Beslenme alışkanlıklarımız sağlığımızın şekillenmesinde önemli bir rol oynamaktadır, ancak diyetin nihai etkisi hakkında hala çok fazla şey bilinmemektedir. Bu bölümde güncel ve en iyi beslenme araştırmalarından bazılarına genel bir bakış sunuyoruz.

Hangi yiyeceklerin sağlık için en iyi olduğu ve hangi gıdaların beklenmedik şekilde olumsuz etkileri olabileceğine dair özel soruları ve yanıtlarını burada bulabilirsiniz.

Ocak-Şubat 2019'da Yayımlanan Dikkat Çekici Beslenme Araştırmaları

Yemek, yaşam için bir zorunluluktur ve iyi yemek, kendimizi iyi hissetmemize, daha fazla enerjiye sahip olmamıza ve daha üretken olmamıza yardımcı olur. Ama iyi yemek ne demektir? Neyi yemelisiniz, neyi önlemelisiniz ve hangi diyet kalıplarını seçmelisiniz?

Araştırmacılar, bu sorunları daha iyi anlamak ve daha iyi beslenme önerilerinde bulunmak için sürekli çalışıyor.

Intermittent Fasting (Aralıklı Açlık / Oruç Diyeti) Hakkında Yeni Bilimsel Veriler

aralikli oruc intermittent fasting ve kanser

Mevcut araştırmalar, bir kişinin belirli bir saat boyunca aç kalıp, kalan saatlerde serbestçe yediği - aralıklı açlığın, kilo vermeye yardımcı olabileceğini ve zararlı inflamasyonu azaltarak yarar sağlayabildiğini göstermiştir. Temel olarak açlık, vücutta - kilo kaybını uyarmak gibi - metabolik süreçlere etki ederek olumlu değişiklikleri tetikleyebilir.

Genellikle, vücudumuz enerji üretmek için karbonhidratlardan yararlanır, ancak bir kişi aç kalıp yorulduğunda ve karbonhidratlar artık olmadığında, vücut başka kaynakları aramaya ve kullanmaya başlar.

Scientific Reports dergisinde Ocak 2019'un sonunda yayımlanan bir araştırma, araştırmacıların daha önce bilmedikleri oruç nedeniyle tetiklenen bazı metabolik değişiklikleri tanımladı.

Japonya'daki Okinawa Bilim ve Teknoloji Yüksek Lisans Üniversitesi'nde bulunan araştırmacılar, oruç tutmanın, gen ekspresyonu ve hücresel düzeyde protein sentezi üzerinde etki yapan iki organik bileşik olan pürin ve pirimidin seviyelerini artırdığını tespit etti.

Araştırmacı Dr. Takayuki Teruya, "Bu maddeler kas ve antioksidan aktivitenin korunmasında çok önemli metabolitlerdir." diye açıklıyor. Bu, pürin ve pirimidin seviyelerinin arttırılmasıyla oruç tutmanın gençleştirici süreçleri uyararak potansiyel olarak vücudu daha uzun süre daha genç tutabileceği anlamına gelir.

İlgili Konu:

Kahvaltı Yapmalı mı Yapmamalı mı?

en iyi kahvalti tavsiyesi kahvaltiyi atlamayin

Şubat 2019'da yayımlanan diğer araştırmalar, diyetle ilgili en iyi uygulamalar hakkında uzun süredir devam eden efsaneleri yok etmeye çalıştı. Kahvaltı kilo vermek için önemlidir gibi.

Bazıları bir sabah yemeği yemenin metabolizmayı uyarmaya yardımcı olduğunu ve böylece daha fazla kalorinin daha hızlı yanabileceğini düşünüyor. Ayrıca, bazı çalışmalar obezite ile kahvaltıyı atlama eğilimi arasında bir ilişki bulmuştur.

Ancak, BMJ'de geçen ay yayınlanan bir çalışmada ters ilişki bulundu. Toplam günlük enerji (kalori) alımının düzenli olarak kahvaltı yapan insanlarda daha yüksek olma eğiliminde olduğunu göstermektedir.

Dahası, araştırmacılar günlük olarak kahvaltı yapmadan gitme eğiliminde olan kişilerin, ortalama olarak kahvaltı yiyicilerinden daha az vücut ağırlığına sahip olduklarını buldular. Ancak kahvaltıyı atlamanın zararlarını gösteren çalışmaların çokluğunu göz ardı etmemek gerekir. Sonuç olarak, bedenen çalışan kişiler için kahvaltı elbette kaçınılmaz gözükmektedir, fakat modern hayatta en sık karşılaştığımız ofis insanları için kahvaltıyı atlamanın sağlıkları için sanıldığı kadar kötü olmadığı gözükmektedir. Günlük alınan toplam enerji miktarının fazla olmaması ve bedeni biraz aç bırakmak sağlığı desteklemektedir.

İlgili Konu:

Aşırı iİşlenmiş Gıdaların Zararları Üstüne Yeni Bilimsel Veriler

minimal ultra islenmis gida fark nedir zararlari örnek

Şubat ayında ayrıca bazı diyet seçeneklerinin sağlığımızı tehlikeye sokabileceği konusunda uyarıcı çalışmalar yayımlandı.

Örneğin, JAMA Dahili Tıp adlı dergide görünen araştırma, bir kez daha, ultra işlenmiş yiyecekleri yemenin son derece zararlı olabileceği konusunda uyarıyor. Bu çalışma, Paris'teki Sorbonne Üniversitesi'nden ve Fransa'daki Avicenne Hastanesi'nden uzmanlar tarafından yapıldı.

Araştırmacılar, hazır yemekler ve işlenmiş etleri içeren bu tür yiyeceklerin, doğal lif bakımından düşükken yüksek oranda yağ, şeker ve sodyum (tuz) içerdiğini açıklıyor.

İlginizi Çekebilir:

Bu, lezzetli olsalar da besleyici olmadıkları ve midemizi doyurucu hissettirmiş gibi kandırarak, ihtiyaç duyduğumuz gerçek besin öğelerini sunmadıkları anlamına gelir. Aynı zamanda, araştırmacılar, ultra işlenmiş gıdaların sıklıkla, çeşitli hastalıklara maruz kalmamızı artırabilecek yapay katkılar içerdiğini de ekliyor.

Uzmanlar bu tür yiyeceklerin hastalığa karşı kırılganlığımızı daha da arttırdığını çoktan anlamış olsa da, genel ölüm riski üzerindeki etkisinde bir belirsizlik vardı. Bu çalışmada, yazarlar, belki de ilk defa, yediğimiz ultra işlenmiş yiyeceklerin miktarında yüzde 10'luk bir artışın, yüzde 14'lük bir ölüm riskine yol açtığı sonucuna varmışlardır.

İlgili Konu:

Diyet / Şekersiz İçecekler Sanıldığının Aksine Sağlıksız Olabilir

Sekerli karbonhisratlı beslenme kanser ilişkisi

Stroke dergisinde yer alan bir başka çalışma, yapay olarak tatlandırılmış diyet içeceklerinin tüketimi konusunda bazı net sonuçlara vardı. Bu araştırmayı yapan ekip, özellikle diyet içecek tüketiminin 50 yaşın üzerindeki kadınları nasıl etkilediğini görmekle ilgilendi, bu nedenle bu yaş kategorisindeki 82 bin kadından gelen verileri analiz etti.

Analizler endişe verici bir eğilim olduğunu ortaya koydu: günde iki veya daha fazla diyet içeceği tüketen kadınların inme/felç riskinde % 23, kalp krizinde veya benzeri bir olayda yüzde 29 daha yüksek riskleri olduğunu buldu. Durum böyle olunca, düşük kalorili alkolsüz bir içeceği alternatif olarak tercih ettiğimiz zaman bunu tekrar gözden geçirmemiz gerekir!

Alkol ve Kanser İlişkisi Yeteri Kadar Bilinmiyor

cancer alcohol breast

Avustralya'nın Adelaide kentindeki Flinders Üniversitesi'nden bir bilim adamı ekibi dikkatini, PLOS ONE'da yayımlanan yeni çalışma, pek çok insanın görmezden geldiği alkolün zararlarına değindi.

Avustralyalı araştırmacılar, alkolün meme kanseri için önemli bir risk faktörü olduğu bilgisinin, kadınların ne kadar farkında olduğunu sorguladılar. Bunun için 45-64 yaş arası kadınlara yöneldiler, ne sıklıkta ve ne kadar alkol içtiklerini ve risklerin farkında olup olmadıklarını sordular.

Sonuçlara göre, alkol ve meme kanseri arasında kurulan bağlantı konusunda düşük düzeyde bir farkındalık var ve kadınlar kendilerini aktif bir şekilde riske atmaya devam ediyor. Kadınlar ve sağlık sistemimiz üzerindeki artan yükü azaltabilecek politikalar ve müdahaleler geliştirmek için alkol içme davranışının arkasındaki kalıpları ve itici güçleri anlamak gerçekten çok önemli olabilir.

Bütün bu araştıramalardan hepimizin, diyetlerin bize karşı değil, bizim için çalıştığını ve bedenlerimizin minnettar olacağı seçimleri yapmamız gerektiğini gerekiyor.