
Karaciğer Terapisi 1926 – Aneminin Anlaşılması ve B12
Anemi, kanda normalden daha az sayıda alyuvar olması durumudur. Bir anemi türü olan pernisiyoz anemide mide parietal hücrelerinin ve intrinsik faktörün (B12 vitamini emilimi için gerekli olan bir glikoprotein) yok edildiği bir otoimmün hastalıktır.
1920’lerde pernisiyoz anemisi (PA) nedeniyle yılda yaklaşık 6.000 Amerikalı yaşamını kaybediyordu. Belirtiler arasında kişilik değişiklikleri, sakar hareketler vardı ve genellikle yaşam kaybı ile sonuçlanıyordu.
Anemiler, birçok şekilde ortaya çıkarlar ancak, genellikle kırmızı kan hücrelerinin (KKH’leri) sayısındaki ve içerdikleri hemoglobin miktarındaki azalma ile ilgilidir. Hemoglobin, dokuların kullanımı için oksijen taşıyabilen bir demir içeren bir moleküldür.
1925'te, Amerikalı Doktor George Whipple, köpeklerin kanını boşaltarak yaptığı çalışmalarıyla köpek anemisinde demirin temel bir rol oynadığını gösterdi. Anemik köpeklere karaciğer verdiğinde, belirtileri hafifledi ve karaciğerdeki demirin iyileşmelerinde önemli bir rol oynadığını gözlemledi.
1926'da, Amerikalı Doktorlar George Minot ve William Murphy, PA hastalarının büyük miktarda çiğ karaciğer yediklerinde belirtilerinin azaldığını göstermeleriyle "karaciğer terapisi" sık sık reçete edilmeye başlandı. Bazı hastalar PA'dan o kadar zayıftı ki burun deliklerine yerleştirilen mide tüpleri aracılığıyla sıvılaştırılmış çiğ karaciğerle beslenmeleri gerekiyordu.
Amerikalı Doktor William Castle, PA hastalarında etkiyi tetiklemek için neden bu kadar çok karaciğerin gerekli olduğunu merak etti. PA hastalarının ayrıca mide asidi eksikliği olduğu ortaya çıktı. Dr. Castle, eti regürjitasyon (sindirilmemiş besinlerin yemek borusundan yukarı çıkıp ağza geri gelme durumu) yaptıktan sonra hastalara çiğ hamburger verdiğinde, PA belirtilerinin azaldığını gözlemledi. Karaciğerdeki veya gastrik sıvılarla ilgili bir “şeyin” bu durumun nedeni olması gerektiğini düşündü.
Bugün, ihtiyaç duyulan faktörün B12 vitamini olduğunu biliyoruz. B12 vitamini, hemoglobin üretimi için gereklidir. Ayrıca, normal mide parietal hücreleri hem asit hem de intrinsik faktör (IF) salgılar. IF, vitamin B12 vitamininin ince bağırsakta emilimi için gereklidir. Pernisiyoz anemide vücut yeteri kadar B12 vitaminine sahip olmadığı için yeterli miktarda sağlıklı alyuvar yapamaz. Yeterli B12 vitamini olmadığı durumda alyuvarlar normal bölünmeye uğrayamaz ve aşırı büyük hale gelir. Aşırı büyüyen alyuvarlar kemik iliğinden (kemiklerde bulunan ve kan hücrelerinin yapıldığı süngersi doku) kana geçmede sorun yaşayabilirler.
Şiddetli ve uzun süren pernisiyoz anemi kalbe, beyne ve vücuttaki diğer organlara hasar verebilir. Pernisiyoz anemi aynı zamanda sinir hasarı, nörolojik sorunlar (hafıza kaybı gibi) ve sindirim sistemi problemleri gibi başka komplikasyonlara da yol açabilir. Ayrıca, pernisiyoz anemili kişilerde mide kanserine yakalanma riskini de artabilir. Bir bakıma, Whipple'ın demir eksikliği anemisinde, demir takviyesi için kullandığı karaciğer terapisi, B12 vitamin eksikliği ile ilgili PA'nın tedavisinin de yolunu açmıştır.
Yazıda Geçen Tarihi Kişiler: George Richards Minot (1885–1950), George Hoyt Whipple (1878–1976), William Parry Murphy (1892–1987) , William Bosworth Castle (1897–1990)
- Önceki konu: Modern Ebelik 1925 – Anne ve Bebek Bakım Uzmanı
- Sonraki konu: Carrie Buck’ın Kısırlaştırılması 1927 – Öjenizm
Liver Therapy 1926. Page 348. The Medical Book: From Witch Doctors to Robot Surgeons, 250 Milestones in the History of Medicine. 2012