Spor / egzersiz, sağlıklı yaşamın olmazsa olmazıdır. Spor yapmak insanı zinde hissettirir, yaşam kalitesini arttırır. Bu önemi anlayan çoğu insan küçük çaplı da olsa yürüyüş, koşu gibi hareketleri günlük rutinine katmıştır. Ancak spor yaparken spor yaralanmalarına ve çeşitli sakatlanmalara karşı da dikkatli olmak gerekir. Uzun süre yapılan spor kas, kemik ve eklemlerimizden oluşan destek ve hareket sistemimizde bir miktar stres ve baskı yaratır. Bu baskı, yanlış bir şekilde yapılan hareketler ile birleştiğinde spor yaralanmaları oluşabilir. 2016 yılında Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezi’nin (US-CDC “Centers for Disease Control and Preventation”) ABD’de yaptığı bir çalışmada her yıl 8-24 yaşları arasındaki 8.6 milyon kişinin spor kazası geçirdiği gösterilmiştir (Kaynak 1). Yediden yetmişe herkesin başına gelebilecek bu kazalar birçok yaralanmaya sebep olabilir. Kırık, çıkık, tendonda kopma/yırtılma, burkulma oluşabilecek belli başlı yaralanmalardır (bakınız en sık görülen 7 sporcu yaralanması ve korunma yolları).

İlk seçenek: RICE

Bir yaralanma geçirdiyseniz Uluslararası Artrit ve Kas-İskelet Deri Hastalıkları Enstitüsü’nün önerisine göre adı İngilizce “Rest (dinlen), Ice (buz uygula), Compression (baskı uygula), Elevation (yüksekte tut)” kelimelerinin baş harflerinden kısaltılan RICE tedavisi uygulanabilir (2).

Eğer yaralanmanız ciddi değilse RICE yöntemi güzel sonuçlar verecektir. Bu öneriyi 2 hafta uygulayıp sonuç almadıysanız daha ciddi problemler akla geleceği için doktora görünmenizde fayda vardır. Ayrıca yaralanma esnasında ekleminizden bir ses duyduysanız, ekleminizde ciddi şişlik, ağrı ve üstüne basamama / oynatamama gibi durumlar varsa kötüye işarettir en kısa sürede bir uzmana gözükmelisiniz. Bu yaralanmaların gerçekleşmemesi için spordan önce ve sonra esneme ve ısınma hareketleri yapmayı ihmal etmemeliyiz. Ağırlık egzersizleri yapıyorsak postürümüzü korumalı ve kullandığımız ağırlıklara dikkat etmeliyiz. Çok önemli bir diğer nokta ise olası bir sakatlanma sonrası iyileşmek için kendimize yeterli süre tanımalıyız. Çünkü bu yaralanmalar tekrarlarsa ve tedavi edilmeyip üstüne gidilirse kişinin ekleminde de bir yatkınlık varsa koşucu dizi hastalığı denilen “kondromalazi patellaya” neden olabilir.

Koşucu dizi hastalığı nedir?

Tıp terminolojisinde kondromalazi patella dediğimiz bu hastalığın ne olduğu aslında adında saklı. Latince'de kondro, kıkırdak; patella, diz kapağı; malazi ise bir yapının yumuşaması, direncini kaybetmesi sonuç olarak da bütünlüğünün bozulması anlamına gelmektedir.

Tüm bu anlamlara bakarak koşucu dizi hastalığını diz kapağındaki kıkırdağın bazı nedenler sonucunda yumuşaması ve yapısının bozulması olarak tanımlayabiliriz. Diz kapağına alınan travmalar, aşırı spor yapmak, özellikle diz kapağında yükü arttıran kayak, koşu, atlama gibi sporlarla uğraşmak ya da doğuştan gelen bir diz zayıflığı bu hastalığa sebep olabilir. Bu hastalığın başlıca belirtileri diz kapağında, yoğun egzersiz ya da aşırı hareketsizlik sonrası oluşan ağrı ve hareket anında buradan duyulan gıcırdama sesidir. Eğer dizinizde bir ağrı varsa ve birkaç gün içinde düzelme göstermediyse mutlaka doktora başvurmalısınız. Doktorunuz sizi muayene ettikten sonra oluşan hasarı görebilmek için sizden röntgen, MRG (emar) ya da artroskopi gibi testler isteyebilir. Tüm bilgileri değerlendirip hastalığınızın seviyesini belirler ve bu doğrultuda bir tedavi programı hazırlar.

Hastalık seviyesine göre zamanla izlemle geçebileceği gibi uzun bir tedavi de gerektirebilir. Tedavi için farklı seçenekler mevcuttur. Tedavide amaç diz kapağının üzerine binen baskıyı azaltmaktır. İlk olarak eklemdeki ağrı, şişlik, hassasiyeti azaltmak için ilaç tedavisi başlanabilir fakat bu yanıtsız kalırsa önce fizik tedavi daha sonra cerrahi tedaviler düşünülür. Fizik tedavide amaç dizin etrafındaki kasların güçlendirilmesidir. Bu durum bisiklet binme ve yüzme gibi dize ağırlık bindirmeyecek egzersizlerle sağlanabilir. Ancak ekleminizde bir kayma mevcutsa tedavi cerrahi olarak değişebilir.

Koşucu dizi hastalığının ortaya çıkmasını önlemek için temel hedefimiz dizimizi aşırı yükten, uygunsuz hareketlerden korumaktır. Bunun için öncelikle sporumuzu doğru ve vücudumuza uygun şekilde yapmalıyız. Yoğun egzersiz esnasında dizimize çok yüklendiğimizi hissedersek ya da ağrımız olursa mutlaka iyi hissedene kadar ara vermeliyiz. Risk faktörlerini taşıyorsak bu hastalığa yatkın olduğumuzu bilmeli daha da dikkatli olmalıyız. Özellikle dizimize yük bindiren bir spor yapıyorsak ya da dizlerimizin üstünde bir fiziksel aktivite yapıyorsak mutlaka dizlik kullanmalıyız. Aynı zamanda kilomuzun fazla olması da dizlerimizin maruz kaldığı basıncı arttırır. Bu yüzden kilomuzu da boyumuza göre uygun aralıkta tutmaya özen göstermeliyiz. Risklerimizin farkında olup önlemler alırsak, önerilere uyum gösterirsek kendimizi kalıcı hasarlardan korumuş oluruz. Böylece sağlıklı bir yaşam için gerekli olan sporu ara vermeden, yaşamımız boyunca yapabilme şansımız olur.