Cerrah Richard Selzer bir yazısında:"Bir hastane, hayaller olmadan sadece bir yapıdır. Hayallerle dolu bir yapıyı dinlediğinizde oranın sadece taş ve kesilmiş odun yığını olmadığını, acı ve rahatlama dolu bir iç mekân olduğunu anlarsınız. Böyle bir yer insanoğlunu kahramanlığa davet eder."
Bugün, hastane terimi genellikle özel uzman personel ve ekipmanların kullanıldığı, kamu sektörü, özel şirketler, hayır kurumları ve diğer kaynaklar tarafından finanse edilen sağlık hizmeti sağlayan bir kurumu ifade eder. Tarihsel olarak, hastaneler genellikle dini kurumlar ve hayırsever liderler tarafından finanse edilirdi. Antik Mısır ve Yunanistan'da çeşitli tapınaklar tıbbi tavsiye ve iyileştirme merkezleri olarak kullanılırdı.
- Sri Lanka Kralı Pandukabhaya (M.Ö. 400 civarı) yatan hastalar için bir oluşum ve hastane yapımı emretti.
- Hindistan’da Kral Ashoka (M.Ö. 250 civarı), doktorlar ve hemşirelerle birlikte kısmi hastaneler kurdu.
- Altıncı ve yedinci yüzyıllarda, Pers İmparatorluğu'ndaki Gundishapur Akademisi, birçok öğrencinin doktorlar tarafından gözlemlendiği ilk eğitim hastanelerinden biri haline geldi.
- 325 yılında, Nicea Birinci Konsili, Kilisenin her katedral kasabasında inşa edilecek hastaneler aracılığıyla yoksul ve hasta insanlara bakım sağlamasını önerdi.
Ruhları Kurtarmak
Başlangıçta hastanelerde, amaç sadece acıyı hafifletmek ve hayatları kurtarmak değil, aynı zamanda ruhları da kurtarmaktı.
1784 yılında açılan Viyana Genel Hastanesi (VGH), 2.000'den fazla yatak kapasitesiyle o dönem için dünyanın en büyük hastanesi oldu. VGH genel hastalıklar,cerrahi, cinsel hastalıklar ve bulaşıcı hastalıklar için bölümlere ayrılmıştı. Ayrıca psikolojik sorunları olan kişiler - ki o dönemde deliler olarak adlandırılıyordu - için bir kule ve terk edilmiş çocuklar için de bir bölümü oluşturulmuştu.
Alman doktor Johann Frank, hastanelerin doğru istatistiksel kayıtlar tutmasını teşvik ederek hastane tarihinin önemli bir figürü olmuştur. İlk kez 1779'da yayınlanan "Complete System of Medical Policy" adlı eseri, hijyen ve halk sağlığı ile ilgiliydi. 1795'te VGH'nin direktörlüğünü yapan Frank, hastalar arasında enfeksiyonların yayılmasını önlemeye çalışmıştır. ABD’deki en eski halka açık hastane 1736'da New York'ta kurulan Bellevue Hastanesi'dir.
Ülkemizde Hastaneciliğin Kısa Tarihi
Anadolu'da, Selçuklu dönemi boyunca hastaneler, tıbbi eğitim ve hizmetin merkeziydi. Selçuklu dönemi hastanelerinin en önemlilerinden biri, 1206 yılında Kayseri'de inşa edilen Gevher Nesibe Sultan Darüşşifası'dır. Bu hastane, tıp eğitimi veren bir medrese ile entegre olarak hizmet vermiştir.
Osmanlı İmparatorluğu döneminde, hastaneler "darüşşifa" olarak adlandırılır ve genellikle cami ve medreselerle birlikte inşa edilirdi. Bu hastaneler, dini inançlar ve hayırseverlik temelinde işletilir ve hizmetler ücretsiz olarak sunulurdu. Osmanlı dönemi hastanelerinde, genellikle hekimler, cerrahlar, eczacılar ve hemşireler görev yapardı. İstanbul'daki Fatih Camii ve Külliyesi'nin bir parçası olan Fatih Darüşşifası, 1470 yılında açıldı ve döneminin en önemli tıp merkezlerinden biri oldu.
Osmanlı İmparatorluğu'nun başkenti İstanbul'da bulunan ve 1557'de açılan Haseki Sultan Darüşşifası, şaşırtıcı ve ilginç bir hikaye sunmaktadır. Bu hastane, Kanuni Sultan Süleyman'ın eşi Hürrem Sultan tarafından yaptırıldı ve onun adına "Haseki Sultan" unvanını taşıyordu. Haseki Sultan Darüşşifası, Osmanlı İmparatorluğu'nun tıbbi hizmetlerinde önemli bir merkez haline geldi ve İstanbul'daki en büyük hastanelerden biri oldu.
Haseki Sultan Darüşşifası'nın ilginç yönlerinden biri, o dönemde kadın hastalıkları ve doğumla ilgili hizmetlere büyük önem vermesiydi. Hastane, kadın hastaların tedavisi için özel bölümler sunuyordu ve kadın doktorlar ve ebeler istihdam ediyordu. Bu durum, o dönem için oldukça şaşırtıcıydı çünkü genellikle kadınların tıbbi mesleklerde yer alması yaygın değildi.
Haseki Sultan Darüşşifası, tıp eğitimi ve araştırma açısından da önemliydi. Osmanlı İmparatorluğu'ndaki en iyi hekimler ve öğrenciler burada eğitim alıyor ve çalışıyordu. Hastane, tıbbi bilgi ve deneyimin paylaşıldığı, yeni tedavi yöntemlerinin öğrenildiği ve geliştirildiği bir merkezdi.
Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşuyla birlikte, sağlık hizmetlerine daha fazla önem verilmeye başlandı ve hastaneler modernleştirildi. 1920 ve 1930'lu yıllarda, Avrupa ve Amerika'dan etkilenen yeni hastane binaları inşa edildi ve tıbbi ekipmanlar güncellendi. Ayrıca, tıp eğitimi ve araştırma alanlarında önemli adımlar atıldı. Gülhane Askeri Tıp Akademisi (GATA) Hastanesi, Ankara Numune Hastanesi ve İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi, cumhuriyet döneminin ilk hastaneleridir.
Cumhuriyetimizin ilk yıllarında Mustafa Kemal Atatürk, hastanelerimizin ve tıp eğitiminin gelişmesi kadar sosyal hizletlerimize de önem vermiştir. Kurtuluş Savaşı döneminde Ankara'da, erkeklerin cepheye gitmesi ve annelerin de cephane taşıması nedeniyle çocukların korunmasına ihtiyaç duyulmuştur. Bu ihtiyacı gidermek amacıyla 1921'de Himaye-i Etfal (Çocuk Esirgeme Kurumu) kurulmuş ve özellikle yetim çocuklara destek olmuştur. Mustafa Kemal Atatürk, kurumun kuruculuğunu ve koruyuculuğunu üstlenmiş, çocuk sorununu önemseyerek halkın yardımını talep etmiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisi de kuruma destek vermiştir.
Atatürk gezileri ve incelemeleri sırasında tanıştığı bir çok çocuk ve gence armağanlar vermenin yanı sıra vasiyetnamesinde Makbule, Afet, Sabiha Gökçen, Ülkü, Rukiye, Nebile'ye yaşadıkları sürece aylık bağlanmasını, İsmet İnönü'nün çocuklarının yüksek tahsili için yardım yapılmasını istemiştir. Atatürk Birinci Dünya Savaşı sırasında Van'dan kimsesiz Abdurrahim'i, Bitlis'ten yetim kız Afife ve İstanbul Kağıthane'deki Darüleytamı (Yetimler Yurdu) gezerken tanıdığı Zehra'yı manevi evlat olarak almıştır. Özetlemek gerekirse, M. Kemal Atatürk çocuk davasının önemini her ortamda vurgulayarak çocuklara yönelik hizmetlerde rehberlik yapmayı sürdürmüştür.17 Ekim 1922 yılında Bursa'da kendini karşılayan çocuklara aşağıdaki şekilde seslenerek nasıl bir gençlik istediğini belirtmiştir.
Yazı Görselinin Açıklaması: Fransa Kralı XIV. Louis (1638-1715), 1679 yılında yaşlı ve hasta askerler için Les Invalides isminde bir hastane projesini başlattı. Hastanede, hastanelerle din arasındaki tarihsel yakın bağlantıyı vurgulayan bir kilise bulunmaktadır.
Yazıda Geçen Tarihi Kişiler: Pandukabhaya (reigned 437 B.C.–367 B.C.), Ashoka (304 B.C.–232 B.C.), Johann Peter Frank (1745–1821), Mustafa Kemal Atatürk (1881–1938).
- Önceki konu: Hunter'ın Gebelik Rahim Anatomisi 1774
- Sonraki konu: Lavoisier'in Respirasyonu 1784 - Hayvan Makinesi