Birçok kadını ilgilendiren ve özellikle son 15 yıldır ilgi çekici gelişmeler nedeniyle takip edilen menopoz sonrası hormon tedavisi kılavuzu güncellendi. Menopoz sonrası kadınlık hormonlarının azalmasının yol açtığı şikayetleri azaltmaya yönelik bu uygulamaya hormon replasman terapisi (HRT) veya hormon yerine koyma tedavisi de denilmektedir. Kuzey Amerika Menopoz Derneği, daha önce 2012 yılında yayımladığı kılavuzu son 5 yıl içince kadın sağlığı ile ilgili yapılan çalışmalar ve yeni klinik araştırma sonuçları eşliğinde yeniden güncellediğini duyurdu. Menopozal hormon tedavisinin yararları ve riskleri hakkında bilgilendirmeden önce bazı temel bilgileri paylaşmak faydalı olacaktır.

Doğal menopoz (adetten kesilme) için üç kriter aşaması vardır:

  • Perimenopoz (veya menopoza geçiş); adet düzensizliği ile başlar 1-2 yıl devam eder.
  • Menopoz; menstrüel (adet) dönemin sonu itibariyle 1 yıl (12 ay) sonra başlar.
  • Postmenopoz; menopoz sonrası dönemi kapsar.

Hormon tedavisinin iki temel tipi vardır:

  • Tek başına östrojen tedavisi: Östrojen, menopoz semptomlarını en çok hafifleten hormondur. Histerektomi (ameliyat) ile rahmi alınan kadınlar için östrojen tedavisi önerilir.
  • Kombine östrojen artı progesteron tedavisi: Rahimi olan kadınlarda östrojenin tek başına kullanılması nedeniyle artan endometrium (rahim) kanseri riskinden korumak için östrojene progesteron eklenir.

Hormon yerine koyma tedavisi, birçok kadının yaşam kalitesini bozan ateş basması, çarpıntı, terleme, huzursuzluk ve vajen kuruluğu gibi şikayetler için en önemli tedavi seçeneği olmasının yanında kemik kaybı ve kırığını önlemede de en etkili tedavilerden biridir. Ancak hormon tedavisi, taşıdığı riskler ve yan etkileri nedeniyle menopoz sonrası tüm kadınlara uygulanmamaktadır. Bu riskler hormon tedavisi tipine ( progesteronun kullanılıp kullanılmadığına ), dozuna, tedavi başlama zamanına ve kullanım süresine göre değişmektedir.

Kalp hastalıkları ve kemik erimesinin menopoz dönemi sonrası artması ve bunun nedeninin de östrojen eksikliğine bağlı olduğu düşünülmesi nedeniyle 1990’lı yıllarda hormon tedavisi, menopoz sonrası kadınları korunma amaçlı yaygın olarak kullanılmaktaydı. Ancak 2002 yılında yapılan bir çalışma sonrasında bu anlayış değişti. Çünkü çalışmada menopoz döneminde kullanılan östrojenin kalp damar hastalıklarından kadınları korumadığı görüldü. Bu nedenle artık günümüzde menopoza girmiş kadınlara kalp hastalıklarından korunma amaçlı östrojen tedavileri verilmemektedir.

Hormon yerine koyma tedavisinin yararları

Menopoz sonrası hormon tedavileri Amerika Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından 4 durum için onaylanmıştır. Buna göre, FDA;

  1. Yaşam kalitesini bozan, rahatsız edici menopozla ilişkili şikayetlerin varlığı (ateş basması, çarpıntı, terleme gibi)
  2. Kemik kaybının önlenmesi (aynı zamanda kemik kırıklarını azaltmak için)
  3. Yumurtalıkları çalışmayan ya da ameliyatla erken menopoza giren kadınlarda azalan östrojenin belirli bir süre yerine konması; (kullanmasına engel bir rahatsızlığı olmayanlarda ) kemik kaybı, bilinç ve duygudurum bozulmaları ve diğer gibi menopoz yakınmalarını gidermek için
  4. Kadınlık organları ve idrar yollarına (genitoüriner bölge) ait şikayetleri olanlarda (genital bölge anotomisini düzeltmek, vajinal kuruluğu yanmayı ve tahrişi gidermek, vajinal hücreleri arttırmak, vajinal asit dengesini korumak, idrar yanması ve idrar yolu enfeksiyonunu azaltmak için), hormon tedavisi kullanımını onaylamıştır.

Hormon tedavisinin yaşam kalitesini arttırıcı diğer faydaları arasında seksüel fonksiyonları korunması, uyku bozukluğunun giderilmesi ve uyku kalitesinin artması, sinirsel gerginliğin azalması, eklem ağrılarının azalması, kuruyan, incelen, kırışan cildin ve dökülen saçların korunması da sayılabilir.

Hormon yerine koyma tedavisinin riskleri

Çalışmalar, hormonal tedavi almanın sağlıklı kadınlarda çeşitli hastalıkların riskini anlamlı olarak değiştirmediğini göstermiştir. Ancak aile hikayesi veya kişisel yatkınlığı olan kadınlarda meme kanseri, endometriyum (rahim) kanseri, damar tıkanıklığı, safra kesesi hastalık riskini arttırabileceği iddia edilmektedir. Meme kanseri risk artışının hormonal tedavinin uzun süreli kullanıma bağlı olabileceği iddia edilse de bazı çalışmalarda riski arttırmadığını, hatta düşük fiziksel aktivitesi olan, obezitesi olanlarla benzer risk taşıdığı iddia edilmektedir. Hormon tedavisi kullanan bir kadının meme kanserine yakalanması, doğal olarak hemen hormonal tedaviyi suçlamasına neden olmaktadır. Fakat meme kanserinin neredeyse her 8 kadından birinde görülür ve meme kanserine yakalanan kadınların çoğunda hormon tedavisi kullanım öyküsü yoktur. Sınırlı sayıda yapılan çalışmalarda ailede meme kanseri hikayesi olan BRCA 1-2 gen mutasyonlu hastalarının yumurtalıkları alındıktan sonra hormon tedavisi kullanımının meme kanseri riskini artırmadığı gösterilmiştir.

Hormon tedavisinin rahim kanserini arttırıcı etkisi östrojen tedavisine progesteron ilavesi sonrasında neredeyse sağlıklı kadınlarla kıyasla benzer artış göstermektedir. Şüpheli rahim kalınlaşması olan kadınların endometriyum biyopsisi gerekli durumlarda yapılmalıdır. Özellikle ailede kanser hikayesi veya rahimde kalınlaşma olanların hormon yerine koyma tedavisini düzenli doktor kontrolleri eşliğinde almaları önerilmektedir. Hormon tedavisinin kalın bağırsak (kolorektal) kanseri üzerinde olumlu etkisi vardır. Yapılan çalışmalarda özellikle erken menopoz döneminde başlanılan hormon tedavisinin kolon kanseri sıklığını azalttığı gösterilmiştir. Akciğer kanserine etkisi nötr sayılmaktadır.

Damar tıkanıklığı (tromboz) ve inme (elç) riskini ise arttırabilmektedir. Özellikle menopozun hemen ardından başlanılan hormon tedavisinin ilk yıllarında yüksek olan damar tıkanıklığı riski ilk yıl sonrasında azaldığı iddia edilmektedir.

Buna göre 2017 (yeni) kılavuzda genel olarak;

  • Menopoz dönemi şikayetleri kontrolü için rahatlamayı sağlayan en düşük doz, en kısa sürede uygulanmalıdır.
  • 60 yaşından küçük kadınlar veya menopozun ilk 10 yılı içerisinde hormon tedavisi başlandığında hem şikayetlerin azaltılmasındaki faydası hem de oluşan yan etki bakımdan güvenliği en yüksek dönem olacağı kabul edilmektedir. Özellikle bu grup kadınlarda hormonal tedavinin, kalp hastalığı ve tüm nedenlere bağlı ölüm riskini azalttığı gözlenmiştir.
  • Menopoz başlangıcından on yıl sonra veya 60 yaşın üzerindeki kadınlarda koroner kalp hastalığı, venöz tromboemboli (toplar damar tıkanıklığı) dahil olmak üzere kardiyovasküler hasarlar ve demans (bunama) riskindeki belirgin artış nedeni ile, hormon tedavisinin risklerinin yararından fazla olabileceği bildirilmiştir.
  • Genel olarak, 65 yaşından büyük menopozlu kadınların hormon tedavisi almasına engel yeterli kanıt yoktur. Bu yaş grubu kadınlara, diğer kadınlarda olduğu gibi tüm bireysel sağlık yararları ve riskleri konusunda dikkatli bir değerlendirme sonrası başlanılmalıdır.
  • İlaçla veya operasyonla 45 yaşından (özellikle 40 yaş) önce erken menopoza giren, hormon tedavisi için uygun adayların, hormonal tedavilerinin erken başlatılıp en azından 52 yaşına kadar devam edilmesi kalp damar hastalıkları, kemik erimesi, duygulanım bozuklukları, cinsel işlev bozukluğunu önleme açısından tavsiye edilmektedir.
  • Rahmi ameliyatla alınan rahim kanseri hastaları ve meme kanseri (özellikle östrojen reseptör duyarlı) hastalarında düzelmeyen menopozla ilişkili ateş basması, çarpıntı şikayeti varsa, genellikle hormonal tedavi önerilmemekle birlikte, tamamlayıcı tedaviler (örneğin akupunktur) uygulanabilir. Hastalar bu şikayetleri için tedavi seçenekleri hakkında onkologları ile görüşmeliler.

Hormon tedavisinin en önemli amacı yaşam kalitesini arttırmaktır. Bu yüzden tamamen bireyselleştirilmiş ve fayda-risk analizine göre yapılmış olmalıdır. Ayrıca sonrasında da periyodik (düzenli) doktor kontrolü yaptırmaları tavsiye edilmektedir. Çünkü periyodik kontroller sonrasında hormonal tedavi seçenekleri değişebilmekte veya bazen tedavi kesilebilmektedir.