Kardiyovasküler hastalık olarak da adlandırılan ve en önemli sağlık sorunlarından biri olan kalp-damar hastalıkları, dört ana başlıkta incelenir:

  • Kalp krizi olarak bilinen miyokard infarktüsü (MI), şiddetli göğüs ağrısı angina pektoris, kalp yetmezliği ve koroner yaşam kaybı olarak ortaya çıkan koroner kalp hastalığı (KKH)
  • İnme (felç) ve geçici iskemik atak ile ortaya çıkan serebrovasküler hastalık (beyin damar hastalığı)
  • Elleri ve ayakları besleyen atardamarları tutan periferik arter hastalığı
  • Aortik ateroskleroz ve göğüs veya abdominal aort anevrizması

Kalbi besleyen damarların tıkanması veya ileri derecede daralmasını ifade eden koroner kalp hastalıkları, tüm kalp-damar hastalıklarının üçte birini oluşturduğu için ayrı bir öneme sahiptir.

kalp damar hastaligi cesitleri

Kalp damar hastalığı nedir? Neden önemlidir?

Kalp ve damar hastalıkları, tüm dünyada ve Türkiye’de yaşam kayıplarının 1 numaralı sebebidir. Dünya Sağlık Örgütü’ne (DSÖ) göre kalp ve damar hastalıkları, dünya çapında her yıl 18 milyon kişinin yaşam kaybından diğer bir deyişle yıllık küresel ölümlerin %31’inden sorumludur. Kalp krizi ve inme (felç) ise bu kalp ve damar hastalıklarına (KDH) bağlı ölüm nedenlerinin yaklaşık %85’ini oluşturmaktadır. 2030 yılında kalp ve damar hastalıklarına bağlı ölümlerde yaklaşık %30 bir oranda artış olacağı tahmin edilmektedir.

yasam kaybinin onde gelen nedenleri

Kalp-damar hastalıkları nedenleri / risk faktörleri nelerdir?

Kalp ve damar hastalıklarının gelişiminde risk faktörleri olarak; sigara-tütün kullanımı, fiziksel hareketsizlik, obezite, sağlıksız beslenme gibi olumsuz davranış tarzları yanında diyabet, hipertansiyon, dislipidemi (kolesterol bozukluğu) gibi hastalıklar ve ailede kalp damar hastalığı bulunması yer almaktadır. Ancak risk faktörleri ile mücadele yanında erken tanı ve zamanında tedaviyle bu hastalıkların önemli ölçüde azaltılması mümkündür.

Hiperlipideminin (kolesterol yüksekliği) ilaçla tedavisinin gerekliliği konusunda, bilinen riskleriniz (sigara içmek veya yüksek tansiyon gibi) ve genel sağlık durumunuz tedaviyi belirlemede yönlendirici olacaktır.

  • Yüksek LDL kolesterol,
  • Yüksek trigliserid veya
  • Düşük HDL kolesterol seviyeleri kalp damar hastalığına olan olumsuz etkiyi arttıracaktır.

Doktorunuz, Koroner Kalp Hastalığı için 10 Yıllık Risk Tahmini puanını kullanarak, gelecek 10 yıl içinde koroner olay (kalp krizi) riskinizi hesaplayabilir.

Kalp damar hastalıklarını önlemek için ipuçları

Aile öyküsü, cinsiyet veya yaş gibi bazı risk faktörlerini değiştirme gücünüz olmasa da, diğer kalp damar hastalıkları risklerinizi azaltmak için yapabileceğiniz bazı önemli önleme adımları vardır. Bugün, hemen sağlıklı bir yaşam tarzı benimseyerek gelecekte kalp problemlerinden kaçınmak için ilk adımı atabilirsiniz.

Sağlıklı yaşamın düzenlenmesi

1. Sigara içmeyin veya tütün kullanmayın

Sigara içmek veya herhangi bir tür tütün kullanmak, kalp-damar hastalığı gelişimi için en önemli risk faktörlerinden biridir. Bu riskler sadece direkt tütün kullanımı ile sınırlı olmayıp, 2. veya 3. el içicilikle de bağlantılıdır. Tütün ürünlerinde 7000’den fazla toksik/zararlı kimyasal ürün bulunur. Bu kimyasallar kalp ve damarların yapısına zararlar verir, ateroskleroz (atar damar daralması) artar, damar esnekliği azalır ve sonuçta kalp krizine yol açabilir.

Sigara dumanındaki karbonmonoksit nedeniyle kanda azalan oksijeni normal koşullara arttırabilmek için kalp daha fazla çalışmaya zorlanmaktadır. Bu da kalp basınç artışına (hipertansiyon) ve kalp atış hızı artışına neden olur. Sigara kan pıhtılaşma riskini artırır. Özellikle doğum kontrol hapı alan ve sigara içen kadınlarda kalp krizi ve felç geçirme riskini artışına neden olur.

Günde 1 paket sigara içimi kalp-damar hastalığı riskini yaklaşık 2-4 kat arttırmaktadır. Bunun yanında daha masum görünebilen az sigara içmenin - hatta günde 1 adet sigara içilmesinin dahi kalp-damar hastalığı riskini sigara içmeyenlere kıyasla neredeyse %50 oranında arttırdığı kanıtlanmıştır (bakınız ilgili bilimsel araştırma).

E-sigara kullanımı ile kalp-damar hastalığı arasında ilişki olduğunu gösteren çalışmalar da yayımlanmıştır. Muhtemel olarak e-sigara buharındaki biyoaktif nikotinin ve yıkım ürünlerinin e-sigaranın uzun süre kullanım sonrasında kalp ve damar sisteminde bir takım zararlara yol açabilmektedir.

Dumansız tütün ve tütün ürünleri, düşük katranlı ve düşük nikotinli sigaralar da kalp-damar hastalığı riskini azaltmazlar. Kalp hastalıklarının önlenmesi veya riskin azaltılması söz konusu olduğunda, sigarayı içmek hiçbir şekilde güvenli olmayacaktır.

Sigara içen biriyseniz, sigarayı bırakın. Evinizde içen biri varsa onların da bırakmalarını teşvik edin.

sigarayi biraktiktan sonra

Sigarayı bırakmak zor olabilir ancak daha ileri yaşlarda kalp krizi, felç veya başka bir kalp-damar hastalığı ile yaşamak daha zor olacaktır. Eğer sigarayı bırakmayı başarırsanız, bıraktıktan kısa bir süre sonra kalp hastalığı riskiniz düşmeye başladığını bilmelisiniz. Kalp krizi (koroner kalp hastalığı) riskiniz sigarayı bıraktıktan bir yıl sonra önemli ölçüde azalmakta, yaklaşık 15 yıl içinde de sigara içmeyen biriyle neredeyse eşitlenmektedir.

2. Alkolü azaltın

Alkol tüketimi miktarı ile kalp-damar hastalığı riski arasında ilişki vardır. Yüksek miktarlarda alkol kullanımı tansiyonu yükseltebilir, kalp kası hasarı (kardiyomiyopati), felci, kalp ritim bozuklukları ve diğer kalp-damar hastalığı riskini artırabilir. Aşırı alkol tüketimi ayrıca obezite, alkolizm, kanser, intihar ve kazalara katkıda bulunabilir.

Bununla birlikte bazı çalışmalarda hafif ve ılımlı (orta) düzeyde alkol tüketenlerde kalp ve damar sağlığını olumlu yönde etkilediğine dair bulgulara ulaşılmıştır. Hafif ila orta dereceli alkol tüketiminin koruyucu etkisi için, alkolün HDL kolesterol seviyesi, kan pıhtılaşma sistemine etkisi üzerindeki yararlı etkileri de dahil olmak üzere çeşitli mekanizmalar ileri sürülmüştür.

Ilımlı içicilik tanımı, içilen alkol miktarını yaklaşık olarak erkekler için günde 2 kadeh (20 gr), kadınlar için 1 kadeh (10 gr) veya daha azı olarak tanımlanmıştır. Ancak bu hassas dengeyi koruyabilmek zordur. Faydalarını düşünerek tüketilen alkolün çok kolaylıkla olumsuz etkilerini yaşayabilirsiniz (bakınız alkol kullanımının sebep olduğu 12 hastalık). Bu nedenle alkolü tüketmeyen birine alkole başlamasını veya kullananların da içtikleri alkol miktarını arttırmalarını kesinlikle önermemekteyiz.

3. Sağlıklı beslenin

Kalp ve damar sağlığını korumanın en uygun ve kolay yolu, diyette bulunan doymuş yağı ve trans yağını azaltarak kolesterolü düşürmektir. AHA, doymuş yağın günlük kalorinin < % 7 ile sınırlandırılması ve trans yağ miktarının en az miktarda tüketilmesini önermektedir. Örneğin tam yağlı peynir, tam yağlı süt yerine yarım yağlıları tercih edebilirsiniz. Kızartılarak yapılan yiyecekleri sınırlamalı, bitkisel yağlarla yapılan yemekleri daha çok tüketmelisiniz.

Ana doymuş yağ kaynakları şunlardır:

  • Kırmızı et
  • Tam yağlı süt ürünleri
  • Hindistan cevizi ve hurma yağları
yaglar ve yag asitleri

Trans yağ kaynakları şunlardır:

  • Kızartılmış besinler, fast food ürünler
  • Unlu Mamüller
  • Paketlenmiş aperatif yiyecekler
  • Margarinler
  • Kraker, patates kızartması ve kurabiye
  • Etiketinde "kısmen hidrojenlenmiş" veya "hidrojenlenmiş" terimini yazan ürünler trans yağ içerirler

Hangi çeşit olursa olsun, fazla TUZ zararlıdır

Diyetle alınan tuz miktarı kan basıncı seviyesinin ve tüm kalp ve damar hastalıkları riskinin önemli bir belirleyicisidir. Tuz alımındaki orta dereceli bir azalmanın bile kan basıncına olumlu etkisi büyüktür. Dünya Sağlık Örgütü kalp ve damar hastalıklarının önlenmesine destek için günlük tuz alımının kişi başına 5 gramdan az olmasını önermektedir. Oysa 2012 yılında yapılan bir araştırmada Türkiye’de tuz tüketiminin %14.8 gr olduğu gözlenmiştir. Bu çalışmada tuzun yaklaşık %55’i yemek yapılırken katılan tuzdan, %32’i ekmekteki tuzdan ve %12’si sofra tuzundan alındığı gösterilmiştir.

Tuz içeriği azaltılmış Akdeniz Diyeti (DASH Diyeti) tüm dünyadaki önemli diyetler sıralamasında kalp ve damar sağlığını korumada ilk sırada yer almaktadır.

Sağlıklı bir diyet arasında taze sebze ve meyveler, tüm tahıllar ve bakliyatlar, fındık, badem gibi yağlı tohumlar, tavuk, hindi gibi kümes hayvanları ve balık bulunurken, asitli içecekler ve şekerli besinler bulunmamaktadır. Liften zengin besinleri tüketmek sağlık için faydalıdır ve kolesterolü %10 kadar düşürmeye yardımcı olabilmektedir.

-İlgili konu: Ne kadar Tuz fazladır?

4. Egzersiz yapın, fiziksel olarak aktif olun

Fizik aktivite ve egzersizler sağlık için önemlidir. Birçok çalışmayla fiziksel aktivitenin koroner kalp hastalıklarından ölümü ve tüm kalp ve damar hastalıkları riskini azalttığı gösterilmiştir. Haftanın en az 4 günü 30 dakika ve üzeri orta yoğunlukta fiziksel aktivite yapan kişiler, yetersiz fizik aktivite yapanlara göre % 20-30 daha düşük yaşam kaybı riskine sahiptir.

NICE (National Istitute for Healthand Care Exellence) kılavuzu kalp hastalığı ve felç gibi kalp damar hastalıklar (CVD) riski altında olan veya olmayan yetişkinlerin değerlendirilmesini ve önleyici bakımını kapsayan bir dizi öneriler içermektedir. Bu öneriler Amerika Kalp Cemiyeti (AHA) ve Avrupa Kalp Cemiyeti (ESC) tarafından da desteklenmektedir.

Buna göre yapılması önerilen egzersizin dozu ve süresi ise haftalık ortalama 150 dakika orta dereceli aerobik egzersiz, bisiklet, tempolu yürüyüş veya 75 dakika kadar enerjik aerobik egzersiz, koşma veya tekli tenis oynama gibi aktiviteler olarak belirtilmiştir. 1 dakikalık enerjik (şiddetli) aktivite, 2 dakikalık orta yoğunlukta aktivite ile benzer sağlık yararlarını sağlamaktadır.

Erişkinlerde bir haftada 150 dakika orta derecede fiziksel aktivitenin iskemik kalp hastalığı riskini yüzde 30, diyabet riskini yüzde 27 oranında azalttığı kabul edilmektedir.

Bahçe işleriyle uğraşmak, ev temizliği yapmak, asansör yerine merdiven çıkma, arabayı daha az kullanmak, otobüs veya metro ile varmak istediğiniz yerden 1-2 durak önce inip yürümek, köpek sahibi olmak ve sabah akşam onu dolaştırmak gibi aktivitelerin de kalp ve damar sağlığınız için olumlu etkileri olacaktır. Daha fazla yarar sağlamak için çok yorucu egzersizler yapmak yerine, egzersizlerinizin yoğunluğunu, süresini ve sıklığını artırmayı tercih edebilir ve böylece daha büyük yararlar elde edebilirsiniz.

Fiziksel aktivite enerji dengesi sağlamada (metabolizma hızı) ve kilo kontrolünde önemlidir. Ayrıca fiziksel aktivite ile damar içi yapıların (endotel fonksiyon) korunması ve düzeltilmesi, kilo kaybı ve ideal kilonun korunması yanında anormal kan şekeri, kan basıncı, lipit profili, insülin duyarlılığında düzelme sağlanır.

5. Sağlıklı bir kiloyu hedefleyin, obez olmayın!

Tüm dünyada obezite, yalnızca yetişkinler için değil çocuklar için de yaygın bir sorun haline gelmiştir. İdeal kiloda olmak ve ideal kiloyu korumak için fiziksel aktivite yapabilmek, gereksiz kalorili gıdalardan kaçınmak ve sağlıklı beslenmeyi sürdürmek önemlidir. İdeal kilonun belirlenmesi için vücut kitle indeksinden (VKİ) faydalanılır. VKİ, vücut ağırlığının (kg olarak), boy uzunluğunun (metre cinsinden) karesine bölünmesiyle hesaplanır. Kadın ve erkekte obezite düzeyi, vücut kitle indeksi değerlerine göre sınıflandırılır. VKİ >25 kg/m2 (fazla kilolu ve obez) olanların genellikle daha yüksek kolesterol, yüksek tansiyon ve insülin direnci, tip 2 diyabete de yatkın olmaları nedeniyle uzun dönemde kalp ve damar hastalık riskleri yükselmektedir.

beden vücut kitle indeksi bki vki

VKİ iyi bir kılavuzdur ancak bazı kusurlar içermektedir. Örneğin kas ağırlığı az ancak vücudu yağdan zengin bir kişide VKİ düşük çıkabileceği gibi çok kaslı ve fiziksel olarak formda olan kadın ve erkeklerin sağlık riski yüksek olmasa bile VKİ'leri yüksek bulunabilir. Bu nedenle, çoğunlukla VKİ yerine bel çevresi ölçmek hatta bel-kalça oranını hesaplamak karın yağınızın ne kadar olduğunu ölçmek için daha yararlı bir araç olabilir:

  • Bel ölçüsü 102 cm ve daha yüksek olan erkekler genellikle fazla kilolu olarak kabul edilir.
  • Bel ölçüsü 88 cm ve daha fazla olduğunda kadınlar genellikle fazla kiloludur.
  • Bel-kalça oranının da >0.9 olması sağlık için riskli kabul edilmektedir.
bel kalça oranı ve kanser riski

Küçük bir kilo kaybı bile faydalı olabilir. Kilonuzu yalnızca yüzde 3 ila 5 azaltmak, trigliseritlerinizi ve kan şekerinizi (glikoz) düşürmenize ve diyabet riskinizi azaltmanıza yardımcı olabilir. Daha fazla kilo vermek, kan basıncınızı ve kan kolesterol seviyenizi düşürmenize yardımcı olabilir.

Kilo vermenizi kolaylaştıracak 5 öneri;

  • Gerçekçi hedefler belirleyin, motivasyonunuzu koruyun (düşemeyeceğiniz bir kilo veya yapamayacağınız bir diyetle zaman ve enerji kaybetmeyin),
  • Yediklerinizi not edin (yemek günlüğü tutun ve ne zaman ne kadar yemek yediğinizi görün. Böylelikle yaptığınız yanlışları daha kolay fark edeceksiniz ),
  • Porsiyon boyutlarını küçültün,
  • Akıllı yemek seçimler ve tercihler yapın (En sevdiğin yiyeceklerden vazgeçmek istemiyorsanız başka bir yemekten fedakarlık edin veya dengeyi korumak için telafi edecek bir fırsat yaratın. Bu fırsat, öncesinde veya sonrasında daha hafif yemek veya karşılığında yapılacak egzersiz olabilir. Ayrıca sağlıklı atıştırmalıkları ve meyvelerin, sebzelerin ve kepekli tahılların daha uzun süre tok tuttuğunu keşfedin),
  • Fiziksel olarak aktif kalın
  • Kilo kaybeden ve zayıflıklarını koruyan insanların başarılarının en büyük sırları; yeme alışkanlıklarını değiştirmeleri (%98) ve özellikle yürüyüş olmak üzere fiziksel aktivitelerini arttırmalarıdır (% 94).

6. Yeterince uyuyun

Yeterli ve kaliteli bir uyku sağlıklı yaşamın önemli bir parçasıdır. Uyku yoksunluğu, gün boyunca sizi esnetmekle kalmaz; dahası sağlığınıza zarar verebilir. Yeterince uyuyamayan insanlarda obezite, yüksek tansiyon, kalp krizi, diyabet ve depresyon daha sık görülmektedir.

Eğer saat alarmı olmadan uyanıyorsanız ve kendinizi dinlenmiş hissediyorsanız, yeterince uyuyorsunuz demektir. Ancak, sürekli erteleme düğmesine ulaşıyor ve yataktan kalkma mücadelesi veriyorsanız iyi ve kaliteli uyumadığınızı bilmelisiniz.

Uykuyu mecburiyetten yaptığımız bir şey olarak görmemek gerekir. Çünkü iyi bir uyku vücudun dinlenmesi için gereklidir. Bu nedenle daha iyi bir yaşam için uykuyu hayatımızda önceliklilerimizden biri haline getirmemiz gerekmektedir. Çoğu yetişkin her gece 7-9 saat uykuya ihtiyaç duymaktadır. Bunu sağlamak ve kaliteli bir uyku için, uyku planlaması yapabilirsiniz. Örneğin, gece 12’den önce uyamaya başlayın ve her gün aynı saatte uyanın. Eğer uykuya dalmakta güçlük çekiyorsanız yatak odanızı karanlık ve sessiz tutun; böylece uyumak kolaylaşacaktır.

Ancak yeterince uyuduğunuzu düşünmenize rağmen dinlenmiş bir şekilde uyanmıyor ve gün boyunca hala yorgun hissediyorsanız, uyku apne sendromu (tıkayıcı uyku apnesi) açısından doktorunuzla değerlendirilme yapabilirsiniz.

Obstrüktif (tıkayıcı) uyku apnesinde, boğaz kaslarınız gevşer ve uyku sırasında solunum yolunuzu aralıklı olarak bloke eder. Bu geçici olarak nefesin durmasına neden olur. Uyku apnesinin belirtileri arasında yüksek sesle horlamak; uyku sırasında nefes alamamak; gece boyunca birkaç kez uyanmak; baş ağrısı, boğaz ağrısı veya ağız kuruluğu ile uyanmak, yorgun kalkmak ve gün içinde hafıza ya da öğrenme problemleri yaşamak sayılabilir.

Obezite, uyku apnesinin en önemli nedenlerinden biridir. Dolayısıyla kilo vermek tedavi için çok önemlidir. Tedavi için kilo vermenin yanı sıra uyurken hava yolunu açık tutan sürekli pozitif hava yolu basıncı (CPAP) cihazı kullanılması da obstrüktif uyku apnesini gidermede ciddi katkılar sağlamaktadır. Ayrıca CPAP tedavisinin kalp hastalığı riskini azalttığı da bilinmektedir.

7. Stresinizi azaltın

Koroner kalp hastalığı riski ile stres arasında direkt bir ilişki bulunmamıştır. Ancak risk faktörlerini etkileyecek dolaylı bir ilişki olduğu gösterilmiştir. Örneğin, stres altındaki insanlar aşırı yiyebilir, sigara içmeye başlayabilir veya içtiğinden fazla içebilir. Bu bakımdan tetiklenen olumsuz davranışlar devam ettirilip uzun yıllar sürdüğünde de stresin obezite, diyabet, hipertansiyon, hiperlipidemi gibi kalp ve damar hastalıkları riskleri oluşumuna katkısından bahsedilebilir.

İlaç kullanmadan, sağlıklı alışkanlıklar ile stresle nasıl mücadele edilir?

  1. Yavaşlayın
    Yapılacak olanları önceden planlayın ve işlerinizi acele etmeden yeterli zamanda yapmaya çalışın. Bu şekilde önemli işlerinizi yaparken karşılaşacağınız kötü sürprizleri veya yetiştirme telaşınızı en aza indirin.
  2. Ertelemeyi deneyin
    Çok çalışmak ve uykusuz kalmak alışkanlık haline geldiğinde, yapılan iş bir tür mücadeleye dönmeye başlayacaktır. Bazen işleri erteleyip dikkatinizi yeniden topladığınızda daha verimli çalıştığınızı ve işlerin daha kolay yapılabildiğini fark edebilirsiniz.
  3. Endişelenmeyi bırakın
    Bir nedenle başaramayacağınızı düşünseniz bile bunun dünyanın sonu olmayacağını fark edin. Böyle durumlarda bir nefes alın ve her şeyin tekrar yoluna gireceğine inanın.
  4. Gülümseyin
    Kahkaha atmak herkese iyi gelir. Yalnızken bile yüksek sesle gülmekten korkmayın. Kendinizi daha iyi hissedeceksiniz.
  5. Sevdiklerinize zaman ayırın
    Arkadaşlarınızı ve ailenizi aramak için zaman ayırın, onlarla konuşun, sohbet edin.
  6. Planlı olun
    En zor ve çok önemli görevlerde bile sonuca odaklanmanıza yardımcı olmak için “yapılacaklar” listeleri oluşturun Planlı bir organizasyon, dağılmanızı önleyip, daha az stresle başarıya ulaşmanızı kolaylaştıracaktır.
  7. Yardım edin
    Size ihtiyacı olan bir kişiye zaman ayırın ve yardım edin. Başkalarına yardım etmek size iyi hissettirecektir.
  8. Her gün aktif kalın
    Egzersiz zihinsel ve fiziksel gerilimi hafifletebilir. Eğlenceli olduğunu düşündüğünüz aktivasyonlar keşfedin ve bunu sık yapmaya çalışın.
  9. Kötü alışkanlıklardan vazgeçin
    Çok fazla alkol, tütün veya kafein kan basıncını artırabilir. Ayrıca sinirliliği ve kaygıyı arttırabilir.
  10. Değişime açık olun
    Yeni bir beceri öğrenmek, yeni bir hedefe doğru çalışmak veya başkalarını sevmek ve tanımadığınız birine yardım etmekten çekinmeyin.

Kalp ve damar hastalıkları risk faktörlerinin yönetimi

Sağlık taramalarını düzenli yaptırın

Yüksek tansiyon, yüksek kolesterol ve kan şekeri yüksekliği, kalp ve damar sistemine zarar verebilir. Fakat her şeyden önce risklerin farkında olmak gerekmektedir. Yani tarama amaçlı test yaptırmadan, ne durumda olduğunuzu bilemezsiniz. Düzenli tarama size değerlerin kaç olduğunu ve herhangi bir önlem almanız gerekip gerekmediğini söyleyebilir.

• Kan basıncı: Düzenli kan basıncı taraması genellikle ergenlikle beraber başlar. Yüksek tansiyon için risk faktörü olmayan 18 ila 39 yaşları arasındaki kişilerin 3-5 yılda bir hipertansiyon taraması yaptırmaları önerilir.

Ancak 40 yaş ve üzeriyseniz ya da 18 ila 39 yaşları arasında olup aşırı kilolu, obez veya diğer risk faktörleri ile yüksek tansiyon riski olan biriyseniz doktorunuzdan tansiyon takibini her yıl yapmasın isteyebilirsiniz. Normal kan basıncı düzeyi 120/80 mm Hg ve daha azı olarak kabul edilmektedir.

• Kolesterol seviyeleri: Yetişkinler genellikle kolesterollerini 18 yaşından itibaren her beş yılda en az bir kez ölçmelidir. Ailesinde erken başlangıçlı kalp hastalığı öyküsü gibi başka risk faktörleri olanlara ise daha erken yaşlarda ve daha sık aralıklarla kolesterol ölçümleri yapılması önerilebilir.

• Diyabet taraması: Diyabet, kalp ve damar hastalıkları açısından önemli bir risk faktörü olduğundan, hastalık gelişiminin önlenmesi için daha öncesinde diyabet taramalarının yapılmasını kıymetlidir. Diyabet olup olmadığını kontrol etmek için açlık kan şekeri testi veya hemoglobin A1C testinin ne zaman yaptırmanız gerektiği konusunda doktorunuzla konuşabilirsiniz.

Kilonuz normalse ve tip 2 diyabet için başka risk faktörleriniz yoksa diyabet taraması 45 yaş itibariyle başlamalıdır. Test sonuçları normalse en az 3 yılda bir kez tarama devam ettirilmelidir. ADA (Amerika Diyabet Derneği), 18 yaş ve üstü kilolu çocuk ve ergenlerin taranmasını önermektedir. Aşırı kilolu olma veya ailenizde diyabet öyküsü olması gibi risk faktörlerinize bağlı olarak, doktorunuz diyabet için erken taramayı önerebilir.

Tarama sonrasında her biri kalp ve damar hastalıkları için birer risk faktörü olan yüksek kolesterol, yüksek tansiyon veya diyabet gibi hastalıklar için size tanı konulabilir veya yatkınlığınız ortaya çıkabilir. Bu durumda doktorunuz bazen size ilaç yazabilir. Ancak uzun vadede riskinizi azaltabilecek veya yatkınlığınızı düzeltecek en önemli seçenek her zaman yaşam tarzı değişiklikleri olacaktır. Yaşam tarzı değişikliklerine ne kadar erken başlar ve ne kadar uzun süre devam ettirebilirseniz bu risk faktörleri ve kalp damar hastalıkları ile mücadelede o kadar başarılı olacağınızı lütfen unutmayınız.