Medar-ı iftiharımız Aziz Sancar hakkında çok şey konuşuldu ve yazıldı. Zaten öyle de olmalıydı. Çünkü onlarca yıldır bilim insanlarımızın ve bilime meraklı hemen herkesin adeta rüyalarına girmekteydi, ülkemiz topraklarında yetişen bir bilim insanının Nobel ödülü alması. Peki, bilim insanı Nobel Ödülü almak için mi çalışır?

Şüphesiz bilgi arayışının pek çok nedenleri vardır. Belki de en önemlisi, insan beyninin yetenek ve kabiliyetlerin çok kapsamlı oluşudur. İnsanın akıl ve düşünme yeteneği, gelişme ve mükemmelleşme meyli, sayısız isteklerini karşılama arzusu, şiddetli merak duygusu, ilk insana verilen ilim ve hükmetme özelliği, yaşadığı kainatın büyüklüğü, varlık ve olayların çokluğu ve özellikleri, bilimin ve bilim dallarının doğmasına neden olmuştur.

Tarih boyunca "dahi", "seçilmiş kişi", "toplum lideri" olarak adlandırılan kimi insanlar hep yaşadıkları çağın önünde gitmiştir. Hatta birçoğunun sözleri günümüz dünyasında geçerli olacak kadar güçlü ve ileri görüşlü olmuştur.

"Şans hazır beyinleri tercih eder!"

Kuduz aşısını bularak tarihe adını yazan Fransız bilim insanı Louis Pasteur, bu ünlü sözünü sanki Aziz Sancar için söylemiş. Karşılaştığı birçok zorlukla baş eden, çok okuyan, çok çalışan, kalacak yeri olmadığı için laboratuvarlarda yatan Aziz Sancar için… Şansının yardım ettiği de olmuş, ama o şansı yakalamak için beyni zaten hazırdı.

Dahilerin nasıl diğer insanlardan farklı oldukları ile ilgili birçok teori vardır ve bu durum sadece zeka ile ölçülen bir durum değil, yetenekle de bağlantılı bir kavramdır. Halen bilimin en önemli araştırma konularından biridir. Belki daha doğmadan veya gelişim aşamasında beyinlerindeki nöronlar belli becerileri en iyi şekilde yapmak için en doğru bağlantıları kurmaktadır.

İşte Aziz Sancar'ın asıl hikayesinin ne milliyeti, ne köyde başlayıp tıp fakültesine kadar devam eden zorlu temel eğitimi, ne de yaşadığı imkansızlıkların üstesinden gelirken gösterdiği beceriler olduğunu düşünüyorum. Gerçek hikayesinin bilime hazır bir beyne sahip olmak olduğunu düşünüyorum. Öyle bir beyin ki, tatmini ancak aradığı bilgilere ulaşarak yaşamıştır.