İlk olarak 2004’te Çin pazarında ortaya çıkan elektronik sigara (e-sigara), son yılların en çok tartışılan konularından biridir. Bu yazı dizimizde, “sigarayı bırakmaya yardımcı olur” sloganıyla piyasaya sürülen e-sigara gerçeğine ulaşmayı amaçladık.

E-sigaranın çarpıcı bir şekilde popülerleşmesine karşın, özellikle sağlık üzerindeki uzun dönem etkileri konusunda birtakım fikir ayrılıkları söz konusudur.

Peki, Bu Denli Hızlı Popüler Hale Gelen E-Sigaranın Sağlık Üzerine Etkileri Hususunda Endişelenmeli Miyiz?

E-Sigara Gerçekten Sigara Alışkanlığını Bırakmaya Yardımcı Mıdır?

Bu konudaki endişelerin birkaçı e-sigara kullanımının sigara bıraktırma üzerine olumlu etkisinin açık bir delile sahip olmayışından kaynaklanmıştır.

Taşınma ve her yerde hazır olma kolaylığına karşın etkileri hakkındaki bilgilerin tam olmayışı, sağlık uzmanları için bu konunun daha endişe duyulabilir bir hale gelmesine sebep olmuştur.

Geçen sene yayımlanan bir araştırmada Amerikalı yetişkinler üzerinde nikotin ve tütün araştırması yapılmıştır. Buna göre bireylerin yüzde 37’si dumansız hava sahasında e-sigara içilmesine karşı olduğunu belirtirken, yüzde 40’ı ise kararsız kalmıştır.

Bu sonuçlardaki ikaz ve belirsizlik, e-sigaranın güvenliği hususunda birtakım kuşkular olduğuna işaret etmektedir.

E-sigaraların çoğunluğu bir kartuşa, bir pile ve bir de püskürtece sahiptir. Kartuş, püskürteç tarafından ısıtılan ve buharlaştırılan bir sıvı çözelti içermektedir. Sıvı bir kez buharlaştırıldıktan sonra kullanıcı onu normal sigara kullanımında olduğu gibi içine çekebilmektedir. Kartuş, nikotinin değişik konsantrasyonlarını ihtiva etmektedir.

Geçtiğimiz sene Amerikan Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi’nden yayımlanan bir rapora göre, Amerika’da zehir danışma merkezlerine yapılan e-sigarayla ilgili çağrıların sayısı son 5 yılda çarpıcı bir şekilde artmıştır. Buna göre 2010 yılında aylık sadece 1 çağrı varken, 2014 yılında bu rakam aylık 215’i bulmuştur.

Bu Artış E-Sigaraların Zehirlilik Riski Taşıdığı Yönünde Bir İşaret Olabilir Mi?

Zehir danışma merkezi arama vakalarında, etkilenen bireylerin yarısından çoğunun 5 yaş ve altı çocuklardan oluşması, e-sigaranın zehirlilik riski taşımadığının savunulmasına olanak vermiştir. Sorunun e-sigaranın içeriğinde değil, cihazın tasarım ve kullanım şeklinde olduğu vurgulanmıştır.

Araştırmacılara göre çocuk zehirlenmeleri genellikle vadesi dolmuş kartuş sıvısıyla direk ilişki, yeme, içine çekme veya sıvıyı kendi cilt ve gözleriyle temas suretiyle meydana gelmektedir. Ayrıca bu cihazlar yeterli çocuk korumasına sahip değillerdir, onlara şeker ve meyve tadı gibi geldiği için bu tür zehirlenmeler devam etme potansiyeline sahiptir.

İçerik Sorunu!

Kimyasal şartlarda elektronik sigara içerikleri hala kesin olarak bilinmemekte ve uzun dönem etkilerinin nasıl olabileceği öngörülememektedir. İmalatçılar, kendi ürünlerinin güvenli olduğunu iddia ederken çeşitli çalışmalar bu varsayımları sorgulamaktadır.

Amerikan Gıda ve İlaç İdaresi (FDA) bu hususta iki popüler markayı analiz etmiştir. Sonuçta değişken seviyelerde nikotin ve kansere neden olduğu bilinen zehirli kimyasalları (kanserojenler) içerdiği belirlenmiştir. E-sigarada tespit edilen kanserojenlere örnek olarak formaldehit ve asetaldehit verilebilir. Bu bulgular üzerine FDA, e-sigaranın potansiyel tehlikeleri hakkında bir uyarı yayınlamıştır.

Bir başka araştırmada ise e-sigaralarda tespit edilen toksik seviyelerde bazı ağır metallerin, geleneksel sigara tüketiminden daha büyük sorunlara yol açma potansiyeline sahip olabileceği öngörülmüştür. E-sigaralar sıradan sigaralara göre daha az zararlı görünmekle birlikte, nikel ve krom gibi, insan için zehirli metal içeriklerinin bulunması sebebiyle endişeye neden olmaktadır. Araştırmacılar, e-sigaralarda en yoğun tespit edilen ağır metaller olan nikel ve kromun, kartuşlardan kaynaklandığını düşünmekte ve daha iyi üretim standartlarının olması gerektiğini düşünmektedirler.

Geçtiğimiz aylarda PLOS ONE Dergisi’nde yayımlanan başka bir çalışmada ise, e-sigara kullanımının farelerde akciğerlerin mikroplara karşı oluşturduğu savunmayı zayıflattığı gösterilmiştir. Farelerle insanların nikotine verdikleri biyolojik cevap aynı olmamakla birlikte, klasik sigara içiciliğine alternatif olarak e-sigara önerilmeden önce bu konuda insanlar üzerine yapılacak çalışmalara ihtiyaç vardır.

E-sigaranın ana bileşeni sıvı nikotindir. Sigarada bulunan nikotin, patlıcangiller bitki ailesinde bulunan ve güçlü uyarıcı özelliği olan bir kimyasal bileşiktir. Nikotin, nörotransmitter denilen, sinir hücreleri arasında iletişimi sağlayan maddelerin düzeyini etkileyerek uyarıcı etkilerini oluşturur. Nikotin alındıktan sonra enerji, konsantrasyon, el-göz koordinasyonu artması ve iştah azalması gibi geçici etkiler oluşur. Fakat zamanla nikotin alımı beklenen nörotransmitter değişikliklerine neden olmaz ve uyarıcı etkilerine karşı tolerans gelişir, buna karşın çoktan bağımlılık yapmıştır. Yani haz verici etkisinin zamanla azalmasının yanı sıra fizyolojik ve psikolojik bağımlığa, yoksunluk belirtilerinin eşlik ettiği sıkıntılı bir durum oluşturur. Amerikan Kalp Derneği'ne göre nikotin bağımlılığı tarihsel olarak kırılması en zor bağımlılıklardan biri olup, nikotin bağımlılığını belirleyen biyolojik ve davranışsal özellikler, eroin ve kokain bağımlılığını belirleyen özelliklere benzerdir.

E-sigaraya olumlu bakanların en önemli savunmaları e-sigaranın, sıradan sigarayı bırakmaya yardımcı olduğu ve ana bileşeni olan nikotinin tek başına zararlı etkilerinin olmadığı veya az olduğu yönündedir. Fakat yapılan çalışmalar aksini söylemektedir. Geçtiğimiz yıl Oncotarget Dergisi’nde yayımlanan çalışmaya göre nikotine maruz kalan hücrelerde, kanseri tetikleyen durumlardan biri olan hücrelerde oksidatif strese benzer değişiklikler meydana gelmektedir. Nikotinin kendisi henüz kanserojen olarak kabul edilmese de, nikotine uzun süre maruz kalanlarda kanser gelişimi ile ilişkilendirilen gen mutasyonlarını tetikleyebilmektedir.

Sonuç olarak e-sigaranın, geleneksel sigara kullanımına güvenilir bir alternatif olduğunun söylenebilmesi için daha uzun vadeli sonuçlara ihtiyaç duyulmaktadır. Uzun dönem nikotin maruziyetinin genlerde mutasyonlara öncülük edebileceği ve kanser gelişimi riskini arttırabileceği unutulmamalıdır. Her ne kadar e-sigara, geleneksel sigaralarda bulunan çoğu zararlı maddeyi barındırmasa da sıvı nikotinin yanması sonucunda ortaya çıkan katran ve diğer kimyasallar sebebiyle elektronik sigaranın zararsız olduğunu söyleyememekteyiz.