
Onkolog Bir Filmde Başrol Oynuyor ve Hayat Felsefesini Paylaşıyor
Tıbbi onkolog olan Dr. Gabriel Sara ve onun kanser hastalarına yaklaşımını konu alan bir filmin hikayesini paylaşıyoruz.
Dr. Sara, Fransız oyuncu ve yönetmen Emmanuelle Bercot'un filmlerinden birini izledikten sonra kendi hayat hikayesinin de filmleştirilebileceğine inandı. Bercot ile tanıştıktan sonra, ona kanser dünyasını incelemesini önerdi ve öğrendiklerinden etkilenen Bercot, Dr. Sara'nın yaşam kaybı hakkındaki fikirlerinden ilham alarak bir film yapma kararı aldı.
Dr. Sara'nın da yer aldığı ve kendisi gibi bir onkoloğu canlandırdığı 2021 yapımı "Peaceful" (De Son Vivant) isimli bu filmde, bir hastanın kansere yakalanması, kanseri reddetmesi ve sonunda yaşam kaybını kabullenmesi süreci anlatılıyor.
2021 Cannes Film Festivali’nde prömiyer yapan filmdeki pek çok diyaloğunun Bercot ile yaptığı görüşmelerden beslendiğini belirten Sara; "Çekimler sırasında oynamakta olduğum karakterin aslında ben olduğumu fark ettiğim anda oynamayı bırakıp sadece kendim gibi davranmaya başladım.” Yönetmen Bercot, Dr. Sara'nın oyunculuğunu “Ofisinden alıp set ortamına getirmemize rağmen sanki hala ofisindeymiş gibi kendi olması ve bunu seyirciye yansıtabiliyor olması inanılmaz." şeklinde yorumluyor.
2022 Lumieres Ödülleri’nde en iyi film kategorisinde aday gösterilen filmde, 39 yaşında dördüncü evre pankreas kanseri teşhisi almış bir kişinin tanı almasıyla başlayan ve annesinin desteğiyle geçirdiği sürecinin detaylarını, yaşadığı duygusal değişimleri ve sonunda yaşam kaybını kabullenişi konu alınıyor. Film aynı zamanda hastalarından gerçekleri saklamayan ve onların ancak gerçek bilgiyle huzura erişebileceklerine inanan onkolog Sara'nın hikayesine de değiniyor.
Her Zaman Doğruyu Konuşmak
Hikayesinde gerçek hastalarının hayatlarından da ilham alan Dr. Sara; "Hastalar size güveniyor ve hayatlarını emanet ediyor. Var olan gerçekleri söylemediğinizde onlara ihanet etmiş olursunuz. Kimse gerçekleri duyduktan sonra kendini iyi hissetmiyor, ancak gerçekleri bilmek onlara nelere odaklanmaları gerektiği konusunda yardımcı oluyor ve paniğe kapılmalarını engelleyebiliyor."
Dr. Sara, hastalarına doğruyu her zaman söylemeyi öncelikli tutan bir doktordur ve bu yaklaşımı filmde de gösterilir. Ancak bu yaklaşım tüm onkologlar tarafından kabul görmez ve bazıları Dr. Sara'nın samimi doğruluğunu sert bularak bu yaklaşıma karşı çıktı. Dr. Sara, hastalarına yaklaşırken onların kültür ve duygusal durumlarına uyum sağlamayı ve her zaman 100% doğru olmakla birlikte dilini uygun hale getirmeyi önerir.
Konuyla ilgili Dr. Sara: "Gerçekleri bilmenin farklı kültürlerden gelen hastalar için farklı anlamlar taşıdığını düşünmüyorum. Ancak sağlık alanında çalışan kişiler olarak kültürlere karşı hassas olmalı, her hastanın kültür ve duygusal durumlarına uyum sağlayabilecek doğru analiz edilmiş bir dil kullanmalıyız."
Mount Sinai West'te Kemoterapi Merkezi Direktörü olan Dr. Sara, gerçeği konuşmanın bir ölüm kalım meselesi olduğunu savaşın harap ettiği Beyrut'ta bir tıp stajyeri olarak öğrendiğini vurguluyor ve yayınladığı podcasti ile güven, empati ve güçlü bir bağ oluşturmak için radikal dürüstlüğü nasıl kullandığından bahsediyor.
Farklı Bir Yaklaşım ile Hayatı Renklenen ve Güçlenen Hastalar
Artık emekli olan ve çalıştığı kırk sene boyunca durmaksızın hastalarla ilgilenen Dr. Sara, bu enerjisini çalıştığı kanser merkezinde düzenli olarak yaptıkları tango gösterilerine bağladığını söylüyor. "Hastalarınızla harmonik bir şekilde hareket edebilmeniz için onların duygularını anlamalı ve hissetmelisiniz aksi halde beraberce düşersiniz. Benim için tangonun ne kadar önemli olduğunu vurgulamak adına film için kırılma noktası diyebileceğimiz sahnelerinden birinde tangoyu temel aldık. Sahnede bir annenin oğlu tedavideyken izlediği tango performansından ve hissettiği anlık mutluluktan çektiği vicdan azabını ve bunun sonucunda sinirle doktora yakarmasını izliyoruz."
Filmde - ve gerçek hayatta - Dr. Sara sık sık ekibiyle kahvaltı müziği seanslarında gitar çalıyor ve onları hastaların mücadeleleri hakkındaki duygularını ifade etmeye teşvik ediyor.
Kahraman Sendromundan Kaçınmak
Hastalarının “kahraman sendromu” denilen, yakınları veya çevresi için hastalıkla savaşan kişilere dönüşmemesi adına özgür bırakılmaları gerektiğine inanan Sara, "Hastaların kendilerini bir kahraman gibi hissetmesi, istediğimiz bir durum değil. İyileştirebilir her hasta için elimden geleni yapar ve kişilerin hasta olduklarını kabullenmelerine yardım ederim, ancak başka seçeneğin kalmadığı durumlarda yaşamlarını kaybetmeye izinleri olduğunu ve savaşmak zorunda olmadıklarını bilmeleri gerekir."
Kanserde "kahraman sendromu", kanser tanısı alan bir kişinin ya da hastanın bir yakınının, hastalıkla savaşan bir kahraman gibi davranması anlamına gelir. Bu terim, hasta ya da yakınının hastalıkla başa çıkmak için güçlü ve dayanıklı olduğunu göstermeye çalışması olarak tanımlanabilir. Ancak, bu yaklaşım hasta için zor olabilir ve hayatını sürdürmelerine yardım etmeyebilir. Ayrıca, kahraman sendromu, hasta ve yakınlarının hastalıkla ilgili gerçek durumları görmelerine ve kabullenmelerine engel olabilir.
- İlgili konu: "Kanserle Savaş" terimi yarardan çok zarar veriyor
Dr. Sara takım arkadaşlarının hastaların karşılaştıkları zorlukla hakkında neler hissettiklerine önem veriyor ve bu duyguları paylaşmaktan veya göstermekten utanmamaları konusunda onları teşvik ediyor. Röportajını bitirirken Dr. Sara: "Filmin oldukça gerçekçi olduğuna inanıyorum öyle ki çektiğim son sahnedeki göz yaşlarım sahiciydi, çünkü o an yaşamını kaybeden bir hastaya bakıyor gibi hissettim." ekliyor.
Oncologist Stars in Film and Shares Philosophy on Death - Medscape - Feb 21, 2023.