İnme nedir?

İnme, beyne giden kan akımının ani bir şekilde kesilmesi veya azalması durumudur; halk arasında beyin felci olarak bilinmektedir. Tıp dilinde "serebrovasküler olaylar" sınıfında incelenmektedir. Buna bağlı olarak beyinde yeterli oksijenlenme ve beslenme sağlanamadığından beyin hücrelerinde hasar oluşur. Bu durum normale dönse bile beyinde oluşan hasarın geriye dönmesi zordur. İnmelerin en önemli nedeni ateroskleroz dediğimiz damar duvarında kan akışını kısıtlayacak maddelerin birikmesidir.

Ateroskleroz, kalp, beyin, kollar, bacaklar, böbreklerdeki damarlar gibi vücuttaki herhangi bir damarı etkileyebilir. Hangi organın damarını etkilediğine bağlı olarak o organa zarar verir. Kolesterol, yağ, kalsiyum gibi maddeler damar içinde büyüdükçe damarları tıkar ve inme oluşur. Ateroskleroz risk faktörleri şunlardır:

  • yüksek tansiyon,
  • kanda yüksek kolesterol,
  • sigara kullanımı,
  • şeker hastalığı,
  • obezite,
  • az fiziksel aktivitede bulunmak ve
  • ailesel yatkınlık

Dikkat edilirse, bu risk faktörlerin çoğu (sigara, obezite, az fiziksel aktivite ve ailesel yatkınlık) kanserin ana sebepleri içindedir.

İleri yaştaki inme riskini azaltmak için NASIL BESLENMELİ?

Araştırmalara göre, inme riskini azaltmak için en yararlı beslenme şekillerinin vejetaryenlik ve Akdeniz tipi beslenmedir.

Lyon Diyet ve Kalp Çalışması koroner kalp hastalığına sahip olan hastaların beslenmelerini inceledi. İncelemeler sonucunda Akdeniz diyetinin inme ve kalp krizini 46 aylık bir sürede %60 azalttığını göstermiştir. Ancak bu diyetlerde bulunan yağ içeriği yüksek yumurta sarısı ve kırmızı et ateroskleroza öncü bir molekülü içerir. Bundan dolayı ortalama 17.5 yıl bu iki diyeti uygulayan kişilerde diyetin içeriğindeki yumurta ve yüksek yağ içerikli besin tüketiminden dolayı kardiyovasküler riskte bir artış olmuştur. Bu yüzden özellikle ileri yaştakiler bu diyetleri uygularken yumurta sarısı ve et tüketimine dikkat etmeliler. Buna bir çözüm olarak kırmızı et yerine beyaz et yemenin yararı araştırılmış. Sonuçta ise, 1 ayda ateroskleroz öncüsü bu molekülün değerinin yarı yarıya azaldığı görülmüştür.

Ateroskleroz sadece beslenmeye bağlı olarak gelişmez. Bazı kişilerde beslenmeden bağımsız olarak aterosklerozun öncü molekülleri kanda artmış olarak bulunur. Ateroskleroz gelişiminde etkisi olan moleküller vücuttan böbrek yoluyla atılır. Böbreğimiz yaş arttıkça daha yavaş fonksiyon gösterir. Böyle olduğunda da aterosklerozun öncü molekülleri kanda daha da artar. Bu yüzden böbrek hastalığı olanlar ve yaşı ilerlemiş kişiler de yumurta sarısını ve kırmızı eti sınırlı olarak tüketmelidirler.

Düşük tansiyona sahip olmak herkes için olumlu bir durum mu?

Türk Kardiyoloji Derneğinin Ulusal Tansiyon Takip ve Tedavi Kılavuzu’na göre doğru tansiyon ölçümünde altın standart damar içi ölçümdür.

Damar içi ölçüm dışında hepimizin evlerinde bulunan manşonlu tansiyon aletleri ve elektronik tansiyon aletleri ile de ölçüm yapılabilir. Ev ölçümlerinde kullanılacak tansiyon aleti için manşonlu tansiyon aletleri daha doğru sonuçlar verir. Ancak bu cihazları kullanamayan ya da işitme güçlüğü olan kişiler elektronik tansiyon aletlerini kullanabilir. Bunların da doğru sonuç verip vermediği belirli aralıklarla manşonlu tansiyon aletiyle kontrol edilmelidir.

Tansiyonumuzu etkileyen faktörler;

  • Açlık-tokluk durumumuz
  • Fiziksel aktiviteler
  • Sigara
  • Kahve
Tansiyon ölçümden önce bu gibi durumlara dikkat etmeliyiz;
  • Arkamıza yaslanıp oturduktan sonra kolumuzun kalp hizasında olmasına ve ölçüm sırasında konuşmamaya özen göstermeliyiz.
  • Manşonlu bir tansiyon aleti ile ölçüm yapıyorsak manşon boyutunun kol çevremize uygun olduğuna emin olmalıyız.
  • Muhtemel bir olumsuz durumu gözden kaçırmamak için tek bir ölçüme güvenmemeliyiz. En az 2 defa aralarında süre bırakarak ölçüm yapmalı ve bunların ortalamasını doğru kabul etmeliyiz.
  • Aynı şekilde 2 kolumuzdan da ölçüm yapmalı ve yüksek olanı doğru değer saymalıyız.
  • Sürekli bir ölçüm yapılacaksa, hasta tansiyon takibinde ise Türk Kardiyoloji Derneği sağ koldan yapılan ölçümlerin tercih edilebileceğini söylemektedir.

Düşük tansiyonu olan hastalarda yapılan bir çalışmada hastaların tansiyonu, tansiyon aleti kullanılarak ve damar içinden direkt ölçülmüştür. Bu hastaların yarısında damar içinden ölçülen kan basıncının tansiyon aleti ile ölçülenden 30 mmHg’a kadar düşük olduğu görülmüştür. Beynimizdeki damarların kan basıncı kolumuzdakilerden her zaman daha düşüktür. Damar sertliği olan hastalarda tansiyon aletinin hatalı ölçme olasılığı daha fazladır. Damar sertliği olan birinde koldan ölçümde düşük tansiyon saptandığında, gerçek tansiyonun ölçülenden daha düşük olabileceği hesaba katılmalıdır. Bu yüzden ileri yaşta düşük tansiyonu olan kişilerin damar içi değerlendirmesi yapılması için doktora başvurmaları tavsiye edilir.

Lipit düşürücü tedavi yaşı çok ileri hastalar için uygun mudur?

Lipit düşürücü tedavi inme riskini kesin olarak azaltır!

SPARCL adlı klinik çalışmada lipit düşürücü ilaç kullanan hastaların inme oranlarının %31 azaldığı görülmüştür. İleri yaştaki kişilerin inme riski normalden daha fazladır. Bu çalışmaya da bakarak söyleyebiliriz ki yaşı ilerlemiş kişiler daha yoğun bir lipit düşürücü tedavi almalıdırlar.

İleri yaşta kan sulandırıcıların yarardan çok zararı mı var? 

Kan sulandırıcılar aterosklerotik hastalığı olanlarda damar tıkanmasını önlemek için kullanılır. Yaş ilerledikçe kalp ve damar hastalığı riski arttığından kan sulandırıcılar daha hastalık gelişmeden bile koruma amaçlı kullanılabiliyordu.

Yakın zamanda yapılan çalışmalar bu uygulamanın doğruluğu ile ilgili şüpheler ortaya koymuştur. Yaşlandıkça kanama riski artar. Kan sulandırmak için kullanılan aspirin bu riski daha da arttığından kullanımı üzerine hala soru işaretleri bulunmaktadır. Varfarin ile de hastaların yeterli kan sulandırma etkisini alamadıkları görülmüş. Doğrudan etkili oral antikoagülan ilaçların hem kanama riskini arttırmadığı hem de varfarinden daha etkili olduğu gösterilmiş. Bu yüzden bu ilaçları kullanmanın daha etkili olabileceği söyleniyor.

Tabii ki bu ilaçların kullanımı hastalar arasında farklılık gösterir. Bu yüzden her zaman doktorumuzun tavsiyesini dinlemeliyiz.

B vitamini, homosistein düzeyini düşürerek inme riskini azaltır mı?

Homosistein kalp krizleri ve inmeyle sonuçlanan ateroskleroz sürecini başlatan bir faktördür. B vitaminlerinin eksikliği kanda homosistein düzeyini yükseltir. B vitaminlerinin homosisteinin düşmesine bağlı olarak inme riskini azalttığı aynı zamanda yüksek riskli olan hastaların daha fazla fayda gördüğü gösterilmiştir.

İleri yaşta karotis stenti ya da endarterektomi işlemi

Stent, damarların içine yerleştirilen bir materyal olup damarların açık kalmasını sağlar. Endarterektomi ise ilerde damarı tıkayabilecek birikmiş tabakanın sıyrılıp alındığı operasyondur.

Karotis yani şah damarında darlık olan hastaların kalp krizi riskleri yüksektir. Ciddi derecede bir darlık yoksa bu yoğun bir ilaç kullanımı ile tedavi edilebilir. Ancak ciddi bir durum varsa, hayatı etkileyecek düzeye gelmiş ise bu işlemler bir üst basamak tedavi olarak yapılmalıdır.

Sonuç ve Özet

İleri yaşla birlikte inme riskinin arttığını ve en sık sebebinin ateroskleroz olduğunu biliyoruz.

Bu nedenle ateroseklerozdan korunmak için;

  • Erken dönemlerden itibaren yaşam tarzı alışkanlıklarımızı düzenlemeliyiz.
  • Genç yaşlardan başlayarak kan kolesterol ve şeker değerlerimizi korumaya özen göstermeli, sigara içmemeli veya kullanıyorsak bırakmalıyız.
  • Fiziksel aktiviteye önem vermeliyiz az hareket etmenin risk faktörü olduğunu unutmamalıyız.
  • Ateroskleroz riskini arttırdığı için hipertansiyon ve diyabet gibi kronik hastalıklarımız varsa düzenli doktor kontrollerine gitmeliyiz.
  • Aynı zamanda ateroskleroz geliştiyse doktorun önerdiği tedavi planlarına uymalıyız. Bu şekilde inme riskimizi azaltabiliriz.