Kanser söz konusun olduğunda, savaş gibi askeri ifadelerin kullanılması, yeni bir araştırmaya göre, insanları daha fazla korkmaya, hatta hastalığı daha olumsuz sonuçlanmasına yol açabilir.

Kanserde "savaş", "mücadele", "kavga" gibi ifadelerinin yaygın bir şekilde kullanılması, insanların bu hastalık hakkındaki görüşlerine dair psikolojik bir araştırmaya göre, yarardan daha fazla zarar verebilir.

Araştırmacılar, kanserin askeri terimlerle ifade edilmesinin tedavi etmeyi zorlaştırdığı ve hastalıklarını daha ölümcül hissetmelerine neden olduğunu ifade ediyor. Ayrıca kanserin savaşılacak bir şey olarak görülmesi, kanserden korunma ve kanser risklerini azaltmak için olan çabalara da sekte vurmakta.

"Kanserle Savaş" şekilde bir dil kulanılması, insanları motive etmek ve erken tanıyı teşvik etmeye yönelik yaygın olarak kullanılsa da, yeni çalışma bunun böyle olduğuna dair hiçbir kanıt bulamadı.

Kanada'daki Queen's Üniversitesi'nden psikolog David Hauser "Çalışmamız savaş metaforlarının insanların kanser hakkında nasıl düşündüklerini olumsuz yönde etkileyebileceğini ve bu düşüncelerin insanların sağlıklı davranışlarda bulunma niyetini baltalayabileceğini öne sürüyor" dedi.

Kansere Sahip Olmak Bir Kavga Ya Da Savaş Değildir

Güney Kaliforniya Üniversitesi'nde psikoloji profesörü olan Norbert Schwarz ve Hauser, "kanserle savaş" dilinin ne kadar yaygınlaştığını fark ettikten sonra, savaş metaforlarının kanser tedavisindeki etkilerini inceledi. Örneğin, basitçe kanser olmak yerine, hastalara, düşman hücreleri tarafından vücudun işgal edildiği, birçok cesur kahraman hücrenin kaybedildiği söylenebilmekte.

Hauser, "İnsanlar, yararlı bir etkisi olduğunu ya da en azından olumsuz bir etkisi olmadığını düşünerek kanserde bu savaş metaforlarını kullanıyorlar" dedi.

Yaklaşık 1000 sağlıklı gönüllüyü içeren dört ayrı çalışmada, araştırmacılar insanların savaş metaforları, yolculuk metaforları içeren veya hiç metafor içermeyen kanser hastaları hakkındaki pasajları okumaya ilişkin fikirlerinin nasıl değiştiğine baktılar. Savaş metaforları, "dövüş", "saldırı" ve "istila" gibi sözcükler içeriyordu.

Çalışmada, askeri metaforlar iyi niyetle kullanılsa da sonuçlarının iyi huylu olmayabileceği sonucu çıktı. Savaş metaforlarını okuyan kanser hastalarının, yolculuk metaforları okuyanlardan veya hiç metafor kullanmayanlara kıyasla kanseri daha zor olarak değerlendirdiği görüldü.

Kanserde Savaş Metaforları Kullanılması, Kanserin Daha Ölümcül Algılanmasına Yol Açtı

Savaş metaforları, kanser dilinde çok fazla kökleşmiş durumda ve günümüzde adeta kanserle savaş kelimesi olmadan kanser düşünülemiyor. Ancak, kanser dernekleri, medya ve diğerleri, bu dilin kanser hastalarına yardımcı olamayacağı konusunda haberdar olmalı.

Kanser hastası için "cesur", "savaşçı", "survivor" gibi savaş metaforlarının kullanılması hastayı gereksiz bir baskı altına almakta. Daha vahim olan ise bu süreçte yaşamını kaybeden hasta, başarısız, yaşamına devam eden bir hasta başarılı mıdır?!

Kanserle Savaşmayı Bırakın ve Başka Herhangi Bir Hastalık Gibi Tedavi Etmeye Başlayın

Pozitif bir tutumu yönetemiyorsanız veya duygusal olarak zor bir gün geçiriyorsanız, insanları hayal kırıklığına uğratıyormuş gibi hissedersiniz. Bir kanser tanı ve tedavi sürecinde, günlük yaşamı sürdürmeye odaklandığınızda, savaş metaforları yapıcı veya faydalı değildir. Açık ve gerçek bir dil tercih edilmeli. Kimi hastalar kendilerinin tedavi edilemez bir kanseri "yaşıyor" olarak tanımlıyor ve psikolojik olarak daha rahatlar. Cesur ya da ilham verici olmak şart değil, sadece kalan hayatı yaşamaya çalışıyorlar.

Kanserden Ölen İnsanlar, Yeterince Mücadele Etmedikleri İçin mi Öldüler?

Bu doğru değil! Bu araştırma, savaş terminolojisini kullanmaya devam eden örgütlere bir düşünme şansı vermektedir. Seçtiğimiz dilin derin sonuçları var. Kendi kişisel deneyimlerinden bahseden insanlar için doğru ya da yanlış sözler yoktur ve bazı insanlar kanser deneyimlerini savaş ya da mücadele olarak görürler. Ancak birçok hasta için, "kavga etme konuşmasının" yararsız olabileceğini ve tedaviye rağmen kanseri tekrar eden hastaların "savaşmayı" başaramadıklarını ya da bunun kendilerini suçlu ya da yetersiz hissettirdiğini biliyoruz.

Bu çalışma, kanser hakkında iletişim kurarken hassas olmanın önemini vurgulamak için daha fazla kanıt sunmaktadır.