Bazı çalışmalar aspirin kullanan kadınların meme kanseri riskinin düşük olabileceğine işaret etmektedir. Peki meme kanseri sebebiyle tedavi görmüş kişilerin aspirin kullanması sağlık açısından onları nasıl etkilemektedir?

Aspirin Nedir?

Aspirin, pek çok insanın ilaç dolabında bulundurduğu non-steroid (steroid olmayan) antiinflamatuar bir ilaçtır (NSAID). Kimyager Dr. Felix Hoffmann, 10 Ağustos 1897 tarihinde salisilik asidi asetik asit ile sentezleyerek saf asetilsalisilik asidi üretmeyi başarmıştır. Söğüt ağacının kabuklarından elde edilen asetilsalisilik asit ya da ticari ismiyle aspirin, pratik faydaları ve görece düşük riskte yan etkileriyle her evde bulunan vazgeçilmez bir ilaç haline gelmiştir. Aspirin; sıklıkla ateş düşürücü, ağrı kesici, yangıyı azaltıcı etkileri için kullanılmaktadır. Ayrıca; kanı sulandırıcı etkisiyle de ritim bozuklukları, kalp yetmezliği, şeker hastalığı, damar tıkanıklıklarında uzun süreli düşük doz aspirin kullanımı bunlara bağlı kalp-damar hastalıklarının gelişmesini önlemekte veya etkilerini azaltmaktadır. Aspirin, etkilerini siklooksijenaz (COX) denilen enzimleri baskılayarak gösteren bir ilaçtır. COX1 enzimleri kanın pıhtılaşmasında görevli tromboksan A2 nin; COX2 enzimleri ateş, ağrı, yangının algılanmasında görevli prostagladinlerin sentezinde görevlidir. Dolayısıyla aspirin COX1 enzimlerini baskılayarak kanı sulandırıcı; COX2 enzimlerini baskılayarak ağrı, ateş, yangının algılanmasını engelleyici etki gösterir. Yani aspirin ağrıya, ateşe neden olan etkeni tedavi etmez; sadece bunların hissedilmesini azaltır. Altta yatan neden mutlaka tespit edilip tedavi edilmelidir.

Çalışmanın Detayları

Aspirinle ilgili yakın geçmişte yapılan bazı çalışmalar, aspirin kullanımının meme kanseri riskini yüzde 20'ye kadar azaltabileceğini de söylemiştir. Ancak North Carolina Üniversitesi'nden (UNC) yapılan yeni araştırmalar meme kanseri sonrasında aspirin kullanımının, hastalık sonuçlarını nasıl etkileyeceğinin çok açık olmadığını ifade etmekte. UNC araştırmacıları, Cancer dergisinde yer alan makalelerinde "aspirin kullanımına ilişkin meme kanseri sonrası hastalığın seyri ve ölüm oranı ile ilgili temel biyolojik mekanizmalar ve epidemiyolojik bulguların sınırlı ve tutarsız olduğunu" belirtiyorlar. Aspirin meme kanseri sonrası bazı bireylerin sağlığının korunmasına yardımcı olabilirken, diğerlerinde olumlu etkiler göstermemiştir. Peki aspirinin hangi insanlara ve nasıl fayda sağlamaktadır? UNC ekibi yaptıkları çalışmada bu konuyu araştırdı. Epigenetik değişimler (DNA ile etkileşim) anahtar rol oynayabilir Yakın zamanda yapılan çalışmalar, "Kronik inflamasyon, meme kanseri de dahil olmak üzere birçok kanser türünün gelişmesinde kilit bir oyuncudur, aspirin antiinflamatuar özellikte olması sebebiyle meme kanseri gelişim riskini azaltabilmektedir.'' şeklinde sonuçlara varmıştır. Ancak bu çalışmada, etkinin daha net araştırılması için insan DNA'sının yakından incelenmesi amaçlandı. Buna göre bilim insanları meme kanseri teşhisi öncesinde aspirin kullanımının meme kanseri mekanizmaları ile bağlantılı 13 gende DNA metilasyonu (epigenetik değişimler) ile etkileşime girip giremeyeceğini, bununla birlikte kanser tedavisinin sonucunu etkileyip etkilemeyeceğini incelediler. DNA metilasyonu, DNA moleküllerinin dış faktörlere bağlı kimyasal reaksiyonlar yoluyla açılıp kapatıldığı bir süreçtir. Bu olay, geni değiştirmez fakat gen aktivitesini değiştirebilir ve potansiyel olarak kanser de dahil olmak üzere çeşitli sağlık sorunlarına yol açabilir.

  • İlgili konu: Genler için de Eğitim Şart! Kanserde Epigenetik Tedaviler Çalışmada araştırmacıların odaklandığı 13 gen şunlardı: APC, BRCA1, CDH1, CYCLIND2, DAPK1, ESR1, GSTP1, HIN, CDKN2A, PR, RAR beta, RASSF1A ve TWIST1. Çalışma meme kanseri olan 1.266 kadının verilerinin analizi ile elde edildi. Araştırmacılar, meme kanseri teşhisini almadan 6 haftaya kadar önce, haftada en az bir kez aspirin alan ve BRCA1 geninde metilasyon tespit edilen kadınlarda - ki bu gen mutasyonu meme kanserini tetikleyebilmektedir - tedavi sonrası tüm nedenlere bağlı yaşam kaybı riskinde %67 artış buldu. Buna karşın, teşhis öncesinde aspirin kullanan, ve BRCA1 ve PR genlerine metilasyon tespit edilmeyen kadınlarda ise, kansere bağlı ölüm oranlarında % 22-40 oranında bir azalma görüldü.

Sonuç

Mevcut araştırmalar, ilaç kullanımının, epigenetik mekanizmalar üzerinden gen aktivitelerine dair sonuçlar doğurduğunu söylemektedir. Yani, aspirin kullanmak, çeşitli epigenetik değişiklikleri tetiklemektedir ve bunlar kişilere göre farklıdır. Bu nedenle meme kanseri riski yüksek olan kadınların kendi ilaç düzenleri dışında aspirin kullanımını başlatması ya da kullanmaya başladılar ise bırakması önerilmemektedir. Bunun yanında meme kanseri sonrasında aspirin kullanımının, hastalık sonuçlarını nasıl etkileyeceği çok açık değildir ve bu konuda da net bir öneride bulunulamaz. İlerleyen gen analizleri ve ve daha geniş toplum tabanlı çalışmalar, haritalandırmaları ve gen etkileşimlerini daha derinden anlamamıza yardımcı olacaktır. *

Kanserde Yaygın Olarak Görülen Epigenetik Mekanizmalar "DNA Metilasyonları" ve "Histon Modifikasyonlarıdır"

Epigenetik mekanizmalar gen yapısında değişikliğe neden olmazlar ancak genin aktif olup olmayacağını belirlerler

1. DNA Metilasyonu: DNA’ya metil adı verilen kimyasal gruplar eklenir. Metil grubu eklenen gen bölgesi inaktif durumda kalır ve gen işlevini yerine getiremez.

2. Histon Modifikasyonları: Histon modifikasyonları sayesinde genlerin aktif olup olmayacağı belirlenir. Bilindiği üzere DNA hücre içerisnde ipliksi bir yapıya sahiptir. Histon proteinleri DNA sararak sıkı bir yapıya kavuşturur. Sarmalın iç tarafında kalan genler okunamaz ve inaktif durumda kalır.

Yapılan araştırmalarda kanserde en sık görülen mutasyonların DNA metilasyon mekanizmalarında meydana geldiği gözlemlenmiştir. Ancak DNA metilasyonunun fazlalığı ya da azlığı genin tiplerine göre değişir.