Prostat Kanserinde Genomik Risk Sınıflandırması, Klinik Evrenin Önüne mi Geçiyor?
Prostat kanseri, erkekler arasında en yaygın kanser türlerinden biridir ve tedavisi genellikle klinik evrelemeye dayanır. Ancak, klinik evresine rağmen beklenmedik biyolojik davranışlar sergileyen prostat kanseri vakaları her zaman bilim insanlarının dikkatini çekmiştir. Örneğin, erken evrede olmasına rağmen agresif bir biyoloji gösteren ya da ileri evre olup beklenenden daha ılımlı bir seyir izleyen hastalar, geçmişte sıklıkla geleneksel klinik değerlendirmelerle tam olarak anlaşılamıyordu. Bu durumlar, kanserin biyolojik çeşitliliği ve karmaşıklığı konusunda önemli ipuçları sunar.
Son yıllarda, prostat kanseri tanı ve tedavi yaklaşımlarında genetik bilginin entegrasyonu, bu tür durumları daha iyi anlamamıza olanak tanıdı. Genomik risk sınıflandırması gibi gelişmiş biyolojik belirteçler, klinik evrelemeyi tamamlayıcı veya bazı durumlarda ondan daha belirleyici bir faktör olarak ortaya çıkmaktadır. Bu yazıda, prostat kanserinin klinik evrelemesi ve genomik risk sınıflandırmasının önemi, tanımı ve uygulama yöntemleri ele alınacaktır.
Klinik Evrenin Tanımı ve Önemi: Prostat kanserinin klinik evresi, kanserin vücut içindeki yayılımının derecesini tanımlar. TNM sınıflandırma sistemi (Tümör, Nodül, Metastaz) kullanılarak, kanserin prostat bezindeki büyüklüğü ve yayılımı (T), yakın lenf nodlarına olan yayılımı (N) ve uzak metastazların varlığı (M) değerlendirilir. Klinik evreleme, tedavi planlaması ve prognoz (hastalık gidişatı) tahmini için temel bir yöntemdir. Erken evre hastalık genellikle yerel tedavilerle (ameliyat, radyoterapi) kontrol altına alınabilirken, ileri evre hastalık daha agresif ve sistemik tedavilere ihtiyaç duyar.
Genomik Risk Sınıflandırmasının Tanımı, Önemi ve Yapılışı: Genomik risk sınıflandırması, prostat kanseri hücrelerinin genetik yapısının analizine dayanır. Bu analiz, kanser hücrelerinin davranışını, agresifliğini ve tedaviye yanıtını öngörmek için kullanılır. Genomik testler, kanser hücrelerinden alınan DNA'nın, hastalığın prognozunu etkileyebilecek belirli gen değişikliklerini saptayacak şekilde incelenmesini içerir. Bu sınıflandırma, hastalığın seyrini daha kesin bir şekilde tahmin etmeye ve kişiselleştirilmiş tedavi stratejilerinin geliştirilmesine olanak tanır. Özellikle, erken evre prostat kanserinde bile, yüksek genomik risk taşıyan hastaların daha agresif tedaviye ihtiyaç duyabileceğini gösterir, böylece geleneksel klinik evreleme yöntemlerini tamamlayarak daha bütüncül bir hasta yönetimi sağlar.
Genomik ve Klinikopatolojik Risk Gruplarının Entegrasyonu Çalışması
Society of Urologic Oncology Annual Meeting 2023'te (Ürolojik Onkoloji Derneği Yıllık Toplantısı) sunulan bir çalışmada, prostat kanserli hastalar arasında klinik evre gruplarına göre genomik risk dağılımının geniş ölçüde değişebildiği gösterildi. Araştırmacılar, genomik ve klinikopatolojik risk kategorilerinin entegrasyonunun klinik sonuçların tahminini iyileştirebileceğini öne sürmektedirler.
Bu çalışmada, Decipher Genomics Resource for Intelligent Discovery (GRID; 50,981 kişi) ve Michigan Urological Surgery Improvement Collaborative (MUSIC; 1,584 kişi) adlı iki büyük popülasyon tabanlı tümör veri tabanı kullanıldı. Decipher genomik sınıflandırıcısı aracılığıyla, bu iki farklı grupta prostat kanseri hastalarının genomik risk dağılımları detaylı bir şekilde incelendi. Bu inceleme, hastaların genetik yapısını ve bu yapının kanser riski üzerindeki etkilerini anlamak için yapılmasının önemini vurgulamaktadır.
GRID grubundaki hastaların ortanca yaşı 68, MUSIC kohortundaki ise 66'dır. Ortanca prostat spesifik antijen seviyesi GRID kohortunda 6.2 ng/mL, MUSIC kohortunda 10.5 ng/mL olarak bulundu.
Grafiğin açıklaması: Bu görsel, prostat kanseri olan hastaların, Decipher genomik risk sınıflandırmasına göre, STAR-CAP evrelerine göre dağılımını gösteren bir sütun grafiğidir. Grafiğin her bir sütunu, farklı bir STAR-CAP evresini temsil etmekte ve her evredeki hastaların, Decipher testine göre düşük (mavi), orta (sarı) ve yüksek (kırmızı) riskli olarak nasıl sınıflandırıldıklarını oransal olarak göstermektedir.
Sol taraftan başlayarak, IA evresindeki hastaların büyük çoğunluğu genomik olarak düşük riskli olarak sınıflandırılmışken, IIIC evresine doğru ilerledikçe yüksek riskli olarak sınıflandırılan hastaların oranının arttığını görmekteyiz. Örneğin, IA evresindeki hastaların %70.6'sı düşük riskli iken, IIIC evresinde bu oran %0'a düşmekte ve aynı evredeki hastaların %82.4'ü yüksek riskli olarak sınıflandırılmaktadır.
Grafiğin altında, tüm kohortta risk dağılımını gösteren bir toplu veri sütunu bulunmakta ve burada hastaların %31.4'ü yüksek, %18.5'i orta ve %50.2'si düşük riskli olarak genel bir dağılım göstermektedir. Bu veriler, klinik evrelerin yanı sıra genomik risk sınıflamasının hastaların prognozunu belirlemede ne kadar önemli olabileceğini göstermektedir.
Decipher Genomik Sınıflama Nedir?
Decipher Genomik Sınıflama, prostat kanseri hastalarının biyopsi veya cerrahi sonrası dokularında kullanılan ve hastalığın ilerleme riskini belirlemeye yardımcı olan, prostat kanseri dokularındaki 22 genin ifadesini analiz eden bir testtir.
Bu test, hastalığın genetik özelliklerine dayalı bir skor vererek, olumsuz patolojik bulgular, tedaviye yanıt ve potansiyel ilerleme gibi klinik sonuçları tahmin etmek için kullanılır. Decipher GC (genomic classifier), çok sayıda klinik çalışmada değerlendirilmiş ve prostat kanseri yönetiminde klinikopatolojik değişkenlere ek bağımsız prognostik bilgi sağlayarak tedavi kararlarını etkileyebilecek bir araç olarak tanınmıştır.
Çalışmanın Detayları
GRID kohortunda hastaların %31.4'ü yüksek genomik riskli, %18.5'i orta genomik riskli ve %50.2'si düşük genomik riskli olarak sınıflandırıldı. MUSIC kohortunda dağılım benzerdir: sırasıyla %35.7, %16.2 ve %47.9.
Her iki grupta da, genomik risk, tüm STAR-CAP evrelerinde değişiklik gösterdi. Örneğin, IA-IC evre hastalarında GRID kohortundaki hastaların %18.7'si ve MUSIC kohortundaki hastaların %17.7'si yüksek genomik riskli bulundu.
Araştırmacılar ayrıca, klinik-genomik risk bağlı olarak prostat kanserine özgü mortalite (%0.1 ila %49.2) ve uzak metastaz (%0.3 ila %73.4) tahminlerinin geniş ölçüde değiştiğini buldular.
Hastalığın Evresi Değişiyor
Decipher'ın STAR-CAP evreleri ile risk tahminlerinin entegrasyonu, önemli derecede evre yeniden sınıflandırmalarına yol açtı. Bu, en az bir evre yükseltilmesi veya düşürülmesini (%25.6 ve %45.5, sırasıyla) ve en az iki evre yükseltilmesi veya düşürülmesini (%7.2 ve %11.8, sırasıyla) içermiştir.
Araştırmacılar çalışmalarını şöyle ifade ediyor: "Klinik evre grupları içinde ve arasında geniş çaplı genomik risk dağılımı değişikliği bulduk, bu da genomik ve klinikopatolojik risk gruplarının entegrasyonunun ilgili klinik sonuçların daha farklı bir şekilde tahmin edilmesine yol açabileceğini düşündürmektedir. Bu bulgular, hastalar için daha kesin prognoz tahminleri sağlayarak, risk değerlendirmesinin bireyselleştirilmesine yardımcı olabilir."
Bu çalışmanın önemi, klinik evrelerin ötesinde genomik risk faktörlerinin entegrasyonunun, prostat kanseri prognozunun daha doğru bir şekilde tahmin edilmesine imkan tanımasıdır. Genomik sınıflandırmanın klinik evreden daha önemli olabileceğini göstererek, erken evre hastalığı olan ancak yüksek genomik risk taşıyan hastalar için riskin yeniden değerlendirilmesini önermektedir. Bu yaklaşım, özellikle prostat kanseri tedavisinde kişiselleştirilmiş tedavi stratejilerinin geliştirilmesinde önemli bir adım olabilir.
Erken Evre Olup Aktif Gözetimdeki Hastalar için Önemli Bir Diğer Çalışma
Aynı kongrede ele alınan bir diğer araştırma, prostat kanseri hastalarının ilk biyopsisinde elde edilen Decipher genomik sınıflandırıcı skorları ile bu hastaların aktif gözetimden aktif tedavi sürecine geçişleri arasındaki bağlantıyı değerlendirdi. Araştırma, Decipher skorunun, aktif gözetim altındaki hastaların tedaviye yönlendirilmesinde önemli ve bağımsız bir gösterge olduğunu ortaya koydu.
Decipher genomik sınıflama testi, ABD'de erken evre (lokalize) prostat kanseri için Medicare ödeme kapsamındadır.
*
Kanserleri Sınıflandırmada Yeni Dönem
Genomik risk sınıflandırmasının değeri, yalnızca prostat kanseriyle sınırlı kalmayıp, çok çeşitli kanser türleri için de önem taşımaktadır. Araştırmalar, farklı kanser türlerinin bazı genetik değişiklikleri paylaştığını ve bu değişikliklerin genellikle gen ifadesini düzenleyici roller üstlendiğini ortaya koymaktadır. Bu tür bulgular, çeşitli kanser türleri arasındaki genetik ilişkileri ve kanserin genel gelişim sürecini daha iyi anlamamıza yardımcı olabilir, böylece kanserlerin ortak genetik temellerini aydınlatmaya katkıda bulunur.
Mevcut araştırma, gen imzası çalışmalarına benzemektedir, çünkü genetik değişikliklerin kanser riskini nasıl etkilediğini ve birçok kanser türü arasındaki genetik ilişkileri belirlemek için genetik verilerin analizini içermektedir. Bu tür çalışmalar, kanserin moleküler biyolojisi ve genetik temeli hakkında derinlemesine bilgi sağlar ve hastalığın tanı ve tedavisinde yeni yollar açabilir.
*
Görselin açıklaması: Yazının görseli ChatGPT 4.0 tarafından şu komut ile oluşturulmuştur: "Kanserde genomik testlerin önemini temsil eden bir suluboya temalı blog görseli"
1. Singhal U, Jiang R, Schipper M, et al. Understanding population-wide genomic risk distribution and integrating clinical-genomic risk for prognostication in clinically localized prostate cancer. Presented at SUO 2023. Nov. 28-Dec. 1, 2023. Washington, DC. Poster 200.
2. Presented by Nimrod S. Barashi. Decipher Genomic Classifier Score on Initial Biopsy is Associated with Progression from Active Surveillance to Treatment in Prostate Cancer. SUO 2023