Nomofobi - Cep Telefonundan Uzak Kalma Korkusu Nedir?
Sabah kalktığınızda ilk işiniz telefona bakmak mı oluyor? Bildirim geldiğinde işinizi gücünüzü bırakıp telefonunuza mı koşuyorsunuz? Şarjınız azaldığında soğuk terler mi basıyor? Dikkat, nomofobiyle savaşıyor olabilirsiniz.
Nomo - Ne?
Teknoloji çağının bize kazandırdığı yeni bir kavram da nomofobi. Terim, İngilizce “No-Mobile-Phobia” yani cep telefonundan uzak kalma korkusunun kısaltılmış halidir. Kısacası cep telefonu bağımlılığı da diyebiliriz. Yediden yetmişe her yaş grubunu etkileyebilen nomofobiden ilk kez 2008’de bahsedilmektedir. Bu konuyla ilgili ilk çalışma 2012’de yapıldığında nomofobili birey sayısı nüfusun %53’ünü oluştururken günümüzde bu sayı %66’lara ulaşmıştır. Yani her 3 kişiden 2’si nomofobik!
Rakamlar korkutucu gerçeği göz önüne sermektedir. Nomofobi 18-24 yaş grubunun %77’sinde bulunmaktadır. 25-34 yaş grubunun %68’inde ve 55 yaş üstü kişilerde cep telefondan ayrı kalma korkusu baş göstermektedir. Ayrıca kadınlarda erkeklere göre daha fazla görülmektedir. Giderek cep telefonlarına bağımlı hale gelmekteyiz. Peki, nomofobi olduğumuzu nasıl anlarız?
Nomofobi Belirtileri Nelerdir?
- Telefonunuzu sabah kalktıktan hemen sonra ve yatmadan hemen önce kontrol ediyorsanız,
- Yemek yerken, maillerinize ya da son çıkan haberlere göz atmak sizin için sıradan bir durumsa,
- Telefonunuzun şarjı bittiğinde ya da herhangi bir sebeple kapandığında stresli ya da kaygılı hissediyorsanız,
- Kapsama alanı dışına çıkınca telefonla ulaşabileceğiniz olayları kaçırdığınızı mı düşünüyorsunuz,
- Instagramda bir şey paylaştığınızda heyecanlanıyor musunuz?,
- Telefonunuzun bildirim sesi sizi uyandırıyor mu? , Evet, bunlardan biri sizde varsa korkarım nomofobiyle savaşıyorsunuz.
1) Vaktimizi boşa harcıyoruz: Öncelikle telefondan ayrı kalmamak için sürekli ona gömüldüğümüzden vaktimizin büyük bir kısmı telefonda harcanmış olmaktadır. Tek yönlü iletişimimiz bizim gerçek dünyadaki objelerle ve insanlarla iletişimimizi de etkilemektedir. Bir düşünelim, biri sizle konuşurken maillerinizi kontrol ediyorsanız aslında hangi işi yapmış oluyorsunuz? Yapabilecekmişiz gibi düşünsek de vakit kaybetmekten ve iş verimimizi azaltmaktan başka bir şey yapmamaktayız.
2) Kaygılar artmakta: Yapılan bir çalışmaya göre telefonundan ayrı kalan kişilerin %51’i teknoloji anksiyetesi geçirmektedir. Kaygının altında telefon kapandığında arkadaşları arasında yapılan planlardan ya da Facebook’taki muhabbetlerden geri kalma endişesi bulunmaktadır.
Başka bir çalışmada kullanıcılar, basit bir bulmaca çözmeden önce telefonlarından ayrılmaktadırlar. Katılımcıların kalp atım hızlarının ve tansiyonlarının yükseldiği, kaygı hissettikleri gözlemlenmektedir.
3) Verimli bir uyku uyuyamıyoruz: Çoğumuz başucunda telefonlarımızla uyumaktayız. Özellikle 25-29 yaş Aralığındakilerin %80’i telefonlarıyla uyumaktadır. Tehlike sadece bundan ibaret değildir. Akıllı telefonlar mavi ışık yaymaktadır. Mavi ışık, uyku döngümüzü düzenleyen ve beynimizden salgılanan melatonin adlı hormonun salgılanmasını önler ve beynimize uyanma vaktinin geldiğini ima eder. Bu da bozulan uyku düzenimizin göstergesidir.
4) Çocuklarımız bizim davranışlarımızı kopyalıyor: Çocuklar, büyüme gelişme sırasında anne ve babasının yaptığı davranışlardan büyük ölçüde etkilenirler. Örneğin: anne ve babada televizyon izleme alışkanlığı varsa çocuğun da izlemesinden doğal bir şey olamaz. Daha uç bir örnek vermek gerekirse sadece patates kızartması ile beslenen bir annenin kızının sebzeleri tanımaması çok normaldir. Biz bunun yeterince farkında değiliz ama çocuklar büyük bir öğrenme sürecinde oldukları için çevresindeki kişilerin davranışlarını kopyalamakta (bu durumda en sık çevresinde bulunan ebeveynleri olduğu için). Çocukların insan-insan ilişkilerini ve gerçek dünyayı öğrenmesi zorlaşmaktadır. Telefon bağımlılığını bırakmak sadece bizim değil geleceğimizin de sağlıklı yetişmesi açısından önemlidir.
İlginizi Çekebilir:
Nasıl Önlemler Alabiliriz?
Bir problemimizi çözmenin ilk adımı bir problemimiz olduğunu kabul etmektir. Bir problemimiz olduğunu düşünmezsek çözmek için de çaba sarf etmeyiz. Telefon bağımlılığını bırakmak için önerebileceğimiz birkaç şey var:
- Telefonunuzu yatmadan saat önce kapatın. Telefonunuzu kapatmadığınız sürece bildirim sesleri ve ışıkları sizi rahatsız etmeye devam edecektir. Kendinize ve beyninize sessizlik hakkını tanıyın. Facebooktaki kedili videoyu izlememeniz ya da instagramda son paylaşılanları görmemeniz size bir şey kaybettirmeyecektir (Eğer acil bir durum, beklediğiniz önemli bir mesaj varsa sizi en az etkileyecek şekilde telefonunuzla bağlantınızı azaltabilirsiniz). Bunun mümkün olamayacağı durumlar da vardır: örneğin, hekimlik mesleği!
- Eğer telefonunuzu alarm olarak kullanıyorsanız kendinize alarmlı, gerçek bir saat almanızı tavsiye edebiliriz.
- Telefona bakmak için belli vakitler ayırabilirsiniz. Gün içinde telefonumuzu ne kadar sık kontrol ettiğimizin farkında olmadığımızdan bu farkındalığımız artıracak bir durum olacaktır. Telefon bizi değil biz telefonu kontrol etmeliyiz.
- Kendinize telefonunuzun olmadığı ya da sizi rahatsız etmeyeceği bir zaman dilimi ve yer belirleyebilirsiniz. Böylece o an ve o yerde kendinize ve hatta sevdiklerinize kalite vakit ayırabilirsiniz.
Çocuklarınızla daha fazla iletişimde kalıp onların büyümelerini telefon yüzünden kaçırmamış olacaksınız. Biz sosyal canlılar olduğumuz için her şeyden çok iletişime ihtiyacımız var fakat burada bahsettiğimiz yüz-yüze, gerçek dünyaya adım atarak yapılan bir iletişim. Belki bir arkadaşınızla kahve içmek olabilir ya da ailenizle lunaparka gitmek olabilir. Seçim sizin. Bu tür bir vakit cep telefonlarının kopyalamayacağı bir şeydir. Cep telefonu gündemi takip etmek ve hızlı iletişim kurmak için iyi bir araç fakat kontrolü kaçırdığımızda kendimize doğrulttuğumuz bir silahtan farksızdır. Dikkatli kullanıp kendimizi korumak bizim elimizdedir.
Nomofobiyle ilgili hassasiyeti ve uyarısı üzerine araştırıp kaleme aldığımız bu yazı için eşim Sibel Özdoğan’a teşekkür ederim.