Hepimiz Rusya'nın Ukrayna'ya devam etmekte olan beklenmedik ve korku dolu işgalini yakından takip ediyoruz. Çoğumuz bir Avrupa ülkesinin komşusuna tekrar savaş açacağını düşünmezdik; bu tür saldırıların 2. Dünya Savaşı ile sona erdiği sanılıyordu. Ancak zaten Rusya, 2008’de Gürcistan’ı ve 2014’te Kırımı istila etmişti...

Savaşın genel sonucu olarak, sivil veya asker kayıp sayısına odaklanılır. Bugün Ukrayna’da geniş çapta bir sivil direniş ile asker olmayan kişilerin hızlı bir şekilde savaşçı olmaları ile bu ayrımın bulanıklaştığını görüyoruz. Öte yandan garip bir şekilde bu tür silahlı çatışmaların halk sağlığı üzerinde yaratacağı sonuçlar pek fazla düşünülmüyor.

Savaşlar, halkı yerinden eder, sağlık sistemlerini alt üst eder ve hatta yok eder, sosyal hizmetlere zarar verir ve bulaşıcı hastalıkların bulaşma riskini artırır. Bununla birlikte kanser hastalarının üzerinde de birçok etkisi vardır. Ancak daha önceki savaşlara dayanarak neler olabileceğine dair tahminlerde bulunmak pek mümkün değil.

Veri Sınırlamaları

Yüksek kaliteli veri toplama sisteminin savaş başlamadan olduğunu ve savaş bittikten çok sonra da olacağını varsayarsak, Ukrayna’daki savaşın kanser üzerine olan etkisini savaştan önce ve sonra vaka sayısı ve yaşam kaybı oranı şeklinde karşılaştırmak teorik olarak mümkün olabilir. Ukrayna Ulusal Kanser Kayıt İdaresi, son raporunu 2020’de yayınladı. Ukrayna Çernobil Devlet Kayıt İdaresi'nden gelen diğer epidemiyolojik veriler, bir vaka kontrol çalışmasında Çernobil Nükleer Enerji Santrali kazasındaki sınırlama işçilerinde lösemiyi tahmin etmek için kullanıldı.

Ancak savaşın kanser üzerindeki sonuçlarını tahmin etmek için kullanılacak veri tipinde sınırlamalar vardır. İlk ve muhtemelen en önemli olarak, bu tür sistemler bir savaşta ve belki savaşın sonucuna bağlı olarak savaştan sonra uzun bir süre işlemeyi durdurur. Bir başka sınırlama ise karmaşık göçlerin olmasıdır. 4 milyon kadar insanın (Ukrayna nüfusunun %4’ü) Polonya, Macaristan, Romanya ve Türkiye gibi ülkelere sığınması bekleniyor. Çoğu bir daha Ukrayna’ya geri dönmeyecek.

Daha sonra da kanser kayıt sorunu ile karşı karşıya kalıyoruz. Kanser vakalarının ve kansere bağlı yaşam kayıplarının taranması ve raporlanması maalesef ki savaştan önceki seviyeye dönmesi yıllar sürecek belki de hiç dönmeyecek. Ayrıca ileri evre kansere sahip kişiler, kolayca tahliye edilemedikleri ve enfeksiyonlara duyarlı oldukları için yüksek yaşam kaybı riski ile karşı karşıyadır. Bu düşünceler, savaşın kanser üzerindeki sonuçların tahmin edilmesinde kullanılacak epidemiyolojik (toplum gözlemine dayalı) verilerin doğruluğunu sınırlar.

Diğer Zorluklar

Meme kanseri, kolorektal kanser, prostat kanseri ve melanom genelde taramalar ile erken evrede tespit edilebilen kanserlerdir; savaşın sonucu olarak, bu kanserlerde ilk seferde bir azalma sonrasında ise daha çok ileri evre kanser ve kansere bağlı yaşam kaybı gözlemlenir.

Kanser tedavisi yarım kalmış veya başlatılamamış vakalar da bir başka problemdir. Bombardıman uğrayan bir şehirde kimse hastaneye gitmek istemez. Zaten hastaneler de sivil direnişçilerin tedavisine odaklanmış durumdadır ve bu da kanser ameliyatlarını, kemoterapi ve radyoterapilerin ertelenmesine veya iptal edilmesine neden olmuştur. Antibiyotikler, kırmızı kan hücresi ve trombosit transfüzyonları ve eritropoietin ve granülosit koloni uyarıcı faktör gibi moleküler olaran klonlanmış hematoietik büyüme faktörleri dahil olmak üzere ithal edilen kanser ilaçlarına ve destekleyici önlemlere erişim azalmış ve hatta durmuştur.

Tüm bunlar teoride değil, maalesef şu an bizzat yaşanıyor.

BBC, Kharkiv’de nöroblastomaya sahip 3 yaşındaki bir çocuğun ilaç sıkıntısı nedeniyle kanser tedavisine devam edemediğini ve ailenin acilen Polonya’ya sığındığını bildirdi.

Ukrayna’da kullanmış nükleer yakıt depolama bölgesi ile birlikte 15 faal nükleer enerji santrali bulunmaktadır. Herhangi bir tanesinin tahribatı radyoaktif maddelerin salınımı ile sonuçlanabilir ki bu da buna maruz kalan insanlarda kanser riskini artırır. Rus ordusu, kullanılmayan Çernobil Nükleer Enerji Santrali'nin ve Zaporizhzhya Nükleer Enerji Santrali'nin kontrolünü ele geçirdi. Kiev’e yakın bir nükleer yakıt depolama santrali ve başka bir depolama santralinin yakınında elektrik üretme istasyonu bombalandı. Bu savaş nükleer riskler ve bununla birlikte kanser riskleri taşımaktadır.

Çevresel ve Yaşam Tarzı Sorunları

Bu savaşın dikkate alınması gereken iki sonucu daha vardır:

  • Çevresel bozulma
  • Artan kanser riski ile ilişkili yaşam tarzı değişiklikleri

Modern savaşlarda kullanılan silahlar, kanser gelişimine sebep olacak ciddi çevresel risklere yol açar. Buna bir örnek, Vietnam Savaşında "Ajan Portakal"ın (Agent Orange) kullanımıdır. ABD Ulusal Bilim Akademisi ve ABD Gazi İşleri Bakanlığı tarafından Ajan Portakal'ın kullanımı, lenfoma, plazma hücreli miyelom, kronik lenfositik lösemi, akciğer kanseri, prostat kanseri ve meme kanseri ile ilişkilendirilmiştir.

Ayrıca hardal gazı, arsenik ve asbest gibi maddelere maruz kalmakta kanser riskini artırmaktadır. Modern tanklar, top ve füze gibi ağır silahların tankları tahrip etmesini engellemek için radyoaktivitesi bitmiş uranyum ile kaplanır. İşin garip yanı, tank delici ağır silahlar da bitmiş uranyum içerir. Körfez ve Balkan Savaşları'nda, bitmiş uranyumdan kaynaklanan artan kanser riski ile ilgili güçlü veriler var ancak bu hala tartışma konusudur.

- İlgili konu: Karsinojen nedir? İnsan için bilinen ve potansiyel kanser yapıcılar

Rusya’nın nükleer silahlarını kullanma ihtimali ile oluşabilecek çevresel ve kanser tehlikesinin yanı sıra yine kanser riskini etkileyecek gıda tedarikinde ve yeme alışkanlıklarındaki değişiklikleri de görmezden gelmemeliyiz. Askerler ve siviller, savaş sırasında ve savaştan sonra yaşam tarzlarını değiştiriyorlar. Sigara ve alkol tüketimi önemli derecede artıyor, ki bununda gelecek on yıl ve sonrasında daha fazla kansere yol açması beklenir.

Sonuç

Bahsedilen nedenlerden dolayı Ukrayna’daki savaşın kanser üzerindeki sonuçlarını tam olarak ölçemeyeceğiz. Ancak şüphesiz ki Ukraynalı kanser hastalarının tedavileri duracak ve önleyici taramalar yapılamayacaktır. Bu işgal maalesef ki daha fazla kanser vakası ve kansere bağlı yaşam kaybına sebep olacaktır.

Savaşın halk sağlığı üzerindeki sonuçlarına daha fazla dikkat edilmesi gerekiyor. Bazı tahminlere göre, bir savaştaki her bir doğrudan ölüm için toplum sağlığı ile ilişkili 9 ölüm olabilir.