
Zayıflayarak Tip 2 Diyabet Geri Döndürülebilir mi?
Diyabetle Mücadelede Yeni Bir Umut mu, Yanıltıcı Bir Söylem mi?
Tip 2 diyabet, dünya genelinde milyonlarca insanın yaşamını etkileyen, ilerleyici ve kronik bir hastalık. Son yıllarda özellikle kilo kaybı ve kalori kısıtlamasının, bu hastalığın seyrini olumlu yönde etkileyebileceğine dair dikkat çekici çalışmalar yayımlandı.
Kilo kaybı, yalnızca estetik değil, aynı zamanda kronik hastalıklarla mücadelede güçlü bir tedavi aracıdır. Özellikle tip 2 diyabet gibi metabolik hastalıklarda, ilaçsız bir kontrol imkânı sunması, zayıflamayı her birey için umut verici bir hedef haline getiriyor.
Tip-2 diyabet tanısı almış bazı hastaların, yoğun yaşam tarzı değişiklikleriyle ilaçsız bir şekilde kan şekeri değerlerini normale döndürdüğü bildiriliyor. Bu tablo, kamuoyunda “remisyon” kavramını ve hatta hastalığın tamamen iyileştirilebileceği düşüncesini doğurdu.
- Remisyon, bir hastalığın belirtilerinin kaybolduğu ve hastalığın ilerlemediği geçici ya da kalıcı iyileşme durumudur.
Peki, bu iyileşme kalıcı mı? "Remisyon" gerçekten hastalığın bittiği anlamına mı geliyor? İşte bu yazımızda, son bilimsel bulgular ışığında bu soruya kapsamlı bir yanıt arıyoruz.
Remisyon Ne Demek? Gerçekten Bir “İyileşme” mi?
Diyabet hastalığı için "remisyon", HbA1c’nin %6.5’in altında olması ve bunun ilaçsız sağlanması anlamına gelir. Ancak bu durum, hastalığın bittiği ya da vücudun eski haline döndüğü anlamına gelmez. Çünkü;
Tip 2 diyabet tanısı konduğunda beta hücrelerinin yaklaşık %50’si zaten kaybedilmiştir. Bu hücreler apoptoz (programlı hücre ölümü) ile yok olur ve yeniden oluşmaz.
Yani kan şekeri kontrol altına alınsa da pankreasın hasar görmüş yapısı düzelmez.
- HbA1c, son 2-3 ay içindeki ortalama kan şekeri düzeyini gösteren bir laboratuvar testidir. Kandaki glikozun hemoglobinle birleşme oranını ölçerek diyabet tanısı ve takibinde kullanılır.
Kilo Kaybı ile Remisyon Mümkün mü?
Birleşik Krallık’ta yürütülen DiRECT çalışması, bu konuda çarpıcı veriler sunuyor:
-
Çok düşük kalorili bir diyet (825-853 kcal/gün) ile tedavi edilen hastaların %46’sı 1 yıl içinde remisyona girdi.
-
Kontrol grubunda bu oran sadece %4’tü.
-
Ancak 5 yıl sonra bu başarıyı sürdürebilenlerin oranı %26’ya düştü.
Kilo kaybının miktarı, remisyon oranları üzerinde doğrudan etkili:
-
15 kg ve üzeri kaybedenlerin %86’sı remisyona girerken,
-
5-10 kg kaybedenlerde bu oran %34 olarak belirlendi.
İlaçlar da Katkı Sağlıyor Ama Mucize Yok
Çin’de yapılan bir başka çalışmada, SGLT2 inhibitörü dapagliflozin ile kalori kısıtlaması kombine edildi:
-
328 hastalık grupta, tedavi grubunda remisyon oranı %44,
-
Plasebo grubunda ise %28 olarak bildirildi.
Ancak bu çalışmada pankreas fonksiyonu ölçülmedi, sadece kan şekeri düzeyleri takip edildi. Bu da, elde edilen sonuçların geçici bir etkiyi yansıtıyor olabileceği ihtimalini artırıyor.
Gerçek Hayatta Uygulanabilir mi?
Klinik araştırmalarda sıkı denetim, sürekli motivasyon ve destek sağlanabiliyor. Ancak gerçek yaşamda:
-
Kalori kısıtlamasını sürdürmek çok zor.
-
Vücut, kilo kaybına karşı bazal metabolizmayı düşürerek ve açlık hissini artırarak tepki verir.
-
Uzun vadede başarı için multidisipliner bir destek (tıbbi, diyetetik, psikolojik) şart.
Kimler Remisyondan En Çok Faydalanabilir?
Remisyon ihtimali en yüksek olan hasta profili:
-
Hasta tanıdan sonraki ilk 5 yıl içinde ise,
-
İnsülin kullanmıyorsa,
-
Aşırı kilolu veya obezse,
-
C-peptid düzeyi korunmuşsa.
Tersine, uzun süredir diyabeti olanlar veya otoimmün (tip 1) diyabetli hastalar için bu stratejiler etkisizdir.
“Remisyon” Kavramına Dikkatli Yaklaşılmalı
Uzmanlar, "remisyon" kelimesinin hastalığın tamamen bittiği gibi yanlış bir izlenim yaratmasından endişe ediyor.
Obezite cerrahisi geçiren birçok hastada yıllar sonra tekrar diyabet görülüyor. Bu nedenle "kür" (tam şifa) değil, ancak hastalığın ilerleyişini yavaşlatan bir durumdan söz edebiliriz.
Sonuç: İdeal Kilo Önemli ve Erken Müdahale Anahtardır
İdeal kiloya ulaşmak sadece diyabet değil, birçok kronik hastalık için önleyici bir kalkan gibidir. Kilo kaybı, yaşam kalitesini artıran ve bazı hastalıklarda ilaçsız bir iyileşme ihtimalini beraberinde getiren bilimsel olarak kanıtlanmış bir fırsattır. Her birey, kendi sağlığı için bu yönde küçük ama istikrarlı adımlar atabilir.
Unutmayalım ki diyabetin en iyi kontrol edildiği dönem, henüz pre-diyabet evresinde yapılan müdahalelerdir. Çünkü bu aşamada beta hücrelerinin %20-30’u kaybedilmiş olur. Eğer remisyon tartışılacaksa, en doğru zaman daha tanı bile konmadan, riskli bireyleri hedef alarak önleyici stratejiler geliştirmektir.
Can Weight Loss Lead to Real Remission for Type 2 Diabetes? - Medscape - March 21, 2025.