İngiltere’den gelen ve Cancer Discovery dergisinde 28 Eylül 2020'de yayımlanan yeni bir makalede bilim insanları, kanser hücrelerinin DNA tamirini engelleyen yeni bir hassas ilacın (precision drug) erken evre klinik çalışmada (insan deneyi) umut vaat ettiğini belirtti.

Araştırmacılar denemelerde kullanılan ilacın ATR baskılayıcıları olarak adlandırılan, DNA tamirinde görev alan ATR enziminin etkinliğini durdurmak için kullanılan ilaç grubuna ait olduğunu ve sonuçların bu ilaç grubunun önemini vurguladığını bildirdi.

İlk kez insanlar üzerinde denenen tedavi potansiyeli olan bu ilaç adayının, hastalar tarafından iyi tolere edildiği ve hastaların yarısından fazlasında tümör büyümesini durdurduğu gösterildi.

Kanserde ATR baskılayıcılarla tedavi denemesinin detayları

Araştırmaya ileri evre, önceden tedavi edilmiş meme, kolon (kalın bağırsak) ve prostat kanseri 21 hasta dahil edildi. DNA tamirinde rol alan genlerinde farklılıklara sahip olan hastaların 11’i ATM genini etkileyen silme mutasyonu veya diğer farklılıklara sahipti. Çalışmayı yürüten ekip, ileri evre hastalarda denenen yeni ilacın faz 1 deneme sonuçlarının son derece umut vaat ettiğini ve ileri faz çalışmaları için cesaret verdiğini vurguladı.

Çalışmanın amacı Bayer ilaç şirketi tarafından üretilen ATR baskılayıcı ajanının (BAY1895344), önceden pek çok ilaç tedavisi almış kanser hastalarında güvenilirliğini ve maksimum tolere edilebilecek dozun belirlenmesiydi. Araştırmacılar ilacın, ATM geninde etkinliğini etkileyecek bozukluklara sahip hastalarda kansere karşı etkinlik gösterdiğini ve hastalar tarafından iyi tolere edildiğini saptadı.

Çalışmanın başında bulunan araştırmacı sonuçları ve önemini şu sözlerle özetliyor: “DNA hasar tepkisinde bozulmalar olan, DNA çoğalma stresi tepkisi gösteren ve ATM sinyal iletiminde aktivasyon bozuklukları olan tümörlerde, ATR enzimini hedefleyen ilaç antikanser etkinliği göstermektedir. Hastalar tarafından tolere edilebilecek en yüksek dozun belirlendiği ilaçta en sık karşılaşılan yan etki, yönetilebilir ve geri döndürülebilir hematolojik toksisitelerdir. Denemeler sonucunda 4 hastada kısmi yanıt ve 8 hastada stabil hastalık seyri gözlenirken medyan (ortanca) yanıt süresi de 315,5 gün olarak saptandı. Erken aşama klinik çalışmalarda, hastalardan aldığımız yanıtlar umut verici olmakla birlikte ileri evre klinik denemeler için de bizi heyecanlandırmaktadır. İleriye dönük hedeflerimizden bir tanesi de yeni tedavi hedefleri bulup ilaçların birlikte kullanımını test etmek ve böylece kanser hastalarının ilaca karşı geliştirdikleri direnci kırabilmek ”.

Özet ve sonuç

İlaç firması tarafından geliştirilen ATR baskılayıcı ajanı DNA hasar tepkisinde bozulmalar olan ve ATM geni olmayan hastalarda etkili antitümör özellikler göstermiştir. Biyokimyasal ve farmakolojik etkilerini analiz eden ekip, ilacın DNA hasarını artırarak etkisini gösterdiğini de saptadı. Yeni elde edilen bilgiler, özellikler ATM veya BRCA1 gibi DNA onarım genlerinde belirli kusurlara sahip hastalarda, DNA onarımının düzeltilmesi zor olduğu için onarımda rol alan ATR proteinini hedefleyen tedavi stratejilerine ağırlık vermenin önemini vurgulamaktadır. Bu yeni anti-kanser ajan, DNA tamirini hedeflemesi bakımından PARP inhibitörlerine oldukça benzemektedir.

Genel etki mekanizmasına sahip kemoterapi ilaçlarının aksine daha hedefe yönelik tedavi yöntemlerinin geliştirilmesi, tedavilerden alınacak yanıtları artırmakta ve kanser hastaları için umut olmaktadır.