Servik kanseri ülkemizde en sık görülen üçüncü kadın kanserleri olmakla birlikte, hem HPV aşısı ile büyük oranda korunabilen hem de serviks kanserine özgü tarama testleri (Papanicolaou smear (Pap testi) ve insan papillom virüs testi (HPV)) ile erken tanı konulabilen bir hastalıktır. Erken evrelerde tamamen tedavi edilebilen bu hastalıkta, tedavi sonrası dönem ve cinsel yaşamlarında hastaları nelerin beklediği, bunu nasıl yönetebilecekleri çoğu zaman konuşulmamakta veya göz ardı edilebilmektedir. Bu yazımızda serviks (rahim ağzı) kanseri tedavisi sonrası en temel yaşamsal ihtiyaçlardan biri olan cinsel yaşamı değerlendirmeyi amaçladık.

Vajinal kısalma veya daralma ve vajinal kayganlığın azalması serviks kanser tedavisi sonrası yaşanan değişikliklerdir. Buna ek olarak tedavi öncesi menopoza girmemiş olan kadınlar, pelvik (kasık bölgesi) radyoterapi veya kemoterapi sonucu menopoza girebilir (reglinin kesilmesi ve yumurtalık fonksiyonlarının durması). Bu fiziksel değişiklikler ilişki sırasında ağrıya yol açabilir, vajinada daralma veya kısalma cinsel ilişkiye girmeyi zorlaştırabilir, sekse karşı ilgi azalabilir ve orgazm olmakta güçlük çekilebilir. Bu da cinsel yaşamı olumsuz yönde etkiler.

Cinsel ilişki sırasında vajinal nemlendirici veya kayganlaştırıcı kullanmak bu sıkıntı veren belirtileri azaltabilir. Bunun yanında hekim bazı belirtileri azaltmak için hormonal tedavi önerebilir. Ancak bu tanı konduğunda hastanın yaşına ve diğer faktörlere bağlıdır. Radyoterapi gören hastalara vajinada kısalma veya daralmayı önlemek için vajinal dilatörünün (genişletici) nasıl kullanılacağı (haftada birkaç kez) öğretilebilir. Cinsel ve/veya psikolojik problemlerle ilgili uzman desteği almak da yardımcı olacaktır.