Cilt kanserleri, köken aldıkları hücrelere göre ikiye ayrılır: melanom (deriye rengini veren melanosit adlı hücrelerden köken alan) ve non-melanom (melanom olmayan). Cilt kanserlerinin %95 kadarı melanom olmayan türdedir. Melanom olmayan cilt kanserlerinin ise, bazal hücreli kanser ve skuamöz (yassı) hücreli kanser olmak üzere yaygın görülen 2 ana türü vardır. Sıklıklarına göre cilt kanserleri şöyle sıralanır (sıktan seyreğe doğru): bazal hücreli, yassı hücreli ve melanom. Yassı hücreli cilt kanseri, sadece ABD'de her yıl yeni olarak 700 bin kişiyi etkilemektedir. Tüm cilt kanserleri için ana risk faktörü güneş ışınlarıdır.

Melanom-olmayan cilt kanserli hastaların büyük çoğunluğu, ameliyatla başarıyla tedavi edilebilir. Tümörler daha ilerlemiş olduğunda, daha geniş bir ameliyat veya radyoterapi genellikle bölgesel hastalıkların kontrolü için yeterlidir. Metastaz yapmış (vücuda yayılmış) cilt kanserinde ise tedavi, kanserin bazal hücreli mi yoksa yassı hücreli mi olup olmadığına göre yapılır, fakat tedavi seçenekleri oldukça sınırlıdır.

Bazal hücreli cilt kanserleri çok nadir metastaz yaparken, yassı hücreli cilt kanserlerinin %5 kadarı bölgesel lenf bezlerine ve uzak organlara metastaz yapar.

Metastaz yapmış (4. evre) yassı hücreli cilt kanseri için cemiplimab (kutu adı Libtayo) adlı immünoterapi, Eylül 2018'de FDA onayı almıştı. Bununla birlikte, bölgesel olarak ileri evre cilt yassı hücreli kanserinin neoadjuvan (ameliyat öncesi küçültücü) tedavisi için onaylı bir tedavi bulunmamaktadır. Ayrıca baş-boyun bölgesinde ilerlemiş yassı hücreli cilt kanserleri direkt ameliyat edildiğinde geniş defektlere, olumsuz görsel ve fonksiyonel sonuçlara neden olabilmektedir. Bu nedenle ameliyat öncesi etkili tedaviler, özellikle bu hasta grubu için önemlidir.

Yassı Hücreli Cilt Kanseri Tedavisinde Dönüm Noktası

Evre 2-4 yassı hücreli cilt kanseri için neoadjuvan immünoterapi, bir faz-II klinik araştırma sonuçlarına göre güçlü bir patolojik tam yanıt oranına yol açtı. Çalışma, ESMO 2022 Kongresi'nde ve eş zamanlı NEJM dergisinde yayımlandı.

Araştırmanın baş yazarı Dr. Neil D. Gross ve meslektaşları, cemiplimab ile neoadjuvan immünoterapiyi inceleyen bir pilot çalışma yürüttüler. Araştırmacılara göre çalışmanın amacı, yassı hücreli cilt kanseri hücrelerinin tedaviye nasıl tepki verdiğini belirlemek ve biyoloji hakkında daha fazla bilgi edinmekti, ancak sonuçlar baş döndürdü. "Hastaların ne kadar iyi yanıt verdiğini öğrenince şaşırdık. Hastaların yarısından fazlası tedaviye tam patolojik yanıt verdi ve 20 hastadan 4'ü neredeyse tama yakın patolojik yanıt aldı." dedi Gross.

Avustralya, Almanya ve Amerika Birleşik Devletleri'ndeki merkezlerde 79 hasta üzerinde yürütülen bu çalışmada hastaların %63'ü tedaviye gerçekten etkileyici patolojik yanıt verdi. Hatta çok iyi yanıt veren ve ameliyatı reddeden birkaç hasta vardı.

Dr. Gross "Bu sonuçlar o kadar dramatik ki, bu durumdaki hastaların tedavi şeklini etkilemeyeceğini hayal etmek zor" dedi.

Dramatik Sonuçlar ve Cazip Bir Seçenek

Yeni denemedeki 79 hastanın ortanca yaşı 73, %85'i erkek ve %87'si beyazdı. Tümörlerin yaklaşık %91'i baş ve boyunda yerleşmişti; %6'sı evre II, %48'i evre III ve %46'sı evre IV idi. Tüm hastalara 3 haftalık aralıklarla dört doz 350 mg cemiplimab verildi.

Ortalama 9,7 aylık (aralık, 1.3-19.6 ay) bir takipten sonra, hastaların %51'inde patolojik bir tam yanıt elde edildi (%95 güven aralığı, %39-%62). Başlangıçta hastaların %25'inin patolojik bir yanıt elde edeceği tahmin edilmişti. Hastaların ek bir %13'ü bir patolojik majör yanıta sahipti (%95 GA, %6-22). %25'i, cerrahi numunenin en az %10'unu temsil eden canlı tümör hücreleri olarak tanımlanan patolojik bir tam veya patolojik majör yanıt elde etmemişti.

Patolojik ve Görüntüleme Temelli Yanıt Değerlendirmesine Göre Her yassı hücreli cilt kanser

Grafiğin açıklaması: Her hasta için, neoadjuvan cemiplimaba verilen patolojik yanıt, renk kodlaması ile belirtilir. Görüntülemede tespit edilen neoadjuvan cemiplimaba yanıt, neoadjuvan cemiplimab ile tedaviden sonra görüntülemede hedef lezyon çaplarının toplamında başlangıca göre en iyi yüzde değişimini gösteren çizim ile belirtilir. Kesikli çizgiler, kısmi yanıt (hedef lezyon çaplarının toplamında >%30 azalma) ve ilerleyici hastalık (hedef lezyon çaplarının toplamında >%20 artış) için görüntülemeye dayalı kriterleri gösterir. Hastalık progresyonu (ilerlemesi) veya cerrahi sonrası elde edilen lezyon ölçümleri hariç tutulmuştur.

Hastaların %72'si, araştırmacı tarafından tedaviyle ilişkili olduğu düşünülen, en yaygın olarak yorgunluk (%28), makülopapüler döküntü (%14) ve ishal (%11) gibi bir yan etki yaşadı. Hastaların %15'i bağışıklıkla ilgili yan etkiler yaşadı. %4'ü 3. derece bağışıklıkla ilgili bir olumsuz olay yaşadı.

Cesaret verici sonuçlara rağmen, daha fazla araştırma yapılması gerekiyor. Bir anahtar soru, ameliyattan önceki optimal tedavi sayısıdır. Pilot çalışmada iki doz kullanılırken, faz-II çalışmasında dört doz kullanılmıştır. Bir diğeri, tedaviden sonra bazı hastaları ameliyattan ve radyoterapiden koruyup korumayacağıdır. Bunun klinik pratiğe nasıl yayılacağı konusunda gerçekten önemli olan pek çok cevaplanmamış soru var, ancak geri dönüşün olmadığını düşünüyorum. Sonuçlar o kadar dramatik ki, hastalar ve doktorları için çok çekici bir seçenek.