Kanser hastalarının %70’inden fazlası, genel topluma göre daha fazla derin ven trombozu (derin toplardamar pıhtılaşması – DVT) riski altında olduklarını bilmiyor. Bu durum, uzmanların onlar ile bu konuyu konuşmamalarından kaynaklanıyor.

Tromboz Nedir?

Damar içinde oluşan pıhtı kitlesine tromboz adı verilir. Dilimizde trombüs olarak da kullanılır. Damar içinde oluşan bu tıkanıklık kabaca trombosit, alyuvarlar ve fibrin parçalarından oluşur.

Trombüsün taramalı elektron mikroskobu görüntüsü

Yukarıda, bir trombüsün (pıhtı) taramalı elektron mikroskobu görüntüsü  –  trombositler, alvuvarlar, fibrin lifleri –  bulunmaktadır (yaklaşık 5500 kat büyütme).

Kanserde Tromboza Eğilim Artar

Kanser ve tromboz arasındaki bu bağlantı ve hasta-sağlık çalışanı farkındalığı, Avrupa Kanser Hastası Koalisyonu (AKHK) tarafından yürütülen bir anketin sonuçları ile açıklandı.

Araştırmacılar, çalışmaları hakkında şunları yazdı: "Bu pan-Avrupa hasta anketinin amacı, kanser ile ilişkili trombozun (KİT) daha iyi önlenmesi ve tedavi edilmesi için hastaların risk faktörleri, bulgular, belirtiler ve müdahaleler dahil olmak üzere KİT hakkındaki farkındalıklarını ve bilgilerini değerlendirmekti."

Onkoloji alanındaki sağlık uzmanlarını, politikacıları ve hastaları temsil edenleri içeren bir grup, hastaların kanserde görülen tromboz ile ilişkili yüksek morbidite (hastalık) ve mortalite (yaşam kaybı) konusunda süregelen endişeleri tartışmak ve gözden geçirmek için toplandı.

Bu tartışmalar, yıllar boyunca kanserde tromboz riski farkındalığı konusunda çok küçük gelişmelerin meydana geldiğini ve özellikle trombozun birincil ve ikincil önlenmesiyle ilgili olarak hala sağlık uzmanları hastaların KİT hakkında daha fazla bilgiye ihtiyaç duyulduğunu gösterdi.

Pan-Avrupa anketi için fikir, bu başlangıç noktasından doğdu. Avrupa Kanser Hastası Koalisyonu (AKHK), geniş ölçüde Avrupa’da kanser hastalarının bir bütün sesi olarak ankete öncülük etti. Bu anket, altı ülkede (Fransa, Almanya, Yunanistan, İtalya, Birleşik Krallık ve İspanya) yürütüldü ve 1365 hasta ve sağlık çalışanını içeriyordu. AKHK anketi sonuçlarının aslı, 2018’nin sonlarında Dünya Tromboz Günü’nde yayımlandı.

Her 5 Kanser Hastasından 1'inde Tromboz Görülüyor

İtalya, Milano-Bicocca Üniversitesi’nden Hematoloji Profesörü ve çalışmanın yazarlardan olan Dr Anna Falanga, bir röportajında sonuçları değerlendirdi ve kanser hastaları arasında KİT bilgisinin nasıl geliştirileceğini açıkladı.

"Veriler, kanser hastalarının yaklaşık olarak %20’sinin venöz tromboembolizm (VTE) yaşayacağını söylüyor, ki bu genel toplumdaki insanların yaklaşık olarak 4 – 5 katına denk gelmektedir."

Falanga kanser ve tromboz arasındaki ilişki için de şunları söyledi:

"19. yüzyıldan beri kanser ve tromboz arasındaki bağlantıyı biliyoruz, ancak problemi anlama ve farkında olma seviyemizin mevcut seviyesine ulaşması geçen yüzyılın ortalarına kadar sürmüştür. Başlangıçta bu ikisi arasındaki bağlantının mekanizmasına karşı olan anlayışımızdaki büyük ilerlemelerle birlikte temel araştırmalar ile sınırlıydı: daha önce konu ile ilgilenmeyen sağlık uzmanlarının ilgisini çeken klinik araştırmalarımız ancak son dönemlerde olmuştur."

Hastalar, Kanser ile ilişkili Tromboz Hakkında Ne Biliyor?

Avrupa anketine dayanan verilerin bir kısmı: neredeyse cevap verenlerin dörtte üçü (%72), ankete katılmadan önce kanser hastası kişilerin normal insanlara göre daha fazla tromboz geliştirme riskine sahip olduklarının farkında olmadıklarını gösterdi.

Yazarlar, "katılımcılardan, KİT ile ilgili bilgilerine 1 ile 10 arasında bir puan vermelerini istedik ve ortalama 4.1 puan elde ettik. Hastaların yalnızca %21’i 7 ve üzeri (oldukça bilgili) puan verdi. Sonuçlar farklı ülkelerde yapılan anketlerde oldukça benzerdi." dedi.

Ayrıca anketin, katılımcıların konu ile ilgili kendi doktorları tarafından ne kadar bilgilendirildikleri de değerlendirdiğini bildirdiler. Yaklaşık olarak hastaların %35’i ya kanser tanısından hemen önce ya da tanı anında KİT ile ilgili bilgilendirilmiş. Özellikle endişe verici bir şekilde cevap verenlerin dörtte biri (%26, ki bu büyük bir oran), ilk kez kan pıhtısı ile ilgili problem yaşadıklarında KİT hakkında bilgi sahibi olduklarını bildirdi. Bu oranlar da anketin yapıldığı farklı ülkelerde ortalama olarak birbirine çok yakındı.

Falanga, "Kanser ve kanser tedavilerinin sebep olacağı, bazılarının oldukça ciddi olabileceğini bir dizi yan etkilerin olduğunu unutmayın, bazı durumlarda, bir pıhtı, küçük bir problem olarak görülebilir. Ancak gerçekte böyle değildir. Bir pıhtı, kanser hastalarında bir hastalığın ya da yaşam kaybının ciddi bir sebebi olabilir." diyor.

Trombozu Nasıl Önleyeceğinizi Biliyor Musunuz?

Önlem hakkında konuştuğumuzda ise;

  • katılımcıların çoğu (%87) yürüyüşe çıkmanın riski azaltabileceğinin farkındaydı
  • biraz daha az bir kesim ise (%75) sigarayı bırakmanın,
  • biraz daha azı (%63), susuz kalmamanın ve bol bol su içmenin ve
  • %55’i de bacakları esnetmenin riski azaltacağının farkındaydı

Katılımcıların KİT belirtilerini nispeten iyi bildiği görüldü:

  • ankete katılanların %73’ü, ayaklarda, bileklerde ya da bacaklarda şişme olduğunda, bunun DVT belirtisi olabileceğini belirtirken
  • %71’i nefes darlığı yaşamanın pulmoner emboliye (PE, akciğerde damar tıkanıklığı) işaret edebileceğini belirtti.

Ancak yazarlar, diğer belirtilerin daha az bilindiğini söylüyor.

"Katılımcıların yarısından biraz fazlası (%57) ağrı, kramp ve hassasiyetin DVT belirtisi olabileceği ve yaklaşık olarak üçte biri (%33) düzensiz kalp atışlarının PE belirtisi olabileceğini biliyordu. Bu sonuçlar, farklı ülkeler arasında değişiklik göstermektedir."

Anket, katılımcıların üçte birinden fazlasının halihazırda antikoagülan (kan sulandırıcı) kullandıklarını söyledi, ancak neredeyse tamamı (%96), antikoagülanların tromboz tedavisi için etkili olabileceğini bildiğini söyledi. Antikoagülan kullananların yalnızca %41’i olası yan etkiler hakkında bilgilendirildiğini söyledi.

İtalya’daki Anket Sonuçları

Avrupa anketinin tüm sonuçlarını içeren rapor, daha fazla detay içermekteydi. Genel sonuçlar, her bir ülke için olan sonuçları da içeriyordu.

246 kişiden elde edilen İtalya verileri, hastaların ve tıbbi görevlilerin yalnızca %27’sinin kanser tanısı sonrası artan tromboz riskinin farkında olduğunu göstermiştir. 10 puanlık skalada İtalya için puan düşük (3,3/10 vs. 4,1/10) olmasına rağmen, genel anket sonuçları ile benzerdi.

Risk faktörleri ile ilgili bilgiler açısından sonuçlar daha farklıydı. Katılımcıların çoğu (%89), hareketsiz kalmanın en önemli tromboz risklerinden biri olduğunun farkında idi. Ancak yarısından biraz fazlası, radyoterapinin risk faktörü olduğunu bildiklerini söyledi. Bununla birlikte katılımcıların %75’i kanser ameliyatı ve kemoterapinin risk faktörü olduğunu biliyordu.

Falanga, "Tüm amaçlar için tüm kanser ilaç türleri, önemli ölçüde kan pıhtısı geliştirme riskini etkiler ve bu ayrıca immünoterapi gibi modern tedavi türleri içinde geçerlidir." diyor.

Belirtiler hakkında sorulan sorulara verilen cevaplar, İtalyan hastaların ve tıbbi görevlilerin %58’inin alt bacaklarda şişmenin DVT belirtisi olabileceğini bildiklerini ve aynı yüzdenin nefes darlığının da PE belirtisi olabileceğini bildiklerini gösterdi.

Önleyici eylemler söz konusu olduğunda ise İtalya’daki tablo biraz değişkendi: Katılımcıların %74’ü yürüyüş yapmanın öneminin farkındaydı ancak biraz daha az bir kesim (%57) sigarayı bırakmaları gerektiğini ve biraz daha azı (%35) bacakları esnetmeleri gerektiğini biliyordu. İtalyanların %41’i antikoagülan kullandıklarını ve bunların %53’ü bu tür ilaçların olası yan etkileri hakkında bilgili olduklarını söyledi.

Hangi Yoldayız? Ne Yapılabilir?

Araştırmacılar, "yüksek KİT oranı, kanser hastaları için klinik kanıtlara ve açık rehber tavsiyelerine rağmen, KİT önlenmesinin ve tanınmasının hala sağlık uzmanları arasında düşük olduğunu" yazıyor.

AKHK anketinin sonuçları, KİT hakkında hastaların bilgi eksikliğini ve doktorlar ve hastalar arasında daha geniş kapsamlı konuşmaların gerekliliğini vurgulayan bir önceki çalışmaları da doğruluyor.

Öyleyse ne yapılabilir? Önceki çalışmalarında vurguladığı gibi, "hastaların deneyimleri kendileri için bir eğitimdir, özellikle onkoloji bakım ekibinin. Hasta tromboz problemi yaşadığında, bakım kliniklerinin (ameliyat, onkoloji ve palyatif bakım) en önemli odak noktası olması gereken trombozu önleme seçeneği ortadan kalkar."

Falanga, "Diğer hasta bakımından sorumlu ekip (örneğin cerrahlar, hemşireler) kadar onkoloji uzmanlarının da hastanın kanser sürecindeki her evrede kan pıhtısı geliştirme riskine karşı ve KİT farkındalığını sağlamak için en iyisini yapması gerekmektedir.” dedi. Falanga, bu grupta ilk iletişim kurması gereken kişinin doktorlar olduğunu açıkladı. "Bu uzmanlar, tedavinin ön saflarında yer alıyor: bir pıhtıdan şüphelenme olasılığını söyleyen ilk sağlıkçılar arasında yer alıyorlar, bu yüzden onkoloji hastalarındaki artan riskin tam anlamıyla farkında olmalıdırlar."

Bu kapsamda multidisipliner bir yaklaşımın son derece önemli olduğu konusunda onkoloji uzmanları olarak hemfikiriz: fakat takımdaki farklı roller net olmalıdır. Ayrıca hastayı bilgilendirme ve eğitmek için kimin ne yaptığını belirlemek de gereklidir. Onkoloji hemşireleri, bu konuda önemli bir eğitim eksiğini doldurabilir.