Adölesan ve genç yetişkin kanser tedavisi görmüş kişilerin genellikle kanser olmayan akranlarından daha güçlü sosyal ilişkileri olduğu saptandı. Kanser tedavisi görmüş kişilerin sağlıklı sosyal ilişkilerinin akranlarına kıyaslandığı ilk çalışmanın verilerini sizlerle paylaşmak istiyoruz.

Bu çalışma ile kanser tedavisi sonrası sosyal bağları değerlendirmek için geliştirilen ve doğrulanan bir yöntem sunulmaktadır.

Araştırmacılar, işlevsel sosyal ağ endeksi olarak adlandırdıkları yöntemin, kanser tedavisi görenlerde sosyal ilişkileri ölçmek için daha önce kullanılan iki geleneksel yönteme kıyasla yaşamın zorluklarıyla baş etme becerileri daha iyi ölçtüğünü olduğunu ortaya koydu.

Bu yöntem medeni hal veya bir topluluğa üyelik gibi sosyal bağ yapılarını ölçmek yerine, sosyal ağları, arkadaşlar, akrabalar gibi duygusal destek kaynağı olarak ve aynı zamanda kilo yönetimi ve fiziksel aktivite ile ilgili yaklaşımları da ölçmektedir.

Bu araştırmada ayrıca kanser tedavisi görmüş adölesan ve genç yetişkinlerin, kanser tanısı almamış yaşıtlarına kıyasla hareketsiz yaşam ve obeziteye daha eğilimli oldukları bulundu.

Çalışmada, 18 ile 30 yaşları arasında ergen ve genç yetişkin 102 kanser hastası ve kanser öyküsü olmayan 102 genç erişkin grubunun sosyal ilişkileri incelendi. Katılımcılar 25'e yakın arkadaş ve akraba ile ayrıntılı sosyal ilişkilerine dair bilgilerini online anket üzerinden belirtti. Kanseri deneyimlemiş kişiler, kanser tanısı aldıklarında 15 ila 30 yaşları arasındaydı. Genelinde tedaviden sonra en az beş yıl geçirmişti. Kanseri deneyimlememiş kişilerle karşılaştırıldığında, kanser tanısı almış kişilerin arkadaşları, doktorları ve akrabalarıyla daha güçlü sosyal bağlar sağlayabildiği görüldü.

Ancak, bu durum alınan tanıya göre de farklılık gösterdi. Lenfoma tedavisi görmüş kişiler sosyal ilişki kurmada en üst sırada yer alırken, lösemi ve solid (organ) tümörler hemen ardından geliyor. Beyin ve merkezi sinir sistemi kanseri tedavisi görmüş kişiler de kanser olmamış akranlarına göre daha sıkı sosyal bağlar kurabilmekte.

Güçlü sosyal ağlar hayatta daha fazla destek görme, daha yapıcı bir tutuma sahip olma, geleceğe yönelik planlar yapabilme ve duygusal olarak daha olumlu hissetme ile ilişkilendirildi. Bu durum sıkıntı ve yalnızlık gibi sorunların giderilmesinin önemine vurgu yapmaktadır.

Bu arada, araştırmacılar sosyal bağlantılar ve onları güçlendirebilecek alternatifler bulmaya ve sağlık sonuçlarını nasıl etkilediğini daha iyi anlamaya çalışıyorlar. Araştırmacılar arkadaşlarla ve akrabalarla olan sosyal bağlantıların eksikliği, yaşam kalitesininin düşmesi, riskli sağlık davranışları, kronik sağlık koşulları ve erken ölüm ile ilişkili olabileceğini düşünüyorlar. Sosyal bağlar ve sağlık sonuçları arasındaki ilişkiyi çözdükten sonra, kanser tedavisi sonrası sağlık durumunu iyileştirmek için sosyal ağları kullanmaya yönelik müdahaleler tasarlamaya başlanması planlanıyor.

İlginizi Çekebilir:

  • Blue Zones'un keşfinden sonra sosyal entegrasyonun önemini doğrulayan bir araştırma da yayımlandı. Bu araştırmaya göre güçlü sosyal entegrasyon, yaşam süresini en olumlu etkileyen faktördür
yaşam süresini artıran en önemli faktör sosyal entegrasyon akrabalık dostluk ilişkileri