Deodorant kanser yapar mı?

Bazı iddialara göre, alüminyum gibi terlemeyi önleyen kimyasallar içeren deodorantlar koltuk altında deri tarafından emiliyor ve bu da zararlı etkilere sebep oluyor. Emilen kimyasalların meme kanserine yol açan mutasyonlara neden olabileceğinden endişe duyuluyor.

Meme kanseri ile bu ürünler arasında bir bağlantı olduğunu iddia eden araştırmacılar çoğu meme tümörünün memenin koltuk altı bölgesine yakın kısımlarda başladığına dikkat çekiyor. Bazı kişiler ise ayrıca erkeklerin koltuk altlarını kadınlar kadar sık tıraş etmedikleri için meme kanseri riskinin daha düşük olduğunu da iddia ediyor.

Yapılan bilimsel araştırmalara göre, bu iddialar büyük ölçüde doğru değil.  Bu iddiaları destekleyecek çok az kanıt bulunmakta.

Alüminyum ve kanser arasındaki ilişki nedir?

Alüminyum bileşikleri, terlemeyi önleyici maddelerdeki aktif bileşendir. Ter kanalında geçici bir tıkaç oluşturarak terin cilt yüzeyine akmasını engellerler. Amerikan Kanser Derneği'ne göre, bazı bilim insanları, bileşiklerin meme hücrelerinde kanser riskini artırabilecek değişikliklere neden olabileceği teorisini ortaya atıyor.

2005 de yayımlanan eski bir çalışma, terlemeyi önleyici maddelerdeki alüminyumla ilgili endişeyi gözler önüne sermektedir. Çalışma, derinin kimyasal maddeyi emmesi nedeni ile meme kanseri gelişiminde rol oynayabileceğini düşündürmektedir. Çalışmada yer alan araştırmacılar, DNA ve diğer genetik değişikliklere neden olabileceği için alüminyumun genler için toksik olduğunu belirtmiştir. Ürünlerin uzun süreli kullanımının etkilerini değerlendirmek için daha fazla araştırma da ihtiyaç duyulduğunun altını çizmişlerdir.

Aksine, ürünlerde alüminyum bileşiklerine maruz kalmanın potansiyel sağlık riskini araştıran çalışmaların bir sistematik incelemesine dayana 2014 derlemesi ise bu endişenin haklı bir endişe olmadığını göstermiştir. Derlemede, alüminyum içeren ter önleyicilerin kullanımı ile artan meme kanseri riski arasında bir bağlantı olmadığı sonucuna varan araştırmalardan alıntılar da mevcuttur.

Paraben ve kanser arasındaki ilişki nedir?

Parabenler, bazı deodorantlar ve ter önleyiciler dahil olmak üzere gıda ve kişisel bakım ürünlerinde kullanılan koruyuculardır ve deri bu koruyucuları emebilir.

2008 yılında yayımlanan bir rapor, parabenlerin östrojenik aktiviteyi benzer bir aktivite gösterdiğini belirmişti. Östrojen, kanserli hücreler de dahil olmak üzere meme hücrelerini büyümesini artırdığı için bu durum endişe vericidir. Parabenlerin bu etkilerine rağmen, araştırmacılar değerlendirmeye aldıkları ürünlerin paraben konsantrasyonlarının güvenli olduğu sonucuna varmışlardır.

Biraz daha eskiye gidildiğinde, 2004 yılındaki bazı araştırmacılar, meme tümörü örneklerinde az miktarda paraben olduğunun farkına vardılar. Amerikan Kanser Derneği (AKD), aşağıdaki nedenlerden dolayı bu sonuçların endişe kaynağı olmaması gerektiğini söylüyor;

  • Yapılan çalışma, parabenlerin bulunduğunu gösterirken, tümör gelişimine neden olduklarını göstermedi.
  • Parabenler zayıf östrojenik aktiviteye sahip olsa da vücutta üretilen östrojen 100 – 1000 kat daha güçlüdür.
  • Parabenler birçok ürünün bir bileşenidir ve çalışma meme tümörlerinde bulunan parabenlerin spesifik kaynağını bulamadı. Kaynağını bilmeden deodorantlardan gelip gelmediğini belirlemenin bir yolu mevcut değildir.

Mamografi çektirmeden önce neden deodoranttan kaçınmalısınız?

ABD Gıda ve İlaç İdaresi (FDA), kişilerin mamografi çektirecekleri gün koltuk altına veya meme üzerine deodorant, toz, losyon veya parfüm kullanmamalarını önermektedir.

AKD'ne göre bu ürünlerin çoğu, mamogramda küçük lekeler olarak görünebilen alüminyum içermektedir. Lekeler, kanser belirtisi olan küçük kalsiyum birikintilerine benzeyebilir. Bu sebepten deodorant kullanmak yanlış mamogram sonuçları elde edilmesine sebep olabilir.

Ter önleyiciler ve kanser arasında bir ilişki var mı?

Terlemeyi önleyici maddeler ve kanser arasında olası bir ilişki olduğuna dair teoriler sunan kişiler, ürünlerdeki kansere neden olan kimyasalların koltuk altı tıraşından kaynaklanan tıraş bıçağı çizikleri yoluyla emilebileceğini düşünmekte. Kimyasalların koltuk altı lenf bezlerine girdiğini ve onları terleme yoluyla dışarı atamayacaklarını iddia etmekteler. Bu, hücre mutasyonlarına neden olabilecek ve kansere yol açabilecek yüksek konsantrasyonda toksinlere neden olabilir şeklinde iddia edilmektedir; fakat bu ifadelerin hepsi birer iddia olarak kalmıştır ve henüz kanıtlanmamıştır.

Meme kanseri için risk faktörleri nelerdir? Hatırlayalım

Yaşlanmak (50 yaş ve üzeri) ve kadın olmak meme kanseri için ana risk faktörleridir.

Aşağıda, meme kanseri riskini artıran diğer faktörler listelemektedir.

Kişinin değiştiremeyeceği risk faktörleri şunlardır;

  • Yaş: Risk yaşla birlikte artmaktadır. Çoğu meme kanseri vakası, 50 yaşından büyük bireyleri içermektedir.
  • Üreme öyküsü: Adet döngüsüne 12 yaşından önce başlayan veya 55 yaşından sonra menopoza giren kişiler, hormonlara daha fazla maruz kaldıkları için daha yüksek risk altındadır.
  • Genetik mutasyonlar: Bazı kalıtsal genetik mutasyonlara sahip kişilerde risk daha yüksektir.
  • Yoğun meme dokusu: Yoğun (dens) meme dokusuna sahip kişilerin meme kanseri gelişme olasılığı daha yüksektir.
  • Kişisel geçmiş: Birisi meme kanseri geçirdiyse, ikinci kez geliştirme olasılığı daha yüksektir. Araştırma ayrıca kanserli olmayan meme hastalıklarının daha yüksek riske sahip olduğunu söylemektedir.
  • Aile öyküsü: Bir kişinin, over (yumurtalık) veya meme kanseri geçirmiş annesi, kızı veya kız kardeşi varsa, bu kişinin kansere yakalanma riski daha yüksektir. Anne veya baba tarafında herhangi bir kanser hastası varsa, risk daha da yüksektir.
  • Dietilstilbestrol (DES) ilacını alan kişiler: 1940–1971 yılları arasında doktorlar, düşükleri önlemek için kadınlara DES reçete ederdi. İlacını alan veya hamileyken almış anneleri olan kişilerde risk daha yüksektir.
  • Radyoterapi öyküsü: 50 yaşından önce memelerine veya memesine radyasyon tedavisi almış birinin olasılığı artar.

Kişinin değiştirebileceği risk faktörleri şunlardır;

  • Fiziksel olarak hareketsiz olmak: Yeterince egzersiz yapmamak meme kanserine yakalanma riskini artırır.
  • Hormon almak: Menopozdan sonra hem östrojen hem de progesteron içeren hormon replasman tedavisi almak, 5 yıldan uzun sürerse olasılığı artırabilir.
  • Menopozdan sonra obezite veya fazla kilolu olmak: Fazla kilolu veya obez menopoz sonrası kadınlar, meme kanseri için daha yüksek risk taşır.
  • Alkol içmek: Araştırmalar, kişinin tükettiği alkol miktarı ile riskin arttığını göstermektedir (Günde sadece bir kadeh alkol bile meme kanseri riskini artırıyor).
  • Belirli faktörlerin üreme öyküsüne sahip olmak: Bunlar arasında emzirmemek, ilk gebeliği 30 yaşından sonra yapmak ve hiçbir zaman tam süreli gebelik yaşamamak.

Özet

Bazı kişiler, ter önleyici ve deodorantlardaki alüminyum ve parabenlerin meme kanserine neden olabileceğine dair endişelerini dile getirdiler. Ancak konuyla ilgili araştırma kuruluşunun incelemeleri, ürünlerin güvenli olmadığına dair kanıt bulamamaktadır.

Meme kanseri riskini azaltmak isteyen kişiler, yardımcı olabilecek yaşam tarzı uygulamalarına katılabilir. Bunlara düzenli egzersiz yapmak, alkol alımını sınırlamak ve sağlıklı bir kiloyu korumak da dahildir. Ancak doğumda belirlenen yaş ve cinsiyet gibi bazı risk faktörleri kişinin kontrolünde değildir.