Meme kanseri, dünya genelinde en sık görülen kanser türü haline geldi ve hormonal tedavilere yanıt veren hormon reseptörü pozitif (HR+) meme kanseri, tüm meme kanseri vakalarının çoğunluğunu oluşturur. Ancak, bu kanser türünde de tedaviye direnç önemli bir sorundur. İleri evre HR+ meme kanseri tedavisinde son yıllarda siklin-bağımlı kinaz 4 ve 6 (CDK4/6) inhibitörleri kullanılmaya başlanmıştır. Bu ilaçlar, kanser hücrelerinin büyümesini ve çoğalmasını engelleyerek, hastaların yaşam süresini uzatmaya yardımcı olabilir.
Ancak, tıpkı hormonal tedavilerde olduğu gibi, CDK4/6 inhibitörlerine karşı da zamanla direnç gelişebilir. Bu durum, kanser hücrelerinin bu ilaçlara karşı etkisiz hale gelmesine ve hastalığın ilerlemesine neden olur. Direnç gelişmesi, tedavi seçeneklerini sınırlar ve hastanın yaşam kalitesini olumsuz etkiler.
İlgili konu: Meme Kanseri Tedavisine Direnç – CDK4/6 İnhibitörlerinin Ötesi
Bu nedenle, yeni tedavi stratejileri ve ilaçlar geliştirmek, ileri evre HR+ meme kanseri olan hastaların tedavisinde kritik öneme sahiptir. AKT yolunun aktivasyonunun, hormonal tedavi direnci ile ilişkili olduğu düşünülmektedir. Bu bağlamda, AKT inhibitörü capivasertibin etkinliği ve güvenliği üzerine yapılan ve 1 Haziran 2023'te önde gelen tıp dergisi NEJM'de yayımlanan CAPItello-291 çalışması sonuçları, bu alanda önemli bir ilerleme olarak karşımıza çıkmaktadır.
Capivasertib'in Hormon Reseptörü Pozitif İleri Evre Meme Kanseri Üzerindeki Etkisi
Faz 3, randomize, çift kör bir çalışma olan CAPItello-291'e, aromataz inhibitörü tedavisi sırasında veya sonrasında, önceki siklin-bağımlı kinaz 4 ve 6 (CDK4/6) inhibitör tedavisi ile veya olmaksızın hastalığı nüks (tekrar) eden veya ilerleyen hormon reseptörü pozitif, insan epidermal büyüme faktörü reseptörü 2-negatif ileri evre meme kanseri olan pre-, peri- ve postmenopozal kadınlar ve erkekler katıldı.
Hastalar, capivasertib artı fulvestrant veya plasebo artı fulvestrant almak üzere 1:1 oranında rastgele atanmıştır.
Capivasertib, hücrelerin büyümesi ve bölünmesi üzerinde kontrol sağlayan AKT sinyal yolunu inhibe eden ve AstraZeneca tarafından geliştirilen küçük molekül yapısında bir ilaçtır. Bu yol, bazı kanser türlerinde aşırı aktif hale gelir ve hücrelerin kontrolsüz büyümesine ve kanserin ilerlemesine neden olabilir. Capivasertib bu yolu inhibe ederek, kanser hücrelerinin büyümesini yavaşlatır ve kanserin ilerlemesini engellemeye yardımcı olabilir.
Çalışmada çift birincil sonlanım noktası belirlendi: tüm hasta grubunda ve AKT yolundaki değişikliklere sahip (PIK3CA, AKT1 veya PTEN) tümörler arasında araştırmacı tarafından değerlendirilen progresyonsuz (ilerlemesiz) sağkalım.
Sonuçlar
Toplamda, 708 hasta çalışmaya alındı; 289 hastanın (%40.8) AKT yolunda değişiklikler vardı ve 489'u (%69.1) ileri evre meme kanseri için önceden bir CDK4/6 inhibitörü almıştı.
- Tüm hastalar için, capivasertib–fulvestrant grubunda ortanca progresyonsuz sağkalım 7.2 ay iken, plasebo–fulvestrant grubunda 3.6 ay idi (ilerleme veya yaşam kaybı için tehlike oranı, 0.60; %95 güven aralığı [CI], 0.51 ila 0.71; P<0.001).
- AKT yolundaki değişikliklere sahip hastalar için, capivasertib–fulvestrant grubunda ortanca progresyonsuz sağkalım 7.3 ay iken, plasebo–fulvestrant grubunda 3.1 ay idi (tehlike oranı, 0.50; %95 CI, 0.38 ila 0.65; P<0.001).
Capivasertib–fulvestrant alan hastalarda, 3. derece veya daha yüksek en sık yan etkiler döküntü (%12.1'e karşı %0.3) ve ishal idi (%9.3'e karşı %0.3). Yan etkilere bağlı tedavi kesintisi oranları capivasertip kolunda %13ü plasebo kolunda ise %2.3 idi.
Yorum
CAPItello-291 çalışması, capivasertibin ileri evre HR+ meme kanseri tedavisindeki potansiyelini gösteren önemli bir adımdır. Sonuçlar, bu AKT inhibitörünün, aromataz inhibitörü tedavisine veya CDK4/6 inhibitör tedavisine yanıt vermeyen hastalar için fulvestrant ile birlikte kullanıldığında progresyonsuz sağkalım süresini önemli ölçüde uzatabileceğini göstermiştir.
Capivasertibin, bu tür ileri evre meme kanseri olan hastalar için yakın gelecekte FDA (ABD Gıda ve İlaç İdaresi) onayı alarak yeni bir tedavi seçeneği olabilir ve aynı zamanda tedaviye dirençli hastalar için umut verici bir yol sunabilir. Elbette, capivasertibin uzun vadeli etkileri ve genel sağkalım üzerindeki etkisi hakkında daha fazla bilgiye ihtiyaç duyulmaktadır ve bu, gelecekteki araştırmaların odak noktası olacaktır.
Sonuç olarak, meme kanserinde direnç problemi üzerine yapılan bu çalışma, ileri evre HR+ meme kanseri tedavisinde yeni bir yaklaşımı temsil ediyor ve bu alandaki ilerlemeyi hızlandırma potansiyeli taşıyor. Bu tür çalışmaların devamı, tedaviye dirençli meme kanseri hastaları için daha fazla seçenek ve umut sunabilir. Tıbbi araştırmaların ve bilimin, bu hayat kurtaran ve yaşam kalitesini arttıran çözümleri bulmak için durmaksızın çalıştığını görmek, her zaman heyecan vericidir.
*
AKT yolundaki değişiklikler genellikle genetik testlerle belirlenir. Bu testler genellikle tümör dokusundan alınan bir örnekte gerçekleştirilir. Bu genetik testlerde, genellikle AKT yolunda rol oynayan belirli genlerdeki değişiklikler aranır. Bu genler genellikle PIK3CA, AKT1 ve PTEN gibi genlerdir. Bu genlerdeki mutasyonlar, AKT yolunun hiperaktivasyonuna ve sonuçta hücre büyümesi ve bölünmesinde aşırı aktiviteye neden olabilir. Bu nedenle, bu genlerdeki mutasyonlar bazen kanserin büyümesi ve ilerlemesiyle ilişkilendirilir.
*
Bonus içerik: Meme kanseri tedavileri daha iyi anlamak için hazırladığımız infografik poster