
Kanserde Aşı Tedavisi: Koruyucu Kanser Aşıları
Önceki yazılarımızda kansere karşı geliştirilen tedavi amaçlı aşılardan bahsetmiştik. Şimdi ise kansere karşı koruyucu aşıları inceleyeceğiz. Aşının genel çalışma prensibine bakacak olursak zayıflatılmış virüsün vücuda verilerek kişide o virüse karşı bağışıklık sağlanmasıdır. Koruyucu kanser aşıları bu amaçla kansere neden olan virüslere karşı tasarlanmıştır.
Virüslerin kansere neden olduğu 1900’larin başından beri biliniyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün yayınladığı son raporlara göre dünyadaki kanserlerin yüzde 15’i virüs kaynaklıdır. Virüs kaynaklı kanserlerin çoğu az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde görülmektedir. Bunun nedeni aşılama programlarının düzenli yapılmaması ve gerekli hijyen koşullarının yerine getirilmemesidir. Bu virüsler için kullanılan genel terim onkovirüs şeklindedir.
Onkovirüsler hücreleri enfekte ederek yani onların içine girerek hücrenin kontrolünü ele geçirirler. Bunu kendilerini çoğaltmak için kullanılırlar. Bilindiği üzere hücrelerimizde temel olayları kontrol eden DNA molekülü vardır. Virüsler kendi genetik bilgilerini girdikleri hücrelerin DNA’sına katarlar. Gen yapısı bozulan hücreler kontrolsüz bölünmeye ve çoğalmaya başlar. Sonuç olarak kanserleşme meydana gelir. İleride detaylı olarak inceleyeceğimiz gibi bazı virüsler tümör baskılayıcı genlerin aktivitesini engeller, bazıları ise hücreye onkogenler (hücre büyümesini tetikleyen genler) ilave eder. Şu ana kadar kansere neden olduğu tespit edilen virüsler ve kanser tipleri aşağıda listelenmiştir.
-Hepatit B ve C Virüsleri: Karaciğer kanseri
-Human Papilloma Virüs (HPV): Rahim ağzı ve rahim kanseri
-Human T-lymhotrophic Virus: Yetişkinlerde görülen T-Hücre lenfoma
-Epstein Barr Virus: Burkitt’s lenfoma, Hodgking lenfoma, gırltak kanserleri
-Kaposis Sarkomu Virusü: Kas kanserleri
Önemle vurgulamak gerekir ki, bu virüslerin kansere neden olma yüzdeleri çok düşüktür. Yani bu virüslerle enfekte olmuş bir insanın hayatı boyunca kansere yakalanmadığı da araştırmalarda görülmüştür.
Son yıllarda en çok araştırılan ve aşı geliştirilen virüs tipleri Hepatit virüsleri ve Human Papilloma Virüs’tür (HPV). Hepatit virüsleri kronik hepatit enfeksiyonuna neden olarak karaciğer kanserine neden olurlar. Her yıl 750.000 karaciğer kanseri rapor edilmekte ve bu vakaların çoğunluğu az gelişmiş ülkelerde görülmektedir. Hepatit B virüsü dünya nüfusunun yüzde 3’ ünü enfekte etmiş durumdadır ve aşılama programlarının yapılamadığı az gelişmiş ülkelerde karaciğer kanseri vakalarının yüzde 90‘ından sorumludur.
Human Papilloma Virus (HPV) rahim ağzı (serviks) kanserine sebep olduğu kanıtlanmış bir virüstür. Hatta yapılan son çalışmalarda gösterilmiştir ki serviks kanserlerinin %99’una etken HPV’dir. Virüs daha çok genital bölgeyi etkiler ve çoğunlukla cinsel yolla bulaşır. Bu virüsler genital bölgede siğillerin oluşmasına ya da anormal hücre büyümelerine sebep olur. Genital siğiller cinsel ilişki yoluyla yayılan en önemli enfeksiyonlardan biridir. Genital siğillerin tedavisi cerrahi müdahale ve ilaçlarla mümkün olmakla birlikte bireylerin çoğunda nüksettiği görülmüştür. Bütün bunların yanında HPV nasıl kanserleşmeye neden olur? Bu sorunun cevabı genlerimizin kontrolden çıkmasıdır. Gelin bu mekanizmayı hep birlikte inceleyelim;
Hücrelerin bölünme hızı yaşamın ilk anından itibaren çok hızlıdır ve bu yetişkinliğe kadar devam eder. Yetişkin bir insanda hücreler ancak yaralanan dokuların onarımı için bölünür ve çoğalırlar. Bu olay her hücre tipinde görülmez. Örneğin sinir ve kas hücrelerimiz kendilerini yenileyemezler. Hücrelerde bölünme mekanizmasını kontrol eden en önemli gen p53’tür. Bu gen bilim adamları tarafından “genlerin bekçisi” olarak isimlendirilmiştir. p53 tümör baskılayıcı bir gendir. Hücrenin genetik yapısı hasar gördüğünde hücre bölünmesini durdurarak bu hasarlı genlerin yeni hücrelere geçmesini engeller ve hasarlı bölgeyi tamir edecek mekanizmaları başlatır. Eğer bunda başarılı olamazsa programlı hücre ölümünü başlatarak hasarlı hücrenin ortadan kalkmasını sağlar. Bu yüzden p53 geni hücreler için büyük önem taşır. p53 mutasyona uğradığı takdirde hücre kontrolsüz büyümeye başlar. İnsandaki kanserlerin % 50’sinde p53 geni mutasyona uğramış halde yani inaktif olarak bulunmuştur. Peki HPV ile p53 geni arasında nasıl bir ilişki vardır? HPV hücreyi enfekte ederek kendi genlerini hücreye entegre eder. Bunun sonucunda oluşan E6/E7 adı verilen virüs proteinleri p53 genini fonksiyonsuz hale getirir. Hücredeki kontrol sisteminin ortadan kalkması kontrolsüz bölünmeye neden olur.
HPV’ye karşı 2006 yılında Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) onayı alınarak piyasaya sunulan Gardasil ve Cervarix adlı aşılar ile bağışıklık sağlanabilmektedir. Gardasil ergenlik öncesi ve aktif cinsel yaşama başlamış bireylere önerilmektir. Unutulmamalıdır ki enfekte olmuş bir birey için bu aşıların koruyucu etkisi yoktur. Gardasil 120’den fazla ülkede onaylanmış bir aşıdır. Rahim ağzı kanseri aşıları ülkemizdede satışa sunulmuştur. HPV aşısı hakkında detaylı bilgi için tıklayabilirsiniz. Yapılan son araştırmalarda aşılama programını uygulayan ülkelerde rahim ağzı kanseri görülme oranının azaldığı rapor edilmiştir.
Unutulmamalıdır ki enfekte olmuş bir birey için bu aşıların koruyucu etkisi yoktur. Yaş ilerledikçe ve aktif cinsel yaşam başladıkça enfekte olma riski artar. Yeni nesil koruyucu kanser aşıları rutin kontrollerinin alternatifi değildir. Bu aşıyı olan insanlar rutin kontrollerine devam etmelidirler.
Tedavi amaçlı kullanılan kanser aşıları hakkındaki yazımıza ulaşmak için tıklayabilirsiniz.
1. Kwak, Yemelyanova and Roden
Prevention of cancer by prophylactic human papillomavirus vaccines,
Current Opinion in Immunology (2011), 23:244–251
2. H.AA. Aly
Cancer therapy and vaccination
Journal of Immunological Methods 382 (2012) 1–23.
3. Scheffner M, Werness BA, Huibregtse JM
The E6 oncoprotein encoded by human papillomavirus types 16 and 18 promotes the degradation of p53
Cell 63 (1990): 1129–36.
4. M.A. Suckow
Cancer vaccines: Harnessing the potential of anti-tumor immunity, The Veterinary Journal 198 (2013) 28–33.