Serviks (rahim ağzı) kanseri, dünya çapında kadınlarda en sık görülen kanserlerden biridir. Erken teşhis ve tedavi, hastalığın başarılı bir şekilde kontrol altına alınmasında ve hayatta kalma oranlarının artmasında kritik rol oynar.

Yazımızın konusu olan çalışmada, düşük riskli servikal kanseri olan hastalarda basit histerektomi ve radikal histerektominin etkinliği karşılaştırılmıştır. Düşük riskli serviks kanseri, erken evrede teşhis edilen ve kanserin rahmin ötesine yayılma riskinin düşük olduğu kanserleri ifade eder.

FIGO evreleme sistemi, serviks kanserinin yayılma evresini belirlemek için kullanılan bir sistemdir. Bu sistemde evre IA, kanserin sadece rahim ağzına sınırlı olduğu anlamına gelir. Evre IB ise kanserin rahim ağzını aştığı ancak rahmin ötesine yayılmadığı anlamına gelir.

Bu çalışmanın önemi, düşük riskli serviks kanseri olan hastalarda radikal histerektominin gerekliliği konusunu sorggulamasından kaynaklanmaktadır. Radikal histerektomi, rahmin yanı sıra parametrium (rahim ağzının yanındaki dokular) ve lenf nodlarının da çıkarılmasını içeren daha kapsamlı bir cerrahi işlemdir. Basit histerektomi ise sadece rahmin çıkarılmasını içerir.

Çalışmanın bulguları, düşük riskli serviks kanseri olan hastalarda basit histerektominin, radikal histerektomi kadar etkili ve daha az yan etkiye sahip olduğunu göstermektedir. Bu bulgular, düşük riskli serviks kanseri olan hastalar için tedavi seçeneklerinin belirlenmesinde önemli rol oynayabilir.

Basit ve Radikaller Histerektomi Karşılaştırma Çalışması

Geçmiş veriler, erken evre ve düşük riskli servikal kanseri olan hastalarda parametrium infiltrasyonunun (rahim ağzı yanındaki dokulara yayılma) nadir olduğunu gösteriyor. Bu da, bu hastalarda radikal histerektomiye (rahmin ve parametriumun çıkarılması) gerekip gerekmediğini sorgulatıyor. Fakat, radikal ve basit histerektominin (sadece rahmin çıkarılması) sonuçlarını karşılaştıran büyük ve kapsamlı araştırmalar hala yetersiz. Bu amaçla yapılan bir çalışma, 29 Şubat 2024'te NEJM dergisinde yayımlandı.

Çalışmanın Detayları

Düşük riskli rahim ağzı kanseri (tümör ≤2 cm ve sınırlı stromal invazyon) olan hastalarda iki farklı cerrahi yöntemin karşılaştırıldığı bir araştırma yapıldı.

Araştırmada:

  • Radikal histerektomi: Rahim ve rahim aÄŸzı ile birlikte çevredeki bazı dokular da (parametrium) alınıyor.
  • Basit histerektomi: Yalnızca rahim ve rahim aÄŸzı alınıyor.

Her iki yöntemde de lenf düğümleri değerlendiriliyor.

Araştırmanın amacı: Bu çalışmanın asıl amacı, hastaların tedaviden sonraki üç yıl içinde kanserin pelvis bölgesinde tekrar etme oranını belirlemektir. Tedavi yöntemlerinin etkinliği arasındaki farkın önemsiz olduğunu göstermek için, pelvik rekürrens oranındaki kabul edilebilir maksimum fark %4 olarak belirlenmiştir. 

Basit histerektomi ve Radikal Histerektomi nedir Karşılaştırması

Sonuçlar

Bu araştırmada 700 hasta rastgele iki gruba ayrıldı; her grupta 350 hasta vardı.

Hastaların çoğu Uluslararası Kadın Hastalıkları ve Doğum Federasyonu'nun (FIGO) 2009 kriterlerine göre IB1 evresindeki rahim ağzı kanserine sahipti (%91,7), %61,7'si skuamöz hücreli kanser türüne, %59,3'ü ise 1. veya 2. derece tümörlere sahipti.

serviks kanseri radikal vs basit histerektomi tedavi yöntemlerine göre pelvik rekürrens oranlarÄ

Ortanca 4,5 yıl süren takip dönemi sonunda, radikal histerektomi yapılan hastalarda pelvik rekürrens (kanserin pelvis bölgesinde yeniden ortaya çıkması) oranı %2,17 iken, basit histerektomi yapılan grupta bu oran %2,52 olarak gözlemlendi. Bu iki grup arasındaki fark %0,35 olup, bu farkın önemsiz olduğunu gösteren %90 güven aralığı -1,62 ile 2,32 arasındaydı. Her iki tedavi yöntemi için de sonuçlar benzer çıktı.

serviks kanseri radikal vs basit histerektomi tedavi yöntemlerine göre idrar kaçırma oranları

Ameliyat sonrası ilk 4 hafta içinde, radikal histerektomi yapılan hastalarda idrar kaçırma oranı basit histerektomi yapılanlara göre daha yüksekti (%5,5'e karşı %2,4; P=0,048). Ameliyattan 4 hafta sonra da bu durum benzer şekilde devam etti (%11'e karşı %4,7; P=0,003).

Basit histerektomi uygulanan hastalarda, ameliyat sonrası ilk 4 hafta içerisinde idrar tutma sorunu yaşama oranı, radikal histerektomi yapılan hastalara kıyasla daha düşüktü (%0,6'a karşı %11; P<0,001). Aynı şekilde, ameliyattan 4 hafta sonra da idrar tutma oranları, basit histerektomi grubunda radikal histerektomi grubuna göre önemli ölçüde daha düşüktü (%0,6'a karşı %9,9; P<0,001). Bu sonuçlar, basit histerektomi yönteminin, belirli durumlarda, hastalar için daha az komplikasyon riski taşıdığını göstermektedir.

Sonuç olarak düşük riskli servikal kanseri olan hastalarda basit histerektominin, 3 yıllık pelvik rekürrens sıklığı açısından radikal histerektomiden daha kötü olmadığı ve idrar kaçırma veya retansiyon riskinin daha düşük olduğu görülmüştür.