Daha Az Çalışmak Üretkenliğinizi Artırabilir - Bazen Tembellik İyidir
İnsanoğlunda zaman algısı yaklaşık M.Ö. 2000 yıllarında oluşmaya başlamıştır. O günlerden beri zamanın her anını verimli bir şekilde kullanmak için zamanı takip etmenin etkili olup olmadığı merak konusudur.
Zaman kaybı bugün sağlık alanında da büyük sorun teşkil etmektedir. Hem hasta hem de hekim tarafından bakıldığında, örneğin muayene veya vizit sırasında geçirilen vaktin artmasıyla memnuniyet artmaktadır, fakat son 25 yılda görüşme zamanının azalmasından dolayı da yakınılmaktadır.
1970 yılında yapılan bir çalışma sonucuna göre, o yıllarda bir dahiliye hekimi haftada ortalama 101 hasta muayene ediyordu. Günlük hasta muayenesine ortalama 5.6 saat harcıyor, tek hasta muayenesi ortalama 18.4 dakika sürüyordu.
Günümüzde ise hasta yaşı, hastalığın düzeyi, geniş tedavi seçenekleri, belge işleri gibi faktörler de göz önüne alınarak günlük ortalama 30-35 veya daha fazla hastanın muayenesi yapılmakta, geçmiş rakamları günümüz ile kıyaslayacak olursak daha lüks gibi görünebilmektedir (bu rakamlar ortalama olur, birçok sağlık kurumunda farklılık gösterebilmektedir). Günümüzde teknolojik gelişmelerin de katkısıyla zamanlamanın ve talep edilen hasta bakımının verimini ele aldığımız zaman, mümkün olan her bir çalışma saatinde veriminin en üst noktada olduğunu söyleyebiliriz. Peki verimliliği artırmak için ekstra saat eklemek yerine başka bir yol var mıdır? Douglas Adam Bir Otostopçunun Galaksi Rehberi adlı kitabındaki karakteri için söylediği sözler tahmin ediyoruz ki bugünün hekimlerine tanıdık gelecektir. ”O, bazen tüm hayatın bir çeşit rüya olduğunu düşünür ve hayatın tadını çıkarıp çıkaramadığını merak ederdi.”
Douglas şu sözleriyle de etkili bir öneri sunmaktadır: ”Belki de hayal edilen, merak edilen diyarlarda enerjinizi ve üretkenliğinizi artırmak için bir ipucu bir fırsat saklıdır.”
Avusturalyalı yazar Madeleine Dore, eğer bir kişi fazla zamanı olmadığına inanıyorsa zamanını etkili kullanmak için ne kadar enerji harcadığını ve nasıl en iyi şekilde değerlendirebileceğini gözden geçirmesi gerektiğini düşünmektedir. Dore şu sözlerle devam etmektedir: ‘’Doğru olan, tüm zamanımızı çalışarak geçirmek değil, enerjimizi nasıl daha verimli kullanabiliriz bunu öğrenmektir. Dikkat eksikliğinden hoşlanmayan bir kültüre sahibiz, acaba bu anları azaltmanın ve daha az zamanda daha fazla iş yapmanın bir yolu var mı?’’
Günümüz sağlık çalışanları gün boyunca birçok işin arasına sıkışmasına, dakikalarla halledebilecek işler saatlere uzamasına rağmen tüm işlerin üstesinden gelme mücadelesi vermektedirler. Bu iş yükü sonucunda az uyku, yorgunluk, baş ağrısı, gerginlik ve azalmış cinsel performans ile karşı karşıya gelmektedirler. Her şeyden önce bu tarz temel konulara çözüm bulmak verimlilik açısından daha akıllıca gözükmektedir.
Zaman Yönetimi Mi, Enerji Yönetimi Mi?
Erken kalkmak, gece geç saatlere kadar çalışmak ve hafta sonunu da çalışarak geçirmek iş verimini artırmak için sık başvurulan yöntemlerdir. Fakat bu tarz çok çalışma özellikle sosyal hayatta geri kalma nedeniyle bireyi tatmin etmez.
1980 yılında tıp öğrencilerine yapılan bir çalışmada öğrenciler iki gruba ayrılmıştır. İlk gruba çalışmalarını, amaçlarını aylık olarak planlamasını istenmiş, ikinci gruba ise çalışma amaçlarını daha detaylı bir şekilde günlük olarak planlamasını istenmiştir. Çalışma sonucunda, günlük planlanmış olan grupta görevlerin daha etkili şekilde yapılacağı farz edilse de günlük planın öğrencilerin motivasyonunu bozduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Yazar Tim Hardford günlük planlama da kaçınılmaz dikkat dağıtıcı şeylerin planlamayı etkisiz hale getirdiğini, böyle bir liste yerine doğaçlamaya bırakmanın daha iyi sonuçlar getireceğini söylemektedir.
Ya zaman yönetimi bizim yanlış anladığımız bir illüzyon ise? Eğer enerjimizi daha verimli kullanmanın bir yolu olsaydı o zaman verimliliği sürdürmenin ve hasta ile tatmin edici görüşmenin olabilmesi için daha umut verici bir yol olabilirdi.
Kesintileri Yönetme
Günde ortalama 87 kez araya giren başka bir iş sebebi ile hekimlerin günlük iş akışları kesintiye uğramaktadır. Kesintiler hekimin verimini düşürmekte ve görevi sürdürmeyi engellemektedir. 2001 yılında yapılan çalışma sonucuna göre farklı uzmanlık dalındaki hekimlerin farklı oranlarda kesintiye uğradıklarını ayrıca kesintiyi çözmek için sarf ettikleri eforun verimi düşürdüğü görülmüştür.
Çalışmada acil hekimlerinin saatte 9.7 kez kesintiye uğradıkları, aile hekimlerinin ise saatte 3.7 kez kesintiye uğradıkları görülmüştür. Acil hekimleri daha fazla kesintiye uğramakta ve aynı anda birden fazla hasta ile ilgilenmektedirler. Birinci basamak hekimleri ise acil hekimleriyle eş değer iş yapmak için daha fazla zaman harcamak zorundadırlar. Buradan sonuçla acil hekimleri ve birinci basamak hekimleri arasında çalışma ortamları, olayları yönetme becerisi için uzmanlık eğitimlerinde farklı stratejiler olduğu söylenebilir.
Zaman yönetimi konusunda bir eğitim alınacaksa bu, karmaşık planlama ve kesintiler ile başa çıkabilme becerilerini geliştirecek kapsamda olmalıdır
Hekimler gün içinde esnek olmaya hazır olmalıdır. Çünkü hiçbir zaman sonraki gelecek hastanın ne tür sorunlarla geleceğini, bir sonraki ziyaretin olağan bir hastalık mı yoksa acil bir durum mu olacağını veya ne zaman acil bir durum olacağını bilinemez.
Günü küçük küçük parçalara bölmek de faydalı olabilir. 45 dakikalık başarılabilecek hedeflerle adım atmak, parça parça büyük bir fili yemeye benzetilebilir. Böylece gün içindeki zaman kayıpları en aza indirilerek daha az enerji kaybıyla daha fazla iş yapılabilir.
Günümüz hastane ve hasta bakımının karmaşıklığı göz önüne alındığı zaman, hekimin enerjisini korumak için meditasyon ve zorlu klinik senaryolar için derin odaklanma için zaman ayırması klinik başarı açısından açık bir fayda sağlamaktadır. Bu yöntem günlük karşılaşılan zorluklarla daha etkili, yaratıcı ve doğru bir şekilde başa çıkmanın etkili bir yoludur. Günlük enerji ve motivasyonu korumak için gün içerisinde spor, meditasyon, dinlenme vb. için zaman ayırmak iş yükü stresinin azalmasına ve verimliliğin artmasını sağlamaktadır.
Odaklanmamış Olmak Tembel Olmak Demek Değildir, Bazen İşe Yarar Olabilir
Başka bir şey düşünürken, hiçbir şey düşünmezken veya uyurken birdenbire aklına zorlu bir klinik problem için hiç bulunmamış bir çözüm geldi mi? Tembellik sadece bir tatil, zevk veya kötü bir alışkanlık değildir. Bazen odağı başka yöne çevirmek veya odaklanmayı bırakmak beynimizin rahat düşünmesine olanak sağlamaktadır. Tembellik vücudun D vitaminine ihtiyacı olduğu kadar beynin ihtiyacıdır desek abartı olmaz (bakınız yeterli uykunun beyin için önemi).
Yazar Kreider çelişkili gibi görünse de işleri tamamlamak için tembelliğin gerekli olduğunu düşünmektedir. Harvard Tıp Fakültesi’nden Dr. Sirini Pillay, verimlilik ile tembellik arasındaki mantıksız ilişkinin beynimizin çalışma şekli olduğunu söyler ve ekler: “Bireyler belli bir işi tamamlamak için dikkatini o işe verme ve dikkatini o işten çekme periyotlarına beynin ihtiyacı olduğunun farkında değildirler. Bu geçişler beynimizin verimini artırmaktadır.”
Zamanı Daha İyi Kullanmak İçin 7 Öneri
- Yönetmek zorunda oldunuz tek değişkenin zaman olmadığının farkında olmalısınız.
- Zihninizin ve bedeninizin başarabilecekleri konusunda sınırı olduğunu unutmamalısınız.
- Dikkat bozukluğu, hiperaktivite, ilaçlar ve hormonlar gibi etkileyici faktörlerin farkında olmalısınız.
- İş ve ev hayatınızda dinlenmeye zaman ayırmalısınız.
- Egzersiz ve doğru beslenmede ısrar edin. Kendinizi iyi hissetmenizi sağlayacaktır.
- Planlarınızı kontrol ederken sadece bugün ve yarının planlarına göz atmakla yetinmeyin ileri zamanlı planlarınızı da tekrar tekrar gözden geçirin. Bu hem sizi motive edecek hem de enerjini doğru şekilde kullanmanızı sağlayacaktır
- Yorulduğunuz zaman planlarınızda değişiklik yapmakta çekinmeyin, sürekli yorgunluğun üzerine gitmek sadece yorgun kalmanıza neden olur. Yorulduğunuz zaman ara vermeyi bilin.
Gregory A. Hood, MD.
Working Less Can Make You More Productive.
medscape.com - August 01, 2017