İçme Sularındaki Tehlike Önceden Düşünüldüğünden Çok Daha Ciddi Olabilir
Evimiz olan gezegenimizi, Dünya’yı, kirletmeye ve yaşanılmaz bir hale getirmeye ne yazık ki hız kesmeden devam ediyoruz. Giderek artan endüstriyel atıklar doğadaki tüm canlıları olumsuz bir şekilde etkiliyor. Yediğimiz yemekten, içtiğimiz sudan, soluduğumuz havaya kadar her şey sağlımızı tehdit eder duruma geliyor.
Bu çevresel kirleticilere iyi bir örnek olarak perklorat verilebilir. Perklorat doğada kendiliğinden oluşabildiği gibi endüstriyel süreçler sonucunda da ortaya çıkabilmektedir. Bu kimyasal bileşik; roket yakıtları, uzay sanayi, havai fişekler, gübreler dahil birçok ürünün üretimi sürecinde kullanılmaktadır. Elbette insan eliyle oluşturulan miktar doğada kendiliğinden oluşan miktardan katbekat fazladır. Bu molekül besin zincirinde giderek artan bir şekilde birikmekte ve sağlığımızı tehdit etmektedir.
İçme Suları İçin Farkında Olmadığımız Risk
Mayıs 2020’de, Nature Structural and Molecular Biology isimli bilim dergisinde yayımlanan çalışma sonuçlarına göre içme sularında güvenli olarak kabul edilen perklorat konsantrasyonunun, aslında 10 kat daha az olduğu bulundu.
Araştırmacılar bu çalışmada tiroid bezi hücrelerine iyot girişinin, nasıl perklorat tarafından engellendiğine odaklandılar. Perkloratın, tiroid bezi hücrelerine iyot alınmasında görevli olan taşıyıcı proteine (Na+/I- simport [NIS]) bağlanarak onun 3 boyutlu şeklini bozduğunu ve iyot taşıma fonksiyonunu ciddi derecede azalttığını gösterdiler. Böylelikle tiroid bezi endokrin hücrelerine etkin iyot girişi sağlanamamakta ve tiroid hormon üretimi bozulmaktadır.
Deneylerinde araştırmacılar, NIS proteinini barındıran tiroid bezi hücre serileri kullandılar. Hücre içine alınan iyot elementini takip edebilmek için radyoaktif iyot kullandılar. Perklorata maruz bıraktıkları hücre serilerinde hücre içine iyot alımı perklorata maruz bırakılmamış serilere göre oldukça düşüktü. Perkloratın toksik konsantrasyonu da önceden kabul edilenden çok düşük olarak saptandı. Bu sonuçlardan yola çıkılarak içme sularında güvenli kabul edilen perklorat konsantrasyonunun çok daha düşük olması gerektiğini vurguladılar. Geçtiğimiz mayıs ayında da Amerika Çevre Koruma Ajansı (EPA), içme sularındaki perklorat düzeyi için herhangi bir düzenleme getirmeyeceğini duyurmuştu. Araştırmacılar bu çalışmanın sonuçlarına işaret ederek EPA’nın ve diğer uluslararası toksikoloji derneklerinin önerilerini revize etmesi gerektiğini düşünüyorlar.
Tiroid Hormonları
Tiroid bezi hücreleri iyot kullanarak T3 ve T4 başta olmak üzere tiroid hormonları üretir. Tiroid hormonları insan vücudu için oldukça önemli işlevlere sahiptir; metabolizmanın düzenlenmesi, kalp-damar sistemi düzeninin sağlanması, normal kemik işlevlerinin sürdürülmesi gibi hayati öneme sahip işlevler bunlara örnek olarak verilebilir. Tiroid hormonları iyot eksikliği olması durumunda işlevsel olarak üretilemez ve bu durum genellikle guatr denilen tiroid bezi büyümesi ile sonuçlanır.
Tiroid hormon azlığı yani hipotiroidi, tiroid bezini tutan birçok bozuklukta görülebilmektedir. Tiroid hormon eksikliğinin sağlık üzerine ciddi olumsuz etkileti vardır. Hipotiroidi belirtilerine; kabızlık, kilo artışı, ödem/şişlik, kas güçsüzlüğü, cilt kuruluğu, saçlarda kabalaşma, soğuğa hassasiyet, aşırı yorgunluk verilebilir. Kardiyovasküler sistem sağlığı bu hormon eksikliğinde ciddi etkilenen sistemlerin başında gelmektedir.
Alejandro Llorente-Esteban et al.
Allosteric regulation of mammalian Na+/I− symporter activity by perchlorate.
Nature Structural & Molecular Biology (2020).