
Kemoterapi ve radyoterapi tedavisinden sonra ikincil kanserler
Kemoterapi ve radyoterapi tedavisinden yıllar sonra ikincil (sekonder) kanserler görülebilmektedir. Bu oldukça nadir bir durumdur (%1’in altında bir risk). Bu durum kan ve kemik iliği kaynaklı hematolojik kanserlerin tedavisi sonrası daha sıktır, çünkü bu tedavilerde daha yüksek doz kemoterapi ve/veya radyoterapi kullanılmaktadır.
Kemoterapiler sitotoksik, yani hücre öldürücü maddelerdir. Bunu, ya hücrenin DNA'sına hasar vererek ya da hücrenin bölünme sürecinde belli basamakları engelleyerek yapar. Radyasyon tedavisi, verilen radyoaktif ışınlar yoluyla atomları iyonize ederek kanser hücrelerinin DNA'sına hasar verir (DNA çift sarmalında kırılmalar).
Kanserli hücreler çok hızlı bölündükleri için, kemoterapi ve radyoterapiden normal hücrelere göre çok daha fazla etkilenirler. Tüm toksik maddelerde olduğu gibi kemoterapi ve radyoterapinin de hasar derecesi doza ve kullanım süresine bağlıdır. Yani karsinojene maruz kalmak kanser olacaksınız anlamına gelmez, karsinojene ne kadar uzun süre ve ne kadar yüksek dozda maruz kaldığınız ve genetik altyapınız kanser olmanın ana belirleyicileridir. Kısa süre veya sadece birkaç aylık sigara içiminin akciğer kanserine yol açmayacağını tahmin edebilirsiniz, bu şekilde kısa süreli kemoterapi veya radyoterapi kullanımlarının da başka kanserlere yol açması beklenmez. Ayrıca kanser tedavisinde kullanılan kemoterapiler, çoğunlukla başka bir kansere yol açacak kadar uzun süre ve dozda kullanılmaz ve kemoterapiler hem yan etkileri azaltmak hem de hastalığı farklı mekanizmalarla vurmak için dönüşümlü kullanılır; bir hasta sürekli aynı kemoterapiyi alması nadir bir durumdur.