Kanserde etkili tedavilerin geliştirilmesi, kişiye özel genetik farklılıkların belirlenmesi ve buna uygun ilaçların tasarlanmasına bağlıdır. Son yıllarda kanser araştırmalarında “kişiye özel tedavi” kavramı önem kazanmaya başlamış ve genetik farklılıkların hastanın ilaca verdiği yanıttaki rolü incelenmektedir. Bu alanda önemli bir çalışma Kasım 2015’te saygın bilim dergisi Nature Biotechnology’de yayımlanmıştır. Araştırmaya göre geliştirilen bir cihaz ile tümör hücresinin ilaca yanıt verip vermeyeceği hastaya uygulanmadan önce tahmin edilebilmektedir.

Kanser araştırmalarında genetik biyomarkerların önemi giderek artmaktadır. Genetik biyomarkerlar hedeflenmiş kanser tedavilerinin etkinliğini test etmekte kullanılmaya başlanmıştır. Ancak şimdiye değin keşfedilen genetik biyomarkerların çoğunluğu az miktarda kanser türünde kullanılmaktadır. Aynı zamanda testlerin güvenilirliği ve kesinliği ile ilgili sorunlar bulunmaktadır. Bu sebeple farklı stratejilere gereksinim duyulmaktadır.

Araştırmacılar bakteri kaynaklı infeksiyonları tedavi etmek için kullanılan antibiyotik testlerinden ilham alarak kanser hücrelerinin ilaçlara gösterdiği tepkiyi ölçmeye çalışmışlardır. Bu amaçla tasarladıkları cihazın özelliği, kanser hücrelerinin çoğalmasını çok kısa aralıklarla ve yüksek kesinlikle ölçmesidir. Araştırmada glioblastoma adı verilen beyin tümörü hücreleri ve akut lenfositik lösemi hücreleri kullanılmıştır. Hücreler belli oranlarda kanser ilaçlara maruz bırakılarak çoğalma hızları ölçülmeye çalışılmıştır.

Kanserde ilaç duyarlılık testleri yeni bir kavram değildir. Oncogram adında kemoterapi duyarlılık testleri 30 yıla yakın süredir onkoloji pratiğinde denenmektedir, fakat test süresinin uzun olması ve laboratuvar tekniğinin zayıflığı yaygınlaşmasını engellemiştir. Ancak “suspended microchannel resonator” adlı cihazda uygulanan yazımızın konusu olan bu teknik, birçok açıdan yenilikler getirmektedir. En önemli yeniliklerden biri de az miktarda örnek kullanılmasıdır. Örneğin; yaklaşık 1000 kanser hücresi içeren 1 damla kan analiz için yeterli olabilmektedir. Aynı zamanda tüm analizler 1 gün içerisinde tamamlanabilmektedir. Diğer tekniklere göre kesinlik oranı 100 kat daha fazladır, hücre çoğalmasındaki küçük değişiklikleri bile gözlemleme imkânı sağlamaktadır.

Araştırma Sonuçlarına Göre;

  • İlaca duyarlı olduğu bilinen hücrelerin ilaç tedavisi sonrasında çoğalma hızlarının azaldığı belirlenmiştir.
  • İlaca dirençliliğe sahip hücreler ise büyüme hızlarında değişme olmadan çoğalmaya devam etmişlerdir.

Peki Bu Çalışma Klinik Açıdan Ne İfade Ediyor?

  • Hastadan alınan tümör örnekleri ile ilaçlar bu cihaz üzerinde test edilerek, tedavi için en uygun ilaç seçilebilir.
  • Hastadan alınan tümör örneklerinden yapılan analizlerle tedaviye dirençli hücrelerin varlığı saptanabilir. Bu da diğer tedavi stratejilerine geçilmesine olanak sağlayabilir.

Bu araştırma aynı zamanda ilaç dirençliliğine neden olan mekanizmaların ortaya çıkarılmasını sağlayacak çalışmalara yol göstermektedir. Tasarlanan cihaz ile tespit edilen  ilaca dirençli hücrelerin genetik analizlerle incelenmesi hangi genlerin ilaç dirençliliğine sebep olduğunun bulunmasına katkı sağlayacaktır.