Kanser erken teşhis edildiği takdirde tedavi edilebilen bir hastalıktır. Ancak kanserin erken teşhis  edilmesini sağlayan biyolojik belirteçlerin eksikliği kanserin geç evrede teşhis edilmesine sebep olmaktadır. Son yıllarda araştırmacıların yoğunlaştığı temel nokta basit bir kan testiyle, diğer adı likit biyopsi, kanserin varlığını gösterecek biyolojik moleküllerin keşfedilmesidir. Bu konuda umut verici gelişmeler genetik biliminden gelmektedir.

Araştırmacılar hücrenin kontrolsüz bölünmesine neden olan genetik değişimleri (mutasyon) tespit etmeye başlayarak kanser hücresinin genetik haritasını çıkarmayı başarmışlardır. Bütün bu çalışmaların sonucunda kanser hücrelerinin çoğunluğunun somatik DNA mutasyonları taşıdıkları tespit edilmiştir. Somatik mutasyonları tanımlayacak olursak, kişinin genetik yapısında meydana gelen hasarlardır ve kalıtım yoluyla yavru döllere geçmez. Kişi ölünceye kadar bu mutasyonlar varlığını sürdürür. Bu tip mutasyonlar sadece kanser hücrelerinde bulunduğundan kanser hücrelerinin tespiti ve takibi için umut vaat eden biyolojik belirteçler olduğu düşünülmektedir.

Son yıllarda yapılan araştırmalarda ölmekte olan kanser hücrelerinin DNA parçalarını kana verdikleri keşfedilmiştir. Bu DNA parçalarına kanda dolaşan tümör DNA parçaları (circulating tumor DNA = ctDNA) adı verilmiştir. 2014 yılında tamamlanan araştırmada tümör DNA parçalarının bu mutasyonları tespit etmede ve tümörün ilerleyişini takip etmede potansiyel bir rol oynadığı belirlenmiştir. Kanda dolaşan tümör DNA parçaları ilk olarak idrarda keşfedilmiştir. Birçok biyoteknoloji şirketi testler dizayn ederek doktorların kullanımına sunmuştur. Bunlardan ilki Trovagene firması tarafından geliştirilen kan veya idrar örneği kullanılarak yapılan bir testtir. Bu testte kanser hücrelerinde sıkça görülen BRAF V600E ve KRAS proteinlerindeki mutasyonlar tespit edilmeye çalışılır.

2014 yılında Science Translational Medicine’da yayımlanan 17 farklı kanser türüne sahip 187 hastanın katılımıyla yapılan çalışmada beyin kanseri dışındaki hastaların yüzde 82'sinde kanda dolaşan tümör hücrelerindeki mutasyonlar tespit edilmiştir. Ayrıca erken evre kansere sahip hastaların yüzde 55’inde tespit edilebilir düzeyde ctDNA mutasyonlarının bulunduğu belirtilmiştir. Araştırmacıların gözlemlediği en önemli noktalardan biri de kanserin evresi arttıkça kanda dolaşan tümör DNA parçalarının sayısının artmasıdır.

Kanda Dolaşan Tümör DNA Parçaları, Hastanın Kanser Tedavisine Verdiği Cevabı Değerlendirmede Kullanılabilir

24 kolon ve rektum (kalın bağırsak) kanserli hastada yapılan araştırmaya göre, tümörlerin tedavinin ilk zamanlarında kemoterapiye tepki küçüldüğü, sonrasında ise büyümeye başladığı gözlemlenmiştir. Tedavi öncesi ve sonrası tümör DNA parçalarında yapılan analizlerde hücrelerin ilaç dirençliliği kazanmasına neden olan yeni mutasyonlar tespit edilmiştir. Yani bu tümör hücrelerinin kazandığı somatik mutasyonlar ilaçların artık çalışamamasına neden olmuştur.

Araştırmacıların üzerinde durduğu bir başka nokta ise bu tümör DNA parçalarının kanser hastalığının tüm evrelerinde tespit edilebilmesidir. Böylelikle kandaki tümör parçalarının ölçümü ile kanserin evresi ve hastanın yaşam süresi hakkında tahminler yapılabilecektir.

Kanda Dolaşan Tümör Hücrelerinin ve Tümör DNA’sı Gibi Tümöre Ait Parçaların Tespiti ile Kanserin Yineleme İhtimali Tahmin Edilebilecek

Kanser hücreleri tedavi sonrasında dahi tespit edilemeyecek düzeyde kalıntılar bırakırlar. 2015 yılında Science Translation Medicine Dergisi’nde yayımlanan araştırmaya göre kandaki tümör DNA parçalarının analizi ile erken evre meme kanseri hastalarında tedaviden sonra hastalığın yineleyip yinelemeyeceğinin (nüks) 8 ay öncesine kadar tespit edilebileceği belirtilmiştir. Konuyla ilgili yazımıza şuradan ulaşabilirsiniz.

Bir başka çalışma ise büyük B hücreli lenfoma hastalarında yapılmıştır. 2015 yılında Lancet Oncology Dergisi’nde yayımlanan araştırmaya göre, kandaki tümör DNA parçalarının ölçülmesi ile hastalığın yinelemesi (nüks), diğer görüntüleme sistemlerinden çok daha erken bir zamanda, hatta tümör henüz mikroskobik boyutta iken tespit edilebilir. Araştırmacılar kanserin nüksetmesini tümör DNA parçalarını analiz ederek 3.4 ay öncesinden tespit etmeyi başarmışlardır. Böylece hastaların, finansal ve sağlık açısından yük olan işlemlerden bir kan testiyle kurtulabilmesinin yolu açılmıştır.

Sonuç olarak, kanda dolaşan tümör DNA parçaları kanserin her evresinde etkin olarak kullanılabilecek önemli bir belirteçtir. Son yıllarda yapılan çalışmalarla birlikte yakın zamanda klinik kullanıma açılacak testler kanserden korunma ve tedavide büyük kolaylıklar sunacaktır.