
Li-Fraumeni ve Kalıtsal TP53-ilişkili Kanser Sendromları
Li-Fraumeni Sendromu (LFS), nadir fakat son derece ciddi bir genetik bozukluk olup, TP53 genindeki kalıtsal mutasyonlarla ilişkili olarak ortaya çıkar. TP53 geni, insan vücudunda tümör baskılayıcı genlerin en önemlisidir ve p53 proteininin üretiminden sorumludur. P53 proteini, hücrelerin DNA hasarını onarmasını veya hasar onarılamayacak kadar büyükse hücrenin ölümüne (apoptoz) yol açmasını sağlar. Bu nedenle p53, "DNA'nın koruyucusu" olarak adlandırılmıştır. Ancak TP53 genindeki bir mutasyon, bu kritik koruyucu işlevin bozulmasına ve hücrelerin kontrolsüz bölünmesine zemin hazırlar.
- İlgili konu: Li-Fraumeni Adı Nereden Gelmektedir?
Li-Fraumeni Sendromu ve Kanser Yatkınlığı
LFS, çoğu zaman genç yaşlardan itibaren çeşitli kanserlerin gelişim riskini artırır. Bu kanserler arasında yumuşak doku sarkomları, osteosarkom, meme kanseri, adrenokortikal tümörler (böbreküstü bezi tümörleri) ve beyin tümörleri öne çıkar. Bunun yanı sıra kolon kanseri, mide kanseri, hipodiploid akut lenfoblastik lösemi gibi diğer kanser türleri de LFS ile ilişkili olabilir. LFS'nin belirgin özelliklerinden biri, aynı bireyin yaşamı boyunca birden fazla kanser geliştirme riskidir. Yapılan çalışmalara göre, LFS'li bireyler çoğu zaman ilk kanserlerini çocukluk veya gençlik döneminde geliştirir ve ikinci, üçüncü kanserler ilerleyen yaşlarda ortaya çıkar.
4 kanser türü, Li-Fraumeni tümörlerinin çoğunu oluşturur:
-
Meme kanseri: LFS'li kadınlarda 45 yaşına gelmeden %90'a kadar varan bir risk bulunur. Meme kanseri, LFS'li kadınlar arasında en sık görülen kanser türüdür ve erken yaşta başlar.
-
Sarkomlar: LFS'li bireylerin %15-20'sinde erken yaşlarda sarkomlar gelişir. Bu tümörler, yumuşak dokularda ve kemiklerde meydana gelir ve hızlı ilerleme eğilimindedir.
-
Adrenokortikal tümörler: Özellikle çocukluk döneminde görülür ve %10-15 oranındadır. Böbreküstü bezinde oluşan bu tümörler, hormon üretimindeki düzensizliklere de yol açabilir.
-
Beyin tümörleri: LFS'li bireylerde yaklaşık %20 oranında beyin tümörü gelişir. Bu tümörler çocukluk çağında veya yetişkinlikte ortaya çıkabilir ve genellikle agresif seyirlidir.
TP53 Mutasyonu Pozitifliğinde Kanser Riski Ne Anlama Gelir?
TP53 mutasyonu, LFS'li bireylerin kanser geliştirme riskini artırdığı gibi, bu kanserlerin agresif seyrine de neden olabilir. P53 proteininin kanser baskılayıcı fonksiyonu devre dışı kaldığında, tümörler daha hızlı büyüyüp yayılma eğilimi gösterir. Bu durum, hastalığın gidişatını diğer bireylere göre daha olumsuz yapabilir. TP53 mutasyonu pozitifliği, meme, baş-boyun ve karaciğer kanserlerinde daha olumsuz bir hastalık seyriyle ilişkilendirilmiştir.
TP53 Mutasyonu ve Kanser Riskinin Farklılaşması
TP53 mutasyonlarının kansere yol açma riski, mutasyonun tipine ve bireysel çevresel faktörlere bağlı olarak değişebilir. Örneğin, dominant-negatif TP53 mutasyonları, kanser riskini daha yüksek hale getirir ve p53 proteininin işlevini daha güçlü bir şekilde bozar. Bu tür mutasyonlar çocukluk çağı kanserlerine yol açma olasılığı daha fazladır. Null mutasyonlar (örneğin, frameshift veya nonsense mutasyonları) ise daha düşük penetransa sahiptir ve çoğunlukla yetişkinlerde kanser gelişimi ile ilişkilidir.
Penetransın değişken olmasında genetik değiştirici faktörlerin de rol oynadığı düşünülmektedir. Aynı ailede bir çocuk kanser geliştirirken aynı mutasyonu taşıyan ebeveynin kanser geliştirmemiş olması gibi durumlar, bu faktörlerin önemini gösterir. Genetik ve çevresel faktörlerin etkileşimi, TP53 mutasyonu taşıyan bireylerin kanser riskinin ve türünün belirlenmesinde kritik bir rol oynar.
TP53 Mutasyonunun "Kalıtsal" Olmasının Li-Fraumeni Sendromu için Anlamı
Li-Fraumeni Sendromu (LFS), kalıtsal TP53 mutasyonları ile ilişkilidir. TP53 genindeki bu kalıtsal mutasyonlar, DNA hasarını tamir etme mekanizmasını bozarak, hücrelerin kontrolsüz bölünmesine ve çeşitli kanserlerin erken yaşta gelişmesine neden olur. Ancak, LFS yalnızca kalıtsal TP53 mutasyonları ile sınırlı değildir; sporadik TP53 mutasyonları da bazı kanserlerde rol oynar, fakat bunlar LFS'ye doğrudan bağlı değildir.
Kalıtsal TP53 Mutasyonu ve Li-Fraumeni İlişkisi
LFS'li vakaların yaklaşık %70'inde TP53 mutasyonları tespit edilir. Bu mutasyonlar, otozomal dominant kalıtım gösterir. Kalıtsal TP53 mutasyonu taşıyan bireylerin yaşamları boyunca kanser geliştirme riski %73 ila %100 arasında değişir. Kadınlar için bu oran %100'e kadar çıkabilir, özellikle meme kanseri riski oldukça yüksektir.
Sporadik TP53 Mutasyonu ve LFS İlişkisi
Sporadik TP53 mutasyonları, LFS'den bağımsız olarak birçok kanserde ortaya çıkar. Örneğin, TP53 mutasyonları, meme kanseri, akciğer kanseri ve kolon kanseri gibi yaygın kanserlerde somatik (sporadik) olarak görülebilir. Ancak, bu mutasyonlar kalıtsal değildir ve ailevi bir kansere yatkınlık sendromu ile ilişkilendirilmezler.
Kalıtsal ve Sporadik TP53 Mutasyonlarının Farklılıkları
- Kalıtsal TP53 mutasyonları: LFS'ye yol açar ve bir bireyin yaşamı boyunca birçok kanser türünü geliştirme riski taşır. Bu mutasyonlar germline (kalıtsal) olup, aile bireylerine aktarılabilir.
- Sporadik TP53 mutasyonları: Somatik hücrelerde oluşur ve kalıtsal değildir. Bu mutasyonlar genellikle tümörlerin gelişimi sırasında meydana gelir ve kanser gelişimine katkıda bulunur, ancak nesilden nesile geçmez.
Sonuç olarak, LFS vakalarının büyük çoğunluğu kalıtsal TP53 mutasyonlarından kaynaklanır. Sporadik TP53 mutasyonları ise LFS'den bağımsız olarak farklı kanser türlerinde rol oynar ve kalıtsal bir yatkınlıktan çok çevresel ve rastlantısal faktörlerle ilişkilidir.
Li-Fraumeni Sendromunda Erken Teşhis ve Takip
LFS teşhisi konan bireyler, kansere yatkınlıkları nedeniyle yoğun bir tarama ve takip programına tabi tutulmalıdır. Bu bireyler için genetik danışmanlık büyük önem taşır ve yaşam boyu süren sıkı taramalarla olası kanserlerin erken tespit edilmesi hedeflenir. TP53 mutasyonu taşıyan bireylerin kanser taramaları, diğer insanlara göre çok daha erken yaşta başlatılmalı ve daha sık yapılmalıdır. Önerilen tarama testleri arasında şunlar bulunmaktadır:
-
Meme kanseri taraması: LFS'li kadınlarda, meme kanseri riski çok yüksek olduğu için 20'li yaşlardan itibaren yıllık meme MR ve mamografi takibi önerilir. Bu taramalar, erken teşhis ve etkin tedavi şansı sunar.
-
Beyin MR taramaları: LFS'li bireyler için beyin tümörlerinin erken tespiti amacıyla yıllık beyin MR taramaları önerilir.
-
Tam vücut MR görüntülemesi: Sarkom ve diğer kanserlerin erken teşhisinde tam vücut MR görüntülemesi faydalıdır. Bu tarama, çocukluk döneminden itibaren yıllık olarak yapılmalıdır.
-
Adrenokortikal tümörler için hormon taramaları: Özellikle çocuklarda adrenokortikal tümörlerin erken tespiti için düzenli hormon testleri yapılmalıdır. Bu testler, hormon düzeylerindeki anormal değişiklikleri erken safhada belirlemeye yardımcı olur.
TP53 Testinin Gerekliliği ve Yorumlanması
Kalıtsal TP53 mutasyonlarının tespiti, özellikle aile öyküsü olmayan çocuk ve yetişkinlerde kritik önem taşır. Chompret kriterleri, TP53 mutasyonlarının taranması için kullanılan en yaygın rehberlerden biridir. Aile öyküsü olmadan da erken yaşta meme kanseri, yumuşak doku sarkomları, osteosarkomlar veya adrenokortikal karsinomlar geliştiren bireyler TP53 testi için aday olabilir. Bu nedenle, aile öyküsü, TP53 testi gereksinimi için zorunlu değildir ve erken yaşta birden fazla kanser geliştiren bireyler test edilmelidir.
TP53 testlerinin doğru yorumlanması her zaman kolay değildir. Bazı mutasyonlar p53 proteininin fonksiyon kaybına yol açarken, diğerleri işlevini hafif derecede bozabilir. Missense mutasyonları en sık karşılaşılan tip olup, çoğu zaman daha detaylı biyoinformatik ve fonksiyonel analizler gerektirir. Bu nedenle, TP53 test sonuçlarının uygun genetik uzmanlar tarafından değerlendirilmesi büyük önem taşır.
Tedavi Seçenekleri ve Koruyucu Yaklaşımlar
LFS'li bireylerin tedavisinde, özellikle radyoterapi ve genotoksik kemoterapiden kaçınılmalıdır, çünkü bu tedaviler TP53 mutasyonu taşıyan hastalarda yeni tümörlerin gelişim riskini artırabilir. Bu hastalarda cerrahi veya ablasyon tedavileri öncelikli olmalıdır. Cerrahi, mümkün olduğunca radikal bir şekilde kanserin tamamını çıkarmayı amaçlar. Radyoterapi veya genotoksik ajanlar kullanılacaksa, bu tedaviler, risk-fayda dengesi göz önünde bulundurularak son çare olarak değerlendirilmelidir.
Koruyucu Cerrahi ve Preimplantasyon Genetik Tanı (PGT-M)
Kadınlarda meme kanseri riski göz önünde bulundurularak koruyucu mastektomi gibi cerrahi yaklaşımlar da seçenekler arasındadır. Bu ameliyatlar, kanser gelişmeden önce riskli dokuların alınmasını sağlayarak kansere yakalanma olasılığını önemli ölçüde azaltır. Ayrıca, LFS'li bireyler çocuk sahibi olmayı planladıklarında, preimplantasyon genetik tanı (PGT-M) ile sağlıklı embriyolar seçilerek TP53 mutasyonu taşımayan bebeklerin doğması sağlanabilir. Bu yöntem, kalıtsal kanser yatkınlığı riskini gelecek nesillere aktarmamak için önemli bir fırsat sunar.
Sonuç
Li-Fraumeni sendromu, kansere yatkınlık açısından en ciddi kalıtsal bozukluklardan biridir. TP53 mutasyonları, kanser gelişimi için güçlü bir risk faktörüdür ve bu mutasyon taşıyıcılarının erken teşhis, sıkı takip ve genetik danışmanlıkla yönlendirilmesi, yaşam kalitesini artırmada hayati öneme sahiptir. Ayrıca, preimplantasyon genetik tanı (PGT-M) gibi yeni teknolojiler sayesinde, gelecekte bu sendromun taşıyıcılığı önemli ölçüde azaltılabilir. TP53 ile ilişkili kansere yatkınlık sendromlarını daha iyi anlamak, bu hastalara yönelik tedavi ve yönetim stratejilerini geliştirmek için kritik önem taşımaktadır. Bu sayede, Li-Fraumeni sendromlu bireylerin yaşam süreleri ve kaliteleri artırılabilir, ayrıca kansere yatkınlığın gelecek nesillere aktarılması büyük ölçüde engellenebilir.
1. Frebourg, T., Bajalica Lagercrantz, S., Oliveira, C. et al. Guidelines for the Li–Fraumeni and heritable TP53-related cancer syndromes. Eur J Hum Genet 28, 1379–1386 (2020). https://doi.org/10.1038/s41431-020-0638-4
2. Guha T, Malkin D. Inherited TP53 Mutations and the Li-Fraumeni Syndrome. Cold Spring Harb Perspect Med. 2017 Apr 3;7(4):a026187. doi: 10.1101/cshperspect.a026187. PMID: 28270529; PMCID: PMC5378014.