Çocuklar koronavirüs enfeksiyonunu nasıl geçiriyor ve yayıyor?

Çocuklar koronavirüs enfeksiyonunu nasıl geçiriyor ve yayıyor?

COVID-19 Pandemisi dünya genelinde devam ederken birçok ülkede okullar yeniden açılıyor – ancak bilim insanları henüz çocuklar ile COVID-19 arasındaki ilişkide birçok bilinmeyenin olduğunu vurguluyor.

Çocukların koronavirüsü yaymadaki rolü, pandeminin ilk günlerinden beri önemli bir konu olmuştur. Bazı ülkeler, okulların kapanmasından haftalar sonra yeniden açılmasına izin verdiğinden, bilim insanları çocuklar ile COVID-19 arasındaki bağlantıyı netleştirmek için acele ediyor. Açıkçası okullar açıldığında neyle karşılaşacağımızı bilmiyoruz.

Önemli gelişme: Çocuklarda COVID-19 oranları artıyor

Amerikan Pediatri Akademisi ve Çocuk Hastaneleri Derneği'nnin 12-18 Mart 2021 raporuna göre, arka arkaya 8 hafta azaldıktan sonra, ABD'deki çocuklar arasında yeni COVID-19 vakaları yükseldi. Bunun sorumlusunun koronavirüsün yeni varyantları olduğu düşünülüyor.

Bu gelişmelerle ABD'de tüm yeni COVID-19 vakaları içinde çocuk vakaların oranı % 18.7'ye kadar ulaştı ki bu, tüm pandemi için yeni vaka yükünün en büyük payını oluşturuyor.

Pandeminin ilk 10 ayı için çocuklar, teyit edilmiş COVID-19 vakalarının küçük bir kısmını temsil etmekteydi: ilk verilere göre Çin, İtalya ve Amerika Birleşik Devletleri'nde bildirilen enfeksiyonların % 2'sinden daha azı 18 yaşın altındaki bireylerden oluşmaktaydı.

Çocukların hastalığa yakalanması ve virüsü yayma olasılığının yetişkinlerden daha az olduğu sanılıyordu. Çocukların ciddi COVID-19 için daha az riskli olduklar bir gerçektir. Bununla birlikte varyantlar, pandemide çocuklardaki dolaşan enfeksiyonun da artık ele alınması gerektiğini düşündürüyor. Hali hazırda hastalığın yayılımındaki en önemli faktör çocuklar olmasa bile, okulların tekrar açılması fikrini desteklemek mümkün değil.

Araştırmacılar ayrıca, semptomların (belirtilerin) hafif gözlemlendiği veya hiç gözlemlenmediğinden ötürü çocukların yetişkinler kadar sık test edilmediğine de değiniyor.

Çin'in Hong Kong özerk bölgesindeki Hong Kong Üniversitesi'ndeki pediatrik solunum uzmanı Gary Wong, “Çocukların enfekte olmadıklarına inanmak için güçlü bir biyolojik veya epidemiyolojik neden görmüyorum” yorumunda bulunuyor ve devam ediyor: “Yetişkin toplumda bulaşma devam ettiği sürece, solunum virüslerinin okullarda ve kreşlerde dolaştığı bilindiği için okulların yeniden açılması muhtemelen virüsün yayılmasını kolaylaştıracaktır.” Okullar yeniden açılmadan önce iyi gözetim ve test sistemlerinin olması gerektiğini de ekliyor.

Çocuklar virüsün yayılmasını sağlıyorsa, muhtemelen önümüzdeki birkaç hafta içinde çocukların okula döndüğü ülkelerde enfeksiyonlar artacaktır.

Ancak tartışmayı sonuçlandırmak için, daha önce enfeksiyonun bir belirteci olarak kandaki koronavirüse karşı antikorların varlığına yönelik COVID-19 testlerini içeren, bazıları hala devam etmekte olan büyük, yüksek kaliteli toplum çalışmaları gerekecektir.

Diğer araştırmacılar, enfekte olduğunda çocukların neden yetişkinlerden daha hafif semptomlara sahip olduklarını ve bunun potansiyel tedavilere ipucu verip vermediğini öğrenmek için çocukların bağışıklık sistemi tepkilerini inceliyorlar.

Çocuklar da net bir şekilde enfekte olabiliyor, fakat duyarlılıklar farklı

27 Nisan 2020'de Lancet Enfeksiyon Hastalıkları adlı dergide yayımlanan bir çalışma, Çin'in Shenzhen kentinde onaylanmış COVID-19 vakaları olan evleri analiz etti. On yaşından küçük çocukların enfekte olma olasılığının yüksek olduğu, ancak ciddi semptomlara sahip olma olasılığının düşük olduğu bulundu.

Bu sonuç gerçekten herkesi korkuttu, çünkü çocukların hiç dikkat çekmeyecek bir şekilde enfeksiyonu yayabileceğini düşündürüyor. Yeni tip koronavirüsün en bulaşıcı olduğu dönemin semptomlar başlamadan önce ve yeni başladığında olduğunu gösteren çalışmalar var.

Ancak, testlerin daha yaygın olduğu Güney Kore, İtalya ve İzlanda'dan bazı araştırmalar da dahil olmak üzere diğer çalışmalar, çocuklar arasında daha düşük enfeksiyon oranları gözlemlemiştir. Çin'de gerçekleştirilen bazı çalışmalar çocukların enfeksiyona daha az duyarlı olduğu fikrini desteklemektedir (yani çocuklara daha az bulaşma). 29 Nisan 2020’de Science'da yayımlanan başka bir araştırmada, bilinen enfeksiyonları olan kişilerin temaslarının izlendiği ve virüs için test edildiği Hunan'dan gelen veriler analiz edildi. Yazarlar, 15 yaşın altındaki her enfekte çocuğa karşı 20 ve 64 yaşları arasında 3'e yakın kişinin enfekte olduğunu tespit ettiler. Yani çocuklara yeni koronavirüsün bulaşma ihtimali 3'te bir daha düşük olabilir. Fakat yeni varyantlarla bu bulaşıcılığın arttığı düşünülüyor.

Bebekler COVID-19’dan nasıl etkilenir?

Nadir de olsa, 1 yaş altındaki çocukların COVID-19 ile ciddi hastalık riski 1 yaşından büyük olanlara göre daha yüksek risk taşımaktadır. Bu durum büyük olasılıkla onların henüz olgunlaşmamış bağışıklık sistemleri ve solunum yolları ile ilgilidir, ki bu durum daha büyük bir olasılıkla solunum yolu enfeksiyonlarına bağlı solunum problemlerini meydana getirir.

Yenidoğanlar doğum sırasında ya da doğum sonrası hasta bir hastabakıcı teması ile COVID-19 olabilir. Ayrıca araştırmalar, doğum zamanına yakın veya doğumdan sonraki günlerde testi pozitif çıkan COVID-19’lu kadınlardan doğan bebeklerin yalnızca %2 ila %5’nin virüs ile enfekte olduğunu göstermektedir. Bu sebepten dolayı eğer böyle bir durum söz konusu ise, yeni doğum yapan kadının doğumdan sonra belli bir süre bebeğinden ayrı kalması gerekebilmektedir.

COVID-19’lu bebekler, test edilemeyen veya hiçbir belirtisi olmayan bebekler belli koşullara bağlı olarak hastaneden taburcu edilebilir. 

Bu süreçte önerilen, yenidoğan servisinde çalışan hastabakıcıların veya yenidoğanlar ile ilgilenen tüm sağlık personellerinin maske takmaları ve bebeklere dokunmaktan kaçınmalardır.

Hastalığı yayma riski

Anlaşılması daha güç olan konulardan birisi, enfekte çocukların virüsü yetişkinlere benzer şekilde yayıp yaymadıklarıdır. Bir çalışma, Fransız Alpleri'nde bir vakalar kümesinde yer alan, üç okuldan öğrencilerle temas eden ve kayak derslerine katılan, COVID-19 belirtileri gösteren 9 yaşındaki bir çocuğun tek bir kişiyi bile enfekte etmediği bir vaka barındırmaktadır. Bir yetişkinin bu kadar çok insanla etkileşim halinde olup, kimseye hastalığı bulaştırmaması neredeyse imkânsız olurdu.

Avustralya, Brisbane'deki Queensland Üniversitesi'nde bir virolog olan Kirsty Short, hastalığın yayılım sürecinde Singapur gibi okulları kapatmamış ülkeler de dahil olmak üzere birçok aile vakalarının meta-analizini gerçekleştirdi. Çocukların nadiren enfeksiyonu eve taşıyan ilk kişi olduğunu buldu; ailelerdeki ilk vakaların sadece %8’i çocuklardan oluşmaktaydı. Buna kıyasla, ailedeki ilk vakaların yaklaşık %50'sinin çocuklar olduğu önceki H5N1 kuş gribi salgınlarına göre bu sonuçlar farklıdır.

Aile çalışmaları çocukların koronavirüsü yaymaları konusundaki endişeleri azaltıyor, çünkü çok sayıda enfekte çocuk olsa bile, evlerine gidip başkalarını enfekte etme riskleri daha az gözüküyor.

Ancak bu tür araştırmaların önyargılı olduğunu savuna bilim insanları da var: çünkü çalışma tasarımlarında aile üyeleri rastgele seçilmedi, zaten bilinen bir enfekte yetişkin olduğu için seçildi. Bu nedenle, virüsü kimin getirdiğini belirlemek de çok zor. Okulların ve anaokullarının kapanması da çocukların neden SARS-CoV-2’nin (yeni koronavirüsün bilimsel ismi) ana enfeksiyon kaynağı olmadığını açıklayabilir. Diğer solunum virüsleri yetişkinlerden çocuklara karşılıklı bulaşabilir, bu yüzden “bu virüsün bir istisna olduğuna inanmak zor".

Hatta, baskıya hazır olan iki çalışma, COVID-19 semptomları olan çocukların yetişkinlere benzer viral RNA seviyelerine (virüs yükü) sahip olabileceğini bildirmiştir (kornavirüs, bir RNA virüsüdür). Çalışmanın yazarlarından birisi “Bu sonuçlara dayanarak, mevcut durumda okulların ve anaokullarının sınırlandırma olmadan yeniden açılmasına karşı dikkatli olmalıyız. Çocuklar yetişkinler kadar hastalığı bulaştırmada etkili olabilir” diyor. Bununla birlikte İngiltere Edinburgh Üniversitesi'nde bir epidemiyolog olan Harish Nair: Yüksek seviyelerde viral RNA'nın bir insanın ne kadar bulaşıcı olduğunun bir göstergesi olup olmadığı henüz kesinlik kazanmamıştır eklemesini yapıyor.

COVID-19'un okullardan topluma yayılması konusunda çok az çalışma vardır, ancak Avustralya’da devam eden bir araştırma, bu yayılımın sınırlı ve grip gibi diğer solunum virüslerinden çok daha düşük olduğunu göstermektedir.

Bununla birlikte okulların yeniden açılması normale dönüş anlamına gelmez. Bulaşma riskini azaltmak için öğrenci sıraları arasındaki mesafeleri arttırmak ve oyun alanlarını kapatmak gibi birçok kısıtlama ve değişiklik olacak. Okullar yeniden açıldığında hastalığın yayılımı üzerindeki çalışmalar da önem kazanacaktır. Hollanda'daki araştırmacılar, önümüzdeki haftalarda okullar kademeli olarak açıldıkça gelişmeleri yakından izlemeyi planlıyorlar.

Öte yandan yaz dönemine giriyoruz, bu nedenle zaten okulların normalde kapanmasına az bir süre kaldığı için, bu kadar belirsizliğin olduğu bir durumda okulları yeniden açmamak isabetli bir karar gibi duruyor ki ülkemizde de zaten bu yönde bir eğilimi var gibi...

Çocuklarda koronavirüse karşı bağışıklık yanıtı

Araştırmacılar, çocukların COVID-19 ile başa çıkma eğiliminde yetişkinlerden daha iyi olduğunu kabul ediyor. Enfekte çocukların çoğunda hafif veya hiç belirti görülmemiştir, ancak bazıları çok hastalanır, hatta yaşamını kaybeder. Yaşadığımız bu COVID-19 döneminde, Londra ve New York'ta az sayıda çocukta nadir görülen çocukluk çağı hastalığı Kawasaki hastalığına benzer bir enflamatuar yanıt geliştiği bildirilmiştir.

COVID-19'un Kawasaki hastalığı ile ilişkili olması aslında şaşırtıcı değil, çünkü Kawasaki, diğer birçok viral enfeksiyonla ilişkilendirilmiş bir hastalıktır. Koronavirüs ve Kawasaki hastalığı ilişkisinin gerçek olduğunu kanıtlarsa, Çin, Japonya ve Güney Kore'de bu durum gözden kaçmış olabilir, çünkü Kawasaki hastalığı Asya'da çok daha yaygındır.

Çoğu çocuğun neden daha hafif semptomlara sahip olduğuna dair bir teori, çocuk akciğerlerinin, SARS-CoV-2 virüsünün hücrelere girmek için kullandığı proteinlerden daha az veya daha az olgunlaşmış ACE2 reseptörleri içerebileceğidir. Ancak bunun doğrulaması için araştırmacıların çocukların doku örnekleri üzerinde çalışması gerekmektedir ve bunların elde edilmesi çok zor.

Çocukların enfeksiyona karşı daha uygun / doğru bir bağışıklık yanıtı verebilmesi de muhtemeldir; yani virüsle savaşacak kadar güçlü, ancak organlarına büyük zarar verecek kadar güçlü değil. COVID-19 ile enfekte olan 300 kişinin ön analizi, çocukların bağışıklık sistemi tarafından salınan proteinlerin çok daha düşük seviyelerde sitokin ürettiğini bulmuştur. Bağışıklık sisteminin aracı molekülleri olan sitokinlerin, şiddetli COVID-19 enfeksiyonunda akciğerlere ve diğer organlara verilen zararın ana sorumlusu olduğu düşünülmektedir. COVID-19'u şiddetli geçiren her yaştan hasta, daha yüksek sitokin düzeylerine sahip olma eğilimindedir. Ama yine de bu durumun nedeninin ve etkisinin ortaya çıkarılması gerekiyor: Daha yüksek sitokin seviyeleri olduğu için mi daha hasta, yoksa daha hasta oldukları için mi sitokin düzeyleri daha yüksek?

Özetle

  • Okullar hemen hemen her ülkede kapalı olduğu için çocuklar virüse daha az maruz kaldı.
  • Çocuklar şimdiye kadar yetişkinler kadar sık test edilmedi.
  • Çocukların da enfekte olduğuna ve hatta nadir de olsa COVID-19 nedeniyle yaşamlarını kaybettiğine dair net kanıtlar bulunmakta.
  • Çocuklar COVID-19'u daha hafif geçiriyor.
  • Yeni varyantlarla birlikte çocuklara da yetişkinler kadar COVID-19 bulaştığı düşünülüyor.
  • Çocuklarda akciğerlerin daha az etkilenmesinin ve hastalığın hafif veya belirtisiz seyretmesinin nedenlerinden biri ACE2 reseptörlerinin az olgunlaşması olabilir.
  • Çocukların bağışıklık sistemi, koronavirüs enfeksiyonuna karşı daha uygun bir yanıt veriyor olabilir.

Smriti Mallapaty.

How do children spread the coronavirus? The science still isn’t clear.

Nature News, 7 May 2020

Sağlık ve Mutlulukla Kalın...

Sayfada yer alan yazılar sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Kanser tanısına sahip bir hasta için online muayene randevusu hakkında bilgi almak için aşağıdaki formu doldurabilirsiniz.


İlgili Haberleri


Tıbbi Kariyerde Hayatta Kalma Rehberi: Köpekbalıklarıyla Yüzmek Zorunda mıyız?

Tıbbi Kariyerde Hayatta Kalma Rehberi: Köpekbalıklarıyla Yüzmek Zorunda mıyız?

Tıp Dünyasında Sessiz Bir Kriz Tıp dünyası, insanlığa yardım etmeyi amaçlayan idealist bireylerin buluşma noktası olarak görülse...

COVID-19 Kansere Yol Açar mı Yoksa Kansere Karşı Koruyucu Olabilir mi?

COVID-19 Kansere Yol Açar mı Yoksa Kansere Karşı Koruyucu Olabilir mi?

COVID-19 pandemisi sırasında virüsün yarattığı sağlık sorunlarının yanı sıra, uzun vadeli etkileri konusunda da soru işaretleri...

Çoklu-Kanser Erken Tanı Testleri ve Diğer Testler – Sosyal Medyada Yanıltıcı Paylaşımlar

Çoklu-Kanser Erken Tanı Testleri ve Diğer Testler – Sosyal Medyada Yanıltıcı Paylaşımlar

Günümüzde sosyal medya, sağlık alanında bilgiye erişimi kolaylaştırsa da, yanlış veya eksik bilginin yayılmasına da zemin...

Evde HPV Testleri ve FDA Onayı – Yeni Bir Dönem Başlıyor

Evde HPV Testleri ve FDA Onayı – Yeni Bir Dönem Başlıyor

HPV Testlerinde Yeni Bir Dönem Rahim ağzı kanseri, dünya genelinde kadınlar arasında en yaygın kanser türlerinden biri...

Hakkımda

Özgeçmişim, kanser tanı ve tedavisine dair çalışmalarım ve ilgi alanlarım için tıklayın.

Prof. Dr. Mustafa Özdoğan Hakkında