Dünyadaki çoğu ülke, koronavirüs pandemisini baskılamak için benzer yöntemler izlese de bazı ülkeler bu süreçte pandemiyi herd immunity (sürü bağışıklığı) ile yönetmeye çalışıyor.

İngilizce'de "herd immunity" olarak adlandırılan sürü bağışıklık yönteminde amaç, hastalığa çok sayıda insanın yakalamasına izin verilmesi ve bu sayede hastalığa karşı toplumun bağışıklık geliştirmesinin sağlanmasıdır. Bu şekilde virüs kısa süre içerisinde topluma yayılsa da toplumun çoğunluğu aynı zamanda bağışıklık kazanmış olacağı için yayılımın da doğal olarak duracağı düşünülmektedir.

İngiltere daha önce sürü bağışıklık yöntemini uygulayacağını duyurmuştu, salgınla ilgili ilk aksiyonları bu şekilde idi, ancak sadece Birleşik Krallık'ta 250 binden fazla kişinin yaşamını kaybedeceğini algıladıktan sonra bu yöntemden vazgeçmişti. Fakat bu sefer de Hollanda, tıpkı İngiltere'nin ilk başta planladığı gibi koronavirüs salgınıyla mücadele etmek için sürü bağışıklığını kullanmayı planladığı bildirdi.

Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) sürü bağışıklığı konusunda, virüsle mücadelede daha büyük hareket planlamanın gerektiğini vurgulanmış, bazı sağlık uzmanları ise sürü bağışıklığını "deneysel olarak en iyi, ancak sonuçları açısından en tehlikeli yaklaşım", olarak değerlendirmiştir.

Sürü bağışıklığı bizi koronavirüsten koruyabilir mi?

Bağışıklık sistemimiz nasıl çalışır?

Bağışıklık sistemimiz, koronavirüs gibi bulaşıcı hastalıklarla savaşır. Bağışıklık sisteminin B lenfositleri, davetsiz misafir organizmalara karşı mücadele etmek ve onları yok etmek için antikorlar üretir. Bu antikorlar aynı zamanda mikroba karşı “bellek” görevi görür ve bu şekilde yeniden karşılaşma anında daha iyi ve daha hızlı mücadele etmesini sağlar. Yani, bir kişi bir virüse karşı bağışıklık geliştirdiğinde, muhtemelen tekrar yakalanmayacağı düşünülür.

B hücre lenfosit aktivasyonu antikor üretimi nasıl olur

Sürü bağışıklığının arkasındaki teori de aslında budur. Bu teoriye göre iyi senaryo gerçekleşirse, “birçok insan bir virüse karşı bağışıklık geliştirdiğinde, sonunda henüz yakalamayan insanlara da hastalığı bulaştırmayacaktır. Böylelikle yayılma son bulacaktır.”

Sürü bağışıklıkta sayıların önemi!

Sürü bağışıklık durumu, aslında bir sayı oyunudur. Tüm planlar bir kişinin diğerine enfeksiyonu taşımasına göre yapılıyor. Ancak bulaştırıcılık oranı tüm planı yakından ilgilendirmektedir. Oranın “1” olması, bir kişinin en az 1 kişiye bulaştıracağı anlamına gelmektedir. Oranın >1 (birden fazla) olması enfeksiyonun hızlı yayılacağı anlamına gelmektedir. Sürü bağışıklığı, çoğalma oranının <1 değerine düştüğü ve enfeksiyonun yayılmasının durduğu noktaya indirmeyi amaçlamaktadır.

Koronavirüs için tayin edilen bulaştırıcılık oranı 2-3 arasındadır

Buna göre kızamık durumunda yayılımının sonlanması için insanların %95’inin bağışık olması gerekir. Yayılım oranının 2,6 olarak hesaplandığında Koronovirüs yayılımının durması için %60 kişinin sürü bağışıklığı kazanması yeterlidir. Ancak son dönemde, Çin’de iyileşmiş bazı kişilerin ikinci kez enfekte olabildiğini gösteren veriler gelmeye başladı. Uzmanlar bu durumu, “İyileşen hastalar SARS-CoV-2'ye karşı bağışıklık geliştirmek için yeterli antikor oluşturamayabilir ve tekrar enfekte olabilirler. Virüs ayrıca "iki fazlı" olabilir, yani yeni belirtiler oluşturmadan önce uykuda kalabilir” şeklinde açıklamaktadır. Bir başka dikkat çeken bulgu ise, Çin'den Japonya'ya 700 COVID-19 hastası taşıyan Dimond Princess isimli cruise gemisinde yapılan incelemelerde karşımıza çıkmıştır: Kyoto Üniversitesi'nden He ve Kenki Mizumoto, gemide karantinanın başladığı gün, bir kişinin en az 7 kişiye virüsü yayalabileceğini gösterdiği bir rapor yayınladı. Bununla birlikte bu durumun normal dünyayı yansıtmayacağını dile getiren düşünceler de vardır ve şu an yeni tip koronavirüsün R0 dediğimiz bulaşma hızının 2,5 - 3 arasında olduğu kabul ediliyor ve bu değer, influenzadan (mevsimsel grip) yaklaşık 4 kat daha hızlıdır.

Sürü bağışıklık akıllıca bir plan mı?

31 Mart'ta ABD Başkanı Trump, COVID-19 salgını hakkında Beyaz Saray ekibiyle birlikte oldukça uzun bir konuşma gerçekleştirdi. Alınan "önlemler sıkı bir şekilde uygulanırsa" ülkesinde öngörülen COVID-19'a bağlı tahmini ölüm sayısını 100 - 240 bin olarak açıkladı. En kötü senaryoda, ABD'liler önlem almadan yaşarsa - yani sürü bağışıklığı uygulanırsa - görülecek tahmini ölüm sayısı ise 2 milyondan fazla...

Virüslere karşı bağışıklığı hızlı ve güvenli geliştirmenin en iyi yolu aşılamadır. Aşılama ile vücuda az miktarda virüs veya virüs parçaları verilir ve bağışıklık sistemi hastalanmak zorunda kalmadan nasıl mücadele edeceğini öğrenir. Ancak henüz koronavirüs için geliştirilmiş bir aşı bulunmamaktadır.

Aşı olmadan yayılan bir enfeksiyonda, sürü bağışıklık ile bazı insanlar hastalıktan kötü bir şekilde etkilenmese de (yaklaşık %80’i) bu virüsü hayati riski yüksek olan yaşlı insanlara geçirebilirler. Bazı uzmanların raporunda, İngiltere’nin sürü bağışıklığının gelişmesi için 47 milyondan fazla insanın enfekte olması gerektiği belirtilmiştir. Bu durumda %2,3 ölüm oranı ve % 19 şiddetli hastalık oranı ile bu, bir milyondan fazla insanın ölmesine ve sekiz milyonun da kritik bakıma ihtiyaç duymasına neden olabileceği belirtilmiştir.

Ne yapmak gerekir?

Diyelim ki Avustralya ve Yeni Zelanda sürü bağışıklığına güveniyor. Dış etkiler olmadan, enfeksiyonun sadece bu bölgede var gibi düşündüğümüzde, nüfusun %10'unun enfekte olduğunu varsayalım. Bu oran 500 bin Yeni Zelandalı ve 2,5 milyon Avustralyalıya karşılık germektedir. Bu durum ise kısa süre içerisinde, bu ülkelerin sağlık sistemlerinin tıkanmasına ve çökmesine yetecektir.

En güvenli halk sağlığı stratejisi, sosyal-kişisel izolasyon ve hijyen kuralları ile virüsten korunmadır.

Koronavirüs enfeksiyonunun başlamasını önlemek veya geciktirmek oldukça kritiktir. Yayılmasını engellemek ikinci aşamada önemlidir. Bu stratejiler, sağlık sistemine zaman kazandırır ve salgının artışında “eğriyi düzleştirir”, böylece hastaneler aynı anda vakalardan boğulmak zorunda kalmaz.

Bu nedenle olabildiğince izole olmak, yaşam sınırlarımızdaki hareketi kontrol etmek, halka açık toplantıları kısıtlamak ve katılmamak, bulaşmış kişilerin temas ettiği kişileri takip etmek ve hastalığı olanları saptamak çok önemlidir. Avustralya ve Yeni Zelanda'nın her ikisi de esasen bu önlemleri takip ediyor.

Halkı güvenli hijyen konusunda eğitmek, el dezenfektanları, güvenli gıda, sabun ve su tedarikinin yanı sıra gerektiğinde dezenfeksiyon hizmetlerden yararlanmasını sağlamak da önemlidir. Ayrıca temas konusunda hassas davranarak özellikle yaşlılarımıza ekstra özen göstermek bu süreçte çok önemlidir.

Herkesin uyarıları dinlediğinde ve önlemlerini titizlikle uyguladığında koronavirüs salgını sonuçları daha hafif olacaktır. Sonrasında ise dünyamızın eskisinden daha da güzel bir yer olacağına inancımız tamdır. 

- TÜM KORONAVİRÜS YAZILARIMIZ -