Yakın zamana kadar yeni koronavirüsün (SARS-CoV-2), bir kişinin ağzından ve burnundan çıkan solunum damlacıkları (droplets) yoluyla bulaştığı düşünülmekteydi. Ancak DSÖ (Dünya Sağlık Örgütü) tarafından finanse edilen ve Mart 2021 yılında ön baskısı yayımlanan bir derlemenin bulgu ve sonuçlarına göre koronavirüs havadan bulaşıyor ve hatta bu yayılım şekli, damlacıklarla bulaşmadan daha önemli olabilir.

Aerosol, airbone (havadan taşınan), droplet (damlacık) kavramları

Aerosol airbone havadan taşınan droplet damlacık nedir

Aerosol

Aerosol, havada asılı kalan partikül demektir. Aerosol, herhangi bir katı veya sıvı partikül için her şeyi kapsayan bir terimdir; o kadar küçük ve hafiftir ki, havada asılı kalabilir ve yüzebilir. Duman ve toz örneklerdir. Bazı virüsler, hava yoluyla bulaşmayı mümkün kılan aerosol haline gelebilir.

DSÖ, hava yoluyla bulaşma olarak da bilinen aerosol iletimini, "havada daha uzun süre asılı kalabilen çok küçük damlacıklar" olarak tanımlıyor.

Airbone

DSÖ'ye göre, virüs içeren bir damlacığın havada yüzebilecek kadar küçük olması ve havadan bulaşmanın, bulaşıcı partikülün başka biri tarafından solunduğunda meydana gelmesidir.

Dünya Sağlık Örgütü, COVID-19'un hava yoluyla bulaşmasının, özellikle yetersiz havalandırılan yerlerde, restoranlar, gece kulüpleri, ibadethaneler veya iş yerleri gibi bazı kapalı ortamlarda bildirilen COVID-19 salgınları nedeniyle mümkün olabileceğine dair artan kanıtlar olduğunu söyledi. Çünkü bu ortamlarda insanlar bağırıyor, konuşuyor veya şarkı söylüyor olabilir.

Not: Aerosol ve airbone yayılım, çoğu zaman aynı durumu, yani havadan bulaşmayı ifade etmek için kullanılır.

Damlacıklar

Damlacıklar büyük mukus veya havadan daha ağır tükürük parçacıklarıdır ve dışarı atılır atılmaz yere doğru düşer ve damlacık iletimi tipik olarak virüs içeren bir damlacık başka bir kişinin gözleri, burnu veya ağzı ile temas ettiğinde meydana gelir. Bir örnek, damlacıkları yüzünüzle temas eden yüksek sesli konuşan bir kişi olabilir.

DSÖ'ye göre, mevcut kanıtlar, enfekte bir kişi öksürdüğünde, hapşırdığında, konuştuğunda veya şarkı söylediğinde damlacıklar ağızdan veya burundan salındığından, COVID-19'un yayılmasının birincil yolu yakın temasla, kişiden kişiye bulaşma olduğunu göstermektedir. Örneğin, enfekte bir kişiyle yakın temasta bulunan kişiler, bu bulaşıcı damlacıklar ağızlarına, burunlarına veya gözlerine girdiğinde enfekte olabilir.

maske covid koronavirüs havadan bulaşmayı azaltıyor

Koronavirüsün hava yolu ile bulaştığına dair 10 kanıt

Hastalık yapıcı bir virüs, hızla düşen büyük solunum damlacıkları aracılığı ile yayılıyor ise, temel kontrol önlemleri şunları içerir; doğrudan teması azaltmak, fiziksel teması engellemek, sosyal mesafeyi korumak, maske kullanmak, solunum damlacıklarının tutunabileceği yüzeyleri temizlemek. Damlacıkların düşmesi ve yayılması için gerekli olan yerçekiminin iç veya dış mekan ile bir ilgisi olmadığından bu tür önlemler alınırken ayrım yapılmaması gerekir. Ancak eğer bulaşıcı virüs esas olarak hava da taşınıyorsa, enfekte bir kişi nefes verdiğinde, konuştuğunda, bağırdığında, şarkı söylediğinde, hapşırdığında veya öksürdüğünde ortaya çıkan hava partiküllerini soluyan bir başka kişi potansiyel olarak enfekte olabilir.

  1. Süper yayıcı olarak da isimlendirilebilecek etkenler SARS-CoV-2’nin yayılmasındaki temel güçler olabilir. İnsan davranışları ve etkileşim türleri, toplu yaşam alanlarında oda büyükleri, havalandırma ve diğer faktörlerin yanı sıra konser gibi toplu etkinliklerin ayrıntılı analizleri, SARS-CoV-2’nin havadan yayılması ile tutarlı, damlacıklar veya fomitlerle (mikrobik enfeksiyonları taşıyan cansız nesne) yeterince açıklanamayan modeller göstermiştir. Bu tür olayların sık bildirilmesi, havadan bulaşmanın önemli olduğunu güçlü bir şekilde göstermektedir.
  2. Öksürmeyen veya hapşırmayan kişilerden SARS-CoV-2’nin semptomatik veya asemptomatik yayılımı, küresel olarak tüm bulaşın en az üçte birini ve belki de %59 kadarını oluşturabilir ve bu, SARS-CoV-2’nin dünya çapında yayılımının ağırlıklı olarak havadan olduğunu destekleyen önemli bir noktadır.
  3. SARS-CoV-2’nin yayılımı iç mekanlarda dış mekanlara göre daha yüksektir ve yayılım, kapalı alanlarda havalandırma ile önemli ölçüde azaltılabilir. Her iki mekanda da yapılan gözlemler yine hava yolu ile bulaşı desteklemektedir.
  4. Nazokomiyal enfeksiyonların (hastane enfeksiyonları), hava partiküllerine karşı maruziyet için değil ama damlacıklara karşı koruma için tasarlanmış kişisel koruyucu ekipman (KKE) kullanıldığında da gerçekleşebildiği, sağlık kuruluşlarında belgelendi.
  5. Canlı SARS-CoV-2 havada tespit edildi. Laboratuvar deneylerinde SAR-CoV-2, 1-1.5 saat yarılanma ömrü ile 3 saate kadar havada bulaşıcı olarak kaldı. COVID-19 hastası olan odalardan alınan hava örneklerinde ve enfekte bir kişinin arabasından alınan hava örneğinde SARS-CoV-2 virüsü canlı olarak tespit edildi. Hava yoluyla yayılan virüsün örneklenmesi teknik olarak çeşitli nedenlerden ötürü viral hasara, canlılığın kaybına ve toplama sırasında yeniden havaya karışması gibi viral tutulmaya bağlı zorluklardan ötürü başka çalışmalarda havada SARS-CoV-2’nin yakalanmamış olması normaldir. Örneğin, hava yolu ile bulaşan kızamık ve tüberküloz hiçbir zaman oda havasından elde edilememiştir.
  6. SARS-CoV-2, COVID-19 hastalarının bulunduğu hastanelerdeki hava filtrelerinde ve kanallarında tanımlanmıştır, ki bu tür yerlere yalnızca hava partikülleri ulaşabilir.
  7. Enfekte kafes hayvanları ile enfekte olmamış kafes hayvanlarının kafeslerinin bir hava kanalı ile bağlandığı çalışmalar, SARS-CoV-2’nin hava partikülleri ile bulaşını yeterince açıklanabildiğini göstermektedir.
  8. Hava yolu ile SARS-CoV-2’nin yayılımı hipotezini çürütecek hiçbir güçlü veya tutarlı kanıtlar sağlayan çalışma bulunmamaktadır. Enfekte kişilerle aynı havayı soludukları halde SARS-CoV-2 virüsüne yakalanmayan kişiler vardır ancak bu durum, bulaşıcı bireyler arasındaki viral bulaşma miktarının birkaç büyüklük ve çevresel koşullara göre (özellikle havalandırma) farklılaşması da dahil olmak üzere birçok faktör ile açıklanabilir. Bireysel ve çevresel farklılıklar, birincil vakaların (özellikle, yetersiz havalandırmanın olduğu kapalı, kalabalık ortamlarda yüksek seviyede virüs yayan bireyler) küçük bir kısmının ikincil enfeksiyonların çoğunluğundan sorumlu olduğu anlamına gelir, ki bu çeşitli ülkelerden alınan yüksek kaliteli temas izleme verileriyle desteklenmektedir.
  9. Diğer baskın yayılma yollarını, yani solunum damlacığı veya fomiti destekleyen sınırlı sayıda kanıt vardır. Birbirleri ile yakın ilişki içerindeki kişiler arasındaki enfeksiyonun bulaşma kolaylığı, SARS-CoV-2’nin solunum damlacıkları yolu ile bulaşmasının kanıtı olarak gösterildi. Yakın mesafeden bulaşmanın büyük solunum damlacıkları veya fomitlere işaret ettiği şeklindeki hatalı varsayımlar, tarihsel olarak tüberküloz ve kızamığın havadan bulaşmasını reddetmek için de yıllarca kullanılmıştır. Bazen solunum damlacıklarının hava partiküllerinden daha büyük olması nedeniyle daha fazla virüs içerdiği düşüncesi tartışılır bir konudur. Ancak, patojen konsantrasyonlarının partikül boyutuyla ölçüldüğü hastalıklarda daha küçük hava partikülleri, her ikisi de ölçüldüğünde damlacıklardan daha yüksek patojen konsantrasyonları gösterdi.
  10. Karantina otellerinde kalan birbirleri ile komşu odalarda bulunan kişiler arasında SARS-CoV-2’nin uzun mesafeli yayılımı şimdiye kadar belgelenmedi. Fakat uzun mesafeli yayılımı yalnızca toplulukta yayılımın tamamen yokluğunda kanıtlamak mümkündür.

Sonuç olarak ekip, bazı hava örneklerinde SARS-CoV-2’ye dair doğrudan kanıt bulunmamasının, genel kanıt tabanının kalitesini ve gücünü göz ardı ederken havadan yayılma konusunda şüphe uyandırmak için kullanılmasının bilimsel bir hata olduğunu ileri sürülüyor. SARS-CoV-2’nin hava yolu ile yayılmasına dair tutarlı ve güçlü kanıtlar vardır, ki bu sebepten diğer yollar katkı sağlayabilseler de hava yoluyla yayılımın daha baskın olduğuna inanılıyor. Halk sağlığı topluluğu bu durumu göz önünde bulundurarak ve daha fazla gecikmeden harekete geçmelidir.

İLGİLİ KONULAR