American Journal of Obstetrics and Gynecology adlı dergide 25 Mart tarihinde yayınlanan ileriye dönük grup çalışmasına göre, mRNA COVID-19 aşısı yapılan hamile ve emziren kadınların güçlü bir bağışıklık tepkisi geliştirdiği, plasenta yolu ile fetüse ve anne sütü yolu ile yenidoğanlara aktarılabilen antikorlar ürettiği gösterildi.

Bulgular bu grupta aşılamaya karşı antikor yanıtının, hamilelik sırasında COVID-19 enfeksiyonu geçirenlerden daha büyük olduğunu ortaya koydu. Araştırmacılar, göbek kordonu kanında ve bebek sütünde SARS-CoV-2'ye (yeni tip koronavirüs) karşı antikorlar tespit etmesine rağmen, bu antikorların yeni doğanlara ne kadar koruma sağlayabileceği henüz bilinmiyor.

Harvard Medical School’dan Dr. Kathryn J. Gray ve Brigham and Women’s Hospital Kadın Hastalıkları ve Doğum bölümünden meslektaşları “Neredeyse tüm kordonlarda nötralize edici antikor transfer varlığı ve aşılamadan itibaren artan süre ile geliştirilmiş transfer, mRNA aşısı ile yeni doğanlara bağışıklık sağlaması vaadine işaret ediyor.” diye yazdı. “Aşı gebeliğin erken döneminde uygulanırsa transfer muhtemelen optimize edilebilir, ancak bunun gelecekteki çalışmalarda doğrudan incelenmesi gerekir.

Araştırmacılar COVID-19 aşısı olan 84 hamile kadın, 31 emziren kadın ve hamile olmayan 16 kadını izledi. SARS-CoV-2 diken proteini, reseptör bağlama bölgesi (RBD) ve dikenin S1 ve S2 bileşenlerine karşı IgA, IgG ve IgM antikorlarının titrasyonu 131 katılımcının kanında ve emziren kadınların anne sütünde 4 kez ölçüldü: başlangıçta, ikinci aşı dozunu aldıklarında, ikinici dozlarından 2-6 hafta sonra ve çalışma süresi boyunca doğum yapan 13 kadın için doğumda.

Çalışma grubu sağlık çalışanlarını içeriyordu ve ağırlıklı olarak beyaz ve non-Hispanikti. Ek olarak, çalışmada iki hamile kadın, iki emziren kadın ve hamile olmayan bir kadında daha önce SARS-CoV-2 enfeksiyonu vardı.

Hamile kadınların çoğu aşıyı ikinci (% 46) veya üçüncü (% 40) trimesterde almıştır. Hamile kadınların % 32'sinde ateş / titreme ve ikinci dozdan sonra hamile olmayan kadınların yarısında dahil olmak üzere her üç gruptaki kadınlar - hamile, emziren ve hamile olmayan - her aşı dozundan benzer yan etkiler yaşadı.

Aşının tetiklediği antikor düzeyleri hamile, emziren ve hamile olmayan kadınlar arasında benzerdi ve düzeyler kadınların aşıyı aldığı üç aylık döneme göre farklılık göstermedi. Araştırmacılar daha sonra aşı alıcılarından elde edilen antikor düzeylerini, doğal bir SARS-CoV-2 enfeksiyonundan 4-12 hafta sonra alınan 37 hamile kadının titrasyonları ile karşılaştırdı. Aşıyla tetiklenen antikor düzeyleri, hamilelik sırasında doğal enfeksiyonu olan kadınlarda ölçülenlerden önemli ölçüde daha yüksekti (P <.001).

Aşağıda, antikor yanıtlarının daha iyi anlaşılması için, ılımlı bir COVID-19 sırasında bağışıklık sistemimizin geliştiriği kısa ve uzun vadeli antikorların zamana karşı değişimi görülebilir:

koronaviruse karsi gelisen antikorlar igm igg sars cov 2

Araştırmacılar, başlangıçtan itibaren ikinci aşı dozundan sonra IgG antikorlarında artış dahil olmak üzere anne sütü örneklerinde IgG, IgA ve IgM antikorlarını tanımladılar. Araştırmacılar, "Bununla birlikte, bu antikorların bebeklere 'verimli' bir şekilde aktarılıp aktarılmadığı belirsizliğini koruyor" dedi.

Araştırmacılar, test edilen 10 göbek kordonu kan örneğinin tamamında aşıya bağlı antikorlar buldular, bunlardan biri hariç tümü iki doz aşıya maruz bırakılmıştı.

"Spike (diken proteini) ve reseptör bağlanma bölgesine en düşük IgG'ye sahip kordon, birinci ve ikinci aşı dozları arasında doğum yapan ve ilk aşı dozunu doğumdan 17 gün önce almış bir anneye aitti, bu da humoral bağışıklığı yeni doğana transferi optimize etmek için 2 dozun gerekli olabileceğini düşündürüyor,” diye yazdı araştırmacılar. "Diğer aşılar hakkında bilinenlere dayanarak, plasentadan kordona aktarılan maternal IgG miktarı, aşılamanın trimesterine göre muhtemelen farklılık gösterecektir."

Göbek kordonu kanları, anne kanında bulunandan daha düşük nötralize edici antikor titrasyonlarına sahip olmasına rağmen, fark anlamlı değildi (medyan çeyrekler arası aralık 52.3'e karşı 104.7, P = .05). Nötralize edici antikor içermeyen iki kordon kanı örneği, ikinci dozu almamış bir kadından ve doğumdan 1 hafta önce ikinci dozu alan bir kadından geldi.

"Bu veriler, COVID-19 mRNA aşılarının hamile ve emziren kadınlarda hamile olmayan kadınlarda olduğu gibi benzer humoral bağışıklığı indüklediğine dair ikna edici bir argüman sağlıyor" diye yazdı araştırmacılar. "Bu veriler, fetüs için olası riskleri açıklamaz."

Bu bulgularla ilgili önemli olan şey, COVID aşılarının hamile kadınlarda immünojenik olmasıdır. Yeni doğanlara fayda sağlayabilir çünkü antikorlar plasentadan geçer. Geriye kalan ana sorular, hamilelik sırasında aşının güvenliği ve hamilelik sırasında aşının etkinliğidir.

Hamilelik sırasında COVID-19 aşılarının güvenliği ve etkinliği hakkında daha fazla çalışma görmeyi bekliyoruz. Sadece ABD'de hamile olan kişilerde COVID-19 kaynaklı 73.600'den fazla enfeksiyona ve 80 ölüme rağmen, ilk COVID-19 aşısı denemelerinin hiçbiri hamile veya emziren katılımcılar içermiyordu.

Seattle'daki Washington Üniversitesi'nde Kadın Hastalıkları ve Doğum bölümünden anne bağışıklığında uzmanlaşmış Prof. Dr. Linda Eckert "Bu, hamile kadınlarda mRNA aşılamasından antikor oluşumunu ve kordon kanı ve anne sütü yoluyla antikor geçişini doğrulamak için önemli bir başlangıç çalışmasıdır" dedi. "Hamilelikte aşılamanın zamanlamasına ve fetüse geçen antikor seviyesini etkileyip etkilemediğine bakmak için daha ileri çalışmalar önemlidir."

Eckert bir röportajda, "Bu çalışma bir güvenlik çalışması olmasa da, hamile olmayanlara karşı hamile olan hastalarda ağrı ve ateş gibi beklenen aşı reaksiyonlarının arttığını göstermiyor," dedi. "Bu çalışma gebelik sonuçlarını değerlendiremiyor ancak mRNA aşıları ile aşılanan hamile kadınların aşının kendileri için koruma sağladığını ve korumanın kordon kanı yoluyla fetüse ve anne sütü yoluyla bebeğe geçtiğini gösteriyor."

Araştırma, Gates Vakfı, Massachusetts Patojen Hazırlık Konsorsiyumu (MassCPR), Musk Vakfı, MGH ve MIT Ragon Enstitüsü ve Massachusetts Genel Hastanesi ile Brigham and Women's Hospital ile birlikte Ulusal Sağlık Enstitüleri tarafından finanse edildi.

İLGİLİ KONULAR