GAPS, Keto ve Dukan Diyet savunucularına sürprizimiz var: Sonuncusunuz!

GAPS, Keto ve Dukan Diyet savunucularına sürprizimiz var: Sonuncusunuz!

Zayıflatan diyetler her zaman ilgi çekti

Bu tür diyetlerin ana prensibi ise düşük karbonhidratlı ve yüksek proteinli beslenme önerileri içermeleridir. Bununla birlikte önerilen yağları ve proteinleri aşırı tüketir ve bunun yanında karbonhidratları diyetinizden büyük oranda veya tamamen çıkarırsanız, sağlığınızla ilgili olumsuz gelişmelere hazırlıklı olmanız gerekebilir.

Bazı "zayıflama diyetleri" büyük kilo kaybını vaad ederken bazıları da büyük sağlık vaadleriyle  karşınıza gelir.

Örneğin Keto ve Dukan diyeti hızlı kilo kaybını hedefler, Gaps diyeti otizm ve disleksi gibi beyni etkileyen rahatsızlıklara yardımcı olabileceğini iddia eder.

Bugüne kadar, diyet değişikliklerinin otizmi tedavi edebileceğini gösteren bir kanıt yoktur. Araştırmalar Keto ve Dukan diyetini, böbrek hastalığı ve karaciğer hastalığı gibi çeşitli sağlık problemleri risk artışı ile ilişkilendirir. Bu diyetlerin pek çok sağlık riskleri vardır, sağlıklı kilo verme yöntemleri değildir ve sürdürülmesi son derece zordur.

Meyve, baklagiller ve diğer kompleks karbonhidratlar, pek çok besleyici vitamin, mineral ve lif içerirler. Bunlar, sağlıklı bir diyetin ayrılmaz parçasıdırlar. Diyetten çıkartıldıklarında vücut ihtiyaç duyduğu tüm besin maddelerini karşılayamaz. Dolayısıyla, kilo kaybettiren ve ekstra sağlık vaad eden bu diyetleri sağlıklı diyetler listelerinde son sırada görmekteyiz.

Sağlıklı sanılan diyetlerin asıl yüzleri

U.S. News’in, diyet alanında ileri uzmanlığa sahip sağlık profosyoneli tarafından belirlenen En Sağlıklı Diyetler Listesi'nde Keto diyet bu yıl 35. sıradan 39’a gerileyerek sonuncu sırada yer aldı. Dukan 38. sırada ve Gaps diyeti 34. yer alarak en sağlıksız diyet seçildi. Bu diyetlerin etki mekanizmalarına ve vücuda nasıl zarar verebildiklerine gelin birlikte göz atalım.

Keto diyet

Proteine ​​odaklanan, düşük karbonhidratlı diyetlerin aksine, bir keto planı, günlük kalorinin %75-90'ını yağdan karşılamaya odaklanır. Sadece %5’lik kısmı karbonhidrattan karşılar. Bu nedenle vücut, enerji elde etmek için karbonhidratlar yerine yağdarı parçalamaya başlar. Yağların parçalanması sonucu vücutta keton cisimcikleri oluşur. Bu durum ketozis olarak adlandırılır ve vücudunuzda bir şok etkisi oluşturabilir.

Riskleri nelerdir?

  • Vücudunuz ana enerji kaynağı olarak keton ve yağ kullanmaya başladıkça grip benzeri belirtiler yaşayabilirsiniz. Bunlar arasında baş ağrısı halsizlik, mide bulantısı ve kabızlık gibi şikayetler yer alır. Sebebi genellikle elektrolit dengesizlikleridir.
  • Yumurta, et, peynir gibi yüksek proteinli gıdaların alımı idrarın asidik hale gelmesine ve idrarda kalsiyum atılımının artmasına neden olabilmektedir. Bu da böbrek taşı riskinizi artırabilir. Kronik böbrek hastalığı olan kişiler bu asit birikimini kaldıramayacağından keto diyetten kaçınmalıdır.
  • Keto diyet karbonhidratı kısıtladığından günlük lif ihtiyacınızı karşılamak zor olabilir. Sonuç olarak sindirim sorunlarına ve kabızlığa neden olur. Dahası sağlıklı bir bağırsağı destekleyen lif, ruh sağlığını iyileştirmeye ve iltihabı azaltmaya yardımcı olabilir. Keto gibi lif içermeyen düşük karbonhidrat diyeti bağırsak bakterilerinizi olumsuz yönde etkileyebilir (bakınız ne kadar lif-posa tüketmeliyiz).
  • Meyve, kepekli tahıllar ve baklagiller gibi besleyici besinler bu diyette kısıtlandığından günlük vitamin ve mineral gereksinimlerini karşılamada başarısızdır.
  • Keto diyetler özellikle tip 1 diyabetiniz varsa düşük kan şekeri riskinizi artırabilir.

Ketojenik diyetin kalp hastalığı veya kanser gibi kronik hastalık riskleri üzerindeki etkisi hararetle tartışılmasına rağmen olumlu bir etkisi tam olarak anlaşılamamıştır. 130.000’den fazla yetişkin ile yapılan bir çalışmada düşük karbonhidratlı keto diyetlerin kalp sağlığı, kanser ve diğer tüm nedenlerden daha yüksek ölüm riski taşıdığı bildirilmiştir.

Gaps diyeti

"GAPS" terimi, "bağırsak ve psikoloji " anlamına gelir. GAPS diyeti, bağırsak sağlığının, genel fiziksel ve zihinsel sağlıkla bağlantılı olduğunu fikrine dayanır. Tahıl ve şekerli yiyecekleri diyetten çıkarmanın otizm ve disleksi gibi durumların tedavisine yardımcı olabileceğini söyler.

GAPS diyetini icat eden Dr. Natasha Campbell-McBride, yetersiz beslenmenin ve artan bağırsak geçirgenliğinin birçok psikolojik, nörolojik ve davranışsal problemden sorumlu olduğuna inanıyor. GAPS teorisine göre, sağlıksız bir bağırsak, zararlı bakterilerin ve toksinlerin kan dolaşımına geçmesine izin verir, bu da beyne gider ve beynin çalışmasına müdahale eder.

Teori, bağırsaklara zarar veren gıdaların elimine edilmesinin otizm spektrum bozukluğu (OSB), dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB) ve disleksi gibi durumların tedavisinde yardımcı olabileceğini söylüyor. Bu nedenle bağırsağa zarar verebilecek ve sindirilmesi zor olan besinleri, bağırsağın iyileşmesine yardımcı olabilecek besinlerle değiştirmeyi öneriyor.

Daha az işlenmiş gıda, daha fazla sebze ve meyve yemeye teşvik eden bir diyet olması bağırsak sağlığını ve genel sağlığı iyileştirebilir. Fakat Gaps’deki beklenti çoğu zaman bunun çok daha ötesinde ve oldukça zor hastalıkları iyileştirmesi yönündedir.

Gastrointestinal (mide-bağırsak) problemleri olan otizmli hastaların sağlık koşullarını iyileştirmek mümkündür. Bununla birlikte GAPS diyetinin tüm bileşenlerini takip etmenin psikolojik veya davranışsal koşulları iyileştirmek için gerekli olduğunu gösteren sağlam bir kanıt yoktur.

Uzmanların çoğu otizm için bir tedavi olmadığı konusunda hemfikirdir. İnsanlar bu nedenle dikkatli hareket etmelidir. İşlenmiş gıdaların veya şekerden zengin bir diyetin faydalı olmadığını zaten biliyoruz. Amaç yeterli ve dengeli beslenmek olmalıdır.

Bağırsak florası için yararlı olan fermente ürünleri yeterli ve dengeli bir beslenme tarzına ilave ederek egzersiz ile sağlamlaştırmak faydalı olacaktır. Bununla birlikte, probiyotikleri takviye olarak almanın, özellikle aktif tedavi alan kanser hastalarında bazı riskleri olabilir. Sonuçları 2019'da yayımlanan bir çalışmada, "takviye" probiyotiklerin immünoterapinin etkisini azalttığına dair bulgular sunuldu.

Bağırsak sağlığının iyileştirilmesi için yapabilecekleriniz

  • Yapay tatlandırıcılardan uzak durmak: Bazı hayvan çalışmalarına göre yapay tatlandırıcılar bağırsak bakterilerinde dengesizlikler yaratabilir ve metabolik problem riskini artırabilir.
  • Meyve ve sebzelere odaklanmak: 122 kişi ile yapılan bir araştırma, meyve ve sebze yemenin bağırsakta zararlı bir bakteri türünün büyümesini önleyebileceğini gösterdi.
  • Doğal probiyotiklere odaklanmak: Probiyotik gıdalar bir çok faydalı bakteri içerir. Bir çalışmada probiyotik yoğurt (ev yapımı yoğurt) yemenin, metabolik sendroma sahip bireylerin kan şekeri seviyelerini düşürmeye yardımcı olabileceği gösterildi. Diğer probiyotik gıdalar arasında kefir, ev yapımı turşu, ev yapımı zeytin, mozarella ve çedar peyniri yer alır. ABD Gıda ve İlaç Dairesi (FDA), bir sağlık sorununu önlemek veya tedavi etmek için herhangi bir probiyotik onaylamamıştır.
  • Lif alımını artırmak: Lif, bakterilerin devamlılığı ve çoğalması için maya görevi görmektedir. Yararlı bakteriler bu sayede sayılarını artırmakta ve çeşitlenmektedir. Gündelik olarak tükettiğimiz, işlenmiş bazı gıdalardaki (örneğin ekmek, makarna ve kahvaltı gevrekleri) dirençli nişasta miktarı hayli azdır. Ancak baklagiller, sebzeler, meyveler, yulaf ve kepek doğal lif kaynaklarıdır.

Dukan diyeti

Dukan diyeti bir kişinin yüksek proteinli yiyecekler yemesini, karbonhidrat ve yağ alımını azaltmasını gerektirir. Dukan diyeti, çok fazla protein yemenin insanların kilo vermesine yardımcı olabileceği teorisine dayanmaktadır.

Bunun nedeni

  • Yağsız, yüksek proteinli yiyeceklerin kalorilerinin genellikle daha düşük olması
  • Proteinlerin tokluk hissini artırmaya yardımcı olması
  • Proteinlerin sindirimi sırasında vücudun daha fazla enerji harcaması olabilir.

Karbonhidratları ve yağları kısıtlamak, açlık benzeri bir duruma neden olur. Bu da vücudu keto diyetine benzer şekilde enerji için yağ depolarını kullanmaya zorlar. Keto diyetten farklı olarak Dukan diyeti her gün en az 1,5 yemek kaşığı (yemek kaşığı) yulaf kepeği yemeyi gerektirir . Yulaf kepeği lif bakımından çok yüksektir. Bu nedenle vücut bu karbonhidratın çoğunu parçalayamaz veya sindiremez. Yüksek proteinli bir diyet kilo kaybına neden olabilir ancak araştırmalar sağlıklı bir kilo verme yöntemi olmadığını gösteriyor. Diyet tahıllar ve meyveler gibi belirli gıda gruplarını sınırladığı için araştırmacılar besinsel açıdan yeterli olmadığını belirtiyor. Bu nedenledir ki Dukan diyeti, kullanıcılarına multi-vitamin ve mineral kulanmasını önerir.

Diğer sorunlar şunları içerebilir

  • İlk kilo kaybı, esas olarak geçici olan su olacaktır. Çünkü karbonhidratları azaltmak vücuttaki suyu uzaklaştırır.
  • Et ve balık gibi yağsız protein kaynakları pahalı olabilir.
  • Kurallar katıdır, bu nedenle uzun vadede takip etmek zor olabilir.

Birleşik Krallık'taki sağlık uzmanlarına göre, Dukan diyeti beslenme açısından dengeli değildir. Yüksek proteinli diyetler, proteinin sindiriminde üretilen atıkları ortadan kaldırma ihtiyacı nedeniyle böbrekleri stres altına sokabilir. 2015’te yapılan bir çalışma Dukan diyetini uzun vadede takip etmenin bazı sağlık riskleri oluşturabileceğini belirtmektedir. Bunlar arasında

  • Böbrek hastalığı
  • Karaciğer hastalığı
  • Osteoporoz
  • Kalp damar hastalıkları yer alır.

Özet ve sonuç

Popülerlik kazanmış ancak pek çok olumsuz sağlık durumuyla ilişkilendirilen bu diyetler kısa vadede kilo kaybı sağlasa da sürdürülmesi oldukça zordur. Çünkü vücudumuz için gerekli birçok besleyici yiyeceği kısıtlarlar. Uzun vadede kilo alımına bile neden olabilirler. Herkese iyi gelebilecek tek bir diyet yoktur.  Hayvansal kaynakları çok miktarda tüketmek yağ ve protein alımını artırmanıza neden olabilir. Bu durum kalp hastalığı veya belirli kanserlerin riskini artırabilir. Düşük karbonhidratlı bir diyet izlemeyi tercih ederseniz, seçtiğiniz yağlara ve proteinlere dikkat etmelisiniz. Ayrıca düşük karbonhidratlı diyetler, kas kaybına da neden olabilir. Kalp hastalığı riskinizi artırabilecek et ve yüksek yağlı süt ürünleri gibi doymuş ve trans yağ içeren yiyecekleri sınırlamakta yarar vardır. Hastalık risklerini ve besin eksikliklerini en aza indirmek için dengeli öğünler planlanmalıdır. En sağlıklı diyetler listesinde bu yılda zirveyi kaptırmayan Akdeniz diyeti rehberiniz olabilir. Çünkü Akdeniz diyeti sürdürülmesi en kolay diyetler listesinde de ilk sırada yerini almıştır. Akdeniz diyeti bir anda popülerleşen diyetler gibi bir heves değil bir yaşam biçimidir. Unutmayınki sizin için en iyi diyet uzun vadede devam ettirebileceğiz diyettir.

1. Low-carbohydrate diets and all-cause and cause-specific mortality: Two cohort Studies, Teresa T. Fung et al, Ann International Medicine, 2010

2. Jotham Suez et all, Artificial sweeteners induce glucose intolerance by altering the gut microbiota, Nature Research Journal, 2014

3. Annett Klinder et al, Impact of increasing fruit and vegetables and flavonoid intake on the human gut microbiota, Food&Function, 2016

4. Leila Rezazadeh, Effects of probiotic yogurt on glycemic indexes and endothelial dysfunction markers in patients with metabolic syndrome, Nutrition, 2019

5. Joanna Wyka et al, Assessment of food intakes for women adopting the high protein Dukan diet, Roczniki Państwowego Zakładu Higieny, 2015

6. Christine N. Spencer et al, The gut microbiome (GM) and immunotherapy response are influenced by host lifestyle factors, AARC, 2019

Sağlık ve Mutlulukla Kalın...

Sayfada yer alan yazılar sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Kanser tanısına sahip bir hasta için online muayene randevusu hakkında bilgi almak için aşağıdaki formu doldurabilirsiniz.


İlgili Haberleri


Kanser Geçirenlerde Akdeniz Diyeti Yaşam Kaybı Riskini %30 Azaltıyor

Kanser Geçirenlerde Akdeniz Diyeti Yaşam Kaybı Riskini %30 Azaltıyor

Sesli Haber: 2 Temmuz 2024 tarihinde JACC: CardioOncology dergisinde yer alan araştırmaya göre, Akdeniz diyetine sıkı bir...

Kanser Tedavisinde Besin ve İlaç Etkileşimleri: Temel Bakış

Kanser Tedavisinde Besin ve İlaç Etkileşimleri: Temel Bakış

Kanser hastaları için besin – ilaç etkileşimlerinin farkında olmak, tedavilerin başarılı sonuçları için hayati öneme sahiptir....

Aşırı İşlenmiş Gıdalar, Baş-Boyun Kanseri ile Yemek Borusu Kanseri Riskini Artırıyor

Aşırı İşlenmiş Gıdalar, Baş-Boyun Kanseri ile Yemek Borusu Kanseri Riskini Artırıyor

Gıda tüketim alışkanlıklarımızın sağlığımız üzerindeki etkileri, günümüzde bilim insanları tarafından sıkça incelenen ve halk sağlığı için...

Akdeniz Yaşam Tarzı – Yaşam Kaybı Riskini Azaltan Sadece Beslenme Şekli Değil!

Akdeniz Yaşam Tarzı – Yaşam Kaybı Riskini Azaltan Sadece Beslenme Şekli Değil!

Sadece Akdeniz diyetine uymanın değil, Akdeniz yaşam tarzına bağlı kalmanın tüm nedenlere ve kansere bağlı yaşam...

Hakkımda

Özgeçmişim, kanser tanı ve tedavisine dair çalışmalarım ve ilgi alanlarım için tıklayın.

Prof. Dr. Mustafa Özdoğan Hakkında