Almanya'da yeni koronavirüs hastalığına bağlı ölüm oranı neden düşük?
Şu an dünya genelinde yeni koronavirüs hastalığı COVID-19 hakkında en çok merak edilen konulardan biri, Almanya'da ölüm oranlarının belirgin olarak düşük olması; hem de nüfus yapısı olarak İtalya'ya çok benzer olduğu halde (şu an Almanya ölüm oranı %0.4 iken İtalya %9.2). Bazı uzmanlar bunu Almanya'nın çok test yapmasına bağlıyor, ama durumun sadece bununla izah edilemeyeceği oldukça açık...
Not: yeni koronavirüsün bilimsel ismi SARS-CoV-2 iken, bu virüse bağlı hastalığın adı COVID-19 olarak belirlenmiştir.
COVID-19 Avrupa'ya yayılırken Almanya'nın nispeten düşük ölüm oranı herkesi merakta bırakıyor; bazıları veri toplamanın arkasındaki metodolojiyi sorguluyor, diğerleri ülkenin yüksek test oranlarının yeni koronavirüsün oluşturduğu tehdidin daha doğru bir şekilde tahmin edilmesine izin verdiğini savunuyor.
Salgın Almanya'yı tam güçle etkilerken, Pazartesi sabahına kadar 24.873 vaka doğrulandı ve şimdiye kadar sadece 94 kişinin öldüğü bildirildi.
Almanya şu anda, COVID-19 Pandemisi tarafından en ağır şekilde etkilenen 10 ülkenin en düşük ölüm oranına sahiptir: İtalya'da % 9.2 ve İngiltere'de % 4.9 ile karşılaştırıldığında % 0.4.
İtalya ile Almanya Avrupa'da 65 yaş ve üzeri vatandaşların en yüksek oranına sahip iki ülke olması, bu ölüm oranı farkını daha ilginç hale getiriyor. Eğer fark büyük ölçüde korunursa, bu, Almanlar'ın İtalyanlar'dan daha sağlıklı bir yaşam tarzına sahip olduklarını anlamına gelebilir.
İşin gerçeği nedir?
Alman politikacılar ve üst düzey sağlık görevlileri, durum çok hızlı gelişirken düşük ölüm oranı hakkında yorum yapmak konusunda isteksiz davranıyorlar. Hükümetin merkezi halk sağlığı kuruluşu Robert Koch Enstitüsü (RKI) başkanı Lothar Wieler, uzun vadede İtalya ve Almanya arasındaki ölüm oranlarında önemli bir fark beklemediğini söyledi.
Hamburg Üniversitesi Tıp Merkezi'nde enfeksiyoloji bölümüne başkanlık eden Marylyn Addo, "Almanya'nın COVID-19 salgını için tıbbi olarak diğer ülkelerden daha iyi hazırlanıp hazırlanmadığını söylemek için henüz çok erken" dedi.
Rakamlardaki tutarsızlık için olası bir açıklamada bulunan Addo, "Kuzey İtalya'daki hastaneler yeni hastalarla istila edildiğinde, Almanya hastaneleri henüz tam kapasite dolmamıştı ve yatakları temizlemek, ekipman stoklamak ve personeli yeniden dağıtmak için daha fazla zamana sahiptik" dedi.
"Almanya'nın bir avantajı, ilk vakalar rapor edildiğinde profesyonel temas takibi yapmaya başlamamızdır" dedi Addo. "Bu, kliniğimizi yaklaşan fırtınaya hazırlamak için bize biraz zaman tanıdı." Yeni koronavirüs salgınında, temas takibi konusunda en başarılı ülke ise Singapur.
En önemlisi, Almanya nispeten daha erken belirtileri olan insanları erkenden test etmeye başladı, böylelikle tanısı doğrulanan vakalar hızlıca izole edilebildi; böylelikle yaşlılara bulaştırma ihtimalleri azaldı.
Aşağıda videografide, COVID-19 hastalığının yayılmasına, sosyal temastan kaçınmanın ve kaçınmamanın etkisi görülebilir:
Almanya'da haftada 160.000 test yapılıyor
Almanya vatandaşlarını, salgının erken dönemlerinden itibaren, yani 1 aydan uzun süredir test ediyor. Bu hali ile Almanya'nın Güney Kore ve Singapur'a benzediği düşünülebilir. Çin'de de salgın dramatik bir şekilde yayılmıştı, ama Çin'deki durumu iyi analiz eden Güney Kore ve Singapur'un bu durumla baş edecek zamanı ve vizyonu vardı. Bununla birlikte, bazı iddiaların aksine Almanya günlük en fazla test yapan veya en fazla test yapma kapasitesine sahip ülke değildir! Dün ABD 9339, İtalya 5560 yeni vaka bildirildi; test pozitifliği %10 kadar, yani onlar çok daha fazla test yapıyor.
Almanya'da ilk birkaç haftada etkilenenlerin yaş profili de diğer ülkelerden daha genç olmuştur, bunların çoğu, düşük ölüm oranını açıklamaya yardımcı olacak Avusturya veya İtalya'daki kayak merkezlerinden dönen sağlıklı insanlardır.
Alman sağlık bakanlığına danışmanlık yapan Drosten, yüksek riskli alanların tanımlanması zorlaştıkça ve test kapasitesi arttıkça Almanya'nın ölüm oranının önümüzdeki haftalarda artacağı konusunda da uyardı.
"Virüsün daha tehlikeli hale geldiği anlaşılıyor, şimdiki istatistikler gelecekte geçerli olmayacak. Bu %0.4'lük ölüm oranı, halihazırda gerçekleşenleri yansıtıyor: gittikçe daha fazla enfeksiyonu kaçırıyoruz..."
Almanya'nın veri toplama sürecinin arkasındaki metodoloji, İtalyan ve Alman rakamlarının arasındaki tutarsızlığa da neden olabilir.
Bir hasta Almanya'da COVID-19 için pozitif test edilirse, doktor yerel sağlık otoritesini bilgilendirir ve bu da verileri Robert Koch Enstitüsü'ne (RKI) dijital olarak aktarır. Bu süreçteki gecikme, günlük veri tablolarını daha sık güncelleyen Johns Hopkins Üniversitesi'nden neden daha düşük olduğunu açıklıyor. Örneğin, Pazar sabahı sabah saat 10'a kadar RKI Almanya'da sadece 55 ölüm kayıtlı idi.
İtalya'dan farklı olarak, şu anda Almanya'daki yeni koronavirüs için yaygın postmortem test bulunmamaktadır, yani ölüm öncesi tanı almayan birisinin ölümü COVID-19 şüphesi taşısa bile bu yönde bir test yapılmamaktadır. Robert Koch Enstitüsü, yaşarken COVID-19 için test edilmemiş ancak, yeni koronavirüsle enfekte olduğundan şüphelenilenlerin ölümden sonra test edilebileceğini, ancak Almanya'nın merkezi olmayan sağlık sisteminde bunun henüz rutin bir uygulama olmadığını söylüyor.
Sonuç
Almaya'da COVID-19'a bağlı ölüm oranlarının "şimdilik" düşük çıkmasının çok sayıda sebebi var gözüküyor. Bunlardan dikkat çekenleri şu şekilde sıralanabilir:
- Erken dönemde test yapmaya başlamaları ve günlük 15 binden fazla test yapmaları
- İtalya'daki durumu görmeleri sebebi ile özellikle sağlık alanında erken önlemler almaları
- İlk vakalar rapor edildiğinde profesyonel temas takibi yapmaya başlamaları ile salgının şiddetinin görece az olması
- Veri metodolojilerinin İtalya ve Avrupa'nın diğer ülkelerinden farklı olması
- merkezi olmayan sağlık sistemine sahip olmaları nedeniyle verilerin geç aktarılması
- Bazı ölüm vakalarında COVID-19 tanısının atlanması
- Belki Alman yaşlıların İtalyan yaşıtlarından daha sağlıklı bir yaşam tarzına sahip olmaları
Alman yetkililerin şu anki durumla ilgili yaygın görüşünü tekrar hatırlatalım: "Alman politikacılar ve üst düzey sağlık görevlileri, durum çok hızlı gelişirken düşük ölüm oranı hakkında yorum yapmak konusunda isteksiz davranıyorlar. Hükümetin merkezi halk sağlığı kuruluşu Robert Koch Enstitüsü (RKI) başkanı Lothar Wieler, uzun vadede İtalya ve Almanya arasındaki ölüm oranlarında önemli bir fark beklemediğini söyledi."
Bu faktörler göz önüne alındığında, Türkiye için hem olumlu hem olumsuz öngörülerde bulunabiliriz. İtalya gibi olmayacağımızı söylemek zor değil, bunda en önemli faktörler;
- Sağlık sistemi olarak hazırlıklı olmak ve yoğun bakım yatağı kapasitesi açısından dünyadaki en avantajlı ülkelerin başında gelmek,
- Türkiye'de ortanca yaşın 31.5, İtalya'da ise 46.5 olması. Yaş piramitlerine baktığımızda Türkiye'de 65 yaş üstü 7.2 milyon , İtalya'da 13.9 milyon kişi bulunması.
Buna karşın, Türkiye, salgının erken döneminde yüksek sayıda test yapamadı ve toplum sosyal temastan kaçınma konusunda oldukça zayıf kaldı.
Salgının ülkemiz ve dünya genelinde etkilerini önümüzdeki haftalarda çok daha net göreceğiz. Bu zaman kadar tüm toplum olarak olabildiğince evde kalmalıyız.
Yazımıza "Sapiens", "Homo Deus", "21. Yüzyıl için 21 Ders" kitaplarıyla tanınan, dünaynın önde gelen fikir liderleriden tarihçi Yuval Noah Harari'nin şu sözleri ile son verelim "Bu krizden sonra dünya eski haline asla dönmeyecek; farklı bir dünya olacak. Bu, daha iyi bir dünya da olabilir, her şey kötü olacak değil. Şimdi alınan kararların 20-30 yıl sonrası için sonuçları olacak."
*
- TÜM KORONAVİRÜS YAZILARIMIZ -
*
Philip Oltermann.
Germany's low coronavirus mortality rate intrigues experts
theguardian.com - 22 Mart 2020