
Prostat Kanserinin Tedavi Sonrası Takibinde PSA Testleri Gerekli Midir?
2014 Amerikan Klinik Onkoloji Derneğinin düzenlediği (ASCO) toplantıda açıklanan bir çalışmada; prostat kanseri tedavisi sonrası hastalığın tekrarlamasının takibinde PSA testlerinin önemli bir yarar sağlamadığı, aksine bu testlerin hastalarda ciddi stres ve kaygı yarattığı gösterilmiştir.
Gerek prostat kanseri gerekse diğer kanser türlerinde hastalığın tedavisi kadar tedavi sonrası takibi de ciddi önem arz eden konulardandır. Takip döneminde yapılan muayene ve testler, olası bir tekrar durumunda hastalığa erken müdahale şansı verebilir ve hastalığın yayılmadan kontrol altına alınmasını sağlayabilir. Ancak yapılan bu testler, hastalarda ciddi stres de yaratmaktadır. Yapılan her testten sonra çıkabilecek olumsuz bir sonuç ihtimali, hastalar için ciddi kaygı, yaşam kaliteleri için ciddi bir düşüş sebebidir. Bu noktada, uygulanan testler için kar-zarar değerlendirmesi yapmakta fayda vardır. Testlerin hastalarda yarattığı bu stresin yanında, sağladığı ciddi bir sağ kalım avantajı olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir.
Prostat kanseri tanısında ve tedavisi sonrası takibinde şu an için en çok kullanılan yöntem PSA testleridir. PSA (prostat spesifik antijen), prostat hücreleri tarafından üretilen bir proteindir. Bu proteinin kandaki seviyesinin ölçümü, prostat kanserinin ve kanser olmayan diğer prostat problemlerinin tespitinde kullanılır. PSA testleri, tedavi sonrası hastalığın takibinde de kullanılır ve eğer PSA seviyeleri riskli oranda yüksek bulunursa vakit kaybetmeden androjen baskılama tedavisine başlanır. Ancak, geçtiğimiz günlerde ASCO toplantısında sunulan bir çalışmada; androjen baskılama tedavisinin PSA seviyeleri yükselir yükselmez uygulanması ya da hastalık belirtilerinin ortaya çıkmasından sonra uygulanması arasında sağ kalım açısından ciddi bir fark görülmemiştir. Bundan hareketle PSA testlerinin, bu hastalarda kanserin tekrarlama riskinin takibinde ciddi yarar sağlamadığı belirtilmiştir.
Bu çalışmada; tedavi sonrası takip edilen 2022 hasta 2 gruba ayrılmıştır. Gruplardan birinde tedaviye PSA seviyeleri yükselir yükselmez başlanırken, diğerinde belirtiler ortaya çıktığında başlanılmıştır. Gruplar yaklaşık 53 ay takip edilmiştir. Sonuçlar incelendiğinde; PSA seviyeleri yükseldiğinde direkt tedaviye başlanılan grupta sadece %5’lik bir sağ kalım farkı görülmüştür. Bu sonuçlara göre; prostat kanserinin tedavi sonrası takibinde, PSA testlerinin kullanımının gereksiz olduğu sonucuna varılmıştır.
Sonuç olarak; prostat kanserinin tedavi sonrası takibinde, PSA testlerinin gereksiz olduğuna işaret eden bu çalışma, her an PSA seviyesinin ne olduğu endişesi ile yaşayan ve bu konuda ciddi stres altında olan hastaların tedavi sonrası yaşam kalitesinin artmasına yardımcı olacak önemli bir gelişmeye imza atmıştır. Buda, kanser hastalığında sadece teşhis ve tedavinin değil, sonrasında hastaların yaşam kalitesinin de takip edilmesi gereken önemli bir konu olduğunu bilim dünyasına tekrar hatırlatmıştır.
https://meetinglibrary.asco.org/content/131550-144