neden olan genler bitkilerden insanlara geçmiş olabilir.

Avustralya'da bulunan Adelaide Üniversitesi araştırmacıları, dünyanın en büyük zıplayan gen çalışmasını gerçekleştirdi.

759 bitki, hayvan ve mantar türünde iki zıplayan gen analiz edildi. Bu zıplayan genler genom boyunca kendilerini kopyalama yeteneğine sahiptir ve transpozonlar olarak bilinir. Araştırmacıların incelediği 2 zıplayan gen, L1 ve Bovb, ökaryot hücrelerde en yaygın bulunan transpozonlardır.

Araştırma Sonuçlarına Göre;

  • Evrimsel süreçte hayvanlar ve bitkiler arasında, türler arası gen transferlerinin olduğu görüldü.
  • L1 geninin insanlara yaklaşık 100 milyon yıl önce yabancı DNA olarak girdiği düşünülmektedir.
  • L1 geninin ilk defa türler arasında geçiş yaptığı gösterildi. L1 geninin kanserle ilişkili olduğu daha önceki çalışmalarda gösterilmiştir.

Peki bu Çalışma Bize ne İfade Ediyor?

  • Zıplayan genlerin bitkilerden insanlara geçiş yaptığı gösterilmiştir. Bu genlerin kanser ve nörolojik hastalıklarla ilişkisi olduğu daha önceki çalışmalarda gösterilmişti.
  • Zıplayan genlerin, genom boyunca kendilerini nasıl kopyaladığı henüz aydınlatılamamıştır. Virüslerin, böcek ve sineklerin bu olaya dahil olabileceği düşünülmektedir.
  • Yatay gen transferinin bilinenden daha yaygın olduğu görülmüştür. Yatay gen transferi anne-çocuk gen transferinden oldukça farklıdır. Evrimde büyük etkisi olduğu düşünülmektedir. Örneğin, koyun ve ineklerin genlerinin yüzde 25'i zıplayan genlerden oluşmaktadır.
  • Bu tip mobil genler, insan evrimleşmesini hızlandırmıştır. Ancak, kanserleşmeye neden olan tehlikeli mutasyonların ortaya çıkmasına neden olmuştur.
  • Zıplayan genlerle ilgili keşifler arttıkça kanserin ve diğer hastalıklarla ilgili daha detaylı bilgilere sahip olacağız. Özellikle kanserde zıplayan genlerin önemi artmaya başlamaktadır.
  • Tüm bu çalışmalar, kanserde genetik biliminin önemini bir kez daha göstermiştir. Şu anda geliştirilmekte olan kanser ilaçların çoğunluğu kanserdeki genetik ve epigenetik değişiklikleri hedef alacak şekildedir.