Vücutta aşırı miktarda yağ birikmesi sonucunda ortaya çıkan ve mutlaka profesyonel bir yardım alınması gereken aşırı kilolu olma hali, yani obezite, modern çağın en önemli sağlık problemleri arasında yer almaktadır. Obezite, kalp-damar rahatsızlıkları, hipertansiyon, felç gibi pek çok hayati risk taşıyan hastalıklara sebep olmakla birlikte, meme kanserinin oluşmasında ve ilerlemesinde de oldukça etkilidir. Journal of Clinical Oncology'de Temmuz 2020'de yayımlanan bir çalışma, obezitenin meme kanserinin tedavisi üzerinde de son derece etkili olduğunu gösterdi. Çalışma, meme kanseri tanısı sırasında yüksek vücut kitle indeksine (VKİ) sahip olmanın, taksan bazlı adjuvan (ameliyat sonrası koruyucu) kemoterapinin etkinliğini azaltabileceğini ve sağkalım oranlarında düşüşe sebep olabileceğini öne sürmekte.

Önceki çalışmalar, postmenopozal (menopoza girmiş) kadınlarda, yüksek vücut kitle indeksinin, daha yüksek meme kanseri riski ve daha kötü hastalık gidişatı ile ilişkili olduğunu göstermektedir. Yakın zamanda yapılan bir diğer çalışmada ise, VKİ değeri normal aralıkta olan bireylerde artan yağlanma oranının, postmenopozal kadınlarda meme kanser riskini arttırabileceği gösterilmektedir.

Belçikanın, Leuven Katolik Üniversitesi, Onkoloji Bölümü, Translasyonel Meme Kanseri Araştırma Laboratuvarında yapılan araştırmada yer alan Dr. Christine Desmedt; "Çalışmada dosetaksel (Taxotere) adı verilen lipofilik bir ilaç kullandık. Çalışmanın sonuçları, kullanılan ilaçların tümör bölgesine ulaşmadan önce, etrafında bulunan vücut yağları tarafından emildiğini ortaya koymakta. Bu sonuç, dosetaksel gibi bir diğer taksan grubu olan ve kemoterapi ajanı olarak kullanılan paklitakselin de aynı etkiye uğrayıp uğramayacağı konusunda bizleri meraklandırdı."

Vücut kitle indeksi yüksek olan kişilerde daha düşük tedavi yanıtları gözlendi

Yapılan çalışmada, 2887 meme kanseri hastası belirlenen kriterlerde obez ve zayıf olmak üzere gruplara ayrılmış ve kemoterapi ajanı olarak dosetaksel kullanıldı.

Çalışma sonuçları, obez hastaların, zayıf hastalara kıyasla, hastalıksız sağkalım ve genel sağkalımlarında önemli ölçüde düşüş olduğunu gösterdi. Tersine, dosetaksel içermeyen bir adjuvan kemoterapi tedavisi alan obez ve zayıf hasta gruplarının her ikisinde de; hastalıksız sağkalım, genel sağkalım veya uzak metastaz oranları arasında bir fark gözlenmedi.

Yapılan çalışmanın sonuçlarını yorumlayan araştırmacılar, meme kanseri tedavisinde dosetaksel kullanılmadan önce, vücut kompozisyonuna göre risk-yarar değerlendirmesi yapılması ve sonrasında karar verilmesi gereken bir durum olduğunu belirtmekteler. Bulunan sonuçların çok faktörlü olduğunu belirten araştırmacılar, yüksek VKİ değerine sahip kişilerde düşük tedavi yanıtı alınmasına sebep olacak yüksek tansiyon, diyabet gibi diğer sağlık sorunlarının da etkili olduğunu vurguladı. Bu çalışma aynı zamanda, hastaların vücut yağ oranlarına bakılmaksızın denenen kanser ilaçlarının, randomize klinik çalışma sonuçlarını da sorgulatmaktadır. Ancak Christine Desmedt, mevcut tedavilerde değişiklik yapılmadan önce daha fazla araştırmaya ihtiyaç olduğunun üzerinde durmaktadır.

Çalışmada aynı zamanda östrojen reseptörü (ER) pozitif ve negatif olan meme kanserlerinin de VKİ ve tedavi yanıtı ile ilişkisi değerlendirilmiştir. Çalışma sonucunda, dosetaksel bazlı kemoterapinin ER negatif meme kanseri olan obez hastalarda olumsuz etkilere neden olabileceği belirtilse de bu sonuçların çok dikkatli yorumlanması ve mutlaka yeni çalışmaların yapılması gerektiği belirtilmektedir.

Bulunan sonuçlar son derece önemli olmakla birlikte, yapılacak yeni çalışmalar kemoterapilerde yeni düzenlemelere gidilebileceğini ve tedavi yöntemine karar verilirken hastaya ilişkin pek çok faktörün değerlendirilmesi gerektiğini göstermektedir. Daha da önemlisi bu çalışma, obeziteden kaçınmanın ve obezite tedavisinin önemini bir kez daha vurgulamaktadır. 

- Aşağıdaki şekilde, "obezite ile direkt ilişkili kanserler" görülebilir:

obezite hangi kanserlere neden olur

- İlgili Konu: Egzersiz ve riskini azalttığı 14 kanser türü